Bizim Gök Kubbemiz" Projesi Tanıtıldı
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, insanların kültürlerine, dini inançlarına, etnik kimliklerine karışmadan, pozitif hukuka göre inşa edilmiş bir devlet felsefesi kurgulayan ve güçlü bir devlet imajı oluşturmaya çalışan bir algıyla yeniden hareket etmeye başladıklarını...
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, insanların kültürlerine, dini inançlarına, etnik kimliklerine karışmadan, pozitif hukuka göre inşa edilmiş bir devlet felsefesi kurgulayan ve güçlü bir devlet imajı oluşturmaya çalışan bir algıyla yeniden hareket etmeye başladıklarını belirterek, "Devlet felsefesindeki bu dönüşü yakaladıktan sonra biz Milli Eğitim camiasına düşen şey, bu anlamda müfredatımızda, kitaplarımızda var olan ayrıştırıcı unsurların hepsini temizlemek. Bu yeniden inşa felsefesine uygun davranmak, biz bunu yaptık." dedi.
Tekin, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde başlatılan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 23 ile bağlı 127 ilçedeki okulları içine alan ve eğitim faaliyetlerine dayalı iş birliği ve tecrübe paylaşımını hedefleyen "Bizim Gök Kubbemiz" projesinin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul'da başlayan projenin Türkiye'nin her tarafına yayıldığını ve bakanlık için de yol haritası teşkil ettiğini belirtti.
Türkiye'nin 2000'li yıllarda, çağın devlet ve dönüşüm algısını yakalayan bir yaklaşımla bu coğrafyadaki farklılıkların ülkeye zenginlik katacağını fark ettiğine dikkati çeken Tekin, "Bunun üzerine, insanların kültürlerine, dini inançlarına, etnik kimliklerine karışmadan, üzerine pozitif hukuka göre inşa edilmiş bir devlet felsefesi kurgulayan ve güçlü bir devlet imajı oluşturmaya çalışan bir algıyla yeniden hareket etmeye başladık. Devlet felsefesindeki bu dönüşü yakaladıktan sonra biz Milli Eğitim camiasına düşen şey bu anlamda müfredatımızda, kitaplarımızda var olan ayrıştırıcı unsurların hepsini temizlemek. Bu yeniden inşa felsefesine uygun davranmak, biz bunu yaptık." diye konuştu.
Müfredatın içerisinde ayrıştırıcı unsurları bir kenara bırakarak, bu zenginlikten bekledikleri faydayı elde edebilmek için "Eğitim öğretim sürecinden geçen çocukların kendi kültürünü, coğrafyasını tanıması gerekir." dediklerini ve müfredatın içerisinde "Kent Kültürü" adıyla seçimlik bir ders koyduklarını anlatan Tekin, bu dersle lokal olarak her ilin kendi kültürünü, coğrafyasını, tabiatı açısından doğal ya da kültürel özelliklerini yeniden yazabileceklerini söyledi.
"Yepyeni bir eğitim felsefesi inşa edilmiş olacak"
Bu projenin bütün bu felsefenin politik adımı olarak tanımlanabilecek olması bakımından önem arz ettiğini anlatan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Proje, 23 ilde, bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kendi kültürel değerleriyle zenginleştiren bir öğrenci profili ortaya çıkarmak için atılan adımların bir parçası. Eğitimde sosyal adaleti ve fırsat eşitliğini temin eden güzel bir proje. Devlet felsefesinde yaşanan dönüşümün bir parçası olarak bu tür unsurlar sadece bu projede değil, genel anlamda da eğitim felsefesinin içerisine yedirilmiş durumda. Ülkenin sahip olduğu zenginlikleri, farklılıkları ve değerleri, bu ülkeye fayda elde edecek bir zenginlik haline dönüştürecek politikalar izlememiz lazım. Biz de bu proje sayesinde bu anlamda atmış olduğumuz adımlardan birini daha atmış oluyoruz.
127 ilçeden arkadaşlarımız bu ilçelerdeki okullarda okuyan öğrencilerle bir araya gelecek, kendi kültürlerini tanıtacaklar. Hep beraber nasıl bir Türkiye inşa edecek gençlik görmek istediğimizi ortaya çıkaracağız. Bu kültür üzerine yepyeni bir algı ve eğitim felsefesi inşa edilmiş olacak. Bu çocuklar mezun olup yetişkin bir birey olduklarında hep beraber 'tek bayrak, tek millet' mantığıyla bu ülkeye hizmet edecek. Şunu öngörüyoruz, bu felsefeyi ve mantığı ilkokul çağından itibaren çocuklarımıza verdiğimiz an bu ülkede terör sorunu, farklılıkları sebebiyle birbirlerini aşağılayan, kötüleyen, ötekileştiren kültür ortadan kalkacak. Hep beraber bu ülkenin daha iyi bir pozisyonu ulaşması için çaba göstermiş olacağız. Biz kültürler ve medeniyet inşa eden bir devlet dinamiğiyiz."
