Can Atalay'ın meslektaşları ve arkadaşları 'Adalet Nöbeti' tuttu
Milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın meslektaşları ve arkadaşları, İstanbul Adliyesi önünde 'Adalet Nöbeti' tuttu. AYM'nin hakkında iki kez 'hak ihlali' kararı vermesine karşın milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın meslektaşları, arkadaşları ve ailesi, bugün İstanbul Adliyesi önünde Adalet Nöbeti tuttu.
Haber- GAYE ŞEYMA CAN/ Kamera- SADIK KARAKULOĞLU
Milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın meslektaşları ve arkadaşları, İstanbul Adliyesi önünde 'Adalet Nöbeti' tuttu. Anne Şükran Atalay, "Can Atalay sorununun çözümü basittir. Çözüm, 13. Ağır Ceza'nın hak ihlali kararını uygulamasıdır. Bir çözüm arayışı söz konusu ise Anayasa Mahkemesi hukuka uygun yolu göstermiştir. Can Atalay'ın suçu yoktur. İki kere beraat etmiştir. Dosyayı Fethullahçılar hazırlamıştır. Bunlar da kıymetlendirmiştir" dedi.
AYM'nin hakkında iki kez 'hak ihlali' kararı vermesine karşın milletvekilliği düşürülen Can Atalay'ın meslektaşları, arkadaşları ve ailesi, bugün İstanbul Adliyesi önünde Adalet Nöbeti tuttu.
AV. DEVRİM AVCI: "GELDİĞİMİZ NOKTA ANAYASA'NIN KARARININ UYGULANMADIĞI NOKTADIR"
Demokrasi İçin Hukukçular adına Devrim Avcı şunları söyledi:
"Hukukun, hukuk güvencesinin, yasal özgürlüklerin, seçme seçilme hakkının ve daha birçok hakkın aslında güçlünün hukuku karşısında nasıl hiçe sayıldığını bu memlekette acı bir şekilde milletvekilliğinin düşürülmesiyle Can arkadaşımız örneğinde yaşadık. Anayasa kararını tanımayalım noktasından geldiğimiz süreç Anayasa kararını uygulamayalıma gelmiş durumdadır maalesef. Bu demektir ki hiçbir vatandaşın mahkemede hakkını araması, bulmasının bir yasal güvencesi olmadığı anlamına gelmektedir. Hiçbir vatandaşın seçilme hakkını, ifade özgürlüğü hakkını, vatandaşın hukuk yapabilme hakkını arayamadığı anlamına gelmektedir. Can Atalay nezdinde parlamentonun da Anayasa'nın da Anayasa Mahkemesi'nin de varlıklarını sürdürse de işlevsel olarak hiçbir ifadesinin olmadığı anlamına gelmektedir. Bu hukuksuz tutuma karşı mücadele sadece biz hukukçuların değil, tüm vatandaşların demokrasi isteyen, ifade özgürlüğü isteyen, hukukun olmasını, hukukun üstünlüğünü savunan herkesin ödevidir bu noktada. Mahkemeler kendini kanunla içtihatla bağlı olmamasının yolunu bu kararla açmıştır. TBMM, milletvekilliğinin düşürülmesiyle seçilme özgürlüğünü, seçme hakkını ortadan kaldırmıştır. Peki mahkeme kendini neyle bağlamıştı, hukukla değil, siyasi iktidarın sözüyle, siyasi iktidarın görüşüyle."
OĞUZHAN TOPALKARA: "CAN ATALAY VEKİLLİĞİNİ EVRAKLA, MAZBATAYLA ALMADI, ÇORLU DAVASIYLA, SOMA DAVASIYLA KAZANDI"
Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarından Oğuzhan Topalkara ise şöyle konuştu:
"Can Atalay vekil sıfatını hiçbir zaman bir evrakla, bir mazbatayla üstlenmemiştir. Türkiye'deki avukatlar mücadele tarihiyle halkın, milletin vekilliğini zaten kazanmıştır. Soma davasıyla, Aladağ davasıyla Çorlu tren katliamı davasıyla biz bu vekilliği zaten kazandık. Bize bu vekilliği halkımızı bahşetmiştir. Sanıyor ki yargı, yanılgının yargısı ve yanılgının iktidarı bir evrak okumakla, bir kararla, bir mahkeme kararıyla, hukuksuz anayasasız bir kararla bu vekilliğin halkın bize teveccühünü gösterdiği, bize bahşettiği, kabul ettiği vekilliği alabilecekler. Böyle bir şey mümkün değildir. Zira Atalay, Selçuk Kozağaçlı, Tahir Elçi, bu ülkede avukatlıklarıyla halkın, milletin, işçinin ezilenin vekilliğini ve avukatlığını, mücadeleyle kazanmış. Bir kez daha seslenmek isteriz ve duyurmak isteriz, 'Siz vermediniz bize vekilliği. Halkın vekilliği, milletin vekilliği bize sizden önce bizim avukatlığımızla, bizim mücadelemizle elde edilmiştir."