Bediüzzaman Sergisi
Bediüzzaman Said i Nursi'nin talebelerinden Yeğin: "Aramıza sokulan ihtilaflar, yabancılar eliyle bizi parçalamak için yapılıyor.
Bediüzzaman Said-i Nursi'nin talebelerinden Abdullah Yeğin, "Müslüman uyanık olmalı. Düşman sözüne bakmamalı. Düşmanlarla birlikte olanların sözlerine kıymet vermemesi lazım. Şüpheli işlerden kaçması lazım" dedi.
Vefatının 54. yılında, Barla Platformu tarafından Rüstempaşa Medresesi'nde düzenlenen Bediüzzaman Sergisi, törenle ziyarete açıldı. Törene, Barla Platformu Başkanı Sait Yüce, Said-i Nursi'nin talebeleri Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bediüzzaman ve eserleriyle gelecek nesillerin dünya ve ahiretlerini aydınlatacak bir iman davasının yükselişinin anlatıldığı sergide, Said-i Nursi'nin hayatı (1876-1960) ve Risale-i Nur'ların telif ve neşir yılları anlatılıyor.
Sergide konuşan Abdullah Yeğin, Bediüzzaman'n yanına gelenlere, "Bu zaman imanı kurtarma zamanıdır. İmanınızı kurtarmaya çalışın" dediğini hatırlatarak, Kuran-ı Kerim'in "sönmez ve söndürülemez" olduğunu ispat etmek için risaleler yazdığını söyledi.
Bediüzzaman'ın yazdıkları ve yaşadıkları gibi yaşadığını anlatan Yeğin, o nedenle de zindanlara atmalarına rağmen kendisine bir şey yapamadıklarını ifade etti.
Yeğin, Bediüzzaman'ın bir şahsın kendi başına bir şey yapamayacağını dile getirerek, "insanlar şahsı manevi olacak. Yani bizler bir vücudun azası gibi olacağız. Bir millet hepsi birbirine muavin olacaktır. Reislik iddia etmeyecektir. 'Ben biliyorum' demeyecek. Enaniyetle hareket etmeyecek. İşte bütün bunlar İhlas ve Kuvvet Risalelerinde mevcuttur. Mesela ırkçılık, milleti bölen İngiliz vesayetinde ve din düşmanlarının ortaya attığı meselelerdir. Aramıza sokulan ihtilaflar, yabancılar eliyle bizi parçalamak için yapılıyor. Ehli iman olsalar böyle yapmazlar. Çünkü, ehli iman Müslümanın aleyhinde konuşmaz. Müslümanın aleyhinde faaliyette bulunmaz. Daima birlik ve beraberlik için çalışır. Biz şimdi ne yapıyoruz. Particilik gibi ırkçılık gibi cereyanları esas yapmışız, milleti bölümlere ayırıp hücum ediyoruz" diye konuştu.
En gür sedanın İslam'ın sedası olacağını belirten Yeğin, birlik ve beraberlik olduğunda devamlı Müslümanın kuvvetli olduğunu dile getirdi.
Müslümanların arasına ancak din düşmanlarının ve yabancıların girebileceğine dikkati çeken Yeğin, şunları söyledi:
"Bizi bize şüphe ettirirler. Birbirimize düşürürler. Bediüzzaman'ın 1921'de yazdığı eserinde vefat edeceğini 50 yıl öncesinde haber vermiştir. Mezarının yıkılacağını 50 yıl önce söylemiştir. Ondan sonra şunu söylemiş; 'katiyen biliyorum ki gelecekte Asya, İslam'ın beyaz eline teslim olacak. İnşallah biz ecnebinin ve dinsizlerin nifaklarına aldırmazsak, Müslümanlar birbirini desteklerse Kuran-ı Kerim'i üstün kılarsa, İhlas ve Kuvvet risalelerini okur ve onları yaşarsa elbetteki hiçbir düşman içlerine giremez.' Bediüzzaman, İslam'a taraftar olan partiye oy verdi. O zaman Demokrat Parti'ydi. Menderes'i destekledi. Menderes, Üstad'a sahip çıktığı için onu idam ettiler. Niye, ezanı okuttu. 'Kuran-ı Kerim okunacak. Bu millet Müslümandır, Müslüman kalacak. İslam'ın icapları yerine getirilecektir' dedi. Avrupa bunu çekemedi ve Menderes'i şehit ettiler."
Tartışmalara dünya menfaati için girmeyin
Menfaat için yapılanların önemsiz olduğunu dile getiren Yeğin, İslam için ve Allah rızası gözetilerek yapılan işlerin ibadet olduğunu vurguladı.
