Haberler
Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

CHP lideri Özel'den çok konuşulacak Öcalan iddiası: Bir günde izin çıkaracak

Özel'den bomba Öcalan iddiası

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte cani anne için istenen ceza

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte anne için istenen ceza

Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

MHP'li Özyavuz : Bütünlüğü Bozmayacak Her Türlü Projeye Açığız

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP'den Urfa Milletvekili Aday Adayı olan İbrahim Özyavuz, Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü bozmayacak tüm projelere açık olduklarını söyledi.

İbrahim Özyavuz, Urfa siyasetinin önemli isimlerinden biri. Yaklaşık 30 yıldır Urfa siyasetinde yer alan ve bir dönem Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Şanlıurfa İl Başkanlığı yapmış olan Özyavuz'la 2015 milletvekili aday adaylığını, MHP'nin 2015 milletvekili seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu'da nasıl bir dil kullanacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '400 vekil' söylemini nasıl bulduklarını, son günlerde gündemdeki provokasyonlarla ilgili partinin tavrı ne olduğunu, Urfa'dan kaç vekil hedeflediklerini, vekil olması durumunda Urfa'ya ne gibi bir katkısının olacağını ve HDP'nin barajı aşıp aşmamasıyla ilgili neler düşündüklerini konuştuk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan indiği meydanlarda halktan 400 milletvekili istiyor.

AK Parti'nin 400 milletvekili çıkarması durumunda şuanda mecliste bulunan iki partinin barajı aşamaması demek. Bunların birisi HDP, bir diğeri ise MHP. Siz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu çağrısına karşın ne düşünüyorsunuz?

Sayın cumhurbaşkanının bu çağrısını gerçekçi bulmuyorum. Algı operasyonu yapıyor. Türkiye'de matematiksel olarak düşündüğümüz zaman bir siyasi partinin 400 milletvekili çıkarması mümkün değil. Yapılan tüm anketlerde AK Parti'nin oyunun geçen seçime göre yüzde 10 azalma yaptığıdır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin zaten baraj sıkıntısı yok. Geçen seçimde yüzde 13,2 oy almıştık, son yapılan mahalli seçimde ise 17,8 oyu vardı. Son göstergeler ile birlikte aldığımız oyun üç dört puan üstünde gösteriyor. Biz kendi yaptığımız anketlerde Milliyetçi Hareket Partisinin oyları yüzde 25 ile 23 arasındadır. Diğer bir siyasi parti olan HDP'nin cumhurbaşkanlık seçiminde Demirtaş'ın oy oranı 9,8'di. O seçimde seçmenin yüzde 74 oy kullanılmıştı. Eğer önümüzdeki seçimler oyların yüzde 90'ı kullanılır ise HDP'nin de barajı aşacağı görülüyor. Bu durumda değil AK Parti'nin 400 milletvekili çıkarması bana göre 276 milletvekili çıkarıp tek başına iktidara gelmesi mümkün görünmüyor. Ama sayın cumhurbaşkanını son zamanlarda Türkiye'de yapılan operasyonlara bağlı olarak özellikle 17-25 Aralık'taki yolsuzluğun üstünü örtmek için beyinlerde bir algı oluşturmak için söylediği bir sözdür bu 400 milletvekili. Bugünkü konjonktürde başka bir çaresinin olmadığı görülüyor. Bilindiği gibi yapılan bu operasyonlar bu yolsuzluğun üstünü örtmeye yetmiyor. Polisin, askerin ve adaletin üstüne gidiyorlar fakat bir türlü bu işin üstünü kapatamadılar. Kendisinin yaptırdığı Ak Saray'da rahat ve huzurlu olmadığını görüyoruz. Özellikle bunun hesabının sorulacağını biliyor. Bana göre CHP'nin oy oranında bir artış olmamakla beraber yüzde 27'de görünüyor. Bunun ile birlikte MHP ve HDP'nin barajı aşması ile birlikte Türkiye'de yeni hükümetin oluşacağını düşünüyorum. Yani bunun hiçbir geçerliliği olmadığını düşünüyorum. Kendisinin sadece insanların beynine yerleştirmeye çalıştığı bir tez. Kaldı ki, bir cumhurbaşkanının çıkıp meydanlarda böyle bir şey söylemesi adil değil. Bana göre cumhurbaşkanın tarafsızlığı kalmamıştır ve konuştukça insanların gözünde küçülüyor.

