Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 3 yıl önceki market alışverişi üzerinden yüklendi

Erdoğan'a 3 yıl önce yaptığı alışveriş üzerinden yüklendi

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı Eleştirince AK Parti Heyeti Salonu Terk Etti

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kurultay konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmeye başlayınca AK Parti heyeti salonu terk etti.

CHP Genel Başkanı kurultay konuşmasında başkanlık sistemi eleştirilerini sıraladı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik 'diktatör' şeklinde bir benzetmede bulununca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve beraberindekiler kongreyi terk etti.

ERDOĞAN ELEŞTİRİNCE AK PARTİLİLER ÇIKTI

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın başkanlığındaki AK Parti heyeti, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözlerine tepki olarak CHP kurultay salonunu terk etti.


KILIÇDAROĞLU'NDAN İLK MESAJ: KARDEŞLİK

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı. CHP lideri konuşmasına kardeşlik mesajıyla başladı. Kılıçdaroğlu "Bizim görevimiz ülkeye özgürlük ve kardeşlik getirmektir" dedi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"YÖNETİLEMEYEN BİR TÜRKİYE GERÇEĞİ VAR"

"5. Kurultayımız umuyorum ve diliyorum, üzerimize çöken baskıcı atmosferi umuyorum bir parça aydınlatır. Bizim görevimiz Türkiye'ye özgürlüğü, kardeşliği, birinci sınıf demokrasiyi getirmektir.

Bu kurultayın bir bayram havası içinde geçmesini isterdik. Oyunlar oynanmasını, türküler söylenmesini isterdik. Hapishanelerinde gazetecilerin olmadığı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesini, hiçbir çocuğun teröre kurban gitmemesini, herkesin rahat bir nefes alabilsin isterdik. Ama bugün geldiğimiz noktada yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var.

"BÖLÜNMEZSEK TÜRKİYE'Yİ AYDINLIĞA ÇIKARIRIZ"

O kadar ki demokrasiden söz ediyoruz, özgürlük, birliktelik, beraberlikten söz ediyoruz ama oluşan atmosfer bunların tümünü gölgeliyor. Bugün karamsar bir hava varsa yönetimden kaynaklanıyor. Birlikte mücadele edersek, ayrışmazsak, bölünmezsek, bir olursak emin olun Türkiye'yi aydınlığa çıkarırız.

"TERÖRE KARŞIYIZ, İNSANLIK SUÇUDUR"

Bugün can güvenliği her şeyin önüne geçti. İnsanlar açlığı, yoksulluğu, işsizliği düşünmüyor; ne olacak bu ülkenin hali diye düşünüyor, benim can güvenliğim var mı diye düşünüyor. Terörün yeniden azdığı her gün can kayıplarının olduğu bir Türkiye atmosferi yaşıyoruz. Mısır'daki sağır sultan da duysun, biz CHP'liler olarak bu ülkeye hizmet etmeyi temel ülkü olarak benimseyen CHP'liler olarak terör nereden nasıl gelirse gelsin, teröre karşıyız. Teröristler asla affedilmemelidir, insanlık suçudur. İnsan hayatı kadar değerli bir şey yoktur. Masum insanların öldürülmesini asla kabul etmiyoruz. Terörü bu ülkeye musallat edenler, hiç kimse unutmasın terörden beslenen terör örgütleridir. Kandan beslenen terör örgütleridir. Terörle mücadele akılla, ilgiyle, bilimle, irfanla yapılır. Terörle mücadele kolay değildir. Bugün geldiğimiz nokta iç açıcı nokta değildir.

"BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTA FELAKET"

Anlattıklarımı iyi dinleyin. 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediliyor. Bugün geldiğimiz nokta çok daha felaket bir noktayı ortaya koyuyor. Karanlıkla mücadeledir. Hiç kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Birlikteliği savunuyoruz.

