Chp'li Altay: Milli Eğitim Bakanı'nın İstifasını Bekliyoruz
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Bakanlık bünyesindeki kamu görevlilerini fişlediği iddialarını hatırlatarak, "Bu rezaletin Hükümet bakımından sessiz geçiştirilmesine sessiz kalmayız. Haberde adı geçen Atıf Ala, Galip Gülmez ve Yusuf Tekin'in derhal görevden alınmasını istiyoruz.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Bakanlık bünyesindeki kamu görevlilerini fişlediği iddialarını hatırlatarak, "Bu rezaletin Hükümet bakımından sessiz geçiştirilmesine sessiz kalmayız. Haberde adı geçen Atıf Ala, Galip Gülmez ve Yusuf Tekin'in derhal görevden alınmasını istiyoruz. Bu yetmez, Milli Eğitim Bakanı'nın istifasını bekliyoruz" dedi.
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Bakanlık bünyesindeki kamu görevlilerini fişlediği iddialarını anımsatarak, "Arşiv araştırması vardır, mevzuata da uygundur. Güvenlik soruşturması vardır, mevzuat çerçevesinde yapılır. Sicil raporları vardır. Bunlar devletin rutinidir. Ama MEB'de gerçekleştirilen fişleme belgeleri, hiçbir demokraside asla kabul edilemez. Böyle bir belge ortaya çıktıktan sonra ilgili bakanın ve bürokratların derhal o görevlerden alınmaları gerekir" ifadelerini kullandı.
-"YA BAŞBAKAN YALANCI YA BELGELER SAHTE"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bizim fişleme gibi bir sanatımız yok" sözlerine dikkat çeken Altay, şöyle konuştu:
"Bunlarınki sanatı geçmiş, zanaat olmuş. Ya Başbakan yalancı ya bu belgeler sahte. Biz belgelerin gerçek olduğunu biliyoruz. Yine Başbakan, "Biz fişleme derdi içinde olan bir hükümet değiliz' demişti. Gazetecilerin ele geçirdiği kimi belgelerin kamuoyuyla paylaşarak görevlerini yaptığı için basını eleştirmişti. Bu belge bir gazetecilik başarısıdır; ama onun dışında bir kepazeliktir, bir rezalettir. Bu işleri ahlaksızlıkla itham eden Bülent Arınç'ın ve "Bizde fişleme olmaz' diyen Başbakan'ın gereğini yapmaları elzemdir. Bu fişlemelerin bir gayesi de AKP'nin toplumu kamplaştırma, kutuplaştırma ve ayrıştırma politikasıdır. Diktatörler, tüm vatandaşları potansiyel tehdit olarak görür. Diktatörler, güçlerinin zirvesindeyken tahttan kopuş sendromu ya da paranoyasını da eşzamanlı olarak yaşarlar. Türkiye'de bunlar geçmişte de oldu. Türkiye'de kamplaştırma politikaları DP zamanında "Vatan Cephesi' şeklinde kendini gösterdi, toplum ikiye bölünmek istendi. Daha sonra 70'li yıllarda "Milliyetçi Cephe' kamplaşmasıyla toplum ikiye ayrıştırılmak istendi. Şimdi bu cepheleri aratmayan bir cephe var, bu cepheye isim bulamadım. Olsa olsa "Şer Cephesi' olur. Türkiye'de artık bir "Şer Cephesi' vardır, bir de vatanını, milletini, bayrağını seven insanların oluşturduğu bir cephe vardır."
CHP olarak, haberde adı geçen Atıf Ala, Galip Gülmez ve Yusuf Tekin'in derhal görevden alınmasını istediklerini ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın istifasını beklediklerini vurgulayan Altay, "Milli Eğitim Bakanı'na, "Personelini fişleyeceğine 460 sayfalık Sayıştay raporunun kayıp 437 sayfasını git, bul, Meclis'e getir' diyoruz. Meclis'e getirmenden vazgeçtik; git, bul, oku. Bize de birer tane ver, sen gereğini yap, biz de seni denetleyelim. Ama bu rezaletin Hükümet bakımından sessiz geçiştirilmesine biz sessiz kalmayız" dedi.