CHP'den Kamu Çerçeve Protokolü Hakkında Sert Açıklama

CHP'den Kamu Çerçeve Protokolü Hakkında Sert Açıklama
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerinin tek taraflı sürdüğünü ve kamu işçilerinin haklarının hiçe sayıldığını belirterek, hükümetin oyalama taktiğiyle işçileri zor durumda bıraktığını ifade etti.

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerine ilişkin, "Kamu işçilerini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü görüşmeleri 27 Şubat'tan bu yana tek taraflı sürüyor. Kamu işçileri hala bir önceki yılın ücretleriyle çalıştırılıyor. Zira aradan geçen üç buçuk aya rağmen, iktidar cephesinden işçilerin ekonomik ve sosyal haklarına dair hiçbir somut teklif masaya konulmamıştır. Bu sessizlik organize bir oyalama stratejisidir. AKP, kamu işçisinin alın terini yok saymakta, zamanı tüketerek işçileri açlık sınırının biraz üstünde bir ücrete razı olmaya zorlayan bir çıkmaza sürüklemektedir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerinde sürecin iktidar kanadı tarafından bilinçli bir şekilde tıkandığını ve kamu işçilerinin açlıkla karşı karşıya getirildiğini ifade etti. Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Taşcıer, şunları kaydetti:

"Kamu işçilerini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü görüşmeleri 27 Şubat'tan bu yana tek taraflı sürüyor. Kamu işçileri hala bir önceki yılın ücretleriyle çalıştırılıyor. Zira aradan geçen üç buçuk aya rağmen, iktidar cephesinden işçilerin ekonomik ve sosyal haklarına dair hiçbir somut teklif masaya konulmamıştır. Bu sessizlik organize bir oyalama stratejisidir. AKP, kamu işçisinin alın terini yok saymakta, zamanı tüketerek işçileri açlık sınırının biraz üstünde bir ücrete razı olmaya zorlayan bir çıkmaza sürüklemektedir.

"Anayasal haklara yönelik açık bir siyasi gaspla karşı karşıyayız"

Bakan Işıkhan 'Bayramdan sonra' diyerek süreci geçiştirmeye çalışırken, AKP iktidarı, milyonlarca emekçiyi açlık sınırının altında yaşamaya mahküm etmekle kalmıyor; talepleri de görmezden gelerek toplu pazarlık hakkını fiilen askıya alıyor. Anayasal haklara yönelik açık bir siyasi gaspla karşı karşıyayız.

"IMF programı doğrultusunda milyonlarca işçinin sofrasının küçüleceğinin, yoksulluğun derinleşeceğinin itirafıdır"

Mehmet Şimşek'in 'enflasyonla mücadele' adı altında yürüttüğü program, aslında emekçilerin ücretlerini baskılayarak halkı yoksullaştırma programıdır. İktidar, IMF'nin telkinleri doğrultusunda, kamu işçisinin ücretine yapılacak artışı bile uluslararası sermayeye endekslemektedir. IMF'nin 2025 için öngördüğü yüzde 31'lik enflasyon, aslında AKP'nin kamu işçisine reva gördüğü açlık sınırına yakın zam oranıdır. Merkez Bankası'nın son enflasyon raporunda yer alan 'reel ücret artışları ılımlı seyredecek' vurgusundaki 'ılımlı' ifadesi de IMF programı doğrultusunda milyonlarca işçinin sofrasının küçüleceğinin, yoksulluğun derinleşeceğinin itirafıdır.

Zira Ocak 2025 itibariyle ortalama bir kamu işçisi maaşı 43 bin 600 TL bandında iken, bugün yoksulluk sınırı 81 bin lirayı aşmış durumdadır. İktidarın bir türlü masaya getirmediği teklifle hedeflenen artış dolaysıyla işçiye ne nefes aldırır, ne de insanca yaşamayı mümkün kılar.

"AKP'nin yarattığı sefalet rejimi ülkeyi tüketmektedir"

TÜİK verilerine göre en düşük gelir grubundaki yurttaşlar artık gıda harcaması yapamaz hale gelmiştir. Çünkü barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlar tüm bütçeyi yutmuş durumda. Gıdaya yapılan harcama yüzde 30'a gerilerken, barınma giderleri yüzde 33'e çıktı. Beslenme ihtiyacının artık lüks haline geldiği günümüzde, AKP 'sabır' vaazlarıyla yoksulluğu yönetmeye çalışıyor. Karşımızda duran ekonomik kriz değildir. AKP'nin yarattığı sefalet rejimi ülkeyi tüketmektedir.

Türkiye'de şu an bir tercih yapılmaktadır: ya IMF güdümünde ilerleyen ve emeği baskı altına alan Şimşek programı sürdürülecek ya da sosyal devlet anlayışıyla uyumlu, insanca yaşamaya yetecek ücret politikaları hayata geçirilecektir.  Bu tercih, ekonomiye yön verme meselesi olmanın ötesinde, kimden yana saf tutulacağının da açık göstergesidir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak emeğin, alın terinin ve toplumsal adaletin safındayız; emeği yücelten, halkı yoksulluğa değil onurlu yaşama taşıyacak bir düzen için, Emeğin Türkiyesi'ni kurmak için mücadele veriyoruz."

Kaynak: ANKA / Güncel
title