Beş Temel Değerin Korunması Zorunludur"
İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, can, akıl, nesil, din ve malın korunmasının çok önemli olduğunu, bu beş temel değerin korunmasının zorunluluğu bulunduğunu belirtti.
İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, can, akıl, nesil, din ve malın korunmasının çok önemli olduğunu, bu beş temel değerin korunmasının zorunluluğu bulunduğunu belirtti.
Müftülükten yapılan açıklamaya göre, Yılmaz, Tuzla Nalbant Camisi'nde gençlerle sabah namazında buluştu.
Burada konuşan Yılmaz, hayatın devamlılığı açısından, dinin ailenin titizlikle korunmasını emrettiğini anlattı.
Korunması gereken beş temel esasa çok dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, "Bu beş temel değer, insan hayatında olmazsa çok büyük eksiklik olur. Onun için bu beş temel değerin korunması zorunludur. Bunların arasında ise önemli olanı, aile yani neslin korunmasıdır. Neslin korunmasıyla hem can hem akıl hem din hem de mal korunmuş olur. O yüzden aile hayatı yüce dinimizin en öne çıkardığı ve hayatın devamı için en değerli gördüğü kurumdur." ifadelerini kullandı.
"Batı dünyası dışarıdan nüfus ithal etme ihtiyacında"
Yılmaz, Batı dünyasının nesillerine dair gelecek kaygısı yaşamaya başladığını aktararak, "Bugün dünyaya baktığımızda gelecek kaygısı taşıyan ülkelerin, gençlik planı olmayan ülkeler olduğunu görüyoruz. Milletleri adına gelecek kaygısı taşımayan, 'benden başkası beni ilgilendirmez' algısıyla hayata bakan ve sadece kendisini düşünen birey merkezli Batı dünyası, bugün tükenmek üzeredir. Nüfusu azalıyor ve dışarıdan nüfus ithal etmek ihtiyacındadır. Kendileri derde düşünce, gençliği, nesli, aileyi korumak adına harekete geçtiler. Göç yoluyla insan aldıklarını görüyoruz. Bize göre hiçbir zaman fert toplum için, toplum da fert için feda edilemez. Fert önemlidir ama toplum da önemlidir. Çünkü insan toplumda yaşar ve toplumun korunması dinin zaruriyetini oluşturan beş temel değerin korunmasıyla alakalıdır. Onun için gençlik ve aile, bizim olmazsa olmazımızdır." değerlendirmesine bulundu.
"Nesiller arası mesafe kısaldı"
Aileyi, nesilleri, gençleri kurtarmak adına, aile ve anne, baba olmanın sorumluluğunun taşınması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bunun en önemli yolu samimiyetten, sadakatten geçiyor. Eşlerin birbirine, evlatların babalarına, babaların evlatlarına sadık olmasından geçiyor. Aile hayatının zorluklarına katlanmaktan ve çocuklarımızı istikbale göre yetiştirmekten geçiyor. Hazreti Ali, 'Çocuklarınızı sizden sonraki çağa göre hazırlayın.' buyuruyor. Şimdi o kadar hızlı bir değişim var ki eskiden 20 yılda bir olan nesiller arası değişim, şimdi yılda bir oluyor. Özellikle internet ve sosyal medyanın hayatımıza girmesinden sonra gençlerle aramızdaki iletişimi sağlayan dili bulmakta zorlanıyoruz. Ellerindeki akıllı telefonlarla çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. O dili bulmak zorundayız ama en güzel dil, şefkat ve merhamet dilidir. Onların yerine yaramazlıklarını hoş görüp bağrımıza basma dilidir. Reddetme, yok sayma dili değil oturup konuşma ve kahır çekme dilidir. Efendimizin (SAV) üslubu budur; merhameti zemine oturtan, insani ilişkilerde şefkati öne çıkartan bir dile sahipti. Etrafımızdakilerin dağılmaması için, yumuşak olmak, merhamet sahibi olmak bu işin olmazsa olmazıdır. Bir de Allah'a dua etmek ve Cenab-ı Hakk'ın bize göz aydınlığı olacak nesiller ihsan etmesini ve çocuklarımızı o dünyada şefkat ve yetiştirmesini dilemek gerekiyor. Dua etmek, hedefler belirlemek, gelecekle ilgili planlar yapmak demektir. Dua ettiğimizde Rabbimizden neyi istiyorsak, aslında gelecekle ilgili plan yapıyoruz demektir. Allah Teala, çocuklarımıza ve nesillerimize sahip çıkarak, muttakilere önder olmayı nasip eylesin."
"Çocuklarınız hayatın zorluklarını aşmasını bilsinler"
Anne ve babaların çocuklarını steril bir ortamda yetiştirmekte ısrar etmelerinin doğru olmadığına dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
"Allah, Lokman Suresi'nde çok veciz ifadelerle, hikmet mantığına oturtarak anne, baba, evlat ve nesil ilişkisine dair çok önemli mesajlar veriyor. Hz. Lokman, Kur'an'da oğluna 'başına gelene sabret' diyerek, 'Bu dünya zor bir dünyadır. Başına gelecek musibet, sıkıntı, elem, keder ve zorluklara direnme gücü konusunda problemin olabilir. Bütün bunlara Allah için sabret, direncini kaybetme, hayatın zorluklarını aşma derdinde ol.' tavsiyesinde bulunuyor. Gerçekten insanı adam eden çocukluğundan itibaren yaşadığı zorluklardır. O zorluklar insanı adam eder. Soğuk ve sıcak farklı iklimlerde insanlar ona göre savunma geliştirir. Kendimizi buna alıştırma derdinde oluruz. Vücudumuz mikroplara karşı direnç kazansın ve hayata tutunalım diye sürekli steril ortamlarda olmayız ve mikroplu ortamlara çıkarız. O yüzden çocuklarımızı çok steril ortamlarda değil, yerine göre zorluk ve sıkıntılar içerisinde hayatın zorlukları içerisinde yetiştirmek lazım. Anne, babalar çocuklarına çok düşkün olmaları sebebiyle onları tamamen steril ortamlarda yetiştirelim istiyorlar. Bu güzel değil, hayatın zorluklarıyla tanışsınlar, katlansınlar ama siz onlara destek olun. Çocuklarınız hayatın zorluklarını aşmasını bilsinler. Bu çok önemli bir şey. Çünkü her zorluk insanın direncini artırır. Niye vücuda aşı yapıyorlar? Vücut o mikrobu tanısın ve onu yenerek daha güçlüsü geldiğinde beden güçlü olsun diye. Bu her şey için geçerli. Dolayısıyla hayatın zorluklarına katlanmak gerekiyor. O katlanma insanı güçlendiriyor."
Kur'an-ı Kerim okunan ve dualar edilen programa, Tuzla Kaymakamı Ali Akça, İstanbul Müftü Yardımcısı Veysel Işıldar, Tuzla Müftüsü Ali Erhun ve gençler katıldı.
Program, cemaate çorba ikramıyla sona erdi.