Biz Milletiz, Türkiye'yi Darbeye, Teröre Yedirmeyiz" Kamu Spotu
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi ve PKK'ya tepki amacıyla çekilen "Biz milletiz, Türkiye'yi darbeye, teröre yedirmeyiz" adlı kamu spotunda rol alan Diyarbakırlılar, birlik ve beraberliğin önemini dile getirdi.
AHMET KAPLAN - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi ve Pkk'ya tepki amacıyla çekilen "Biz milletiz, Türkiye'yi darbeye, teröre yedirmeyiz" adlı kamu spotunda rol alan Diyarbakırlılar, birlik ve beraberliğin önemini dile getirdi.
Türkiye'den birçok iş adamı, sanatçı, akademisyen, gazeteci, farklı inançlara mensup din adamı ile vatandaşların yer aldığı kamu spotu, televizyonlarda yayınlandı. İlan panolarına asılan "Biz milletiz, Türkiye'yi darbeye, teröre yedirmeyiz" yazılı afişler de vatandaşlardan ilgi gördü.
Diyarbakır'dan kamu spotunda rol alan Dicle Üniversitesi (DÜ) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yılmaz Demirhan, DÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyip Elçi ve vatandaşlardan Yusuf Arıkanoğlu ise terör örgütlerine karşı birlik mesajı verdi.
Doç. Dr. Demirhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin birlik, beraberlik ve barışa ihtiyaç duyduğunu, akademisyen olarak buna katkı sunmak istediğini söyledi.
Türkiye'deki tüm kesimlerin, darbeye karşı çıkmak için alanları doldurduğunu ifade eden Demirhan, bölge insanlarının, bir taraftan darbeye karşı durarak, bir taraftan da hükümete sahip çıkarak, aslında örgütün buralarda sürdürmeye çalıştığı politikaya da karşı geldiğini belirtti.
Demirhan, "Yani birlikten yana tavır gösterdiler, ayrılıktan yana tavır göstermediler. HDP'nin, Sur'daki çatışmaların sürdüğü dönemdeki tüm çağrılarına rağmen insanların sokağa çıkmaması, Türkiye'de birlikte yaşamak istemelerinin göstergesidir. 'Darbelere de teröre de hayır' diyorlar. Bunu günlerce sokak etkinlikleriyle açıkça tüm muhataplarına da gösterdiler." dedi.
FETÖ ve Pkk'nın ilişkisine değinen Demirhan, "Darbe sonrasında tüm toplum kesimlerinin darbeye karşı çıktığı bir ortamda sağda solda bombaları patlatmaya devam etmenin, saldırıları sürdürmenin, böyle bir ilişki varmış gibi bir şey ortaya koyduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.
Geçen yılki 7 Haziran ve ardından yapılan 1 Kasım seçimlerinde HDP'nin aldığı oy oranlarına işaret eden Demirhan, bunun, vatandaşların siyaset ve silah arasında nasıl bir tercih yaptığının göstergesi olduğunu savundu. Demirhan, "30 yıldır denenmiş yöntemlerde ısrar etmenin bölge halkına ve Türkiye'ye bir faydasının olmadığı açıkça görülmektedir." ifadesini kullandı.
"DAEŞ, Pkk, FETÖ aynı anda paralel hareket etti"
Doç. Dr. Şeyhanlıoğlu da asker ve emniyete sızan FETÖ'cülerin, birçok olayda terör örgütlerine destek verdiğini söyledi.
Terör örgütlerinin "aynı anda düğmeye basılmış gibi" birlikte hareket etmeye başladığını anlatan Şeyhanlıoğlu, "En az son bir yılda Türkiye'yi darbe zeminine çekmek için DAEŞ, Pkk, FETÖ aynı anda paralel hareket ettiler." dedi.
Ceylanpınar'da polislerin şehit edilmesi, HDP mitingine bomba konulması ve Suruç'taki patlama gibi olayların tesadüf olmadığını dile getiren Şeyhanlıoğlu, "Güvenlik boşluğu söz konusu değil, siyasal istikrar gayet sağlam, o zaman birileri göz yummuş. Bunları yan yana koyduğumuzda Türkiye'yi darbe sürecine koymak için Güneydoğu'nun üs olarak kullanıldığı görülüyor. Burada PKK terörünün tekrar başlaması bu konseptte görülebilir." değerlendirmesinde bulundu.
"İster DAEŞ ister PKK ister FETÖ deyin, o dönemdeki kamu kurumlarında, askerde, emniyette yer alan bunlar, doğrudan FETÖ ile bağlantılı kişilerdi." diyen Şeyhanlıoğlu, bunların hem Türkiye'nin siyasi istikrarının bozulması hem darbeye zemin hazırlamak için kullanıldığını, üzüm salkım modeliyle örgütlendiğini, hepsinin aynı sapa bağlı olduğunu söyledi.
"Terör örgütlerine karşı dik durulmalı"
Elçi de darbe girişiminin yapıldığı ilk saatten itibaren, bir siyasi partiyi değil ülkeyi korumak için meydanlara çıktıklarını belirtti.
Türkiye'nin, ümmetin umudu ve yıkılamayan son kalesi olduğunu vurgulayan Elçi, bu kaleye karşı yapılan "Haçlı saldırılarına" karşı Müslüman, Kürt olarak meydanlara geldiklerini bildirdi.
Elçi, şöyle devam etti:
"Selahaddin Eyyubi'nin torunları olarak, onun haçlı zihniyetine karşı gösterdiği direniş gibi biz de bu baskıya, zulme karşı dimdik ayaktayız ve ayakta kalmaya devam edeceğiz. Ümmeti hedef alan, parçalamak isteyen, ümmetin önünü tıkamak, ülkemizin tökezlemesini isteyen, ismi ve kullandığı argümanları ne olursa olsun, her türlü terör örgütüne karşı duracağız. Dolayısıyla rengi, ırkı, dili, mezhebi, dini ne olursa olsun bu ülkede yaşayan herkesin bu kalkışmayı yapan terör örgütüne ve tüm terör örgütlerine karşı dik durması, tavrını ortaya koyması gerektiğine inanıyoruz."
"Ülkemize karşı aidiyet hissediyoruz"
Arıkanoğlu da darbe girişimi akşamında oğlu ve kardeşiyle sokaklara çıktığını söyledi.
Terör bölgesinde yaşadıklarını ifade eden Arıkanoğlu, ülkelerine sahip çıkmanın kendileri için onur ve namus borcu olduğunu kaydetti.
"Biz milletiz, bizim bir vatanımız var, vatan da bedel ödemeden kolay elde edilir bir şey değildir. Ülke bizim, ülkemize karşı aidiyet hissediyoruz. Bu darbe sonucunda, Türkiye toplumunda, Türk'ü, Kürt'ü, diğer etnik ve dinsel unsurlarıyla ülkeye bir sahiplenme, aidiyet hissinin güçlendiğini hissettim." ifadelerini kullanan Arıkanoğlu, bununla da gurur duyduğunu anlattı.
Arıkanoğlu, FETÖ ve PKK'nın iş birliğini, okunan darbe bildirisinde yer alan "etnisite" vurgusundan da anladığını belirtti.
Kürt halkının çukur siyasetine prim vermemesinin, çok onurlu bir duruş olduğuna dikkati çeken Arıkanoğlu, "Fakat devletin Kürtlere dokunması lazım. Kürtler ne FETÖ ne de PKK terörüne asla prim vermedi, vermeyeceklerdir de inşallah." diye konuştu.