Bugünkü Yükseköğretim Elbisesi Bu Bedene Uymuyor
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İzmir'de Yaşar Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu'nda düzenlenen "Türk Yüksek Öğreniminin Geleceğinde Üniversiteler Kenti İzmir'in Yeri ve Önemi" konulu panelde konuştu.
Bugünkü yükseköğretim elbisesi bu bedene uymuyor
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "İç tutarlılığını yitirmiş yapıyla bugünkü yükseköğretim düzenimizi istenen hedeflere ulaştırmak mümkün görünmüyor" dedi.
Bakan Avcı, bugünkü yükseköğretim düzeninin 1980 askeri darbesinin ürünü olduğunu ve 27 devlet üniversitesine göre tasarlandığını kaydetti.
"Bu elbise bu bedene dar geliyor"
Bugün üniversitelerin sayılarının 200´e yaklaştığını, niteliksel olarak farklılaştıklarını, yükseköğretim düzeninin yükseköğrenim evrimini yönetmekte yetersiz kaldığını dile getiren Bakan Avcı, "Zaten bu işin başından beri içinde olanlar da bugün yürütenler de itiraf ediyorlar; bugünkü yükseköğretim elbisesi bu bedene uymuyor, sayısal olarak da uymuyor, niteliksel olarak da uymuyor" diye konuştu.
Üniversitelerde çeşitlilik bulunduğunu ifade eden Bakan Avcı konuşmasına şöyle devam etti: "Devlet üniversiteleri içerisinde kurumsal kültürü olan eski üniversitelerimiz var. Orta yaş üniversitelerimiz var, kendi kurumsal kültürlerini az çok oluşturmuş gibi görünen ancak henüz ayakları üzerinde zor duran, herhangi bir kurumsal kültür oluşturamamış, sürekli merkezin müdahalelerine ve himayesine ihtiyaç duyan devlet üniversitelerimiz var. Vakıf üniversitelerimiz de kendi içinde farklılaşıyor. Bir yanda gerçekten vakıf olan, vakfedilmiş varlıklar üzerinde yükselen üniversitelerimiz var, bir yanda özel üniversite açmak anayasal olarak mümkün olmadığı için bir tür muvazaa yoluyla vakıf üniversitesi gibi kurulmuş ve ilk fırsatta özel üniversiteye dönüşmek isteyen üniversitelerimiz var. O gün gerçekten iç tutarlılığı olan bu düzenlemenin daha sonra yapılan muhtelif düzenlemelerle kendi iç tutarlığı da kaybolmuş durumda. İç tutarlılığını yitirmiş yapıyla bugünkü yükseköğretim düzenimizi istenen hedeflere ulaştırmak mümkün görünmüyor."
Anayasal müeyyidelerle rapt edilmeyen çerçeve bir yasa
Yapılması gerekenin her üniversitenin kendi özel ihtiyaçlarına göre kendi yönetim modelini oluşturabilmesine imkân sağlayacak esnek bir çerçeve yasa olduğuna vurgu yapan Bakan Avcı, "Bu dönemde siyaset kurumu olarak hep birlikte yapamadığımız yeni anayasa, eğer önümüzdeki dönemde başarılabilirse bunun en önemli bileşenlerinden bir tanesi de yükseköğrenim konusunun böylesine sıkı bağlarla anayasal müeyyidelere rapt edilmemesi ve her üniversitenin kendi içinde kendi özel ihtiyaçlarına, hedeflerine, stratejilerine göre kendisini yoğurabileceği, biçimlendirebileceği, zaman içindeki farklılaşmalara göre bu biçimini de değiştirebileceği, buna imkân veren esnek bir çerçeve yasa, yükseköğrenim yasası olacak" dedi.
