CHP'li Arslan'dan Lisans Ücreti Tepkisi: "1 Liralık İhracat Yaparsanız 1 Liralık Düşersiniz, Neden 4 Katı Düşüyoruz"
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne; "Gelir oluşmamış, arkadaşlarımız maç devam ederken kuralları değiştirmeye çalışıyorlar. 'Net işlem hacminin içerisinde eğer bu şirketlerden bir tanesi ihracat yaparsa yaptığı ihracatın 4 katını 2024 yılı için net işlem hacminden düşer' diyor. Siz 1 liralık ihracat yaparsanız 1 liralık düşersiniz; neden 4 katı düşüyoruz?'" sözleriyle tepki gösterdi.
(TBMM) - CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne; "Gelir oluşmamış, arkadaşlarımız maç devam ederken kuralları değiştirmeye çalışıyorlar. 'Net işlem hacminin içerisinde eğer bu şirketlerden bir tanesi ihracat yaparsa yaptığı ihracatın 4 katını 2024 yılı için net işlem hacminden düşer' diyor. Siz 1 liralık ihracat yaparsanız 1 liralık düşersiniz; neden 4 katı düşüyoruz?'" sözleriyle tepki gösterdi.
TBMM Genel Kurulu'nda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümüne ilişkin görüşmeler sona erdi. Görüşmelerin ardından AKP ve MHP milletvekilleri, teklifin maddeleri üzerinde görüşmelere geçilmesini kabul etti.
Teklifin maddeleri üzerinde görüşmelere geçilmesinin kabul edilmesi sonrası TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Genel Kurulu saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
"Haksız rekabetin oluşmaması adına pazar payı sınırları yeniden gözden geçirilmeli"
Kanun Teklifi'nin tümüne ilişkin görüşmelerde Saadet Partisi Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, şunları söyledi:
"Küreselleşme rüzgarına karşı ülkemizi neyle koruyacağız? Elbette ki yerli markalarımızla, yerel değerlerimizle koruyacağız. Bizim bir yanda yerli markalarımızı global devler karşısında korumamız gerekmektedir. Bu koruma, yerel işletmelerin büyümesini ve rekabet gücünü artırmak adına kritik bir adım olarak görülmelidir. Küresel pazarda rekabet edebilmek için yerli markalarımızın desteklenmesi, teknolojiye erişimlerinin artırılması ve pazar fırsatlarına ulaşmalarının sağlanması elzemdir. Öte yandan bu koruma sağlanırken aynı sorumluluğun tüketicilerimize ve yeni girişimcilere karşı da gözetilmesi gerektiğini unutmamamız gerekmektedir. Serbest pazar ilkesi önemli olmakla birlikte iç pazarda tekelleşmenin önüne geçilmesi de bir o kadar önemlidir. Özellikle büyük firmaların piyasa üzerindeki hakimiyeti yeni girişimciler ve küçük işletmeler için adil olmayan bir yaratma riski taşıdığı da unutulmamalıdır. Bu nedenle, 11'inci ve 12'nci maddelere dikkat çekmek istiyorum. Bu maddelerin e-ticaret sektöründeki büyük ölçekli firmaların daha az yıllık ticaret lisans bedeli ödeyebilmelerine dönük düzenleme olduğu görülmektedir. Haksız rekabetin oluşmaması adına pazar payı sınırlarının yeniden gözden geçirilerek adil bir rekabet ortamı sağlanmasının gerekliliğine vurgu yapmak istiyorum."