"TERÖR ÖRGÜTÜYLE MASAYA OTURDULAR"

En sağlıklı mücadeleyi rahmetli Bülent Ecevit yapmıştır. Sayın Hüsnü Mübarek'i çağırmıştır, 'Suriye'den terör örgütü çıksın' demiştir. Genelkurmay 2. Başkanı'nı Suriye sınırına göndermiştir. Terör örgütü Bekaa Vadisi'nden çıkmış, Öcalan yakalanmıştır. Sıfır terörle AKP Türkiye'yi devralmıştır. Bugün geldiğimiz noktaya bakın. Terör örgütü palazlandı, büyüdü. 'Biz barışı sağlayacağız' dediler, 'buyrun' dedik. Oturdular terör örgütüyle masaya. 'Terör örgütüyle masaya oturursanız, örgütü meşrulaştırırsınız' dedik, 'siz bilmezsiniz' dediler. Biz, benim başkanlığımda bir grup arkadaşımla dönemin başbakanını ziyaret ettik. 'Bu sorun böyle çözülmez' dedik, 2012'de. Siyasi partileri değil, terör örgütünü muhatap aldılar.

"TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAHLANDI, AKP SEYRETTİ"

Bugünkü fotoğraflara bakın. Suriye, Lübnan'daki fotoğraflardan ne farkı var. Kim getirdi Türkiye'yi bu hale? Masaya otururken, ciddi yanlışlar yaptılar. Önce silahları bırakın, yurtdışına çıkın dediler. İlk darbeyi yediler. Silah bırakmayan örgütle nasıl anlaşacaksın. Valilere talimat verildi, 'bunlara dokunmayın' diye. 17 ilçe ve pek çok ilde terör örgütü silahları depoladı. Her eve silah soktu. Eğitimini yaptılar, Kandil'den gelenler çocuklara terör eğitimi verdi. AKP bunları seyretti ve 'kimse bunlara dokunmayacak' dedi. Mahkemeler kurdular, vergi daireleri kurdular, asker alma daireleri kurdular, sesleri çıkmadı.

"YAŞANANLARIN TEK SORUMLUSU AKP'DİR"

Acı bir gerçeği Erdoğan'ın dilinden sunacağım. Bir TV programında şunları dedi: "Çözüm sürecini güneydoğuda, kısmen doğuda silah stoklaşma süreci olarak değerlendirdiler." Kim söylüyor, Cumhurbaşkanı söylüyor. Demek ki silahların nereye stoklandığını biliyorlardı.

78 milyon yurttaşımın vicdanına sesleniyorum. Doğu, güneydoğu silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı? Valilere, kaymakamlara sakın dokunmayın talimatını veren kimdi? Bunları kendi vicdanınızda sorgulayamazsınız bu hükümeti değerlendiremezsiniz. Bugün yaşananların tek sorumlusu AKP'dir, bunu herkes bilsin.

"KAN GÖLÜNE DÖNEN BİR TÜRKİYE VAR"

2002'de sıfır terörle ülkeyi aldılar. Bugün kan gölüne dönen bir Türkiye var. Bizim bunu sorgulamamız lazım. Sorgulayalım ki demokrasinin hakkını verelim, sorgulayalım ki bu sorunu nasıl çözeceğiz onu bilelim.

"NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYOR TÜRKİYE"

Bu işin sorumlusu kim? Esnaf Adem mi, emekçi Mehmet usta mı? Bu işin sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. Şimdi mücadele ediyoruz diyorlar. Neyin bedelini ödüyor Türkiye? Zamanında niye sesini çıkarmadı?

"SEVGİLİ KARDEŞİM KÜRT KİMLİĞİNLE ONUR DUYABİLİRSİN"

Bizler, hiçbir ayrımı kabul etmiyoruz. Kimlik siyaseti yapmadık. Senin kimliğin senin şerefin, senin onurundur. Kürt kimliğinle onur, gurur duyabilirsin. Hiç kimse senin kimliğini sorgulamayacak. Senin en temiz duygularınla oynadılar. Barışı getiriyoruz dediler, bugün ülkeyi kan gölüne çevirdiler.

Sevgili kardeşim biz seninle Çanakkale'de, İnönü'de, Gaziantep'te, Kahramanmaraş'ta birlikteydik. Seninle birlikte özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz. Biz seninle birlikte, hiç kimsenin kimliğinden ötürü hiç kimsenin ötekileştirilmemesini sağlayacağız. Bunun sözünü veriyoruz.

