Haberler
İsrail ve Lübnan, savaşın bitmesi için bazı konularda anlaştı

İki ülke anlaştı! Aylardır devam eden savaşın bitmesi artık an meselesi

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 2 milyar TL'lik Genel Sağlık Sigortası borcu silinecek

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 400 bin kişinin borcu siliniyor

Ailesini katleden Bahtiyar Aladağ berber dükkanında aylarca atış talimi yapmış

7 kişiyi öldüren cani, katliama aylar öncesinden hazırlanmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rutte'yi ağırladı

NATO Genel Sekreteri Ankara'da! İşte kritik zirvede konuşulanlar

Çevrecilerin Dokuz Sele Deresi İsyanı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Yüksel, 3 arıtma tesisinin faaliyete geçmesine rağmen arızalar nedeniyle kirli suların Dokuz Sele Deresi'ne aktığını söyledi.

Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hasan Yüksel, 2'si organize sanayi bölgesinde olmak üzere 3 arıtma tesisinin kentte faaliyete geçmesine rağmen arızalar nedeniyle kirli suların Dokuz Sele Deresi'ne aktığını söyledi.

Arıtma tesisinin bulunmadığı bazı bölgelerdeki sanayi tesislerinin de dereye kirli su bıraktığını kaydeden Yüksel, derenin temizlenmemesi durumunda Ulubey Kanyonu'nda turizmin hayal olduğunu bu nedenle biran önce önlem alınması gerektiğini söyledi.

Kentteki arıtma tesisleri, Dokuz Sele Deresi'ndeki kirlilik ve vahşi çöp depolama konularında açıklama yapan Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hasan Yüksel, Uşak'taki çevre kirliliğine dikkat çekerek biran önce önlem alınmasını istedi.

Uşak merkezde ikisi organize sanayi bölgesinde biri de belediyeye ait, merkeze bağlı Yavu Köyü'nde olmak üzere üç arıtma tesisinin faaliyette olduğunu belirten Yüksel, şöyle dedi:

"Arıtma tesislerimiz faaliyete geçti. Ancak, burada zaman zaman yapılan tamiratlar aylar sürmekte. O kirli ve kimyasal sular Dokuz Sele Deresi'ne ve Gediz Çayı'na salıverilmekte. Yine arıtma tesislerinin bulunmadığı bölgelerde faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ile belediyenin bazı kesimlerdeki kanalizasyon atıkları da temizlenmeden Dokuz Sele Çayı'na bırakılmakta. Durum böyleyken, bizler de bu kirlilikle Ulubey Kanyonlarından turizm açısından büyük beklenti içindeyiz! Bu kirlilik temizlenmeden kanyona cam teraslar yaparak turizme açma sevdasındayız! Bu kirlilik ortadan kalkmadan turizme çözüm bulunması söz konusu olamaz."

ÇÖPLERİN VAHŞİ DEPOLANMASINA DİKKAT ÇEKTİ

Karaağaç Mahallesi'nden Yavuz Köyü'ne taşınan çöp depolama alanında vahşi depolama sisteminin halen değişmediğini vurgulayan Yüksel, şöyle konuştu:

"Karaağaç Çöplük Alanı'ndaki vahşi depolama manzarası yeni çöp depolama alanında değişmedi. Yeni çöp alanında daha modern bir ayrıştırma yapılacak denilirken yaptığımız incelemelerde burada da depolamanın aynı şekilde olduğunu gördük. Ayrıştırma modern şartlarda olması gerekirken, eski geleneklere göre devam ediyor. Burada yapılan işlemde tek olumlu olan elektrik enerjisi elde edilmesidir. Beş yıldır faaliyet gösteren çöp alanına halen ilçelerin çöpleri getirilemedi. Uşak'ın ilçeleri de dahil tüm çöplerin bu alanda toplanması kanısındayız. Çöplerin ayrıştırılması ancak yerinde olursa sonuca ulaşılır. Kompostlar, cüruflar ve ambalaj atıkları ayrı ayrı toplanarak yerlerine ulaştırılmalıdır. Bu konuya belediyenin acil olarak çözüm bulması gerekiyor."

"EKOSİSTEM BOZGUNA UĞRUYOR"

İnsanların yaşam kalitelerinin temiz bir çevre ile mümkün olduğunu dile getiren Yüksel, temiz çevre değerlerine ulaşmakta zorlandıklarını ifade etti. Yüksel, insanların daha çok kazanma hırsı, çılgınca tüketim arzusu doğa üzerindeki yıkımı hızlandırdığını belirterek şöyle devam etti:

"Yoksulluktan ya da çılgınca zenginlik arzusu ile doğaya yapılan saldırı doğaya baskıyı artırmakta bu nedenle de geleceğimiz olan ekosistem bozguna uğramaktadır. Mecliste ise torba yasa ile sularımız, meralarımız, ormanlarımız pazarlığa çıkarılmaktadır. Bu fütursuzca davranışlar doğada yıkımı hızlandırmaktadır. Bunun önüne geçmemiz gerekmektedir. Elimizdeki mevcut kaynaklar geleceğimiz açısından tehlike içindedir. Zaten çok suyumuz yok. Onu da düzensiz bir şekilde kullanmaktayız. Daha fazla üretim doğaya daha fazla karbondioksit salımı anlamına gelmektedir. Bu da küresel ısınmayı tetiklemekte günlük meteorolojik değişimler ve olağan üstü doğa olayları yaşanmasına sebep olmaktadır. Toplum olarak doğaya ve çevreye sahip çıkmamız gerekmektedir."

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title