Cezayir'den BM'de Gazze Açıklaması: 'Bu Bir Soykırımdır'

Cezayir'den BM'de Gazze Açıklaması: 'Bu Bir Soykırımdır'
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cezayir'in BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama, Gazze'de yaşananların sistematik bir soykırım olduğunu belirtti. Bendjama, Gazze'deki insani krizi ve açlık durumunu vurgulayarak, uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalamayacağını ifade etti. Ayrıca, diğer temsilciler de Gazze'deki askeri çatışmanın sona ermesi ve kalıcı barış için uluslararası hukuka dayalı çözümler gerektiğini dile getirdi.

NEW Cezayir, " Gazze'de tanık olduğumuz şey rastlantısal değil, sistematiktir. Adını koyalım, bu bir soykırımdır." açıklamasını yaptı.

BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) İsrail'in talebiyle esirlerin durumuna ilişkin oturum düzenlendi.

Burada bir konuşma yapan Cezayir'in BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama, Gazze'deki esirlerden birinin ağabeyinin BMGK'da yaptığı konuşmayı dikkatle dinlediklerini belirterek, "Kardeşi hiçbir zaman esaret altında kalmamalıydı ve eğer Gazze'deki ateşkes İsrail işgalci gücü tarafından ani bir şekilde ihlal edilmemiş olsaydı, kalmazdı." değerlendirmesinde bulundu.

Ülkesinin Gazze'deki felaket konusunda uzun zamandır uyarıda bulunduğunu anımsatan Bendjama, açlık çeken Filistin halkının durumunu defalarca dile getirdiklerini ifade etti.

"Gazze'de tanık olduğumuz şey soykırımdır"

Bendjama, BMGK'da bugünkü toplantının "Gazze'de kıtlığı inkar eden İsrail işgalci gücü tarafından istendiğini" anımsatarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Aynı işgalci güç, Gazze'de gıda, su, elektrik ve ilacı kesen güçtür. Son dönemde Gazze'ye insani yardım adı altında giren şey, ihtiyaç denizinde bir damladan ibarettir. Hava yoluyla yapılan yardımlar çözüm değildir. Açık konuşalım: İnsani erişim, Cenevre Sözleşmeleri uyarınca yasal bir yükümlülüktür. Bu bir lütuf değildir. Pazarlık konusu yapılamaz. Esir tutulan kişilerin serbest bırakılması karşılığında bir pazarlık unsuru olarak kullanılamaz."

Bendjama, yetersiz beslenmenin Gazze'deki tüm topluma yayıldığını belirterek, "Tanık olduğumuz şey rastlantısal değil, sistematiktir. Adını koyalım, bu bir soykırımdır." değerlendirmesinde bulundu.

Hiçbir sessizliğin bu durumu mazur gösteremeyeceğinin altını çizen Bendjama, gelecek nesillerin Güvenlik Konseyi'ne "Gazze açlıktan ölürken neredeydiniz?" sorusunu yönelteceğini kaydetti.

Bendjama, adaletsizliğin asla normalleştirilmemesi gerektiğini, bunun yeni bir "sıradanlık haline" getirilemeyeceğini ifade etti.

"Tüm dünya olup biteni dehşet içinde izliyor"

Pakistan'ın BM Daimi Temsilcisi Asım İftikhar Ahmed ise Gazze'deki genel durumun ciddiyeti konusunda açık olmak gerektiğini belirterek, "Bu durumu izleyen ve endişelenen sadece burada, Güvenlik Konseyi'ndeki bizler ya da Genel Kurul'daki daha geniş üyelik değil. Tüm dünya bu olup biteni dehşet içinde izliyor." uyarısında bulundu.

İsrail'in Gazze'de sivillere yönelik bir savaş yürüttüğünü kaydeden Ahmed, hiçbir şeyin ayrım gözetmeksizin insanları öldürmeyi, bir halkı topluca aç bırakmayı ve toplu cezalandırmayı haklı çıkaramayacağının altını çizdi.

Ahmed, bu eylemlerin sadece ahlaki açıdan savunulamaz olmadığını, aynı zamanda uluslararası hukukun ağır ihlallerini teşkil ettiğini dile getirdi.

Gazze'de felaket devam ederken İsrail'in onlarca yıldır Filistinlilere yönelik yaygın ve sistematik gözaltı suistimalleri ile keyfi tutuklama uygulamalarının da sürdüğünü anımsatan Ahmed, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in hiçbir sınırlama olmaksızın hareket etmeye devam ettiğini kaydetti.

Ahmed, halihazırda yüzlerce çocuk ve kadının da dahil olduğu yaklaşık 9 bin 500 Filistinlinin hapishanelerde tutulduğunu, bunların yaklaşık üçte biri hakkında herhangi bir suçlama bulunmadığını ifade etti.