"BİZ BU ÜLKEYİ BİRLİKTE KURDUK"

Toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Bunu sağlayacak tek parti vardır o da CHP'dir. Biz bu ülkeyi birlikte kurduk. Biz bu ülkede birlikte yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız. Hiçbir yurttaşımızın ötekileştirilmesini istemiyoruz.

Son günlerde bir tartışma daha var: Anayasa. Darbe döneminde çıkarılan yasalar topluma dar geliyor. Toplum özgürlükçü bir demokrasi istiyor. Evet, darbe hukuku ortadan kaldırılmalı. Hiçbir kaygımız, kuşkumuz yok. Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak, toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Hiç kimsenin kişisel beklentileri üzerine yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz.

DAVUTOĞLU'NA ÇAĞRI

Darbe yasalarının arkasına saklananlar, yeni bir darbe anlayışını Türkiye'ye dayatmasınlar. AKP'nin değerli genel başkanına çağrıda bulunuyorum. Siz bu ülkede özgürlükçü bir demokrasi istiyorsanız, gelin darbe hukununu tümüyle değiştirelim. Bunları değiştirebilirsek darbe hukukunu temizleriz.

Yasa değişiyor, adı değişiyor ama o yasanın darbeci ruhu değişmiyor. Özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi getirelim. Demokrasi hukukundan söz ediyoruz. Darbe hukukunun kaldırılmasından söz ediyoruz. Anayasa diyor ki, "basın hürdür, sansür edilemez" diyor. Bugün basın hür mü? Basın özgür olsaydı, o gazeteciler doğru haber yaptığı için tutuklu olur muydu?

"PATRONLU BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ İSTİYORLAR"

Onların niyeti açıkça söylüyorum, onların niyeti darbe hukukunu tahkim etmek. Başkanlık sistemini getirmek istiyorlar. Onlar patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin. Ne oldu da patronlu başkanlık sistemini istiyorlar?

Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar, siyasal, sosyolojik koşullar belirler. Biz ikinci meşrutiyetten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş bir sistemiz. Osmanlı'nın parlamenter sistemini niye reddediyorsun? Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemi. Bir kişi emredecek, yargı gereğini yapacak, aydınlar hapse tıkılacak. Bunun gereğini yapacağız. Bunu Mısır'daki sağır sultan da, kaçak saraydaki zat da duysun.

SEÇİM BARAJI KALKACAK

Türkiye'de parlamenter sistem sağlıklı çalışmıyor. 12 Eylül darbe hukuku nedeniyle sağlıklı çalışmıyor. Özgürlükçü demokrasiyi getirirsek, parlamenter sistem de saat gibi çalışacak. 12 Eylül darbe hukukunu değiştireceğiz.

Bir, siyasi partiler yasası değişecek, lider sultası değişecek. Siz milletvekili seçtiğinize mi inanıyorsunuz? Milletvekili listelerini yazıyorlar ve bunlara oy vereceksiniz diyorlar. Biz, milletin vekilini millet seçsin. Vatandaş otursun kendi milletvekilini seçsin. Uygulaması var, biz niye yapmıyoruz? Hem milli irade diyeceksin, hem ona güvenmeyeceksin.

İki, yasama organı yani parlamento yani bakanlar kurulunun arka bahçesi gibi çalışıyor. Bu doğru değil. Bu tabloya, milletvekilinin parlamentoda özgür iradesini kullanamaması yol açıyor. Milletvekili endişeli ve iradesini yerine getiremiyor. Bu parlamentonun saygınlığına gölge düşürüyor, buna izin vermemeliyiz.

Yüzde 10 seçim barajı. Milli irade parlamentoya niye tam yansımıyor? Barajı kaldıralım. Gelin özgürlükçü bir anlayışı getirelim. Darbe, darbe, darbe diye diye darbe hukukunu güçlendirdiler. Makul şüpheyi getirdiler. Bu yasa hala yürürlükte ve 12 Eylül'de bile bu yapılmadı ama bunlar yaptı.

"DÜŞÜNCELER ÖZGÜRCE DİLE GETİRİLEBİLMELİ"

Düşünce özgürlüğü bütün demokrasilerin ortak görüşü. Bir insan kendi düşüncesini açıklayabilmeli. Kitapların yakıldığını, gömüldüğünü biliyoruz. Şimdi bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye mahkeme salonlarına çıkarılıyor. Düşüncelerini açıklamayazlarsa bu ülkenin büyümesine nasıl katkıda bulunabilirler? Düşünceye katılır, katılmazsınız, eleştirirsiniz. Ama düşünceyi açıklama özgürlüğünü bu topraklara getirmek bizim boynumuzun borcudur.