"Doğu ve Güneydoğu'daki okullarımızın katkısı çok büyük olacaktır"
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci de "Bizim Gök Kubbemiz" projesinin milli birlik ve beraberliğe katkı sunması bakımından çok önemsediklerini dile getirdi.
Sosyolojik değişimlerin zaman içerisinde insanın yaşadığı mekan üzerinde şekillendiğini ve şehre gittikçe insanın bir taraftan medeniyetin seviyesini yükseltirken bir taraftan da köklerinden uzaklaştığını belirten Yelkenci, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz bu noktaya gelmemek için bir taraftan şehir ve medeniyetin seviyesini yükseltirken, bir taraftan da köklerimizle bağımızı koparmadan çok daha güçlü bir zeminde yarınlara bakabileceğimizi düşünüyorum. Çeşitli vesilelerle Anadolu'ya gittiğimizde orada yine birçok şey öğrenmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla şehrin bu kışkırtıcı tarafını köyün köklerine bağlı tarafı ve doğru duruşuyla destekleyerek, hedeflerimize ulaşmanın mümkün olacağını düşünüyorum. Birbirimize ihtiyacımız bu noktalarda belirginleşiyor. Bunu yaparken de mutlaka eğitim alanında birbirimize büyük katkılarımız olacak. Doğu ve Güneydoğu'daki okullarımızın, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin bize katkısı çok daha büyük olacaktır. Bizim oluşturacağımız birbirine geçmiş ve birbirini destekleyen kültür üzerinde eğitimi şekillendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum."
Projede, eğitimde iş birliği ve tecrübe paylaşımı ön planda
İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mehmet Nurettin Aras ise iki yıl önce Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan projenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan 13 farklı ilden 27 ilçeyle birlikte yürütüldüğünü ve olumlu sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Projenin kapsamının İstanbul'un 39 ilçesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan 23 ile bağlı 127 ilçeyi kapsayacak şekilde genişletilerek "Bizim Gök Kubbemiz" adı altında yeniden projelendirildiğini anlatan Aras, "Projemizin başlıca gerekçesi, ülkemizin doğusuyla batısıyla milli birlik ve beraberliğine katkı sunulması ve ülkemizin batısındaki okullarımız ile doğusundaki okullarımızın eğitim ve kültür alanında edinmiş oldukları bilgi ve deneyimlerini paylaşarak, ülkemizin eğitim kalitesinin beraberce arttırılmasıdır." dedi.
İstanbul'daki okullar ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki okulları kardeş yaparak kurumsal iletişim ve gelişimini sağlamak istediklerini belirten Aras, projenin amaçlarını, "Eğitim yöneticilerinin bilgi ve tecrübe paylaşımına katkı sunmak. Yürütülen ve faydalı olan örnek projeleri paylaşarak daha kaliteli projeler uygulanmasını sağlamak. Öğrencilerimiz arasında etkileşimi sağlayacak, eğitim, kültür ve sosyal alanlarda ortak projeler ve etkinlikler organize etmek. Bu vesileyle yönetici, öğretmen ve öğrencilerimizin karşılıklı olarak birbirlerini ziyaret etmelerini sağlayarak ülkemizdeki eğitim ortamlarını, sosyal ve kültürel dokuyu, örf adet gelenek ve göreneklerimizi tanımak ve tanıtmak. Bu projeyi diğerlerinden ayıran en önemi özellik, eğitim faaliyetlerine dayalı iş birliğini ve tecrübe paylaşımını ön plana çıkaran bir proje olmasıdır." şeklinde sıraladı.
Proje kapsamında il, ilçe ve okul yürütme komisyonları oluşturularak, gönüllü okullar belirleneceğini, ilçe ve okulların yapacakları çalışmalara dair yıllık planlar hazırlayacaklarını aktaran Aras, projenin başladığı nisan ayından itibaren altı aylık süre sonunda, faaliyetlerin değerlendirilmesi, paylaşılması ve bir sonraki dönem yapılacak çalışmaların planlanması için ilk değerlendirme çalıştayının Doğu veya Güneydoğu illerinden birinde gerçekleştirmeyi düşündüklerini ifade etti.
Toplantı, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.