Bir Dilek Tüm Hayatınızı Değiştirebilir
"Kalp kırıklığı öldürücü olsaydı, şimdiye kadar çoktan ölmüştüm,"
Safiya, hayatını değiştirecek yolculuğun başında. "Hayatının erkeği" sandığı adam tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştı. Ağlama ve öfke krizleri arasında savrulurken, dilediği bir dilek onu sonsuza dek değiştirecekti. Hac'a gidiyordu. Gerçek bir yaşam hikâyesinden yola çıkarak yazılan Bir Dilek Dile Gerçek Olsun Sayfa6 Yayınları'ndan çıktı.
İlk gençlik yıllarında, iyi bir okuldan iyi bir dereceyle mezun olup, kariyerinde sağlam adımlar atmak isteyen Safiya, bunları kısmen başarmıştı. Gençti, güzeldi, iyi bir işi, deli gibi âşık olduğu bir erkek arkadaşı, lüks bir arabası vardı… Her şey görünürde iyi gidiyorken, bir alışveriş merkezinde geçen sıradan bir buluşma genç kadının hayatını birden kâbusa çevirdi.
Bazı kâbuslar mucizelerin kapısını açar!
Sevgilisiyle yürürken birden karşısına çıkan genç ve güzel bir kadın, son bir yıl boyunca yaşadığı en önemli şeyin, yani aşkının ve onunla olan gelecek planlarının bir yalan olduğunu yüzüne haykırmıştır: "Kimsin sen? Yanındaki benim nişanlım…" Ağlama krizleri, öfke nöbetleri, gece gezmeleri, kısa süreli ilişkiler ona kendisini iyi hissettirmez, aksine durum gün geçtikçe kötüleşir. İşi de, kariyeri de, hayatı da gözünün önünde kumdan bir kale gibi çökmektedir.
İşte tam da bu anda anne ve babası hayatlarının yolculuğuna çıkmaya karar verir. Safiya'nınsa kaybedeceği bir şeyi yoktur. Aksine bu yolculuğun, mucizelerin kapısını açtığı söylenmektedir. Kâinatın yaratıcısı onun da dileklerini kabul edebilir, ruhunu huzura ulaştırabilirdi. Safiya bir yolculuğa çıkarak, İslam dininin doğduğu topraklara, hacca gitmeye karar verir.
Türkiye'de her şey değişir…
Hac yolculuğu, uçağa adımını attığı andan itibaren bu genç ve modern kadını sarsmıştır. Transa geçmiş bir halde Arapça dua eden, bazı cümleleri ardı ardına tekrarlayan sakallı erkekler, genç ve yaşlı kadınlar… Yüzlerde henüz anlamını tam olarak kavrayamadığı ama endişeyi andıran ifadeler… Bütün bu insanlar da onun gibi bir dilek dilemek için mi çıkmışlardı bu yolculuğa? Halbuki Safiya diğer herkesten çok farklıydı. 13 santim yüksekliğindeki sivri topuklu ayakkabıları, "rock'n roll" yazan tişörtü, kıpkırmızı rujuyla bu insanlarla aynı amaç uğruna bir yolculuğa çıkmış olabilir miydi? Yolculuklarının ortasında Türkiye'ye vardılar ve Safiya bir otel odasında kendisini ifade ettiğini düşündüğü tüm giysilerinden arındı.
İhram denen yüzü, elleri ve ayakları dışında tüm bedenini bir kefen gibi saran bembeyaz giysilerin içinde kendini tanıyamadı…
Bir dönüşüm öyküsü
Safiya Hussain ilk kitabı Bir Dilek Dile Gerçek Olsun'da genç bir yazar için son derece zor olan bir işin altından başarıyla kalkıyor. Paulo Coelho'nun Hac romanı, Elizabeth Gilbert'in, filmiyle gişe rekorları kıran Ye, Dua Et, Sev romanındaki gibi fiziksel bir yolculukla başlayıp kalbe uzanan bir yolculuğu kaleme alıyor. Üstelik bu yolculuğu tarafsız bir dille anlatıyor. Bu kitap kimseye, mutluluğun formülünü anlatmıyor. Sadece mutluluğun yaşam boyunca hepimizin önüne defalarca geldiğini, kimsenin bu fırsattan mahrum edilmediğini ve bu fırsatları nasıl görebileceğimizi anlatıyor…
Bir Dilek Dile Gerçek Olsun, sahte mucize formülleri vermiyor. Sadeliğin içindeki muhteşem görkemi, hayatın içindeki küçük mucizeleri nasıl görebileceğimizi anlatıyor. Safiya Hussain'in kaleminden Bir Dilek Dile Gerçek Olsun Sayfa6 Yayınları'ndan çıktı.
Arka Kapaktan:
Birazdan okuyacaklarınız genç bir kadının
gerçek hikâyesidir.
Uçaktayım. Kutsal bir yolculuğa çıkıyorum. Bunun tam olarak ne olduğu ve hacca gidebilecek kadar Müslüman olup olmadığım konusunda pek fikrim yok, ama insanlar "hayatımın yolculuğunu yaşayacağımı", gittiğim yerin dilekler diyarı olduğunu söylediler. Ve benim de bir dileğe ihtiyacım var.
Kalp kırıklıklarıyla dolu bir hayat, sonu gelmeyen arzular, hırslar ve tutkular…
İngiltere'de yaşayan Safiya, hayatının anlamını sorgularken yaşadığı hayal kırıklıkları sonucunda yepyeni bir şey denemeye karar verir; kutsal topraklara, Mekke'ye doğru bir yolculuğa çıkar. Pek de umutlu olmadan çıktığı bu ruhani yolculuk onu kendi benliği üzerine yeniden düşünmeye sevk eder ve hayal bile edemeyeceği bir dünyanın kapılarını açar.
Bu dünyaya hiçbir şeyim olmadan geldim ve hiçbir şeyim olmadan ayrılacağım.
Niçin yaşıyordu? Hayattan beklediği şeyler ne kadar gerçekti?
Hırslarından ve iliklerine işlemiş arzularından sıyrılabilir miydi?
Hayatı ellerinden akıp giderken kime ya da neye tutunacaktı?
İçimde esrarengiz bir sakinlik vardı. İnsanlığım, ruhum gözler önüne serilmişti ama boyun eğmiyordum. Vücuduma tuhaf bir sıcaklık, güvenlik ve kurtuluş hissi sızıyordu. Dünyanın kötü atmosferinden uzakta, kozasının içinde korunan bir kelebektim. Güvensizliklerden, beyhudelikten, kurallara riayet etme zorunluluğundan uzaktım. Alçakgönüllülüğü, saflığı, dürüstlüğü ve
özgürlüğü gördüm…
Kalbin en derinlerinden çıkan cevaplar, kayıp ruhların özgürlük biletidir.