Gençler bu ülkenin geleceği, umudur. Sizi onlar potansiyel suçlu olarak görüyor. Bizse baş tacı olarak görüyoruz. Aramızdaki fark bu. Onlar daha iyi eğitim almalı, onlar bu ülkeyi daha iyi yönetmeli.

Düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alınıyor bir diktatör bozuntusu yüzünden. Nasıl oluyor da siz bu insanların kapısına polis gönderip gözaltına alabiliyorsunuz. Bizim de içerik için katılmadığımız noktalar var insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli.

"Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık ediyor" diyor. Ben de ona soruyorum, devletin ekmeğini yiyip, yine devleti soyanlarlara ne demeli? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir. Bu kara leke alnından hiç silinmeyecektir. Bir devlet darbe hukukundan arınacaksa, toplanan her kuruş verginin hesabı verilmeli. O yüzden bu düzeni değiştireceğiz. Dünyanın en zengin liderlerinden birisini, nereden buldun bu parayı, nereden götürdün bu parayı? Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar, siyasal koşullar, sosyolojik koşullar belirler dedik. İlk 4 madde bizim kırmızı çizgimizdir. Bunun anlamı, bu ülkeyi kan ve gözyaşı ile kurduk. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Kalkıp ben değiştireceğim diyorsun, değiştiremezsin. İlk 4 madde mandayı reddeden irade, bağımsız Türkiye'yi kuran irade. Bu irade özgürlükçü demokrat bir iradedir, bunu böyle kabul edeceksin. Tarihimize sahip çıkarak, gerçeklerimize, değerlerimize sahip çıkarak Türkiye'yi ileri taşımalıyız.

DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ

Türkiye kendi tarihinin en derin krizini yaşıyor. Demokrasiden tutun, dış politikaya kadar her alanda ciddi sorunlarımız var. Yeni bir hamle, yeni bir sayfa açmalıyız. Dış politikada batağa saplandı Türkiye. Dış politika milli olmak zorunda. Dış politikada iktidar, muhalefet olmaz; birlik bütünlük olur dedik.

Dış politikada millilikten örnekler vereceğim. Örnek, Rusya ile ilişkiler. Ekonomik ilişkiler gelişti, hiçbir sorunumuz yoktu. Sadece bir konuda eleştirdik, bir ülkeyi tek başına bu kadar doğalgaza bağımlı yapamazsınız dedik. Bu yetmedi, nükleer santrali onlara verdiler. Suriye konusunda vizeler kalktı. Suriyeliler geliyordu, iş adamları gidiyordu. Esad Bodrum'da aile boyu ağırlandı. Hiç niye böyle yapıyorsunuz mu dedik? Irak ile ilişkileri niye geliştiriyorsunuz demedik. Bu ülkenin menfaati için çalışmak zorundayız. Mısır konusunda hiçbir şikayetimiz yoktu. İşadamları dünyanın yatırımını yaptılar. Libya ile ilişkilerde Kaddafi ile iyi ilişkiler kurdunuz. Niye ilişkileri geliştiriyorsunuz dedik mi? Sonra ne yaptılar, Kaddafi'yi arkadan hançerlediler.

Erdoğan'a insan hakları ödülü verdiler ve 250 bin dolar verdiler. Defalarca sordum, o 250 bin doları sen hangi hayır kurumuna bağışladın, çık açıkla. Açıklayabilir mi? Doları bu kadar arzu eden birisi hayır kurumlarına bu kadar dolar verir mi?

İsrail ile ilişkileri neden geliştiriyorsunuz mu dedik? Ne zaman Mavi Marmara ile olaylar değişti, biz de devletimizin yanında yer aldık. Biz her zaman Filistin'in yanında olduk. Suudi Arabistan ile ilişkiler, Avrupa Birliği ile ilişkiler itiraz etmedik. AB ile uyum yasalarında hiçbirine itiraz etmedik, destek verdik.