"Bütün lisanslama ücretinin net işlem hacmi üzerinden yapılması sakıncalıdır"
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz da teklifin tümü üzerine partisi adına yaptığı konuşmada şirketlerin büyüklüğünün e-ticaret sektörüne göre mi yoksa pazar yerlerine göre mi belirleneceğinin önemli bir faktör olduğunu belirtti. Uz'un Genel Kurul'da yaptığı açıklama şöyle:
"Mevzuattaki e-ticaret şirketlerinin lisans ücretlerine ilişkin kanun maddeleri incelendiğinde iki ana problem de göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki, net işlem hacmi üzerinden lisans payının hesaplanması. İkincisi ise, pazar payı hesaplanırken de sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payının hesaplanmasıdır. Bu iki etmen birlikte değerlendirildiğinde zaten temel bir problem doğmaktadır. Bütün lisanslama ücretinin net işlem hacmi üzerinden yapılması sakıncalıdır zira net işlem hacmi yüksek olan şirketler bir noktadan sonra çok yüksek oranda lisans ücreti ödemeye mahküm ediliyor. Kanun teklifinin ilgili maddeleri net işlem hacmi üzerinden değil gelir üzerinden bir lisans ücreti hesaplaması içerdiğinde ve pazar paylarının kontrol edilmesi amaçlandığında doğru bir hal alacaktır. Mevzuatta yer aldığı gibi teklifteki ilgili maddelerde sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payının baz alındığı görülmektedir. Yani sadece pazar yerlerinin pazar payı oranına bakıldığında 1'inci büyük şirketin pazar payı yüzde 55 olduğu ama bütün e-ticaret sektörüne bakıldığında yüzde 21 olduğu görülmektedir. Aradaki ciddi fark 1'inci olan şirketin piyasa büyüklüğünün neye göre belirlendiği sorusunu akla getirmektedir. Bu çerçevede 'Şirketlerin büyüklüğü e-ticaret sektörüne göre mi yoksa pazar yerlerine göre mi belirlenecektir' sorusu cevaplanmadığından devamında yapılan tüm çalışmalar aslında yetersiz kalacaktır."
"Büyük firmalara kartelleşme tanınırken motokuryelerin çalışma koşullarının göz ardı edilemez"
DEM Parti Hakkari Milletvekili Öznur Bartın, kanun teklifinin yalnızca büyük şirketlere imtiyaz sağlamak amaçlı getirildiğini ve esnaf ile tüketicinin korunmasına yönelik hiçbir hükmün teklifte yer almadığını belirtti. Bartın'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Söz konusu teklif, bankacılık mevzuatındaki düzenlemelerden, tüketici haklarının belirginleştirilmesine kadar birçok önemli maddeyi içermektedir ancak bu teklifin en önemli eksiklerinden biri, zor durumda olan esnafın ve alım gücü her geçen gün düşen tüketicinin korunmasına yönelik hiçbir hükmün yer almamasıdır. Aynı şekilde, emekçilere dayatılan ağır vergi yükleri ve asgari ücretlinin yaşam standartlarının iyileştirilmesi gibi kamusal yarar gözetmeyen düzenlemeler yalnızca büyük şirketlere imtiyaz sağlamayı amaçlayan bir yaklaşım sergilemektedir. Bu nedenle teklifin, kamu yararını gözetmeyen ve sosyal adalet ilkelerini ihlal eden yanlarını dikkate alarak daha kapsayıcı bir anlayışla ele alınması gerekmektedir.
Türkiye'de e-ticaret sektörü son yıllarda önemli bir büyüme kaydetmiştir. 2022 yılının ilk altı ayında e-ticaret hacmi 348 milyar TL'ye ulaşmış bu da bir önceki yıla göre yüzde 116'lık bir artış anlamına gelmektedir. Bu büyüme 'Hepsiburada, sahibinden, Trendyol, Yemeksepeti, Çiçeksepeti, n11 ve Getir' gibi platformların yaygınlaşmasıyla hızlanmıştır. Özellikle, Covid-19 pandemisi sürecinde karantina ve sokağa çıkma yasakları, çevrimiçi siparişlerde büyük bir artışa neden olmuş ve motokuryelere olan talebi artırmıştır. Motokuryeler, platform ekonomisinin büyümesiyle birlikte günlük trafik ve sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir ancak bu mesleğin yaygınlaşması beraberinde çeşitli sorunları da getirmiştir. Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 200 bin motokurye olduğu tahmin edilmektedir ancak kayıtsız çalışan motokuryelerin sayısının da çok daha fazla olduğu düşünülmektedir. Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu'na göre Türkiye'de yaklaşık 900 bin kayıtlı, kayıtsız motokurye bulunmaktadır. Motokuryeler uzun çalışma saatleri ve güvencesiz çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Yapılan araştırmalar motokuryelerin yüzde 85'inin haftada altmış yedi saat ve üstü çalıştığını, yüzde 15'inin ise haftalık kırk beş saat çalıştığını göstermektedir. Ayrıca yüzde 32'si haftada yedi gün çalıştıklarını belirtmiş, büyük bir kısmı asgari ücretin üzerinde gelir elde etseler de bu gelirler çalışma saatleri ve koşulları dikkate alındığında yeterli olmamaktadır. Bu kanun teklifiyle e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren büyük firmalara vergi muafiyetleri ve kartelleşme ayrıcalıkları tanınırken sektörün paydaşları olan motokuryelerin çalışma koşullarının göz ardı edilmesi kabul edilemez."
