Can Dündar Hakkındaki "Hakaret" Davası
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın, köşe yazısında, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanmasına devam edildi.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın, köşe yazısında, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki üçüncü duruşmaya, başka suçtan tutuklu bulunan sanık Can Dündar ve avukatları ile şikayetçiler Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'ın avukatı Hatice Özay katıldı.
Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ve Genel Sekreteri Gürsel Tekin ile CHP Milletvekili Süleyman Çelebi'nin yanı sıra çok sayıda gazeteci, aktivist ve sanatçı da izledi. Can Dündar'ın eşi Dilek ile oğlu Ege Dündar da duruşma salonunda hazır bulundu.
Sanık Can Dündar duruşma salonuna alınmadan önce koridorda avukatlarıyla görüştürüldü. Duruşma salona girdiği sırada izleyiciler tarafından alkışlanan Dündar, sağ yumruğunu havaya kaldırdı.
Dündar'ın avukatı "ispat hakkı" istedi
Duruşmada söz alan Dündar'ın avukatlarından Akın Atalay, Türk Ceza Kanunu'nun 127. maddesine göre, şerefle ilgili suçlarda ispat hakkı bulunduğu ve bunun da kamu yararı veya şikayetçi tarafın rızasına bağlı olduğuna dikkati çekerek, kendilerine dava konusu yazılarda geçen 17-25 Aralık soruşturmalarına ilişkin bilgileri ispatlama hakkı verilmesi için şikayetçi taraftan rıza alınmasını talep etti.
Söz alan şikayetçilerin avukatı Hatice Özay, "Söz konusu soruşturmalar zaten takipsizlikle sonuçlanmıştır. Ayrıca bir ispata gerek yoktur. Bu hakkın kullanımının istenilmesi, davayı sürüncemede bırakma amaçlıdır" dedi.
Mahkeme, sanık avukatlarının bu talebini, şikayetçi rızası olmadığı ve soruşturmalara ilişkin takipsizlik kararları verildiği gerekçesiyle reddetti.
Sanık Can Dündar'ın avukatlarından Bülent Utku, 17-25 Aralık polis fezlekelerinin istenilmesini talep etti.
Avukat Atalay da gazetecilerin sadece kesinleşmiş kararları değil, duyumlarını da yazdıklarını ifade ederek, yazılar yayınlandığı sırada henüz takipsizlik kararı verilmediğine dikkati çekti.
Dündar'a, "Bilgilere nasıl eriştin?" sorusu
Bunun üzerine hakim sanık Dündar'a, "Henüz takipsizlik kararı verilmeyen soruşturmada gizlilik kararı bulunan bilgileri ne şekilde köşe yazısına yansıttınız. Bilgilere nasıl eriştiniz?" diye sordu.
Dündar, soruyu "Sorunun cevabı yazının içinde var. Dönemin Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, 'Fezlekelerde rencide olacak bir şey yok, isteyen herkes internetten ulaşabilir' dedi. İnternetten görülebilecek belgelerdi bunlar. Birçok kaynaklardan erişebildiğimiz kadarıyla bilgi edindik. Hepsine erişmek mümkün değildi. Erişilebilen kısmını da zaten CD haline getirdik" şeklinde cevapladı.
Yazısında fezlekelere yönelik yorumları olduğunu anlatan Dündar, yazısındaki bölümlerin ne kadarının fezlekedeki ifadelerden alındığının mahkemeye bir örneğinin ulaşması durumunda ortaya çıkarabileceğini kaydetti. Dündar, "Yazılarda 'iddia ediliyor, öne sürüldü' şeklinde ifadeler kullandım. Ayrıca karşı tarafın da söz hakkına riayet ettim" dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, fezleke taleplerinin reddine ve sanık avukatlarına süre verilmesine karar vererek, duruşmayı 3 Şubat'a erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, müştekilerin avukatı tarafından 7 Ağustos 2014'de sunulan şikayet dilekçesinde, Can Dündar'ın Cumhuriyet gazetesi ve "cumhuriyet.com.tr" adlı internet sitesinde 18 Temmuz 2014 ve 1 Temmuz 2014'te yer alan yazılarında Erdoğan'a "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" ve oğlu Bilal Erdoğan'a "hakaret" suçunu işlediği belirtiliyor.
İddianamede, Dündar'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "kamu görevinden dolayı alenen hakaret etmek" suçundan 2 yıl 4 aya kadar, oğlu Bilal Erdoğan'a "alenen hakaret etmek" suçundan 2 yıl 2 aya kadar hapsi isteniyor.
Tekzip metnine ilişkin davada beraat
Öte yandan aynı mahkemede, Dündar ile Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abbas Yalçın'ın yargılandığı "tekzip metni yayınlanmamasına ilişkin" bir dava da karara bağlandı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, 24 Mart 2015'de yazılan bir yazıyla ilgili mahkemeden aldığı tekzip kararının yayınlanması nedeniyle sanıklar aleyhine açtığı davada kararını açıklayan mahkeme, daha önceki Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tekzip kararı kesinleşmediği gerekçesiyle sanıkların beraatini kararlaştırdı.