Bir Daha Dünyaya Gelsem Yine Keçeci Olurdum"
Afyonkarahisar'da yaşayan ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 2015 yılında "Yaşayan İnsan Hazineleri" listesine alınan keçe ustası Ahmet Yaşar Kocataş, yünü 62 yıldır usta elleriyle ürüne dönüştürüyor.
CANAN TÜKELAY - Afyonkarahisar'da yaşayan ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 2015 yılında "Yaşayan İnsan Hazineleri" listesine alınan keçe ustası Ahmet Yaşar Kocataş, yünü 62 yıldır usta elleriyle ürüne dönüştürüyor.
Keçeci Ahmet Yaşar Kocataş, babasından devraldığı mesleğini 20 metrekarelik atölyesinde sürdürüyor. Kocataş'ın yünü işleyerek hazırladığı kıyafetler, bazı tarihi dizi ve sinema filminin çekimlerinde de kullanılıyor.
Ahmet Yaşar ustanın, günlük kullanıma yönelik ürünlerinin yanı sıra Mevlevi kültürünü yansıtan hediyelik ürünleri de ilgi görüyor.
"Keçecilik bizde 5 kuşaktır devam ediyor"
Kocataş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, keçeciliğin dedelerinden çocuklarına kadar uzanan aile mesleği olduğunu söyledi.
Keçeci Mehmet Çavuş'un torunu olarak sanatını en iyi şekilde yapma gayretinde olduğunu belirten Kocataş, "Babamın dedesi de keçeci. Biz bu mesleği çok seviyoruz. Bir daha dünyaya gelsem yine keçeci olurdum. Keçecilik bizde 5 kuşaktır devam ediyor. Ben her zaman söylerim; usta çocuklarının bir şansı vardır. Neden derseniz, ustalar çocuklarından hiçbir şey saklamazlar. O yüzden usta çocukları daha iyi öğrenir." diye konuştu.
Yıllardır el emeği ve alın teriyle evine ekmek götürdüğünü dile getiren Kocataş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Helal para kazanıyoruz. Senelerce hamama girerek keçe pişirdik. Eskiden şimdiki halı ve kilimlerin yerine kullanılan keçeler yapıyorduk. Desenli keçeleri köylüler çok fazla kullanıyorlardı. Ucuz halılar çıkınca bizim keçeye muazzam bir darbe vurdu. Ben de 1999 yılında diziler için fes ve şapka yapmaya başladım. Aşağı yukarı 30 yıldır fes de yapıyoruz. Şimdi de festir, şaldır, daha başka aksesuarlar yapmaya devam ediyoruz."
Kocataş, keçeciliğin unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olduğunu, artık eskisi gibi usta yetişmediğini vurgulayarak, "Mesela ben oğlumu okuttum. 'Keçecilik ölüyor' diye bu sanata yönlendirseydim benim oğlum da buradan ekmek yiyecekti." dedi.
"Bizim için bir gurur kaynağı oldu"
UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazineleri" listesine alındığını öğrendiğinde çok mutlu olduğunu anlatan Kocataş, "Hiç haberim olmadı. Onlar bizi keşfetmiş ve buna layık görmüşler. Çok sevinçliyiz. Bizim için bir gurur kaynağı oldu." ifadelerini kullandı.
Sanatını geliştirmek, yenilikler eklemek için çok çaba sarfettiğine dikkati çeken Kocataş, şunları kaydetti:
"2003 yılında Topkapı Sarayı'nda sergi açtım. O tarihten itibaren, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Taksim'de, Sultanahmet Meydanı'nda açılan sergilere katılıyorum. Açtığımız sergilere ilgi hakikaten çok büyük. Eylül ayında yine Taksim'de sergiye katılacağım. Yunus Emre Enstitüsü beni 2016'da Kosova'ya götürdü, oradaki fes yapanları inceletti. Fes yapmayı biraz daha ilerlettik. İnşallah bu mesleği Afyonkarahisar'da yaşatmak için çocuklarımıza da öğretiyoruz. Devletimizin bize verdiği desteği ve gösterilen ilgiyi asla unutamayız."