"Sorun, birileri tekelleşip piyasayı ele geçirdiği zaman başlıyor"
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, kanun teklifinin iki yıl önce çıkarılmış bir kanunun revizesi olduğunu büyük şirketlere kendilerini yeni eşik değerlere göre hazırlaması ve tekel olmasının önüne geçilmesi için iki yıllık süre tanındığına dikkati çekti. Arslan, şunları söyledi:
"Bu kanun tamamen sipariş bir kanun, burada iki yıl önce çıkarılmış olan bir kanunu revize ediyoruz. Bu kanun çıktığında burada bir eşik değer belirlenmiş, bir tablo oluşturulmuş ve bir skala oluşturulmuş. Bu skalaya göre diyorlar ki: '2024 yılında 33 milyara kadar olan işlem hacminden herhangi bir lisans ücreti alınmaz ama 66 milyar olursa on binde 3, 99 milyara kadar binde 5, 132 milyara kadar yüzde 1...' Bu şekliyle geliyor ve 214 milyar üzeri yüzde 25 şeklinde giden bir eşik değer skalamız var bizim. Peki, burada sorun nerede başlıyor? Sorun, birileri tekelleşip piyasayı ele geçirdiği zaman başlıyor. Neden? Çünkü onlar yüzde 20'nin yani bu piyasanın yüzde 20'sinin üzerine çıktıklarında kanun koyucu, kartelleşmesin, tekelleşmesin, küçük oyuncuyu yutmasın diye lisans ücretinde bir artış öngörmüş ve bu artış nedeniyle bu şirketlerin küçük şirketleri yutmaması murat edilmiş. Tabii, bu kanunu kim yaptı? Dönemin Bakanı Sayın Mehmet Muş getirdi. Yani bu oyuncular kendilerini bu eşik değerlere göre hazırlasın, tekel olmasın diye bir şekliyle kendilerine iki yıllık süre tanınmış.
2024 yılındaki net işlem hacmi üzerinden bunlardan lisans ücreti alınacak ve ilk ödeme de 2025 Mart ayında olacak. Şimdi daha gelir oluşmamış ama biz üç aşağı beş yukarı buradaki hacmi bildiğimiz için oluşacak geliri de tahmin ediyoruz. Gelir oluşmamış, arkadaşlarımız maç devam ederken kuralları değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl değiştiriyorlar? 'Net işlem hacminin içerisinde eğer bu şirketlerden bir tanesi ihracat yaparsa yaptığı ihracatın 4 katını 2024 yılı için net işlem hacminden düşer' diyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Siz 1 liralık ihracat yaparsanız 1 liralık düşersiniz; neden 4 katı düşüyoruz? Niye? Kanuna uyduracağız, birilerinin daha az lisans bedeli vermesini sağlayacağız. Başka ne var? Sanayi Bakanlığı bir teşvik vermişse bunun da 4 katını yatırıma dönüştürüyoruz, bunun da 4 katını düşeceğiz. Ya, bu ülkede AR-GE gelirlerinin bile 2 katı düşerken siz Sanayi Bakanlığından alınmış bir teşvikin niye 4 katını düşüyorsunuz? İşte buradaki eşik bedellere uydurma. Yaptığımız işin adı, kanunun etrafından dolanarak birilerinin cebinde para kalmasını sağlamak."