Böcek" Davasının Gerekçeli Kararı (1)
Başbakanlığı sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofislerine dinleme cihazı konulmasına ilişkin davanın gerekçeli kararında, 7 yıl 6 ay hapse çarptırılan sanık Sedat Zavar ile firarda olduğundan dosyası ayrılan sanık Serhat Demir'in "özellikle ABD'de yaşayan Hasan Akın isimli kişi ve ayrıca emniyet içerisindeki örgütlü yapıyı yönlendiren bir kısım kişilerle irtibat halinde olduklarının telefon kayıtları ve baz istasyonu bilgileriyle anlaşıldığı" kaydedildi.
Başbakanlığı sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofislerine dinleme cihazı konulmasına ilişkin davanın gerekçeli kararında, 7 yıl 6 ay hapse çarptırılan sanık Sedat Zavar ile firarda olduğundan dosyası ayrılan sanık Serhat Demir'in "özellikle ABD'de yaşayan Hasan Akın isimli kişi ve ayrıca emniyet içerisindeki örgütlü yapıyı yönlendiren bir kısım kişilerle irtibat halinde olduklarının telefon kayıtları ve baz istasyonu bilgileriyle anlaşıldığı" kaydedildi.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, kararın gerekçesini tamamladı.
Gerekçeli kararda, Başbakanlık onayıyla 28 Aralık 2011'de Erdoğan'ın Keçiören ikametgahında arama-tarama yapan 4 kişilik MİT ekibinin, dört telefonun bağlı bulunduğu çoklu prizde sinyal tespit ettiği, X-RAY cihazı ile görüntülenen prizde, elektrik kaynağından beslenen, aktif olmayan telsiz vericiye ulaşıldığı belirtildi.
Bir gün sonra Başbakanlık Resmi Konutu'ndaki makam odasında MİT görevlilerinin çoklu prizde, özel kapalı malzeme içerisine konulmuş aktif halde benzer verici buldukları anlatılan kararda, ilk etapta durumun savcılığa bildirilmediği ve MİT'in, sorumluların tespitine çalıştığı ifade edildi.
Ancak "Mehmet Kaya" isimli kişinin email ile 24 Şubat ve 6 Mart 2012'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunması üzerine savcılığın soruşturma açtığı ifade edilen kararda, başsavcılığın Başbakanlıktan bilgi istediği kaydedildi.
Soruşturma sürecinde, dinleme cihazı bulunan yerlerdeki rutin arama-taramaların Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personelince yapıldığının belirlendiği ifade edilen kararda, sanıklardan Serhat Demir'in büronun amiri, Hurşit Gölbaşı, Seyit Saydam, Harun Yavuz ve İbrahim Sarı'nın büroda görevli polis memurları oldukları anlatıldı.
Büronun kuruluş aşamasında teknik alet bakımından yeterli donanıma sahip olmadığından, arama ve tarama konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Servisten yardım alındığı bildirilen kararda, sanıklardan Ali Özdoğan'ın bu şubenin müdürü, Sedat Zavar'ın müdür yardımcısı, Enes Çiğci'nin aynı birimde komiser yardımcısı, İlker Usta'nın ise polis memuru olduğu hatırlatıldı.
O dönemde, rutin arama-tarama faaliyetlerini yetersiz gören Başbakanlık Müsteşarlığının talebiyle MİT'in görevlendirdiği 4 kişilik ekibin, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Mustafa Varank'ın da hazır bulunduğu ortamda arama-tarama faaliyeti gerçekleştirdiği anlatılan kararda, faaliyet sırasında cihazların bulunduğu aktarıldı.
-"Dışarıda hazırlandıktan sonra yerleştirildiler"
Cihazların menşesinin belirlenmesini güçlendirmek için bazı değişiklikler yapıldığı, cihazların prizlere dikkatli şekilde yerleştirilip, üzerinin poliüretan köpük madde ile kapatıldığı ve görülmesinin engellenmeye çalışıldığı kaydedilen kararda, düzeneğin, prizle birlikte dışarıda hazırlandıktan sonra konut ve ikametgahtaki eski prizlerle değiştirilerek, yerleştirildiğinin belirlendiği kaydedildi.
Buralarda en son aramayı, 14 Kasım ile 24-25 Kasım 2011'de, gündemde olmamasına rağmen Serhat Demir'in yönetiminde Sedat Zavar, Enes Çiğci ve İlker Usta'nın yaptığına işaret edilen kararda, bu tür aramaların çizelgesinin düzensiz olduğu ancak cihazların bulunmasından sonra Demir'in telaşa kapılarak, emri altındaki sanık polis memuru Seyit Saydam'a, 2012'nin ilk aylarında geçmişe yönelik ve özellikle 2011'in son iki-üç ayına ait arama ve tarama faaliyetlerine ilişkin çizelge hazırlaması için baskı yaptığı ifade edildi.
