Beştepe'de 'Halka Özel' Resepsiyon! Davetliler de Özel Seçildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ilk kez halka 29 Ekim resepsiyonu verdi. Resepsiyona Türk insanının gönlünü fetheden sürpriz isimler de katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla 81 ilden gelen vatandaşlara resepsiyon verdi. Erdoğan, resepsiyondaki konuşmasına başlarken katılımcıları, "Milletin evine hoş geldiniz" diyerek selamladı.
Resepsiyona, yaptıkları davranışlarla Türk insanının gönlünü fetheden sürpriz isimler de katıldı.
BAYRAĞI GÖNDERE ÇEKEN ÇOCUKLAR DA VAR, 1.5 YAŞINDAKİ SURİYELİ BEBEĞİ KURTARAN BALIKÇI DA
Resepsiyonda, Kuşadası Körfezi açıklarında 30 kişinin bindiği balıkçı teknesi alabora olduktan sonra 1,5 yaşındaki bebeği kurtaran balıkçı Recep Evran,
Eskişehir'de bir apartmanın yedinci katından düşen 4 yaşındaki Ecrin Esen'i havada yakalayarak hayatını kurtaran temizlik işçisi Şükrü Deniz,
25 Eylül'de Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde terör örgütü PKK tarafından düzenlenen saldırıda yaralanan askerleri almak üzere yola çıkan ambulansta görev yapan, sağlık çalışanı Emine Sönmez,
Yozgat'ta yolda bulduğu yaralı köpeği acil servise götüren ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ömer Faruk,
Diyarbakır Bağlar Fatih İlköğretim Okulu'nda teröristlerin indirdiği bayrağı öperek göndere çeken Uğur Saraç, Mehmet Duruk ve Emirhan Rezbiç,
Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde işyeri önünde bulduğu ve hacca gidecek olan Mustafa ile Havva çiftine ait 4 bin Euro, 3 bin 200 lira para bulunan cüzdanı polis merkezine götürerek sahibine teslim edilmesini sağlayan fırıncı Dinçer Ünal,
Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinde terörle mücadele etmek amacıyla silah altına alınması için dilekçeyle Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) müracaat eden 74 yaşındaki Süleyman Aksu ile sosyal medyada fenomen olan Trabzonlu Ayşe ve Hacı Kazım Taşkıran çifti yer aldı.
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyetin bu topraklardaki bin yıllık varlığın yeni bir heyecanla teyidi olduğunu belirten Erdoğan, "Cumhuriyetimiz, 4 kıta 7 iklimde hüküm süren 600 yıllık çınarımız Osmanlı Devleti'yle birlikte bu milleti tümüyle boğmaya yok etmeye çalışanlara karşı hala dimdik ayakta olduğumuzu haykırışımızın adıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm eksiklerine, aksaklıklarına rağmen 92 yıldır yaşattığımız, inşallah daha uzun asırlar boyunca yaşatacağımız son devletimizdir. Bu coğrafyadaki bin yıllık varlığımızın her döneminde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini, devletimin bekasını, şehitlerimizin canları, gazilerimizin fedakarlıklarıyla ayakta tutuyoruz" şeklinde konuştu.
"MİLLETİMİZ, SAHİP OLDUĞU EŞSİZ MİRASIN FARKINDA"
Cumhuriyetin 92. yaşında olduğunu, bu yılın aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 716'ncı, Anadolu Selçuklu Devleti'nin kuruluşunun ise 940'ıncı yıl dönümü olduğuna işaret eden Erdoğan, "Dünyada, aynı coğrafyada kesintisiz bir şekilde böyle bir devlet geçmişine sahip pek az millet vardır. Geçmişini bilmeyen, tarihini okumayan, ceddini, atasını tanımayan bir takım köksüzlerin, bir takım gafillerin aksine milletimiz sahip olduğu bu eşsiz mirasın gayet iyi farkındadır" diye konuştu.
