Bir Gün Ben de Türk Olacağım' Diyordu
BELÇİKA'nın Fransızca konuşulan Valon bölgesinde koyu bir Katolik ailede dünyaya gelen ve halihazırda Genk kentinde yaşayan 37 yaşındaki Pirney, Türkiye sevdasına dair hikayesini anlattı.
BELÇİKA'nın Fransızca konuşulan Valon bölgesinde koyu bir Katolik ailede dünyaya gelen ve halihazırda Genk kentinde yaşayan 37 yaşındaki Pirney, Türkiye sevdasına dair hikayesini anlattı. Çok inançlı bir Katolik olarak 13 yaşına kadar kiliseye gittiğini söyleyen Pirney, 13-18 yaşları arasında dini ritüelleri terk ettiğini ifade etti. Pirney, o sırada ABD'de 11 Eylül saldırılarının yaşandığını anımsatarak, "Ben de ilk kez Müslüman kelimesini duymuş oldum. 11 Eylül, aslında insanlarda ilk başta Müslümanlar hakkında kötü bir algı oluşturdu. Ancak araştırınca İslamiyet'e yönelişte artış olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. 2001'de eşi Adem Işık ile tanışmadan önce İslamiyet'i araştırmaya başladığını belirten Pirney, şöyle devam etti:
'MÜSLÜMAN OLMADAN ORUÇ TUTTUM'
"Katoliklerde teslis inancı vardı, Müslümanlıkta ise tevhid inancı var. En çok ilgimi çeken bu oldu. Eşimle tanışmamız ramazan ayı öncesine denk geldi. Orucu merak ediyordum. Oruca dair en çok hoşuma giden şey, yoksulların da halini anlamamıza vesile olmasıydı. Ben de böylece Müslüman olmadan oruç tutmaya başladım. Daha sonra bir Kuran edindim. Okudukça içimde merak duygusu kabardı ve İslamiyet'e dair yeni kitaplar okudum. Bu arada ailem İslam'a ilgimin bir heves olduğunu düşündü. Namaz ve oruca başlamamla karşı çıkmaya başladılar. İki kardeşim var. Kız kardeşimin tepkisi annem gibiydi. Kapanmam halinde annem benimle iletişimi keseceğini söylemişti. Adem'le evlendikten sonra Müslümanlığı seçtim ve Emine ismini kullanmaya başladım. Belçika'da aileyle ilişkiniz 18 yaşına kadar. Türk aile yapısında ise anne-babaya sahip çıkmak ve iletişimi sürdürmek çok önemli. Şimdi hayatta olan anneannemle en çok ben ilgileniyorum."
'ABDÜLHAMİD HAN BENDE İZ BIRAKTI'
"Osmanlı tarihine dair kitaplar okudum. Özellikle Abdülhamid Han'ın hayatı bende iz bıraktı. Ayrıca Mehmet Akif Ersoy'u okumayı çok seviyorum. 15 Temmuz'da Türkiye'de insanların korkusuzca sokaklara dökülmesi de beni çok duygulandırdı. Türklerde misafirperverlik, merhamet ve saygı en çok dikkatimi çeken değerler oldu. İslamiyet ile tanıştıktan sonra kul hakkı ve ahlak kavramı bende daha da derinleşti. İslam'ı araştırınca kelime anlamının 'barış' olduğunu öğrendim. Terörizmi hiçbir şekilde içermeyen İslamiyet'e göre, 'Bir insanı öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir'. İnsanlar İslam'ı medyadan değil de kendileri araştırıp öğrenirse, İslam'ın barış ve merhamet dini olduğunu görecekler."
ŞİİR YAZDI, HAYALİ GERÇEK OLDU
Belçika Türk Dernekler Birliğinin edebiyat ve şiir yarışmasında 'Bir gün ben de Türk olacağım inşallah' şiiriyle mansiyon ödülü aldığını anımsatan Pirney, şöyle devam etti: "Bir gün Türkçe şiir yarışması ilanını gördüm. Bende de bir deneme isteği oluştu. Benim hikayemi anlatan bir şiir olsun istedim. Eşime de söylemedim yazacağımı. Mansiyon ödülünü alınca ben de şaşırdım. Türk olmayı hep istiyordum. Geçen yıl işlemlerimi başlattım. İki hafta önce de Türk vatandaşlığımı aldım ve çok sevindim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a büyük hayranlık duyuyorum. Benim için dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan. Onu çok seviyorum. Tarih kitapları okuduğum için yaptıkları ve karşısındaki oyunlar dolayısıyla onu Abdülhamid Han'a benzetiyorum. Allah ona uzun ömürler versin. Başımızdan eksik etmesin." dedi.
9 yaşındaki oğlu Ensar Muhammed ve 6 yaşındaki kızı Rumeysa'nın eğitimiyle yakından ilgilenen Pirney, Ensar'a küçüklüğünden beri Allah inancını aşılamaya çalıştıklarını kaydederek, "Kendisi de çok gayretli. 3 yaşında duaların çoğunu ezberlemişti. Her gün bir sayfa Kuran okuyor. İslami şahsiyetlerin romanlarını okumaya çok hevesli" diye konuştu.