Çetin Doğan: Adımı Apo Verdi
Balyoz'un bir numaralı sanığı Doğan, "Oslo görüşmesinde hükümet yetkilileri Apo'ya 'Şikayetçi olduğunuz kim var' diye sormuş. O da adımı vermiş" dedi.
Balyoz Davası’nın 1 numaralı sanığıydı emekli Orgeneral Çetin Doğan. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde önemli görevler üstlendi. 1. Ordu Komutanıyken Balyoz Darbe Planı’nı hazırladığı iddia edildi. 2010’da tutuklandı. 21 Eylül 2012’de karara bağlanan davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 4 yıldır kaldığı Silivri Cezaevi’nden Anayasa Mahkemesi’nin ‘Hak ihlali’ kararının ardından perşembe günü tahliye oldu.
APO'DAN 66 KİŞİLİK LİSTE
Sözcü gazetesi'ne yaşadıklarını anlatan Doğan, gazetelere çok yansımayan bir ayrıntıyı da paylaştı: "Oslo görüşmelerinde bizimkiler ‘nasıl şikayet ettiğiniz adam var mı? diyorlar. Teröristin şikayet edeceği adam görevini yapan adamdır. Yine Orhan Aykut’un anlatımına göre İmralı’ya giden İhsan Arslan, Apo’ya açılım öncesi kimlerden şikayet ettiğini soruyor. Aykut’un beyanına göre Apo 66 kişilik bir liste veriyor. Adam listeyi hatırlamıyor ama benim adım çok telaffuz edildiği için listede olduğumu hatırlamıştı."
İşte o röportajdan önemli kısımlar:
Yaşadıklarınızdan sonra kimseye kızmıyor musunuz?
Tabii ki kızıyorum ama bu kesinlikle nefret değil. İnsanlar haksız yere cezaevinde kaldığı zaman doğal olarak isyan ediyor. Ben ülkeme bu kadar çalıştım çabaladım. Mükafaatı bu mu olacaktı? Bu yüzden girdiğim kadar çıkarken de aynı duygulardayım.
İçeride bunu nasıl başardınız?
Bir köpek örneğini düşündüm. Bir köpekten insanlık bekleyemeyiz. Hak bekleyemeyiz. Köpeğin bildiği tek şey ısırmak ve havlamak. O zaman ben kendimi korumalıyım ve dert edinmeyeceğim. Belli güçler, laik demokratik güce inanan bizleri ellerine fırsat geçtiği zaman yapmaları gerekeni, doğalarında olan şeyi yaptılar.
Doğalarında var dediğiniz şey!
Öyle şartlanmışlar ve programlanmışlar. Bir kısım okumuş yazmış sözüm ona entelektüel insan diyor ki ‘Üniformayı görünce ona küfür etmek, karşı çıkmak, faşizme karşı demokratik olmaktır. Bunlar zaten her zaman darbecidir’ diyorlar. Balçiçek İlter Hanım ben ithamlar altında kalırken, doğruları anlatırken ‘Dehşete kapıldım, korktum kendisinden, o kadar soğukkanlı anlatıyor ki’ demişti. Bu kadar ön yargılı ‘Bu bunu yapmıştır’ diyen insan başka ne söyleyebilir?
Psikolojik bir baskı mı vardı?
Bildiğimiz hakim ve hakimeler var. Bir de eski dönemde olan mollalardan yetişmiş özel kadılar vardı. İşte bizi yargılayanlar özel yetiştirilmiş modern çağın kadıları. İlk baştan beri burada yargı falan yok dedim. Onlar her şeyi önceden kurgulamıştı.
Dışarıdasınız. Dava çöktü mü?
Türkiye’de yargı sisteminde adaleti aramak boşuna çaba. Biz her şeye rağmen bunu sürdürdük. Toplum anlasın yeter diye baktık. Her şey açığa çıkmasına rağmen hâlâ ‘Bal gibi darbeydi’ diyorlar. Hayretlik bir şey.
Silivri koşullarının çok ağır olduğu söylenir. Sizin için durum nasıldı?
Bana bir numaralı terörist dediler biliyorsunuz. Hapishaneye girdiğim zaman bir yaka kartı basıyorlar takmak zorundasınız. Ben her bulunduğum ortamdaki konuşma raconuyla konuşurum. ‘Heyt ben bir numaralı teröristim beni tanımadınız mı daha?’ deyip kartı attım. Belki ben bir numaralı terörist olmanın avantajlarını yaşadım. (Gülüyor)
Üniformalı askerlerin kışlada PKK marşı söylemesini nasıl yorumladınız?
Siz terörü çözmek için bir düzen kuracaksanız halkın düşüncelerini değil de, dağa çıkanlarla ve onlarla iş birliği yapmış kişileri halkın temsilcisi sayarsanız, onların kahramanlar gibi karşılanmasına imkan verirseniz bu ortamda muhatap alırsanız sonuç bu olur. PKK terör örgütüyle, ülkeyi bölünmeyi hedef etmiş kimselerle pazarlıklara oturmak olamaz.
Askeri komutanlıktan bayrak indirildiği haberini duyduğunuzda tepkiniz ne oldu?
İnsan mahvoluyor. Bayrak bir ulusun birliği bütünlüğüdür. Onurumuz şerefimizdir. Acı hani insanın içine işler ya, kalp krizi anında göğsünüze sancı girer ya öyle sancılanıyorsunuz. Çünkü bir askerin en büyük tutkusu sembolü uğrunda ölmeye hazır olduğu vatan ve bayraktır. Kötü bir şey gördüğümde küfür etmeyi bilmem. ‘Tüh Allah kahretsin’ derim. 80 İhtilali’nde ‘Tüh kahretsin yine ihtilal oldu’ dedim. Siyasi iktidarda kalmak için oynanan bir oyundu açılım denen şey. Açılım sorunu çözmek için değildi. Kürt vatandaşlarımız da ne yazık ki kullanıldı. Açılımın ellerinde patladığını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Bayrakları indirmeyecek askerler de açılıma en büyük zararı verdiniz diye içeri alınırdı. Kabahat TSK’ya atılırdı.
İhbarda bulunan o adam…
Size başka bir şey hatırlatayım. Orhan Aykut diye bir adam var. AK Parti Diyarbakır eski milletvekili İhsan Arslan’la mesai içinde olan, Balyoz’un nasıl kotarıldığı konusunda ihbarda bulunan, şikayette bulunan bir adam. Gazetelere çok yansımayan bir ayrıntı var. Oslo görüşmelerinde bizimkiler ‘nasıl şikayet ettiğiniz adam var mı? diyorlar. Teröristin şikayet edeceği adam görevini yapan adamdır. Yine Orhan Aykut’un anlatımına göre İmralı’ya giden İhsan Arslan, Apo’ya açılım öncesi kimlerden şikayet ettiğini soruyor. Aykut’un beyanına göre Apo 66 kişilik bir liste veriyor. Adam listeyi hatırlamıyor ama benim adım çok telaffuz edildiği için listede olduğumu hatırlamıştı. (...) (Kaynak: Sözcü)