Caroline Koç ve Nil Banu Yentür Marka 2015'de Konuştu
Türk iş dünyasının yakından tanıdığı Caroline Koç ve Nil Banu Yentür, kurucuları oldukları, bugün dünyaya açılmaya hazırlanan Haremlique ve Selamlique markalarının başarı öyküsünü MARKA 2015 katılımcılarıyla paylaştı.
Türk iş dünyasının yakından tanıdığı Caroline Koç ve Nil Banu Yentür, kurucuları oldukları, bugün dünyaya açılmaya hazırlanan Haremlique ve Selamlique markalarının başarı öyküsünü MARKA 2015 katılımcılarıyla paylaştı.
Hilton İstanbul Bomonti'de düzenlenen Marka 2015 Konferansı'nın ikinci gününde gazeteci ve televizyon programcısı Balçiçek İlter'in yönettiği oturuma Haremlique İstanbul ve Selamlique Türk Kahvesi'nin kurucuları Caroline Koç ve Nil Banu Yentür konuşmacı olarak katıldı. Koç ve Yentür, Haremlique ve Selamlique markalarının başarı öyküsünü, marka yaratma ve sürdürme hikayelerinin her iki markayı da farklılaştıran yanlarını katılımcılara anlattılar.
Balçiçek İlter söyleşiye Caroline Koç'a Haremlik markasının ortaya çıkışı öyküsü sorarak başladı. İzmir'de tekstil işiyle uğraşan bir ailede büyüdüğünü ifade eden Koç, "1900'lerden beri tekstil işinin içindeyiz. Tabiki ister istemez etrafımda hep tekstil konuşuldu. Babam bu işle çok yoğun ilgileniyordu. Sabah akşam işteydi gerekirse. Ofisi hiçbir zaman taşımadı her zaman fabrikada olan bir işletmeciydi. O yüzden bu dünyanın içinde büyüdüm eninde sonunda bu işi yapacağımı biliyordum" dedi.
KALİTEYİ DAHA YÜKSEK FİYATA SATABİLMEKTİR
İşlerle başından beri ağabeyinin ilgilendiğini söyleyen Koç, "Ben çok daha sonra böyle bir projeyle ortaya çıktım. ABD'de işletme okudum. Eninde sonunda gelip böyle bir işe gireceğimi düşünüyordum. Zaten bildiğiniz gibi Türkiye'de tekstil her zaman yurt dışında büyük markalara daha ucuza üretim yapan bir tekstil ülkesiydi. Oysa gerçek katma değer bu kaliteyi daha yüksek fiyata satabilmektir. Çok iyi işler yapılıyor ancak başka markalar adı altında bunu görüyoruz. Ben de bir Türk markası kurmak istedim tekstil ile ilgili. Katma değeri yüksek bir marka ancak iyi bir marka kurarak oluyor."
20 SENE ÖNCE CAROLİNE'NİN ABİSİYLE BAŞLADIM
İlter 'Öyle yola çıkıldı. Ben çok seviyorum o cümlenizi bir bezle yola çıkıldı. O bez güzel bir bez böyle bir ortaklık gerçekleşti' derken sözü Nil Banu Yentür'e verdi. Yentür, "Ben güzel sanatlar akademisi tekstil tasarımı mezunuyum. Bu sene 25'inci yılım iş hayatımda. 25 sene önce başlangıcın moda ile oldu. Sonrasında ev tekstili ve şimdilerde marka konsepti ve marka imajları üzerinde çalışıyorum. Bundan 20 sene önce Caroline'nin abisiyle başladım. Ne zaman tam bir şeye el sıkışmıştım. Hoşçakal demiştim. Ama yeni bir başlangıca İzmir'e gittim ve orada çok hayallerimde olan sevdiğim ev tekstiliyle tanışma fırsatım oldu" dedi.