Bu konuda Seyit Saydam'ın 25 Kasım 2011'de Keçiören'de tarama faaliyeti yapıldığına dair çizelge doldurup, tarama yapılmış gibi gösterilmesinin Serhat Demir tarafından istendiği belirtilen kararda, sanıklardan Mehmet Yüksel'in, "Kontrol ettiğimde 25 Kasım 2011'de tarama yapıldığı yönündeki faaliyeti görmedim ancak sonradan 22 Şubat 2012'de kontrol ettiğimde çizelgenin doldurulup Saydam ve Demir tarafından imzalandığını gördüm" yönündeki beyanının bunu doğruladığına dikkat çekildi.
Cihazları yerleştirenlerin kuşkuya yer olmayacak şekilde tespiti için 1 Temmuz ile 29 Aralık 2011 arasında her iki yere giren mutfak tadilat, kombi bakım, santraller bağlantı görevlileri ile benzer kişilerin buralarda kalış süreleri ve refakatçi tanıkların anlatımları karşısında, sanıklar dışında cihazı yerleştirme olanağının kimse tarafından bulunamayacağı ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Zira Başbakan ve eşinin yakın koruması dışında Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personelinin dışında her iki konuta kısıtlama olmaksızın girilmesinin mümkün olmadığı ancak bu büroda görevli kişilerin kısıtlama olmaksızın girebildiğinin tespit edildiği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hastalığı nedeniyle 23 Kasım 2011-14 Ekim 2011 arasında, İstanbul'da bulunduğu sıra, sanık Demir'in de İstanbul'a görevli gittiği ancak çocuğunun hastalığını bahane ederek, amiri konumundaki sanık Zeki Bulut'tan izin alıp 23 Kasım 2014 saat 17.40'ta uçakla Ankara Esenboğa Havaalanı'na indiği, uçaktan indikten sonra Erdal Acar adına kayıtlı cep telefonunu kullanan Sedat Zavar ile görüştüğü ve yakın noktada buluştuğu, tüm kayıtların detaylı incelenmesinde Demir'in bahane olarak gösterdiği çocuğunun hastalığı konusunda herhangi bir hastane kaydına rastlanmadığı, dolayısıyla Demir'in gerçek maksadını gizleyerek bahaneyle Ankara'ya geldiği anlaşılmıştır."
-"Emniyet içerisindeki örgütlü yapı..."
Kararda, bir gün sonra saat 19.00 sularında sanıklar Demir, Zavar, Çiğci ve Usta'nın, öncesinde bilgi vermeksizin Başbakanlık Resmi Konutu'na "arama ve tarama" faaliyeti için girdikleri belirtilerek, bu faaliyetin Başbakanlık Koruma Dairesi Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğince yapılması gerekmesine rağmen, Demir'in, bu konuda görevi olmayan Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında görevli sanıkları yanında götürdüğüne dikkat çekildi.
Sanıkların, binalarda kaldıkları süre boyunca, refakatte bulunan polis memuru ve diğer görevlilerin denetiminden uzak kalabilme olanağını bir şekilde sağladıkları ve dinleme cihazlarını yerleştirdikleri belirtilen kararda, Serhat Demir'in, 25 Kasım 2011 saat 13.00 sularında da kendi çalıştığı bürodan sadece sanık Seyit Saydam'ı refakate alarak, bu büroda görevli olmayan diğer sanıklar Zavar, Çiğci ve Usta ile Keçiören'e gidip, eski çoklu prizin yerine, dinleme cihazlarının bulunduğu prizi yerleştirdikleri ifade edildi.
Kararda, aynı gün sanık Demir'in uçakla İstanbul'a döndüğü vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"MİT görevlileri tarafından dinleme cihazlarının bulunmasından sonra telaşa kapılan Zavar'ın, sanık Saydam'ın özellikle Keçiören konutuna gitme durumunu kayıt altına almak için yönlendirme yaptığı ve bu konuda Mehmet Yüksel'in önceden kontrol etmiş olmasına rağmen çizelgenin sonradan yeniden düzenlenip imza atılmak suretiyle sanki yasal bir tarama faaliyeti yapılmış gibi gösterilmeye çalışıldığı anlaşılmış, cihazların yerleştirilmesinden sonra Zavar'ın, Demir ile birlikte cihaz konulan yerleri sık sık kontrol ettikleri, zira 14 Aralık 2011 günü Başbakanlık Resmi Konutu'na arama tarama yapılacakmış gibi gidildiği, Zavar'ın da buraya geldiğinin tanık Resmi Konut Amiri Volkan Korkmaz tarafından teyit edildiği, her iki şahsın bu dönemlerde sık sık bir araya gelip görüştükleri, özellikle ABD'de yaşayan Hasan Akın isimli kişi ve ayrıca emniyet içerisindeki örgütlü yapıyı yönlendiren bir kısım kişilerle irtibat halinde oldukları, telefon kayıtları ve baz istasyonu bilgileriyle anlaşılmıştır."
(Sürecek)