Bir Oğlum Daha Var, O da Gider"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında bombalanan Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığında şehit olan Özel Harekat Camisi imamı Mustafa Yaman'ın annesi Kezban Yaman, oğlunun üzerinden çıkan eşyaları bir an olsun yanından ayırmıyor.
SELİM BOSTANCI - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında bombalanan Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığında şehit olan Özel Harekat Camisi imamı Mustafa Yaman'ın annesi Kezban Yaman, oğlunun üzerinden çıkan eşyaları bir an olsun yanından ayırmıyor.
Bartın'ın Kumluca beldesi Çubuklu köyünde yaşayan 52 yaşındaki Kezban Yaman, darbeci askerler tarafından, 15 Temmuz gecesi Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit düşen oğlunun acısını, ondan geriye kalan fotoğraflar ve üzerinden çıkan eşyalarıyla dindirmeye çalışıyor.
Şehit annesi Yaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aradan bir yıl geçmesine karşın oğlunun acısının dün gibi taze olduğunu ve her an oğlu gelecekmiş gibi hissettiğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam, oğlunun yaralı veya darbecilerin elinde rehin tutulduğunu sandığını ve şehit düştüğünü eşiyle gittiği hastanede yakınlarından öğrendiğini ifade eden Yaman, "Eşim, oğlumun saldırıda yaralandığını ve Ankara'ya gideceğimizi söyledi. Ben de hemen oğlumu aramak istedim ama telefona gelinimizin ağabeyi çıktı ve durumu anlattı. Apar topar yola çıktık. İyi bir haber almak için sürekli yakınlarımı arıyordum. Rehin alınmış olabileceğini düşündük. İki eli kanda olsa haber verecek bir insandı." diye konuştu.
"Torunum, 'Babamın misafirleri var, babam nerede?' dediğinde kalakaldık"
Özel Harekat Daire Başkanlığında bir imamın da şehit düştüğü şeklinde televizyonlarda alt yazı geçtiğini öğrendiklerini ve buna rağmen umutlu olduğunu anımsatan Yaman, şöyle devam etti:
"Hastaneye ulaşmıştık ve mahşer yeri gibiydi. Hastanede 'Ben oğlumu görmek istiyorum.' diyordum. Bana 'Yoğun bakımda, nefes alıyor.' diyorlardı tabii inanmıyordum. Ayağa kalkmak istediğimde herkes üzerime üşüşüyordu. Bana su ve hap içirmek istiyorlardı. Ben de 'Bana sakın hap içirmeyin, beni hataya düşürmeyin. Oğlumu, doktoru görmek istiyorum. Ben oğlumun acısını da, sevincini de bilinçli yaşamak istiyorum.' diye bağırıyordum. Gelinimin ağabeyine 'Bana doğru söyle, oğlum nefes alıyor mu?' dedim. 'Başımız sağolsun.' dedi. Dünyam o anda yıkıldı, herkes başıma toplandı. Sonra beni eve getirdiler. Ev de mahşer yeri gibiydi. Torunlarım her şeyden habersiz, oynuyorlardı. Torunum, 'Burada hep babamın misafirleri var, babam nerede?' diye sorduğunda kalakaldık. Yanında her zaman misafirleri olurdu. Dünyamızın karardığı gün o gündür."
"Onlar insan olsaydı, bu kadar can yanmayacaktı"
"Fetullahçı" denen terör örgütünü devlete, Allah'a havale ettiğini dile getiren Yaman, "İnşallah yavrularımızın kanı yerde kalmaz. Çocuklarımızın gözündeki yaş diner. Başka çocuklarımızın gözü yaşlı kalmasın. Anaların ciğeri dağlanmasın, gençler dul kalmasın. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Onlar insan olsaydı, bu kadar can yanmayacaktı. Allah tekrarını yaşatmasın ama ülkenin başına bir daha böyle bir şey gelse bir oğlum daha var, o da gider. Alın yazımız böyleymiş. Vatanımız sağ olsun, cümlemizin başı sağ olsun. Her kelimede içimiz yanıyor. İki sözümüzün biri o oluyor. Kuru ota bir kibrit atmış gibi yüreğimiz dağlanıyor. Bazen yapmacık da olsa gülebiliyoruz, acıkıyoruz, yemek yiyoruz." ifadelerini kullandı.
Şehit oğlunun cebinden 8 lira ve namaz takkesi çıktığını hatırlatan Yaman, şunları anlattı:
"Cebinden 8 lira çıkınca çok üzüldüm. 'O kadar parası kalmış cebinde.' diye düşündüm. 5 lirasını hatıra olarak ben aldım. Takkesini ve cebinden çıkan parasını hep çantamda taşıyorum. Hastanede doktor sırası beklerken, minibüsteyken hep yanımda. Arada çıkarıyorum, dokunuyorum. Elimizde bir kağıt ve bir bez parçası kaldı. Bu takkeyi yolda görse kimse almaz ama benim için değerli."