Şartlar ne zaman değişti? Ortadoğu batağına ne zaman girdik? Davutoğlu Dışişleri Bakanı oldu. Komşularla sıfırı sorun dedi. Suriye'ye demokrasi, özgürlük gelecektir; bütün cihatçı gruplar geldi. Oraya geleceklerdi, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldılar, oraya gideceklerdir 2,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi. Bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. IŞİD'e terör örgütü bile diyemediler. Yaramaz çocuklar dediler. Uçağımız düşürüldü. Arap bölgesinde kabile şefi bile Türkiye'ye kafa tutabiliyor. Bu benim ağrıma gidiyor. Niğde, Cilvegözü, Adana, Suruç'ta, Ankara'da yaşanan katliamların sorumlusu IŞİD. 70 ilden IŞİD'e miltan gitti. Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı IŞİD'e el atıp, onların yaptığının Müslümanlık olmadığını neden anlatmıyor? Her gün anlatıp, söyleceksiniz. Artık politika üreten değil, olayların arkasından sürüklenen bir Türkiye var. Bu kadar boyunuzu aşan işlere karışacağınıza, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü neyinize yetmiyor? Dış politikayı iç politikaya malzeme edemezsiniz. İç politikada kavga edebiliriz ama 3 gün sonra yan yana gelebiliriz. Ama dış politikadaki bir hata kuşaktan kuşağa geçer.

CHP'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLERE CEVAP

Kurultay meselesi ile bize yöneltilen bazı eleştiriler oldu. CHP hiç çözüm üretmez, sadece eleştirir denilirdi. Bizim son 2 seçimde oluşturduğumuz seçim bildirgesi aynen kopya edilmişse, CHP'nin öneri getirdiğini herkesin vicdanına sesleniyorum. Eğer bir kafanda bir sorun varsa bana yaz, tamamına yanıt vereceğim. Nerede bir sorun varsa, çözümün adresi CHP'dir.

CHP halka inmiyor deniliyor. Bu vatandaşlarımızın vicdanına sesleniyorum. Asgari ücreti, taşeron işçileri, mevsimlik işçileri, sigortasız işçileri dile getiren kim? Özgürlükçü demokrasiyi, çiftçinin, sanayincinin sorununu dile getiren kim? Sadece sorunu değil, çözümü de dile getiren CHP. Haksızlık yapmıyor musunuz CHP'ye?

CHP en büyük değişimleri Türkiye'ye getiren partidir. Çok partili hayatı, sosyal demokasiyi biz getirdik. Şimdi bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz, bedeli ne olursa olsun. Bizi tutuklayabilirler, gözaltına alabilirler bedeli ne olursa olsun bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz.

CHP nasıl elitlerin partisi anlayamadım. Biz halkın partisiyiz. Bizim aramızda işçi de, işadamı da var. Biz kitle, halkın partisiyiz. Bir herkese kucak açıyoruz. Bizim düşüncelerimizi benimseyenlere kucak açıyoruz tek şartla, kul hakkı yiyenlerin bu partide işi yoktur. Nasıl darbeyi savunuyoruz? Bizim malvarlığımıza el konuluyor, gencecik çocuklarımız sokakta öldürülüyor, evlerimiz basılıyor tık yok. Sayın Davutoğlu sana çağrıda bulunuyorum, darbe hukukunun arkasına saklanma. 71 Darbesi olduğu gün, darbeye karşı çıktığı için Ecevit istifa etmiştir. Tamemen halkı kandırmak için. Bütün darbelere karşıyız. Diktatör bozuntusu da bilsin, hiçbir vesayeti bu ülkenin üzerine düşürmeyeceğiz. Biz yüzümüzü arkaya değil, geleceğe döndük.

CHP'nin vizyonu yok diyenlere diyorum, senin vizyonun ne? Biz 2023'ü değil, 2035'i değil, 2050'de Türkiye'de ne olmalı dedik ve çözüm yollarını açıkladık. Türkiye'yi merkez haline getirme projesini yaptık. Bizim vizyonumuz, ufkumuz var. Bütün dünyaya bakın, üç grup var. Gelişmiş ülkelerin tamamında katıksız demokrasi var. Diğer ülkelerin hiçbirinde hukuk, adalet, demokrasi yok.