Son dönemlerde üniversitelerde meydana gelen çeşitli provokasyonlar var ve son olarak sizin aracınıza yönelik bir saldırı oldu. Bu saldırıları nasıl görüyorsunuz? Siz kişisel bir tedbir alıyor musunuz?

Bu işin boyutu sadece bizimle bitmiyor. Bizim sürekli yaptığımız basın toplantılarında ve medyada gündeme getirdiğimiz bir şey var. Kamu güvenliği sağlanamıyorsa insanlar kendi kendinin güvenliğinin sağlaması algısı oluşuyor. Şimdi benim arabama karşı yapılan saldırı evin önünde oldu. Bizim içerisinde olmadığımız sırada gerçekleşti. Ama Türkiye'de bunun gibi türlü türlü saldırılar oluyor. Bu iş şimdilik bir provokasyon olarak yapılıyor.

Seçime yönelik bir şey mi peki?

Bunlar her seçim öncesi yapılıyordu. Ama Şanlıurfa gibi kardeşliğin ve hoşgörünün geçmişten bugüne kadar test edildiği bir şehirde bu tür olaylara biz şahit olmamıştık. Yine Türkiye'nin çeşitli yerlerinde ve üniversitelerde yapılan olaylar; bunların hepsi şuan meclisten geçirilmeye çalışılan ve özellikle seçimde sandıklar üzerinde valilerin ve kaymakamların yetkisinin artırılması olacak olan kamu güvenlik yasasının çıkarılmasına yönelik provokasyonlar olabilir. Burada hükümet sürekli suç işleme eylemi içerisinde. Başbakan Ahmet Davutoğlu bazı vilayetlerde bazı siyasetçilere 'siz oraya gidemezsiniz' diyorsa bir bildiği var. Demek Türkiye'de artık güvenliğin devlet tarafından sağlanamadığı algısını oluşturuyor. Yani yasal zemin üzerine kurulmuş Türkiye'deki bütün siyasi partiler siyaset yapma hakkına sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan bütün bireylerin siyaset yapma hakkı var. Şiddet hiçbir zaman hiç kimseye bir fayda sağlamaz. Biz tabi ki, aracımızın bir saldırıya uğramasını ve ardından hızlandırıcı madde ile yakılması olayında; saldırının nereden geldiği ve kimler tarafından henüz bilemiyoruz. Bununla ilgili emniyetin bir çalışması var ve bize de zaman zaman bilgiler veriyorlar. Ne tür patlatıcı kullanılmış, olay yerinde kamera görüntüleri var. Biz de sabır ile bekliyoruz. Ama şu bilinmelidir ki, bundan önce yapılan ve bundan sonraki yapılacak hiçbir şey bizi yolumuzdan döndüremez. Biz yolumuza devem edeceğiz; ama bunun yanında da kendi kendimizi koruma adına da bazı tedbirler alacağız. Ama kaldı ki, Urfa'da bir vali, emniyet müdürü ve herkesin güvenliğini sağlamak üzere asayiş var. Fakat emniyet üzerinde yapılan operasyonlardan dolayı işler biraz yavaş ilerliyor. Ama biz ne olursa olsun siyaset yapmak zorundayız. Çünkü bizim siyasetimiz sadece Allah rızası içindir. Bu algının da bu şekilde oluşması gerekiyor. Onun dışında bu şehirde bunlar yaşanıyorsa bu da hükümetin ayıbıdır.

2015 seçim sürecinde MHP nasıl bir dil kullanacak parti olarak?