KATTIĞIMIZ O GÖRSELLİK, DURUŞUMUZ O BİZİ FARKLI KILIYOR
İlter'in "Peki nedir o bez" sorusuna Yentür, " Bugün markamızı konuşuyorsak bizi biz yapan tasarımlarımızsa ve kalitemizse bu bezde onun yegane temelidir. Bu bezi dünyanın en değerli pamuklarından üreterek yapıyoruz. Türkiye'de bizim için özel adaptasyonu yapılmış yegane tezgahta dokuyoruz. Bize özel dokunuyor. " dedi. İlter "Peki farkı ne? Sizi yansıtıyor sanırım. Sadeliği vs." sorusuna Koç, "Bence bir marka kurduğunuz zaman bir görsel dünya kuruyorsunuz ve bu görsel dünyayı yönetiyorsunuz. Bizde de görüntümüzde değil hem ürünümüzün kalitesi fakat ona kattığımız o görsellik, duruşumuz o bizi farklı kılıyor" dedi.
ZEVK ALDIĞIMIZ ŞEYLERİ ÜRETİYORUZ
İlter'in, "Tasarımlarda da varmı o mükemmeliyetçi tavır" sorusuna Yentür, "Tasarım aslında o bezden başlıyor. Temeli o tasarım o parçalardan oluşuyor ve bir bütüne ulaşıyor. Her zaman bir bütüne ulaşmak için o parçaları ayırmanız gerekiyor. Bunlardan tabiki yaşadığımız coğrafya onu doğru rafine etmek, bizim sitilimize uyarlamak, yalın bir hale getirmek hepsi aslında bizim bir devamımız, bizim taleplerimiz çünkü kendi kullandığımız şeyleri zaten üretiyoruz. Kendi istediğimi şeyleri üretiyoruz, zevk aldığımız şeyleri üretiyoruz" dedi.
MARKA KURMAK HİÇ KOLAY BİR ŞEY DEĞİL
İlter'in, "Koç soyadın varsa bütün kapılar açılır marka da yaratılır" ifadesi üzerine Caroline Koç, "Böyle düşünen birçok insan var. Halbuki eminim bu salonda bile oturan herkes bunu biliyordur. Marka kurmak hiç kolay bir şey değil. Doğru insanlar ve doğru bir ekiple olmadığımız sürece isminiz ne olursa olsun arkasındaki kuvvet ne olursa olsun. Hiçbir yere varamazsınız. Halbuki her şirkette olduğu gibi bizde ekonomik rasyoneller çerçevesinde yola çıkıyoruz. 6-7 senelik bir firmayız ona göre zorlanarak bir takım şeyleri toparladık. Güzel hedefimiz var ve iyi bir yere vardığımızı düşünüyoruz. Ama bunun karşısında 'tabi onlar zaten arkasında yapa, işte arkada şöyle bir..' ama işte o şekilde olmuyor. Koç'un temsil ettiği müthiş bir güven var, tecrübe var, inanılmaz önemli değerler var. Böyle bir ismin arkamızda olması bize için büyük bir avantajları var. Ama işte dediğim şekilde de bu büyük grubun ufak bir parçası olarak göründüğünüzde o hobi olarak algılanıyor" dedi.
HER NOKTASIYLA İLGİLENİYORUZ
İlter'in "Biraz iş bölümünden bahsedelim. Siz ne yapıyorsunuz Haremlique'te" sorunusu yöneltiği Koç, "Ben çok güzel ütü yapıyorum. Banu çok güzel katlıyor" şeklinde cevap vererek söze başladı. Koç: "Ütü yapıyorum, özellikle fuarlarda yaşanıyor. Bu gördüğünüz (söyleşi öncesi salonda izletilen video) senaryo fuarlarda çok yaşadığımız bir senaryo. Kesinlikle her noktasıyla ilgileniyoruz. Ama sonuçta hepimizin ayrıca görevleri var. Ben pazarlamasıyla ilgileniyorum. Aynı zamanda da kısa ve uzun vadeli finansal ve stratejik hedefler koymakla ilgileniyorum. Bundan önemlisi Banu ile her sabah biz mümkün oldukça, vakit buldukça haftaiçi otururuz. Programımızı, şikayetlerimizi, ihtiyaçlarımızı ne yapmamız gerektiğini bunların üzerinden geçeriz. Günümüz buna göre başlıyor, ona göre herkes kendi sorumluluklarına dağılıyor" dedi.