"İNANÇLAR SİYASETE ALET EDİLEMEZ"

Vatandaşlarıma şunu diyorum, biz ibadetimizi Allah için yaparız, siyaset için yapmayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Genelkurmay Başkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nı aynı gün kurmuştur. İmam Hatip Okullarını CHP kurmuştur. Biz inançları siyasete alet etmez. Dine saygısızlıktır. Kapalı kapılar ardında bize yapılan iftiraları Allah'a havale ediyorum. Kocatepe Camisi'nin tarihine bakın. Kurucuları arasında CHP'li vekiller var. Vergi muafiyeti de CHP döneminde geldi. Ama biz bunları saymayı ayıp sayıyoruz. Propaganda aleti olarak kullanmıyoruz. Kimin kafasında bir soru işareti varsa bana yazsın. Ona her türlü bilgi, belge ve dokümanı göndereceğim.

Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir. Çünkü devlet vatandaşın inancına göre hizmet etmez. Ona eşit hizmet yapmak zorundadır. Her insan istediği gibi ibadet eder.

CUMHURBAŞKANINA TARAFSIZLIK ELEŞTİRİSİ

Cumhurbaşkanını halk seçer. Cumhurbaşkanının görevleri vardır. Anayasa'nın 101'inci maddesi tarafsızlığını, 103'üncü maddesi yeminini içerir. "Üzerime aldığım görevi, tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim" diyor.

Namus ve şeref kavramı bu toplumda ne kadar önemli biliyorum. Namus ve şeref bizim için tartışılmazdır. Dün yine bize sataşmış. Diktatör bozuntusu olan adam, senin için namus ve şeref ne anlama geliyor? Ya adam gibi durur tarafsızlığını gösterirsin, ya da her gün sana namus ve şeref kavramını hatırlatacağım. Sen bu yemini niye ettin? Namus ve şereften ne anlıyorsun? Ya tarafsız olursun ya da bu lafları ağırlaştırarak devam ederim.

Bir de sen dindar geçiniyorsun. Sanki kendisinden başkası dindar değil. Dindar bir insan için namus ve şeref ne anlama gelir? Sayın Davutoğlu beni eleştirebilir ama tarafsız bir kişi tarafsızlığını bozarsa ona namus ve şerefi yeminini hatırlatırım.

Amacımı bu ülkede insanlar özgürce, adalet içinde yaşayabilsin. Ahlakın ve adaletin yüceldiği bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz. Savaşın olmadığı, kardeşliğin egemen olduğunu bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz. İnançları güçlü bir Türkiye istiyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan huzur içinde yaşamak istiyoruz. Böyle bir Türkiye bizim hayalimiz. Böyle düşünen tüm yurttaşlarımıza kapılarımız açık. Gelin dördüncü büyük devrimi yapalım. Siyaset köşeyi dönme, mevki makam aracı olmasın.

Şimdi ayağa kalkalım ve Türkiye'ye selam gönderelim:

"Ankara'dan Hakkari'ye, Diyarbakır'a, Mardin'e, İstanbul'a, Muğla'ya, Rize'ye, Samsun'a, Kilis'e, Çankırı'ya, Kırıkkale'ye Tekirdağ'a selam olsun. Selam olsun Türkiye'ye."

BALBAY ADAY OLAMADI

Kılıçdaroğlu'nun karşısında İzmir Milletvekili Mustafa Balbay delegelerden 120 imza toplayabilirse genel başkanlık için yarışabilecekti. Ancak yeterli imzayı toplayamayan Mustafa Balbay aday olamadı. Mustafa Balbay 92 imza topladı. Balbay yaptığı ilk açıklamada "CHP'nin seçim barajına takıldım" dedi.


PARTİLİLER SALONU DOLDURDU

'Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı' sloganıyla başlayan kongresi için Türkiye'nin dört bir tarafından parti delegeleri ve üyeleri Arena Spor Salonu'nu doldurdu. Olağanüstü güvenlik tedbirlerinin alındığı kongre salonunun etrafından delegeler arama noktalarından geçerek salona girebiliyor.