MHP'nin Türkiye genelinde tabana yayılmış bir siyasi biçimi var. Şanlıurfa da MHP'nin Güneydoğu'da yüksek oy beklediği bir il. Ben geçmişte il başkanıydım. MHP'nin son 3-4 yılda Şanlıurfa'nın tüm ilçelerde yeniden teşkilatlanması ve yeniden taban oluşturulması adına ciddi çalışmalarımız oldu. Diyebilirim ki, MHP'nin kurulduğu tarih itibariyle ilk defa bütün ilçelerde demokratik kongreler yapılarak yeni kadrolar kazandırıldı. Bütün arkadaşlarımızda bir heyecanı var. Özellikle bu dönem çok büyük beklenti var. Biz, Şanlıurfa'yı bir milletvekili ile değil en az üç milletvekili ile temsil etmeyi hedefliyoruz. Bugünkü ortama ve MHP'nin yükselişine bakar isek bunun mümkün olacağını düşünüyoruz. Ayın 12'si ile 18'i arasında partimize milletvekili aday adayı başvurusu yapılacak. Genel merkez ile koordineli bir şekilde üç milletvekilini hedefliyoruz. Ama bunun yanında ilde de seçmene ulaşabilmek için her türlü propagandayı kullanacağız. Yani görsel, bilbord ve yazılı basını kullanacağız. Onun ötesinde vatandaşlarla bire bir görüşüp ziyaret etmedik yer bırakmayacağız.

'MHP, Urfa'dan vekil çıkarırsa bu daha çok Arap seçmenlerin oylarıyla olur' diye bir algı var. Peki, seçimlerde Kürtlere yönelik bir çağrınız var mı?

MHP, tüm Türkiye'yi kucaklayan bir partidir. Bize yönetilen bazı söylemlerin gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Bizim partimizin kurucusu Alparslan Türkeş'in Güneydoğu ve Doğu'da yaptığı konuşmalar var. Bu bölgede yaşayan insanlara bir mesajı var. Bir konuşmasında, 'Siz ne kadar Kürt iseniz ben de o kadar Kürtüm; siz ne kadar Türk iseniz bende o kadar Türküm' demiştir. Bir defa Misakı Milli sınırları içerisinde yaşayan bütün milletin isminin tamamı Türk milletidir. MHP'nin altını çizdiği olay budur. Yani, biz bin yıldır bu ülkede bu bayrağın altında kardeşçe yaşıyorsak, Türkiye siyaset yapan bir parti olarak herkesi kucaklıyoruz. Bizim burada hiç bir sıkıntımız yok. Teşkilatımızda Kürt, Türk, Laz ve Arap kökenli vatandaşlar var. Partinin şuana kadar ürettiği bütün politikalar bu ülkede yaşayan Türk vatandaşı için yapılan politikalardır. Ondandır ki, bizim bir ayrımımız yok. Fakat son zamanlarda bu iktidar döneminde halk arasındaki ayrıştırma bizi bu hale getirdi. İşte görüyorsunuz sayın cumhurbaşkanı yetkisi olmadığı halde bir başbakan gibi davranıyor. Merkez Bankasının müdürü ile uğraşıyor, polis ile uğraşıyor. Dolayısıyla bu insanları geriyor. Ben esnaf ile görüştüğümde birçok kişi iş yerini kapatıyor. Yani şunu bir defa kabul etmemiz lazım. Şuana kadar yapılanların ötesinde piyasaya hep sıcak para pompalandı, yolsuzluklar yapıldı. Türkiye sadece TOKİ üzerinden 13 yıldır ekonomisini şekillendiriyor. Bunla belirli bir noktaya gelindi. Şuanda Türkiye'de ekonomi iyi bir noktaya gitmiyor. İşsizlik oranı çok yükseldi, esnaf iş yapamıyor. Küçük esnaf bitti, sadece AVM'lerde elit kesime yapılan alışverişin dışında her şey durmuş. Yatırımcı ülkeye gelmiyor. Son olaylardan dolayı Türkiye'ye turist akışında düşüş yaşandı ve rezervasyonlar iptal edildi. Yani Türkiye'nin önünü yeniden açmak için 7 Haziran'da yapılacak olan seçimlerin çok büyük önemi var. Türkiye'nin birliğini, beraberliğini sağlamak için, hem de ekonomik atağa kalkmak için seçimlerde değişik bir neticenin çıkması ve AK Parti'nin mutlaka gitmesi gerekiyor. Çünkü artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yaşayan bütün bireyler için bir tehdit oluşturduğunu düşünüyorum.