HERKESİN BİLDİĞİ TANIDIĞI BİR İSMİ SEÇTİK 'HAREMLİQUE'
'Tasarım' tarafıyla ilgili soruya Yentür, "Ben markanın konseptini, imajını ve onunla ilgili tüm ürünlere tüm malzemelerin oluşum sürecinin içindeyim arkadaşlarımla birlikte. Çok keyifli bir malzemeyle uğraşıyoruz. İnsanın evi kendine ait güzel bir mekanı, yatak odaları. İsmimizi almamızın nedeni oydu. Bu coğrafya ait herkesin bildiği tanıdığı bir ismi seçtik Haremlique. Biz keyif satıyoruz. Biz iki markamızda da keyif satıyoruz aslında." diye yanıt verdi.
SELAMLİQUE KAHVESİ BAYAĞI BİR POPÜLER OLDU
'Selamlique' kahvesinin çıkışını Koç şöyle anlattı:
" Türk kahvesi tabiki Türkiye'de çok kullanılıyor biraz değeri yitirilmeye başlamış, itibarı. Biz onu işte mağazada bir sıcaklık olsun diye müşterilerimize hani geleneklerimize göre ikram etmek üzere epey bir araştırma yaptık onunla da. Çok ufak iki rafı teşkil eden bir noktayla başladık. İzmir'e gittik geldik, bir sürü araştırmalar yaptık. Saatler süren tadımlar yaptık. Farklı tatlarda kattığımız için bu büyük bir değişiklik oldu. Tarçınlı, damla sakızlı, çok daha modern bir kutuların içinde sergilemeye başladık. Bayağı bir popüler oldu ve satışı çok iyi gitmeye başladı. Beklemediğimiz bir talep geldi bunun üzerine yoğunlaşmaya karar verdik."
TÜRK KAHVESİNİN İTİBARI HİÇBİR ZAMAN GÜZEL RAFLARA KONULMAMIŞTI
Yentürk, 'Selamlique' markasının çıkışıyla ilgili "Çok güzel keşifler yaptık bu yolculukta. Çünkü gayet eski yüzlü diyeceğim kusura bakmasınlar. Türk kahvesinin itibarı hiçbir zaman güzel raflara konulmamıştı. Biz bunu gördük. İyi sunumlar yaptık. Ambalajlar yaptık, tatlar yaptık. Gençlere çok sevdirdi Türk kahvesini bu tatlar. Kahve pişirilmesi çok zordur diye düşündük bir kahve makinesi yapmaya karar verdik." dedi.
DÜNYADA TANITMAK İSTİYORUZ
Caroline Koç kahve makinesinin Türkiye'de ilk defa kapsülle çalışan direk fincana dökülen, geleneksel metodla pişen ilk türk kahvesi makinesi olacağı söyledi. Çok yakında satışa başlayacaklarını ifade eden Koç, "Bizim önemli bir hedefimiz var. Biz bunu dünyada tanıtmak istiyoruz. Dünya'da içilecek bir kahve haline getirmek istiyoruz. İtalyan kahvelerini geride bırakmak istiyoruz." dedi.
İlter'in, "İtalyan Kahveleri geride bırakmak hayal mi?" sorusuna Koç, "Yok bence hayal değil yapılabilecek bir şey. Ben şöyle düşünüyorum. Size bir fotoğraf söyleyeyim. Fortune dergisi 2020 yılı bir açılmış fincan içinde falı var altında şey diyor 'We will see the future of coffee and Turkish ( Falda kahvenin geleceğini görüyoruz ve gelecek Türk kahvesi)" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Caroline Koç'un eşi Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç da söyleşiyi takip edenler arasındaydı. - İstanbul