Üniversitelerin kurumsal kültürüne özgü yasa
Yükseköğretim yasası tartışmaları çerçevesinde hemen hemen tüm üniversitelerin, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının alternatif yükseköğretim yasası tasarıları geliştirdiğini dile getiren Bakan Avcı şunları kaydetti:
"Çok köklü bir üniversitemizin öğretim üyeleri de bir tasarı hazırlamışlar, bakanlığa atandığım ilk aylarda paylaşmak için geldiler. Güzel bir çalışma. Fakat kendilerine şunu söyledim, siz de pek çok Türk aydını gibi her şeye kendiniz nizam vermek istiyorsunuz. Öyle bir yasa tasarısı getiriyorsunuz ki bize, Şırnak Üniversitesi de Konya Selçuk Üniversitesi de İstanbul Teknik Üniversitesi de Sabancı Üniversitesi de sizin bu yasanızdan kaçamasın. Oysa ben sizden şunu beklerdim, siz bana demeliydiniz ki ey Millî Eğitim Bakanı bize karışma. Biz köklü bir üniversiteyiz. Kendine özgü kurumsal kültürü olan, kurumsallaşmış, diğer hiçbir üniversiteyle mukayese edilemeyecek özellikleri olan bir üniversiteyiz. Biz kendimizi böyle yönetmek istiyoruz. Başkalarına ne yapacağınız bizi ilgilendirmiyor ama biz bunca senelik üniversite olarak ne sizin ne de başkalarının bize yeni bir kıyafet, çerçeve çizmesini istemiyoruz. Sizden kendi hazırladığımız çerçevedeki yasayı istiyoruz."
Türk eğitim sistemine özgü üç model
Bakan Avcı, Türk eğitim sisteminde bugüne kadar ikisi akamete uğramış, biri hâlen yaşamını sürdüren üç özgün model bulunduğunu belirtti.
Bunlardan ilkinin köy enstitüleri, diğerinin ise maarif kolejleri olduğunu ifade eden Bakan Avcı, köy enstitüleri girişiminin çok iyi düşünülmüş bir proje olmasına karşın zaman içinde akamete uğratıldığını, 1956 yılında kurulan maarif kolejlerinin de önce Anadolu liselerine dönüştürülerek ve sonrasında sayısı artırılarak yozlaştığını söyledi.
"İmam hatip liselerinde sayısal ölçek iyi gözetilmeli"
Türkiye´nin hâlâ işlevini devam ettiren üçüncü orijinal eğitim girişiminin ise imam hatip liseleri olduğunu belirten Bakan Avcı şunları kaydetti: "O da bugün Anadolu liselerinin, maarif kolejlerini yüzeyselleştirmesi gibi sayısal ölçekler iyi gözetilmezse yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıyadır ama çok Türkiye'ye özgü bir modeldir ve Türkiye´de eğer bir takım başka ülkelerde görüldüğü türden ekstremist akımlar neşvünema imkânı bulamadıysa bunda orijinal Türk deneyiminin de payı vardır."
"Üniversiteler ortaokuldan kendi öğrencilerini yetiştirsin"
Bakan Avcı, vakıf üniversitelerine bu anlamda dördüncü bir girişim olarak, Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi arasındaki ilişki gibi açacakları ortaokul ve liselerle ortaöğretimden itibaren öğrenci yetiştirmelerini önerdi.
Bunun, Türkiye´deki üniversitelerin genel şikâyetlerinden biri olan öğrencilerin yeterli donanımla gelmemeleri sorununa da çözüm sunacağını ifade eden Bakan Avcı şöyle devam etti: "Söz gelimi Yaşar Üniversitesi ama pekâlâ Kâtip Çelebi Üniversitesi de diğer üniversitelerimiz de sadece kendilerine öğrenci yetiştirmek üzere, ortaöğretim kurumları açmalıdırlar. Yani buradan mezun olan öğrenci, tıpkı Galatasaray örneğinde olduğu gibi Yaşar Üniversitesi'ne sınavsız girer ama Yaşar Üniversitesi'nin lisans ve hatta yüksek lisans programlarında göreceği eğitime çok hazırlıklı gelmiş olur."
Bu konuda Bakanlık olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade eden Bakan Avcı, konuşmasının sonunda İzmir´de okuyan ve okuyacak öğrencilere Ahmet Sipahioğlu´nun Tepeli Taklak kitabını okumalarını tavsiye etti.
Panelde ayrıca, İzmir Üniversiteler Platformu Dönem Başkanı ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan da platform çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan ise, "Uluslararası Üniversite Kentleri" içerikli bir sunum yaptı.