MHP'nin tavrı çözüm sürecinde hep merak konusu olmuştur. Çözüm süreci şuan Abdullah Öcalan ve Hükümet arasında yürütülüyor. MHP'nin iktidar olması durumunda çözüm süreci devam eder mi, ederse muhatap olarak kimi alacak?

Çözüm süreci denilen şey için baştan beri bizim genel merkezin ve genel başkanın dediği 'bu proje bir yıkım projesi'. Vatandaşları ayrıştırma projesi. Bizim vatandaşlara bakın her etnik gruptan insanlar yaşıyor. Mesela Urfa'ya bakın Türkmenler, Araplar, Kürtler, Lazlar, Çerkezler ve Zazalar var. Hiç dönemde burada ayrıştırma gibi bir olay yaşanmamıştır. Kız almışız, vermişiz ve hep birbirimize hoşgörü ile bakmışız. Bu olayın baştan beri ortaya atılması yine AK Parti'nin baştan beri gündemi tayin edip kendi kendine oy devşirmesidir. İnsanlar arasında bir problem yok; ama biz şunu düşüyoruz: Şiddetle ve kan dökmek ile bir yere varılmaz. Bunun altını çizmek istiyorum. Geçmişten bu güne hiç bir hareket şiddet ile başarılı olamamıştır ve bunu kabul etmek lazım. Ama bu ülkede yaşayan ve ülkeyi seven insanlar olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmesine ve bu sınırların yeniden çizilmesine karşıyız. Türkiye'nin bütünlüğünü bozmayacak her türlü projeye açığız. Ama şiddete ve kana karşıyız. Kaldı ki, hep şunu söyleriz: Keşke şartlar oluşmasaydı Kurtuluş Savaşını da yapmasaydık ve kimsenin kanı dökülmeseydi. Bir siyasetçi olarak benim nazarımda dünyanın bütün sermayelerini toplasanız bir insanın damarlarından akacak bir damla kan etmez. Bu vesile ile biz zaten baştan beri Türkiye'nin barış ve huzur bekasından yana tavır koymuş bir siyasi partiyiz. Maalesef Türkiye'de çözüm süreci deyip insanları ayrıştırdılar. Şimdi ben Türkiye'de yaşayan bütün insanlara bakıyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllarda her kuruluş aşamasında olduğu gibi kabul ediyorum. Bazı yörelerde asimilasyon uygulanmıştır. Bu sadece Türkiye'de Kürtlere karşı yapılmamıştır. Bu her kesime yani Türklere dahi yapılmıştır. Bu devletin ortaya ortak paydalar koyması için bir disiplin oluşturmasıdır. Düşünün bu ülkede yaşayan insanların birçoğu ayrı dilde konuşuyor. Eğer hepimiz Türkçeyi konuşmazsak ve bu projeyi ortaya koymasak herkes farklı bir dilde konuşur. Birlik, bütünlüğü sağlamak için bunlar yapılmıştır. Demokratik ülkelerde tabi ki, bazı adımlar atılması gerekiyor. Bana göre mesela Şırnak'taki yaşayanla İstanbul'da yaşayan vatandaş arasında temsil ve temsil edilme arasında bir sıkıntı yok. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyetinde başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış Kürt kökenli vatandaşlar var. Bundan dolayı ki, bana göre bu projelerin hepsi dış kaynaklı. Huzursuzluğu pompalayan ve özellikle İsrail'in Ortadoğu'da yapamadığını Türkiye üzerinden yapmak isteyen insanların işidir diye düşünüyorum. MHP olarak 7 Haziran'dan sonra hükümet olursak Türkiye'de yeniden bin yıllık kardeşliğin tahsis edilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Yani Güneydoğudaki ve batıdaki insanları kucaklayacağız. Türkiye'deki 20-30 yıl önceki kardeşlik ortamına kavuşturacağız. Gerçekten Türkiye'yi çok büyük tahribata uğrattılar.

Vekil olmanız durumunda Urfa'ya katkınız ne olacak?