BAYKAL, GENEL BAŞKANLARLA OTURMADI

Eski genel başkanlardan Deniz Baykal'ın salonda Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve diğer eski başkanlarla birlikte oturmaması dikkat çekti. Baykal, salonun bir ucunda Antalya il örgütü ile birlikte kurultayı takip etmeyi tercih etti.


ELÇİ'NİN MESAJINA BÜYÜK ALKIŞ

Bir süre önce silahlı saldırıda öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'nin kurultaya gönderdiği mesaj, büyük alkış aldı. Elçi gönderdiği mesajda, "Yaşamın en zor anında acımı paylaştığınız için teşekkür ederim. Gelecek günlere inancınızı yititrmeden çalışmalarınızda başarılar dilerim" dedi.

KÜRTÇE PANKART DA KALDIRILDI

CHP yönetiminin belirlediği ve onayladığı tüm pankart ve dövizler dışında kalan pankartların kaldırılması için anons yapıldı. Bu pankartlardan birisi Bağcılar İlçe Teşkilatı tarafından asılan Kürtçe, "Aşiti peace barış. Bu sese kulak ver barışa ses ver" pankartıydı.


CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL İÇİN PANKART

Yine salonda Cumhuriyet Gazetesi'nin tutuklu gazetecileri Can Dündar ve Erdem Gül için CHP Arnavutköy İlçe Başkanlığı tarafından asılan pankart dikkati çekti.

ÖNE ÇIKAN PANKARTLAR

Salonda, 'Savaşın değil, barışın partisiyiz', 'Demokrasiyi biz getirdik, biz yücelteceğiz', 'Özgür basın varsa özgür toplum vardır' pankartları da öne çıkan sloganlar oldu. Salona, "Özgür basın varsa, özgür toplum vardır", "Baskı ve zulüm düzeni CHP ile bitecek", "Savaşın değil, barışın partisiyiz", "Türkiye bizimle özgürleşecek", "Barışı birlikte inşa edeceğiz", "Demokrasiyi biz getirdik, biz yücelteceğiz" ve "Ey özgürlük" yazılı pankartlar asıldı. Salonda, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü de pankart olarak yer aldı.

ESKİ BAŞKANLARIN FOTOĞRAFLARI DA SALONDA

Salonda CHP'nin eski Genel Başkanları İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin ve Altan Öymen'in fotoğrafları da bulunuyor.


MYK ÜYELERİ BÜYÜK TIRPAN YİYECEK

Gün boyu konuşulanlara göre CHP lideri 60 kişilik PM listesinin 45'ini değiştirecek. MYK üyeleri büyük tırpan yiyecek. Delegelerin istemediği isimlerin yeniden aday gösterilmesi durumunda sandıkta çizme kararı aldığı da konuşuluyor…

İstanbul eski Milletvekili, Ali Özgündüz, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, mevcut PM üyeleri Fevzi Gümüş ve Hakkı Süha Okay'ın tekrar PM'ye aday olacağı konuşuluyor. Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Ordu Milletvekili Seyit Torun, İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Didem Engin de PM'ye aday olacak. İki sendikacı ve bir tanınmış hukukçunun da PM'ye alınacağı konuşuluyor.


ATİLLA TAŞ DA ADAY

Geçen aylarda CHP'ye üye olan şarkıcı Atilla Taş da CHP PM'ye aday olduğunu açıkladı. Adaylığını sosyal medya hesabından duyuran Taş, "CHP 35. Kurultayı şimdiden hayırlı olsun. Daha Güçlü ve umut veren bir CHP için ben de varım!" dedi. Taş, delegelerin bulunduğu yerlere giderek kendisine destek istedi.


GENEL BAŞKAN TWİTTER'DAN MESAJ VERDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP 35. Olağan Kurultayı öncesi twitter hesabından, "CHP 35. Olağan Kurultayı'nı, demokrasiyi temele oturtan, değişime, gelişime hizmet edecek bir felsefeyle, kardeşçe yapacak. Ülkenin geleceği için var gücümüzle çalışmak en asli görevimizdir. Çünkü tek vücut olmuş bir CHP, Türkiye için tek çıkış yoludur." açıklamasında bulundu.


Kurutay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun salona gelmesinin ardından başlayacak ve 2 gün sürecek.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı Eleştirince AK Parti Heyeti Salonu Terk Etti
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title