Boğaziçi Üniversitesi, Prof. Dr. Tuna Tuğcu Hakkındaki Soruşturma İçin Açıklama Yaptı: Soruşturma Nedeni, Öğretim Üyesinin Kafe Alanında Kahve Dağıtımı Yaparak Kafenin Kapanmasına Yol Açan Toplu Eyleme...
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu hakkında "kafe alanında izinsiz olarak kahve dağıtımı yaparak, kafenin işlemesini ve çalışmasını engellediği ve özel işletmeye kiralanmış alanın bir kısmını işletmenin izni olmadan kendi amaçları doğrultusunda kullandığı" gerekçesiyle açılan soruşturmayla ilgili üniversite yönetimi de bir açıklama yaptı. Boğaziçi Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, "Üniversitemizin bir öğretim üyesi hakkında soruşturma açılmasının sebebi, kafe alanında kahve dağıtımı yaparak kafenin kapanmasına yol açan toplu eyleme katılmasıdır" denildi.
(İSTANBUL) Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu hakkında "kafe alanında izinsiz olarak kahve dağıtımı yaparak, kafenin işlemesini ve çalışmasını engellediği ve özel işletmeye kiralanmış alanın bir kısmını işletmenin izni olmadan kendi amaçları doğrultusunda kullandığı" gerekçesiyle açılan soruşturmayla ilgili üniversite yönetimi de bir açıklama yaptı. Boğaziçi Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, "Üniversitemizin bir öğretim üyesi hakkında soruşturma açılmasının sebebi, kafe alanında kahve dağıtımı yaparak kafenin kapanmasına yol açan toplu eyleme katılmasıdır" denildi.
Üniversitedeki boykot sırasında öğrencilere kahve ikram ettiği için hakkında soruşturma başlatılan Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu, sosyal medya hesabından gelişmeyi duyurmuştu. Tuğcu paylaşımında, "Birazdan (nöbetten sonra) sanırım bugüne kadarki en saçma gerekçeyle açılan soruşturmada ifade vereceğim. Suçum öğrencilere kahve ikram etmek...Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var' demişler ama Naci İnci bana soruşturma açtı" ifadelerine yer vermişti.
"Kendileri gibi 'davet usulüyle ihale' yapıp yandaş birilerine para mı verseydim"
Paylaşımında soruşturma evrakının fotoğrafına da yer veren Tuğcu, "Soruşturma evrakında döne döne 'Bedava kahve dağıttı' diyor. Ne yapsaydım? Kendileri gibi 21/b ile 'davet usulüyle ihale' yapıp yandaş birilerine para mı verseydim?" diye sormuştu.
Üniversite yönetiminden açıklama
Kahve soruşturması haberlerinin basında yer alması üzerine Boğaziçi Üniversitesi'nden de bir açıklama yapıldı. Soruşturma ve gerekçesinin doğrulandığı açıklamada şu ayrıntılara yer verildi:
"Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü'nde bulunan 229 m² büyüklüğündeki alan, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na uygun olarak öğrencilere kantin hizmeti sunmak üzere özel bir işletmeye kiralanmış ve 10 Şubat 2025 tarihinde bu alanda bir kafe faaliyete geçmiştir. Ancak bir öğrenci grubu, kafenin zincir bir kahve markasının iştiraki olduğu yönündeki asılsız iddia ile boykot hareketi başlatmıştır. Üniversite yönetimi 18 Şubat
2025 tarihinde söz konusu iddianın gerçek dışı olduğunu duyurmuş; buna rağmen, boykot eylemleri sürdürülmüştür. Bu süreçte, bu öğrenci grubu alışveriş yapmayarak pasif boykotla yetinmemiş; kalabalık halde kafe içerisinde oturmuş, etkinlikler düzenlemiş, kahve ve çay makineleri kurarak kendi aralarında ve üçüncü kişilere ikramda bulunmuş, ayrıca kafeden alışveriş yapmak isteyenleri uyarmıştır. Aylarca süren bu eylemler sonucunda ticari faaliyetlerini sürdüremeyen işletmeci, 11 Nisan 2025 itibarıyla kafeyi kapatmak zorunda kalmıştır.
"Kampüslerimizdeki kantinler, kamu hizmetinin özel işletme aracılığıyla sunulduğu mekanlardır; bu mekanlarda işletmecilerin sözleşme serbestisi ve gelir elde etme hakkı anayasal güvence altındadır"
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 47(a) maddesi uyarınca yükseköğretim kurumları, öğrenci kantinlerini açmak ve öğrencilerin en iyi şekilde yararlanmaları için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bu çerçevede, kampüslerimizdeki kantinler, kamu hizmetinin özel işletme aracılığıyla sunulduğu mekanlardır; bu mekanlarda işletmecilerin sözleşme serbestisi ve gelir elde etme hakkı anayasal güvence altındadır. İşletme sahibinin izni veya rızası olmaksızın kafe alanında kahve-çay makinesi kurmak veya termos gibi araçlarla ikramda bulunmak, mekanın asli işlevine aykırı kullanımına yol açmış; işletmecinin müşteri devri, masa devir hızı, hizmet sunumu, iş gücü yönetimi ve ticari kazanç elde etme imkanını doğrudan sınırlandırmıştır. Bu ve benzeri eylemlerin toplu olarak ve aylarca sürdürülmesi sonucunda, bir esnaf olan işletmeci zarar eden kafeyi kapatmak zorunda kalmış, kafede çalışan emekçiler işlerinden olmuş, kafe kapalı kaldığı süre boyunca öğrenciler kafe hizmetinden mahrum kalmıştır.