Ben sahada olan bir siyasetçiyim. Şanlıurfa'nın hem kırsalda hem de şehirde bütün sorunlarını biliyorum. Geçmişte belediye başkanlığı yaptığım için şehirleşmeyi de çok iyi biliyorum. Şanlıurfa hizmet anlamında payını alamamış bir şehir. Özellikle tarım ve turizmde Türkiye'de yıldız olması gereken bir şehir. Yine onun yanında son yıllarda organize sanayi bölgeleriyle, havaalanı vesaire gibi yatırımlarıyla yeniden üretime geçmesi gereken ve işsizliğin de Türkiye genelindeki ortalamasına baktığımız zaman en düşük olması gereken bir il. Fakat şimdi baktığımızda işsizlik sorununun Urfa'da çok yüksek olduğunu görüyoruz. Özellikle uyuşturucu kullanımının Urfa'da çok yüksek olduğunu görüyoruz. Son Suriye olayları ve Ortadoğu'daki hareketlerden dolayı kaçakçılığın, dolandırıcılığın, sınır ihlallerinin çoğaldığı bir il olarak görüyoruz. Tabi ki, milletvekilinin görevi proje üretmek değildir. Şehirde bulunan sivil toplum kuruluşlarının ve diğer kamu kurumlarında çalışan kendi alanlarında uzmanlaşmış insanların yaptığı projeleri takip etmek ve onlara ödenek sağlamaktır. Ben Şanlıurfa'da aşağı yukarı 30 yıldır siyaset yapan bir insan olarak, Urfa'nın insana yatırım yapma boyutunda da diğer alanlarda yapılması gereken bütün yatırımları biliyorum ve takibini yapıyorum. İnşallah seçilirsek, ulaşılabilir bir milletvekili profili çizeceğiz. Şanlıurfa'daki olayları sürekli takip edeceğiz; ama asıl olan insana hizmet noktasında, insanlarımızın ihtiyaçlarını bildiğimiz için de Şanlıurfa'da yaşayan ve bu şehri çok iyi tanıyan sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere bütün birimlerle bir araya gelip, sürekli Urfa'nın lehine olan bütün projeleri gündeme taşıyıp onların takipçisi olacağız. Ama en önemlisi Şanlıurfa insanının 24 saat ulaşabildiği bir milletvekili olacağız. Bundan da hiç kimsenin endişesi olmasın.

HDP'nin baraj altında veya barajı geçmesine nasıl bakıyorsunuz MHP olarak?

Ben şunu söyleyeyim. Milliyetçi Hareket Partisi açısından HDP'nin barajı aşıp aşmamasının bize bir oy getirisi veya götürüsü yok. Ama demokrasiye inanan bir siyasetçi olarak Türkiye'de yasal zemin üzerinde kurulmuş bütün siyasi partilerin barajı aşıp mecliste kendi seçmenlerini temsil etmesi noktasına inanıyorum. O açıdan eğer Türkiye'de bazı meseleler konuşulacaksa, bunların sokakta değil de mecliste konuşulması daha isabetli olur diye düşünüyorum. HDP de Türkiye'nin yasal siyasi zemini üzerine kurulmuş bir siyasi partisi. HDP'nin CHP'den veya AKP'den bizim gözümüzde bir farkı yok. Barajı aşması bizim için sıkıntı yaratmaz. Özellikle Türkiye'nin gündemini orada konuşmak bizim için daha faydalı olur.

İBRAHİM ÖZYAVUZ KİMDİR?

1963 yılında Harran'da doğdu. İlkokulu Harran'da, ortaokul ve lise eğitimimi Akçakale Lisesinde tamamladı.1994 yılında yapılan seçimlerde Harran Belediye Başkanlığına seçildi ve bu görevi 2009 yılına kadar sürdürdü.2002 yılından 2010 yılına kadar Şanlıurfa amatör kümede mücadele eden Harran Spor Kulübü Başkanlığı görevinde bulundu. 10 Haziran 2012 tarihinde seçildiği MHP Şanlıurfa İl Başkanlığı görevinden 24 Ocak 2015 tarihinde MHP Şanlıurfa Milletvekili Aday Adayı olmak üzere ayrıldı.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Güncel
title