Seçim öncesi hükümet aleyhinde çıkan videoları da değerlendiren Yeğin, şöyle devam etti:
"Müslüman uyanık olmalı. Düşman sözüne bakmamalı. Düşmanlarla birlikte olanların sözlerine kıymet vermemesi lazım. Şüpheli işlerden kaçması lazım. Müslümanlar birleşip birarada olursa kuvvetlenir. Müslüman Müslümanı destekler. Nur talebelerine İhlas ve Kuvvet risalelerini iyi okumalarını öneriyorum ve bu davaya, bu meseleye dünya menfaati için girmemelerini tavsiye ediyorum. Allah rızası için yapsınlar."
Mehmet Fırıncı da Bediüzzaman'ın tüm hayatında insanlık için Kuran-ı Kerim'den aldığı hakikatlerle çalışmalarda bulunduğunu dile getirerek, bu tür çalışmalar yapılmadığında da her şeyin unutulup gittiğini söyledi.
Fırıncı, insanların günlük hayatta, kendilerine asıl lazım olan şeyleri unuttuğunu vurgulayarak, onların dikkatini çekme konusunda serginin önemli bir çalışma olduğunu kaydetti.
Yaklaşan seçimler öncesindeki tartışmaları değerlendiren Fırıncı, şöyle konuştu:
"Herkes maksadını anlatıyor. Sonra millet kararını veriyor. Bu son 10 senedir malum tecelliler ortada. Şimdi yeni görünen şeylerde de bu tecellileri görüyoruz. Millet için hayırlı olur inşallah. Arada çok hoş olmayan ve kalbimizi de inciten bir takım tecelliler de var. Fakat, bunlardan çok muzdarip olmakla beraber, milletimizin isabetli karar vermesini, hayra, iyiye, güzele sahip çıkmasını temenni ve dua ediyoruz. Bu milletin basireti açık. Halk ne yapacağını biliyor. Cumhuriyetin kuruluşunda Said Nursi bizzat İstanbul'u işgal eden düşman kuvvetlerine karşı büyük mücadeleler verdi. Sonrasında Ankara'ya davet edildi. Mehmet Akif ve onun gibi büyük kahramanlar da meseleye yeni bir düşünceyle yeni bir devletle devam etmek için, devletin temel esaslarının iman esasları üzerine olmalı diye... Ki bunların hepsi İstiklal Marşı'nda var. Fakat sonradan nasılsa memleketin yönü farklı bir yöne döndü."
"Türkiye'de bir milletin istediği var, bir de bir grubun istediği"
Daha sonra ilmi şahsiyetlerin çoğunun Türkiye'yi terk ettiğini hatırlatan Fırıncı, bazılarının da çeşitli şekillerde hayattan çekildiklerini söyledi.
Bediüzzaman Said-i Nursi'nin hayatta kaldığını belirten Fırıncı, "Üstad bir kenara çekilip hiçbir şey yapmama gibi bir şey yapmadı. Memleket için zararlı devrelerin olduğu zamanda oturup eserlerini yazdı. İmkansız yerlerde yazdı. Allah da onun etrafında insanları topladı. Dolayısıyla Türkiye'de bu 80-90 yıldır gelişen bir şey var. Milletin istediği bir şey var, bir de bir grubun istediği var. Milletin istediğiyle grubun istediği çarpışıyor. Şimdi her seferinde milletin istediği oluyor. Şimdi yine öyle olacağından hiç şüphemiz yok. Memleketimiz için bu seçimler de hayırlı olur inşallah. Risale-i Nur'la tanışanların zaten hakikati görmesi lazım. Bu siyasi meselelere girmeden, risale kitapları ortada, herkes bir külliyat alıp evinde köyünde, apartmanında etrafında toplayıp okusun ve kimseyi dinlemesinler. Onlar insana sıratı müstakimi gösterir."
Barla Platformu Başkanı Sait Yüce ise Barla'dan itibaren, Risale-i Nur'un telifiyle başlayan dönemde, Bediüzzaman, her ne kadar o günün yönetimince halktan tamamıyla tecrit edilmek istenmişse de, onun etrafında bir kahramanlar topluluğunun her zaman var olduğunu söyledi.
Risale-i Nur müellifi, kaderini onlarla paylaşmış, çilesini onlarla beraber çekmiş, gelecek nesillerin dünya ve ahiretlerini aydınlatacak bir iman davasını onlarla birlikte inşa ettiğini anlatan Yüce:
"Bir insan ömrü içinde çağların inkılaplarına şahit olmuş ve bu büyük hadiseler içinde çekmediği çile kalmamış bir İslam alimi olan Bediüzzaman, insanlığın, İslam dünyasının ve Anadolu'nun kurtuluşu için 'Kur'an ve iman hizmetinin dünyevi, maddi, manevi, siyasi hiçbir şeye alet edilmeden' yürütülmesi gerektiğini, hayatıyla ve hizmet tarzıyla ispat etmişti" ifadelerini kullandı. - İstanbul