Milletle birlikte bu mirasa sahip çıkmanın, onu yaşatmanın çabası içinde olduklarının altını çizen Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin bir yönüyle de bu iki anlayışın mücadelesinin tarihi olduğunu belirtti. Kendisini köklerinden koparmak, başka bir kalıba sokmak isteyenlere karşı milletin her fırsatta değerlerini, kültürünü, özünü temsil edenleri destekleyerek bu mücadeledeki tercihini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "14 Mayıs 1950 işte böyle bir tavır koymadır. 'Yeter söz milletindir' denilen tarih. 6 Kasım 1983 işte böyle bir tavır koymadır. 24 Aralık 1995 böyle bir tavır koymadır. 3 Kasım 2002'den beri yaşananlar işte böyle bir tavır koymadır. Yeter söz milletindir, yeter karar da milletindir" dedi.
"KENDİ TANIMLADIKLARI MAKBUL VATANDAŞ MODELİNİN DIŞINDA, MİLLETİ YOK SAYDILAR
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek parti CHP'si yıllarına, o dönemdeki Cumhuriyet anlayışına ilişkin birkaç anekdot anlatmak istiyorum. Eski Milli Eğitim Bakanlarından rahmetli Tahsin Banguoğlu tek parti döneminde bir Cumhuriyet Bayramı'nda tören alanında toplananlara konuşma yapmak amacıyla kürsüye çıkar. Selamlamadan sonra konuşmaya, 'Cumhuriyet öyle bir şeydir ki' diye başlar, fakat devamını getiremez. Çünkü o dönemdeki tek parti iktidarının, milletin sahipleneceği bir Cumhuriyet kazanımı bulup, ifade etmek kolay değildir. Rahmetli Banguoğlu, sözünün devamını şu şekilde getirmek zorunda kalır; 'Cumhuriyet öyle bir şeydir ki tadından yenmez'.
Tek parti Cumhuriyet döneminin millete bakışına ilişkin bir başka örneği de Sivas'tan rivayet ederler. Bu dönemde Sivas'a Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası tamamen klasik batı eserlerinden oluşan repertuvarı ile konser vermeye gelir. Sivas halkı biraz da zorla konserin verileceği salona toplanır. Konserden sonra bir gazeteci salondan çıkanlardan birine 'Konseri nasıl buldunuz?' diye sorar. Sivaslının Cumhuriyet adına halka dayatılan, milletin tarihiyle, kültürüyle, değerleriyle ilgisi bulunmayan bu etkinlikle ilgili görüşü gerçekten enteresandır; 'Sivas, Sivas olalı Timur'dan beri böyle zulüm görmedi'. Cumhuriyet adına milletimiz bu şekilde tariz ve hatta taciz ediliyordu. Kılık kıyafetiyle, diliyle, inancıyla, kültürüyle, müziğiyle tanımladıkları bir makbul vatandaş modelinin dışında milleti yok saydılar, cumhur kabul etmediler."
"YARINKİ TÖRENDE YEPYENİ BİR ANLAYIŞ ORTAYA KONACAK"
Kendilerinin milleti istiskal eden, aşağılayan bu tür dayatmalara son verdiklerini belirten Erdoğan, "Yarınki Cumhuriyet Bayramı törenlerimizde, milletimizin bin yıllık değerlerini, kazanımlarını sembolize eden gösterilerle yepyeni bir anlayış ortaya konacaktır. Yarınki törende aynı orkestra, kendi kültürümün bir yorumu olan Ulvi Cemal Erkin'in Köçekçe'sini, ünlü besteci Mozart'ın bizim kültürümüzden ilham alarak bestelediği Türk Marşı'nı icra edecektir" dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle 1940'lı yıllara ilişkin hatıralara baktığınızda hepsinde de Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ile milletin haletiruhiyesi ve hayatı arasındaki derin çelişkiyi görürsünüz. Bir yanda fraklı, valsli, şampanyalı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılırken, kapının hemen dışında ayağına giyecek ayakkabı, sırtına ceket bulamayan, yarı aç yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir. Cumhuriyetin bir tarafta, cumhurun öteki tarafta olduğu bu manzarayı da uzun bir mücadelenin ardından ortadan kaldırdık. Çünkü cumhur hep birlikte olur. Cumhurda ayrım olmaz. 'Sen şurada, ben burada' denmez. Bugün olduğu gibi, hepimiz bir aradayız. Çünkü burası cumhurun evi, milletin evi. Burası benim şahsımın çalışma yaptığı yer, ama sizlerle beraber."