Üniversitemizin bir öğretim üyesi hakkında soruşturma açılmasının sebebi, kafe alanında kahve dağıtımı yaparak kafenin kapanmasına yol açan toplu eyleme katılmasıdır."
Tuna Tuğcu yaşanan süreci ANKA'ya anlatmıştı
Soruşturma kapsamında önceki gün ifade veren Tuğcu, soruşturmaya ilişkin ANKA Haber Ajansı'na konuşmuş, yaşanan süreci de anlatmıştı. Protestoların sürdüğü 17 Mart günü kafedeki öğrencilere kendi getirdiği kahveden ikram ettiği için hakkında soruşturma başlatıldığını aktaran Tuğcu, "Öğrencilere ücretsiz olarak kahve verdiğim için, işletmenin çalışmasını engellediğim iddia ediliyor. Soruşturmanın temel iddiası bu" demişti.
30 Ağustos'taki cinayeti anımsatmıştı
Soruşturmaya dayanak olarak gösterilen görüntülere ilişkin "Usulsüz bir şekilde üniversitenin özel güvenlik biriminden bir görevli, benim orada olduğum süre boyunca kamera kaydı aldı. Eğer orası bağımsız bir işletmeyse üniversitenin güvenlik görevlisi orada görev yapamaz, işletmenin kendisinin yapması gerekir. Eğer orası üniversitenin alanı olduğu için özel güvenlik orada çalışıyorsa, o zaman üniversitenin bir hocası olarak güvenlik görevlisinin çalıştığı yerde benim de öğrencilerime kahve ikram etmeme de bir suç isnat edilemez. Bu yapılan şey tamamıyla anlamsız, hukuksuz her şeyden önce utanç verici bir şey" demişti. Geçtiğimiz 30 Ağustos'ta üniversitenin kampüsünde gerçekleşen düğünde 15 yaşındaki Hilal Özdemir'in, hakkında 24 suç dosyası olduğu ortaya çıkan 20 yaşındaki Ayberk Kurtuluş tarafından öldürüldüğünü anımsatan Tuğcu, "Üniversite o gün orada güvenliği sağlayıp, o kız çocuğunu kurtarmak varken, ben kahve dağıtırken mi güvenliği oraya sürüyor" diye sormuş, şunları anlatmıştı:
"Deniyor ki, 'Biz orada güvenliği sağlamak için özel güvenliği oraya soktuk'; başka bir işletmeye ait olmasına rağmen. O zaman 30 Ağustos'taki düğün de yine üniversiteye ait alan içinde dışarıdan bir şirketin yaptığı bir etkinlikti...15 yaşındaki çocuğun çalıştırılması da suçtur. Her ne kadar çalıştıranlar başka bir şirket de olsa, üniversitenin izniyle üniversitenin arazisi içinde bu suç işlenmiştir. Bunu denetlemekle yükümlü olan rektörlüktür. Rektörlük, üniversitede kaçak işçi çalıştırılması denetlemiyor; üniversiteye 24 sabıkası olan bir katilin girmesini, silahı sokmasını engellemiyor, 15 yaşındaki çocuğun öldürülmesini engellemiyor. Ama kafeye güvenliğe sokup, orada öğrenciye kahve ikram eden bir hocanın ve onun ikram ettiği kahveyi içen öğrencilerin görüntülerini almayı hak görüyor. ve buna dayanarak hem hocaya hem de öğrencilere soruşturma açıyor"
"Bu soruşturmanın asıl nedeni, benim yaptığım bir yanlışlığın olması değil. Soruşturmanın gerçek nedeni, Haziran 2022'den beri Boğaziçi Üniversitesi'nde, bilgi işlem başta olmak üzere bir çok alanda yapılan yanlış ve hatta çoğunlukla usülsüz, mali ve idari suçlar içeren bir çok konuyu açığa çıkarmam ve ısrarla bunları takip etmem" diyen Tuğcu, Rektör Naci İnci'nin bugüne kadar kendisi hakkında 9 soruşturma başlattığını ve geçirdiği soruşturmalardan kendisine yönelik bir ceza çıkmadığını belirterek şöyle devam etmişti:
"Olay, 10 Haziran 2022'de bilgi işlemdeki bazı usülsüzlükleri tespit etmemizle başladı"
"Olay, 10 Haziran 2022'de bilgi işlemdeki bazı usülsüzlükleri tespit etmemizle başladı... Ardından, usülsüz şekilde verilen ihaleleri de öğrendik. Bunların üzerine gittiğim için Naci İnci beni 2 kez üniversiteden, hatta sadece üniversiteden değil kamu hizmetinden atarak beni kamuda hiçbir kurumda çalışamaz hale getirmeye çalıştı. Nitekim vaktinde bir hocaya da 'Tuna Tuğcu'nun akademik kariyerini sonlandıracağım' demişti. Bu nedenle 2 kez YÖK'te de soruşturma geçirdim ve YÖK 2 kez Naci İnci'nin talebini kabul etmedi, soruşturmaları iade etti.
Tutuklanmam için de 1 kez ceza davası açmak istedi. Onda da Danıştay oy birliğiyle talebi reddetti ve hakkımda bir dava açılamayacağını bırakın, Naci İnci'nin iddialarının tümünün gerçek dışı olduğunu söyledi. Ancak Naci İnci'nin bana eziyet etmeleri bitmiyor. Kimi zaman bu kahve için oluyor, kimi zaman nöbet alanına kurulmuş olan pisti ben kaldırmadığım halde ben kaldırmışım gibi bana soruşturma açılması yolunda oluyor. Gerçekleri söylediğim için hakkımda soruşturma açılıyor. Bizzat kendisi benim hakkımda yalan söylediği için, bana tazminat cezası ödemeye mahkum edildi.
"Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciler hakkında açılan soruşturmaların hesabını kaybettik"
Sadece ilk aşamada, Melih Bulu geldiğinde ve Naci İnci de onun rektör yardımcısıydı o zamanlar, 500 öğrenci hakkında soruşturma açılmıştı. Sonrasında Naci İnci, Melih Bulu'nun rekorunu çok geçti, hatta öğrencilerimizi şikayet ederek tutuklattı. Benzer şekilde personel hakkında da soruşturmalar açıldı. Personel sürüldü, işten atıldı. Kimi hocalarımızın da sözleşmelerine son verdiler. Hakkında soruşturma açılan da pek çok hocamız var. Bunun en önemli örneklerinden, başta Ünal Zenginobuz hocamız gelir. Senatörlüğünü bile iptal etmeye kalktılar. Tekrar senatör seçildi, saymadılar. Bir de böyle bir durumumuz var. Boğaziçi'nde yasa gereği seçimle yapılması gereken şeylerde de seçimlerimizi saymıyorlar. Kendi istedikleri kişi olana kadar, tekrar tekrar seçimler yaptırıyorlar.
"Olay sadece soruşturmalarla bitmiyor"
Özellikle de direnişte daha aktif rol alan hocalarımıza daha fazla soruşturmalar açılıyor. Nöbete katılan hemen her hocaya soruşturma açtılar. Ama olay sadece soruşturmalarla bitmiyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde, hocalarımızın atama yükseltmeleri yapılmıyor. Kimi zaman, doktora öğretim üyelerinin yeniden sözleşme yenilenmesi yapılmayarak, sonlandırılıyor sözleşmeleri. Kimi zaman da doçentlik atamaları yapılmıyor, profesörlük atamaları yapılmıyor. Hak ettikleri halde yapılmıyor. Profesör olmasına 1 yıl kalmış ama halen doçent yapılmayan hocamız var.
"Profesörlük şartını sağlamayan kişileri profesör yapıyorlar"
Öte yandan kendileri profesörlük şartını sağlamayan kişileri profesör yapıyorlar. Hatta bu kişi, sağlamadığı şartı sağlıyormuş gibi görünmek için, başkasının doktora öğrencisini kendisinin doktora öğrencisi gibi göstererek başvuru yaptı. Bu etik suçtur. Bu kişinin etik kurula verilerek, etik ceza alması ve hocalığının sonlandırılması gerekir. Hadi soruşturmayı yapmadınız, yapamadınız, o zaman bu durumda bu kişi profesörlük şartını sağlamıyor. Bu kişiyi nasıl profesör yapıyorsunuz. Şartları sağlayan kişileri yapmayıp, sağlamayanları yapıyorlar. Bu da bir cezalandırma yöntemidir. Ceza, size bir disiplin cezası verilerek yapılmak zorunda değil. İnsanların hakları elinden alınarak, gasp edilerek de insanlara ceza verilir. ve bu, Boğaziçi Üniversitesi'nde çok yoğun bir şekilde yapılıyor.
"Bu şartlar altında benim hocalık yapmam isteniyor"
Benim şu an adliyede 48 tane Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili dosyam var. Toplamda 48 tane dava dosyasıyla uğraşıyorum ben. Yıllardır benim araştırma labatuvarıma girmem yasak, araştırma ekipmanıma el konuldu. ve bu şartlar altında benim hocalık yapmam isteniyor. 2 kez, benim ders yüküm diğer hocaların iki katına çıkarıldı. Yapılan haksızlıklara karşı koyduğum için, açık açık konuştuğum için... Başıma gelenlerin bütün nedeni bu"