AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, müzisyen Onur Şener cinayetine ilişkin, "Bu cinayetin, canavarca hislerle gerçekleşmiş olduğu çok açık. Biz bütün bu dava sürecini çok yakından takip edeceğiz.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, müzisyen Onur Şener cinayetine ilişkin, "Bu cinayetin, canavarca hislerle gerçekleşmiş olduğu çok açık. Biz bütün bu dava sürecini çok yakından takip edeceğiz. Canavarca hislerle bu cinayeti gerçekleştirenlerin gereken cezayı alması için sürecin takipçisi olacağız." dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken yaptığı açıklamada, Avrupa demokrasilerini bugün kırılgan hale getiren şeyin, "Avrupa'daki faşizmin yükselişi" olduğunu söyledi.
Bu faşizmin kendisini "İslam düşmanlığı", "yabancı düşmanlığı", "göçmen düşmanlığı", "Türk ve Türkiye düşmanlığı", "Erdoğan düşmanlığı" gibi çeşitli şekillerde gizlediği söyleyen Çelik, Avrupa'daki siyasetçilerin de oy almak için zaman zaman aşırı sağın söylemlerini kullandığını dile getirdi.
Almanya Federal Parlamento Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içeren sözlerine tepki gösteren Çelik, "Kubicki'nin Sayın Cumhurbaşkanımız hakkındaki sözleri aslında tipik bir aşırı sağ söylemin, faşistlerin kullandığı söylemin tekrar edilmesinden başka bir anlam ifade etmez. Bu tabii ki kınanacak, tabii ki ayıplanacak, tabii ki şiddetle reddettiğimiz bir söylemdir. Ama herhangi bir marjinal aşırı sağ partinin kullandığı bir üslubu, Almanya Federal Meclis Başkan Yardımcısının söylüyor olması, Almanya demokrasisi için büyük bir sıkıntıdır. Söylenen bu sözün hiçbir kıymetiharbiyesi yok, bunu şiddetle reddediyoruz ve kınıyoruz." diye konuştu.
Mescid-i Aksa'da yaşananlar
Kudüs ve Mescid-i Aksa'daki sıkıntıları da yakından takip ettiklerini belirten Çelik, "Mescid-i Aksa'ya dönük olarak ortaya çıkan birtakım radikallerin ihlallerini, bir kere daha kınıyoruz. Ama bu radikallerin ihlallerinin İsrail polisinin gözetiminde ya da görmezden gelmesiyle gerçekleşmesi ise daha da sıkıntılı bir durumdur. Dolayısıyla İsrail hükümetinin buna dönük olarak gereken tedbirleri alması elzemdir. Herhangi bir şekilde, Mescid-i Aksa'nın mukaddesatına dönük, Mescid-i Aksa'nın hukuki statüsüne dönük olarak hiçbir tacize müsaade edilmemelidir. Bu tacizlerin hepsini kınıyoruz. Aynı şekilde dün de El Halil Camii'nde saygısız bir görüntü gündeme geldi. Bunlar konusunda acilen tedbir alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullandı.
Ömer Çelik, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Müzisyen Onur Şener cinayeti
"Müzisyen Onur Şener'i öldürenlerin ikisinin kamu çalışanı olması nedeniyle farklı yorumlar yapılıyor. Değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Çelik, Şener'in hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduklarını belirterek ailesine başsağlığı diledi.
"Sayın Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın, bütün MYK üyelerinin bundan dolayı büyük bir acı duyduğumuzu ifade etmek isterim." diyen Çelik, Şener'in ailesinin ziyaret ederek, yanında olacaklarını belirtti.
Çelik, "Bu cinayetin, canavarca hislerle gerçekleşmiş olduğu çok açık. Biz bütün bu dava sürecini çok yakından takip edeceğiz. Canavarca hislerle bu cinayeti gerçekleştirenlerin gereken cezayı alması için sürecin takipçisi olacağız. Kuşkusuz yargı bağımsız bir şekilde konuyu inceleyecektir, gereken hukuki süreçler takip edilecektir. Biz de bütün bu süreci kendi açımızdan takip edeceğimizi bir kere daha ifade ediyorum." şeklinde konuştu.
Cinayeti işleyen kişilerin hangi bakanlıkta çalıştığının, kamu görevlisi olup olmadığının polemik konusu edilmesinin bu acı karşısındaki duyarsızlığın bir örneği olarak gündeme geldiğini söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İster özel sektörde çalışsın ister kamuda çalışsın ister şu kurumda çalışsın ister bu kurumda çalışın... Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'nin her yerinde de hiç istemesek de şu kurumdan, şu meslek grubundan, şu cinsiyette, şu kökenden bazı insanların maalesef bu tip canavarca işlere imza attıklarını görebiliyoruz. Lanetliyoruz, hepsinin Allah belasını versin, hukuk zaten gereğini yapacaktır ama tutup da doğrusunu söylemek gerekirse bu acı karşısında bile siyasi polemik üretmeye çalışanların; bundan şu bakanlık sorumludur, şu kurum sorumludur, bundan hükümet sorumludur gibisinden bir yaklaşım içerisine girmesinin bu acıyı ve cinayeti istismar etmekten başka hiçbir bir izahı yok."
Cinayeti işleyenlerle ilgili memuriyetten ihracın gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Çelik, kurumların iç hukuklarının, bu tip olaylar karşısında takip edilecek süreçler açısından gereğini en kesin şekilde yapacağını ifade etti.
