Kartalkaya Yangını Davasında Şok İtiraflar

Kartalkaya Yangını Davasında Şok İtiraflar
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, altıncı gününde müşteki beyanlarıyla sürüyor.

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, altıncı gününde müşteki beyanlarıyla sürüyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangından kurtulan ve insanları kurtarmak için tekrar girdikleri otelde yaşamını yitiren tıp fakültesi öğrencisi Yiğit Gençbay ile çocukluk arkadaşı makine mühendisi Alp Mercan'ın ailelerine söz verildi.

Yiğit Gençbay'ın annesi Ankara 11. İdare Mahkemesi Başkanı Serpil Gençbay, salondaki hiçbir sanıktan "Bilerek yapmadık." diye bir söz duymadığını belirterek, 78 kişinin hayatını kaybettiği yangına ilişkin duruşmanın böyle olmaması gerektiğini söyledi.

Oğlunun arkadaşlarının kısa süre önce mezun olduğunu dile getiren Gençbay, oğlunun ocak ayında MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) Üniversitesinden çalışma vizesi aldığını, daha önce de burada ünlü bir laboratuvarda kanser araştırmalarında yer aldığını anlattı.

Gençbay, oğlunun MIT'de çalışmak için 3 ay boyunca evrak topladığını ve birkaç günlüğüne arkadaşı Alp Mercan ile tatil yapmak için internetten buldukları Grand Kartal Otel'e gittiklerini belirterek, "Yangını haber alınca Alp'in ailesiyle Bolu'ya gittik. Gittiğimiz zaman öğleden önceydi. Kayak hocalarına soruyoruz, çıktıklarını söylüyorlar. Aşağıda 8-10 kişi hastaneleri dolaşıyor." diye konuştu.

Saatlerce çocuklarından haber beklediklerini söyleyen Gençbay, yaşadıklarını hayatı boyunca unutamayacağını ifade etti.

Gençbay, oğlunun 6017 numaralı odada kaldığını belirterek, "Oradan çıkmışlar. Camı bile kırık değildi. Eşyalarında is bile yoktu. Bütün eşyaları aldılar. Yiğit'ler muhtemelen 'İnsanlar atlamasın, odamıza yönlendiririz.' diye düşünmüştü." ifadesini kullandı.

Yargılama sürecinde birçok şey öğrendiklerini dile getiren Gençbay, şöyle dedi:

"Ağlamadığımız bir dakika yok. Yavrularımızın bize güç verdiğini düşünüyorum. Bizler sabah akşam o mezarlıklara gidip toprağını öpmeden eve gidemiyoruz. Biz bin kişi öldük. Biz sadece çocuklarımızın kanı yerde kalmasın diye mücadele ediyoruz. Bu, çocuklarımızı getirmeyecek. Biz herkes için mücadele ediyoruz. Toplumda artık bu keşmekeş düzen, ahbap çavuş ilişkileri bitsin diye mücadele ediyoruz. O çocuklar çığlıklara kayıtsız kalmayarak tekrar otele girmiş, 10'uncu katta bulduk cenazelerini. 'Anne, baba biz öldük ama geri kalan görevi size bırakıyoruz.' dediklerini düşünüyorum. Bu, çocuklarımızın bize yüklediği bir görev. Herkesin kendini kurtarma derdi var. Bir tek kişi bile her şeyi doğru söylemiyor. Bir kişi dürüst davransa sökük gelecek."

"Türk yargısına inancımız tamdır"

Alp Mercan'ın babası Eray Mercan da oğlunun hayatında ilk defa 3 günlüğüne arkadaşıyla kayak tatiline gittiğini belirterek, "Alp bu yangından sağ kurtulmasına rağmen çığlıklara, feryatlara sessiz kalamayarak insan olmanın sorumluluğu gereği kendi canını hiçe sayarak ateşlerin içine daldı. Oğlum bu otelin ne bir çalışanı, ne müdürü. İtfaiye müdürü diyor ki 'Bana teşekkür etmeniz lazım.' Alp'e kim teşekkür edecek?" diye konuştu.

Mercan, öldüğünü öğrendikten sonra oğlunun vücut bütünlüğünün tam olması için dua ettiklerini dile getirerek, "Televizyona yansıyan görüntülerden bakıyorum; önce sundurmanın üzerinde, sonra aşağıda, daha sonra da yukarıya doğru çıkıyorlar. AFAD, onları 10'uncu katta buluyor. Oğlum çıktığı yere giriyor. Resepsiyonist terk ediyor. Bu nasıl bir olay? Bir babanın evladını morgdan alması, mezarına koyarken yüzünü görememesi nasıl tarif edilir? Bu yangın bir kaza değil." ifadesini kullandı.

Davayı takip eden herkesin bu olayın kaza, kader değil, kasıt olduğunu gördüğünü söyleyen Mercan, "Adalet bekliyoruz. Bu ülkede hala adalet varsa bunlar cezasını çekecek. Türk yargısına olan inancımız tamdır." dedi.

Anne Ceyhan Mercan ise ceset torbalarından oğlunu bulmaya çalıştığını belirterek, mezarı başında oğlunu son bir kez göremeden, öpmeden son yolculuğuna uğurladığını söyledi.

Oğlunun hayalleri olan genç bir makine mühendisi olduğunu dile getiren Mercan, "Bu ülkede artık kimsenin, insanların hayatını tehlikeye atmaması için bu dava dönüm noktası olmalı. Başka Yiğit'ler, Alp'ler ölmesin diye bu ihmalin hesabı sorulmalı. Bugün oğlum Alp, Yiğit, 78 can için değil, geride kalanlar için, adalet için buradayım." dedi.

Sanıklara dönen anne Mercan, sözlerini "Bana oğlum olmadan gönderdiğiniz araba var ya hepinizi içine koyup yakmak geliyor içimden." ifadesiyle tamamladı.

Alp Mercan'ın ablası avukat Nihan Ece Mercan Hasarpa da kardeşinin kendisinden 10 yaş küçük olduğunu, 3 yaşındaki çocuğunun ağabeyi gibi olduğunu söyledi.

Çocuğunun kendisine "Fotoğrafına sen bak, bana abimi getir." dediğini anlatan Hasarpa, kardeşinin ve arkadaşı Yiğit Gençbay'ın alevlerin arasında başkalarını kurtarmaya çalışırken hayatlarını kaybettiğini dile getirdi.

Hasarpa, kardeşini en azından kefenle gördüğüne şükrettiğini, çünkü aralarında bunu bile göremeyen insanların olduğunu söyledi.

Yangın çıktığı sırada kardeşi ve arkadaşının 6017 numaralı odada kaldığını belirten Hasarpa, "Odanın bir tarafı sundurmaya bakıyordu. Bu oda en korunaklı odalardan biriydi. Tam karşısındaki oda yönetim kurulu başkan vekilinin odasıydı. Yönetim kurulu başkan vekili sürekli lenslerini zor taktığını söylüyor ama bu odadan rahat şekilde kurtulduğu açıktır. Gördüğüm kadarıyla bu şirketin yöneticilerinin hepsi, burunları dahi kanamadan çıkıyorlar. Alp ve Yiğit artık yok. Bu dava yalnızca yangın davası değil, yıllarca biriken denetimsizliğin, para hırsının, rant peşinde koşanların davasıdır. İddianamede yer alan olası kast suçlaması, dosyanın ağırlığını ortaya koyuyor. Bu dava buradakilerle sınırlı kalmamalı, sorumluluk zincirinin tepesine uzanmalı, bakanlıklara kadar gitmeli." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA / Şahin Oktay - Güncel
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title