"BUGÜNLERE KOLAY GELMEDİK"
Bugünlere kolay gelinmediğini vurgulayan Erdoğan, 28 Şubat döneminde, milletten yetki alarak iş başına gelmiş meşru hükümete karşı saldırıların cumhuriyetin ardına saklanılarak yapıldığını söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet adına cumhurun yani milletin iradesi yerle bir edilmeye çalışılıyordu. Aynı şekilde 2007 yılında ülkemizde cumhuriyet mitingleri yapıldı. Cumhuriyet adı kullanılarak yine cumhurun, milletin iradesine saldırıldı. Vesayeti korumak adına demokrasiye, özgürlüklere, hukuka yani milletin tüm kazanımlarına yönelik hücumların kılıfı olarak hep cumhuriyet lafzı kullanıldı. Cumhuriyetin özüyle, ruhuyla en küçük bir ilişkisi bulunmayanlar kendi ideolojilerinin, nüfuzlarının, çıkarlarının, gizli iktidarlarını sürdürmek adına bu kavramı istismar ettiler. Açık söylüyorum; bu istismar en çok Cumhuriyet kavramına zarar vermiş, milletle devlet arasına mesafe koymuş, milletimizin son bağımsız devletinin yönetim biçimi olan Cumhuriyete dört elle sarılmasını zorlaştırmıştır. Gerçekte Cumhuriyetin ifade ettiği manaya düşman olanların bu kavramı istismar ederek gösterdikleri iki yüzlülük bu dönemde ayan beyan ortaya çıkmıştır."
"CUMHURİYETİN SAHİBİ MİLLETİN TA KENDİSİDİR"
"Cumhursuz cumhuriyet, halksız demokrasi özlemi içinde olanlarla, milletimizin mücadelesi dün olduğu gibi bugün de sürüyor" ifadesini kullanan Erdoğan, Cumhuriyeti uhdesine geçiren milletin yıllarca bu kavramı kullananların ellerinden bir istismar araçlarını daha aldığını vurguladı.
Erdoğan, artık Cumhuriyetin sahibinin milletin ta kendisi olduğunu, bunun sembolünün de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olduğunu belirterek, "Bundan sonra hiç kimse Cumhuriyet adına Cumhuriyeti korumak adına, Cumhuriyetin tehlikeye düştüğü iddiasıyla ortaya çıkarak vesayet hevesini hayata geçirmeye çalışamayacaktır. Bu değişim sadece simgesel değildir. Çok güçlü bir altyapıya, çok güçlü bir arka plana da sahiptir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyetimizin ilk 80 yılında yapılan işlerle son 12 yılda yapılanları karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo, kimin gerçek Cumhuriyetçi kimin de sadece istismarcı olduğunu tüm çıplaklığı ile ortaya koyacaktır. Bununla da yetinmedik. Ülkemizin ve milletimizin geleceği için geliştirdiğimiz vizyonun odağına Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023'ü hedef olarak belirledik. Artık, Cumhuriyetin bugünün ve geleceğinin sorumluluğu cumhura ve onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanı, Meclis ve Hükümet'e aittir. Bu bakımdan bugün kutlama törenleri kapsamında bir araya geldiğimiz Cumhuriyetimizin 92'nci yıl dönümü farklı bir anlama ve öneme sahiptir. Yarın inşallah Hipodrum'daki kutlamalar da çok farklı olacaktır. İnşallah yakın çevrelerde olanlardan gelenleri orada da bekleriz. Bir kez daha Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum. Milletin evine, Cumhuriyetin sembolü olan bu mekana teşrifiniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyoruz."