Caz müzisyeni İlhan Erşahin: "İstanbul'un renkleri bize ilham veriyor"
Caz müzisyeni İlhan Erşahin, Alp Ersönmez, Turgut Alp Bekoğlu ve İzzet Kızıl'dan oluşan İstanbul Session's adlı grubuyla konser verdi.
Caz müzisyeni İlhan Erşahin, Alp Ersönmez, Turgut Alp Bekoğlu ve İzzet Kızıl'dan oluşan İstanbul Session's adlı grubuyla konser verdi.
Sarıyer'de gerçekleşen konserin ardından AA muhabirine açıklamada bulunan Erşahin, İstanbul'daki yaşamın müziğine yansımalarını ve caz müziğe dair düşüncelerini aktararak, "İstanbul'da çok fazla kültür var. Ben burada renk görüyorum." dedi.
İsveç'te 1965'te dünyaya gelen Erşahin, ailesinde müzisyen olmadığını belirterek, 15 yaşındayken müzikle ilgilenmeye başladığını ve müzik tutkusunun halen devam ettiğini dile getirdi.
İlhan Erşahin, 20'li yaşlara geldiğinde ABD'ye giderek müzik eğitimi aldığını söyledi.
Kendisini cazcı olarak tanımlamayan Erşahin, şu bilgileri verdi:
"Birçok farklı müzik yapıyorum. Klasik cazdan ziyade daha çok kendi müziğimi yapıyorum. Melodiler bazen arabeski, bazen dans ettiren tınıları, bazen de film müziklerini andırıyor. Bazen de DJ'lerle çalıyorum. Müziği, onu dinleyen insanlarla paylaşmak kadar sahnede birlikte çaldığım dostlarımla paylaşmayı da çok seviyorum. Klarnetçi, davulcu, DJ, kiminle çalıyorsam... Sanki sahnede konuştuğumuz bir şeyi, dinleyenlere ve dünyaya duyuruyoruz gibi hissediyorum."
"Sadece elitlere hitap etmek gibi bir amaç gütmüyoruz"
Erşahin, 100 yıldır varlığını sürdüren caz müziğin, farklı tarzlara çok açık bir tür olduğunu vurgulayarak, her müzisyenin kendi enstrümanıyla farklı ton ve stilde çalabildiğini kaydetti.
New York'ta plak şirketi ve kulübü bulunan sanatçı, İstanbul ve New York'un birbirinden çok farklı olduğunu ancak müzik açısından birbirine çok benzediğini ifade etti.
İstanbul'a olan sevgisini müzik grubunun adına vererek yansıtan Erşahin, kliplerinin birçoğunu da tarihi yarımadada çektiğine dikkati çekti.
İlhan Erşahin, İstanbul ile ilgili düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:
"İstanbul'da çok fazla kültür var. Burada çingeneler, Kürtler ve başka birçok farklı grup bulunuyor. Zaten müzisyenlik ve müzik Türkiye'de çok derin bir yer tutuyor. Yıllardır biriken bu deneyim müzisyenlere çok rahat ve doğal bir şekilde çaldırıyor. Yani burada zorlama bir müzik yok. Ben burada renk görüyorum. İstanbul'un renkleri bize ilham veriyor."
Karaköy'de bir kaynakçıda gerçekleştirdikleri klip çekimine de değinen sanatçı, "Ben o sırada Karaköy'de otelde kalıyordum. Grupla birlikte bir video klip çekmek istedik. Hepimiz buluştuk. Dışarıda 'Nerede çalalım?' diye düşünürken kaynakçının önünden geçiyorduk. 'Hadi burada çalalım.' dedik ve izin aldık. Beş dakika içerisinde, tamamen spontane gelişen bir olaydı. 'Selim' parçasını çalarken insanlar sokakta bizi dinledi. Biz insanlara, halka çalıyoruz. Sadece elitlere hitap etmek gibi bir amaç gütmüyoruz." diye konuştu.