Çelik, cinayeti işleyenlerin herhangi bir kamu kurumu ya da başka bir yerde olmasını hiç kimsenin arzu etmeyeceğini belirterek "Bir yandan yargı süreci devam ederken bir yandan da kurumlar gerekli adımları en net biçimde atacaklar." dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ABD programı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 9-13 Ekim'de ABD'de programının olacağının hatırlatılmasının ardından, "Bu ziyaret kamuoyunda altılı masanın cumhurbaşkanı adayı için icazet ziyareti olarak yorumlandı. Siz bunu nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine Çelik, altılı masanın cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceğinin, bunun için daha kaç tane toplantı yapacağının gündemlerinde olmadığını söyledi.
Kamuoyunun bu meseleyi bir yıldır takip ettiğini ve oradan da bir şeyin çıkmadığının görüldüğünü ifade eden Çelik, "Kimin hangi ülkeye gittiği, hangi siyasinin hangi ülkede hangi faaliyet yaptığı bizi ilgilendiren bir husus değil." diye konuştu.
Gerçek bir demokrasi söz konusu olduğunda şurasının burasının ne dediğinin değil, milletin icazet vermesinin önemli olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Ben kimseye 'Gidip şuradan icazet mi alıyorsunuz, almıyor musunuz' bununla ilgili bir şey söyleyemem. Ama dediğim gibi Türkiye bir yıldan az kala bir seçim dönemine girmişken bir de çıkmış Amerika Birleşik Devletleri'nden bazı yetkililer, 'Biz Türkiye'de muhalefeti destekleyeceğiz.' demişken biraz daha basiretli davranmak, biraz daha ferasetli davranmak, bu manidar yaklaşımlardan uzak durmak, bu spekülatif alanlardan uzak durmak daha sağlıklı bir yaklaşım olabilirdi. Ama tabii o kendilerinin bileceği bir iş. Tabii bunun kamuoyunda bir tartışmayı alevlendirdiğini görüyoruz, o çerçevede takip ediyoruz."
"Yunan Dışişleri Bakanı sürekli savaş kışkırtıcılığı yapan birisi"
Çelik, bir gazetecinin "Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias gerek askeri gerek siyasi sahada ülkesinin başlattığı ve tırmandırdığı gerilimi göz ardı ederek 'provokatif söylemlerden vazgeçilirse Türkiye ile müzakereye açığız' mesajını verdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Yunan tarafını yalancılık hastalığıyla tanımladı. Bu şartlar altında Türkiye-Yunanistan arasında yeni bir görüşme trafiği başlayabilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Prag'da Yunan yetkililerle bir araya gelmesi söz konusu olabilir mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Arkadaşlar zaten krizin en büyük sebeplerinden bir tanesi bu Yunan Dışişleri Bakanı'nın söylemleri. Yunan Dışişleri Bakanı sürekli savaş kışkırtıcılığı yapan, gerilim tüccarlığı yapan birisi. Avrupa'da uluslararası toplantılarda bunun söylemlerini masaya koyduğunuzda, Avrupa'daki bakanlar, daha üst düzey yetkililer bu şahsın söylemlerinin marjinal olduğunu ifade ediyor. Hatta Yunanlı siyasetçilerle karşılaştığınızda 'Biz diplomasi diyoruz, masadan bahsediyoruz, gelin bunları çözelim diyoruz, sizden bu açıklama geliyor' dediğinizde 'Ya bu Dendias'ı çok ciddiye almayın çünkü bu bütün bunları iç politikadaki hırsları sebebiyle söylüyor. İç politikada kendini öne çıkarmak için söylüyor' diye de açıkça ifade ediyorlar."
Dendias'ın gece gündüz kışkırtıcılık yaptığını, sonra da "Biz hukuktan yanayız, Türkiye isterse masaya otururuz." dediğini aktaran Çelik, şöyle konuştu:
"Bütün bu kışkırtıcılığı yapan sizsiniz, hukuku ihlal eden sizsiniz, şu andaki hükümet politikası içinde de en radikal, en saldırgan üslubu kullanan, her türlü diplomasi masasını devirmeye çalışan dili kullanan şahıs bu şahıs. Türkiye'ye geldiğinde basın toplantısı yaparken bile bütün dünyanın gözü önünde buraya kavga çıkarmaya geldiği, hırçınlık yapmaya geldiği, diplomasi adına konuşmak değil Yunanistan'daki marjinal çevreleri mutlu etmek üzere konuştuğu herkes tarafından görüldü. Aslında Yunanistan 6 aylığına, 1 seneliğine Dendias'a konuşma yasağı koysa, tansiyonun önemli ölçüde azalmasına hizmet etmiş olur. Yunanistan için de faydalı olur. Bu kadar gerilim, bu kadar yüksek tansiyon iyi bir şey değil."
"Valiye, mülki idare amirine karşı yapılan bu saygısızlık Türk subayına yakışmaz"
Çelik, bir gazetecinin "Tokat Valiliğinin 30 Ağustos'ta düzenlediği resepsiyonda valinin elini sıkmayan askerler Milli Savunma Bakanlığınca görevden alındı. Bu olaya ilişkin değerlendirmeniz ne olur?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Gerek Tokat Valiliğinde gerçekleşen olay, daha önce de Kayseri'de gerçekleşen olay, bunlar asla kabul edilemez. Hiçbir şekilde devlet adabına, emir komuta zincirine uymayan şeyler. Türk Silahlı Kuvvetleri hukuka, Anayasa'ya bağlı, bütün bir felsefesinin temeline disiplini koymuş çok büyük ve güçlü bir ordu. Orada valiye, mülki idare amirine karşı yapılan bu saygısızlık Türk subayına yakışmaz. Bunun bilincinde olarak daha olay olur olmaz Milli Savunma Bakanlığı tarafından gereken soruşturma açılmış, tahkikat yapılmış, soruşturmanın selameti açısından bu kişiler açığa alınmıştır ve Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir."
???????(Bitti)