Bu durumun temel insan haklarının derin bir ihlali olduğunu kaydeden Ahmed, bunun kabul edilemez olduğunun altını çizdi.

Ahmed, Gazze'de sivillere karşı yürütülen savaş sona ermesi gerektiğini belirterek, "Arap-İsrail ihtilafının tarihsel perspektifini akılda tutmamız gerekiyor. Bu devam eden trajedinin kök nedenini gözden kaçırmamalıyız. Bu neden, İsrail'in Filistin topraklarını uzun süredir devam ettirdiği yasa dışı işgalidir. Bu işgal sürdükçe barış mümkün olmayacaktır. Kalıcı barış, uluslararası hukuka dayalı inandırıcı bir siyasi ufuk gerektirir." ifadelerini kullandı.

"Tek bir çocuğun bile öldürülmesini hoş göremeyiz"

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur da kendilerinin kime yönelik olursa olsun, insanlık dışı ve aşağılayıcı her türlü muameleyi reddettiğini kaydetti.

İsrail'in dünya kamuoyundan açlığa karşı bir tavır almasını isterken, Gazze'de bütün bir sivil halkı aç bıraktığını kaydeden Mansur, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"İsrail, insanlar su ve yiyecek ararken üzerlerine ateş açıyor. Bu durumdan en çok etkilenenler en savunmasız olanlardır. Bebekler ve çocuklar ölüyor, hayatta kalanlarsa tarifsiz acılar ve travmalarla baş başa kalıyor. İsrail, dünya kamuoyundan İsraillilerin esaret koşullarına karşı bir tavır almasını isterken, aynı anda 2 milyon insanı ölümcül bir kuşatma altında esaret altında tutuyor."

Mansur, son 20 ayda, 76 Filistinli tutuklunun işkence, açlık ya da tıbbi ihmal nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, İsrailli cezaevi görevlilerinin Filistinli tutuklulara yönelik tecavüz, dayak ve aşağılayıcı muamele görüntülerinin de ortada olduğunu anımsattı.

10 bin Filistinlinin halen İsrail hapishanelerinde tutulduğunu, bunların binlercesinin yargılama olmaksızın keyfi şekilde hapsedilmiş durumda olduğunu ifade eden Mansur, "İsrail, işgalin başladığı 58 yıldan bu yana 1 milyondan fazla Filistinliyi tutuklamıştır. Hatta bazı Filistinlilerin cenazelerini bile yıllarca, hatta on yıllarca elinde tutmuştur." bilgisini verdi.

Mansur, sivillerin öldürülmesinin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunu belirterek, "Hangi milletten ya da hangi inançtan olursa olsun tek bir çocuğun bile zarar görmesini ya da öldürülmesini asla hoş görmemeliyiz." dedi.

" Orta Doğu'da barış imkansız değildir"

İsrail halkına seslenmek istediğini aktaran Mansur, "İsrail hükümeti size, çözümün daha fazla işgal, daha fazla baskı, daha fazla yerinden etme, daha fazla sömürgeleştirme ve daha fazla ölüm olduğunu vaat ediyor. Oysa bu formül başarısız olmuştur. Onlara inanmayın." dedi.

Mansur, gerçek çözümün yasa dışı işgalin sona ermesi ve bu yıkıcı saldırıların bitmesiyle, Filistin devletinin bağımsızlık ve egemenliğinin gerçekleştirilmesiyle sağlanacağını söyledi.

"Çözüm, haklarımızın tanınmasıdır, inkarı değil. Çözüm, uluslararası hukuka saygıdır, onun çiğnenmesi değil." diyen Mansur, gerçek çözüm, iki devletli çözümün uygulanması olduğunun altını çizdi.

Mansur, gerçek çözümün Filistinlilerin soykırıma, etnik temizliğe ya da apartheid sistemine mahkum edildiği tek devletli bir gerçeklik olmadığını vurguladı.

Filistinliler sonsuza dek işgal, yerinden edilme ve hak gaspına mahkum olmaması gerektiğine dikkati çeken Mansur, Filistinliler ve İsraillilerin de sonsuza dek savaşmak zorunda olmadığını kaydetti.

Mansur, barışın Gazze'deki savaşın sona ermesiyle başlayacağını, Filistin halkının hakları tanındığında ve Filistin devleti bağımsız olduğunda barışın hakim olacağını belirtti.

Filistin Daimi Temsilcisi, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

"Orta Doğu'da barış imkansız değildir. Kaybettiğimiz her dakika bir insan hayatına mal olmaktadır. Artık zamanımız kalmamıştır. Bu Konseyin ve uluslararası toplumun bütünüyle bize karşı bir görevi vardır: Harekete geçmek. Tek bir dakika bile daha boşa harcanmamalıdır."

Kaynak: AA / Şerife Çetin - Güncel
title