Bayburt ve Çevresinde Müslüman ve Türk Soykırımı ve Ermeni İlişkileri" Konferansı
"Bayburt ve Çevresinde Müslüman ve Türk Soykırımı ve Ermeni İlişkileri" konferansı- Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kürkçüoğlu: - "Biz soykırımı bir insanlık ayıbı olarak sayarız. Bizim devlet felsefemizde, kültürümüzde, dinimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil" Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Biz soykırımı bir insanlık ayıbı olarak sayarız. Bizim devlet felsefemizde, kültürümüzde, dinimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil" dedi.
"Bayburt ve Çevresinde Müslüman ve Türk Soykırımı ve Ermeni İlişkileri" konferansı- Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kürkçüoğlu: - "Biz soykırımı bir insanlık ayıbı olarak sayarız. Bizim devlet felsefemizde, kültürümüzde, dinimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil" Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Biz soykırımı bir insanlık ayıbı olarak sayarız. Bizim devlet felsefemizde, kültürümüzde, dinimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil" dedi.Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluşunun 97. yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Bayburt ve Çevresinde Müslüman ve Türk Soykırımı ve Ermeni İlişkileri" konulu konferansta konuşan Kürkçüoğlu, Ermeni sorununun ortaya çıkış noktasının 1815 Viyana Kongresi olduğunu belirterek, "Türkler kendi tarihleriyle yüzleşsin diyorlar. Biz Türk tarihçileri kendi tarihimizle her zaman yüzleşmeye hazırız. Çünkü bizim tarihimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil. Biz soykırımı bir insanlık ayıbı olarak sayarız. Bizim devlet felsefemizde, kültürümüzde, dinimizde kesinlikle soykırım söz konusu değil" ifadesini kullandı.Kürkçüoğlu, her 24 Nisan geldiği zaman milletçe bir "sendrom yaşandığını" savunarak, şöyle devam etti: "Amerika Başkanı Obama soykırım diyecek mi, demeyecek mi? O da işin kolayını bulmuş. Hem bizi hem de Ermenileri tatmin etmek noktasında 'ağır felaket', 'büyük felaket' gibi kelimeler kullanıyor. Şunu iyi bilmek gerekiyor. 24 Nisan 1915 kesinlikle sevk ve iskan kanununun çıktığı tarih değil. Öncelikle bunun altını çizmek lazım. 24 Nisan 1915'te ne olmuştur? Nisan ayının başında Van'da Kaya Çelebi Camisi'nin bulunduğu alanda 10 bine yakın Van'ın yerli ahalisi, Ermeni çeteler tarafından katlediliyor. Devlet aldığı bir tedbirle Taşnak, Hınçak, Ramgavar gibi Ermeni cemiyetleri kapatıyor, yöneticilerini tutukluyor. 24 Nisan 1915'te olan iş de bu. Ayaklanmalara karşı bu da etkili olmayınca, Anadolu'da ayaklanmalar devam edince 27 Mayıs 1915'te devlet sevk ve iskan kanununu çıkarıyor."Kanunun orijinaline bakıldığında bir milliyet unsuru, etnik bir terim, dini bir terim olmadığını ifade eden Kürkçüoğlu, "Devletin bu dönemde muhatap aldığı ve Suriye'ye gönderdiği doğrudan doğruya çeteler. Devlete baş kaldıran ve sivil ahaliyi katleden çeteler o dönemde Suriye'ye yerleştirilmiştir. Bu yüzden 24 Nisan'ı çok iyi anlatmak lazım dünyaya, belgeleriyle ortaya koymak lazım. Mutlaka bu yanlışı kamuoyunda düzeltmek lazım" diye konuştu.Kürkçüoğlu, Türk kadınlarının Ermeni çetelerinden kendilerini korumak için her şeyi göze aldığını belirterek, "Özgecan'ın bu caniye karşı verdiği mücadele ile Bayburt'un Yukarı Kırzı köyünde Ermeni çetelerinin tecavüzüne uğramamak için namusunu korumak düşüncesiyle su kuyularına atlayan analarımız, dün de aynı sıkıntıyı çekiyorlardı, bugün de aynı sıkıntıyı çekiyorlar" dedi.Şair Zihni Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen konferansı Bayburt Valisi Yusuf Odabaş, Belediye Başkanvekili Filiz Öztürk, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Uğurlu, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, İl Jandarma Komutanı Albay İsmail Ferhat Özbaş ile öğrenciler dinledi. -"Bayburt ve Çevresinde Müslüman ve Türk Soykırımı ve Ermeni İlişkileri"