Bay İnşaat Mekânın Doğası'na Ev Sahipliği Yapıyor
Bay İnşaat, sanatı ve yaşamı iç içe sunan ArtfulLiving konsepti ile sanata ve genç sanatçılara desteğini sürdürüyor.
Bu kapsamda Bay İnşaat HilparkSuites İstinye'de açılan 2'inci fotoğraf sergisi 'Mekânın Doğası' farklı konuları fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Sergi 11 Şubat 2013 tarihine kadar ziyaret edilebilecek
Klasik müzikten çağdaş resim ve fotoğraf alanlarına, yaşamı sanatla zenginleştiren projelerin destekçisi Bay İnşaat'ın, HilparkSuites İstinye Projesi ikinci kez bir fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Merih Akoğul'un yaptığı 'Mekânın Doğası' başlığını taşıyan karma fotoğraf sergisi, inşa halindeki bir dairenin sergi mekânına dönüştürülmesiyle farklılaşan galeride gerçekleşiyor. HilparkSuites İstinye'nin A 18 numaralı dairesinde sergilenen 'Mekânın Doğası' isimli sergi, 11 Şubat 2013 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
"Mekânın Doğası" sergisinde, doğanın daha kolay yok edilmek üzere küçük parçalara ayrıldığı günümüzde, boyun eğmek ile baş kaldırmak arasında kalan sanatın verdiği mücadele veçağımızın alışkanlık yaratan nesnelerinden türlü nedenlerle kaçan insanların, kutsal alanlara farklı bir biçimde yeniden dönüşünün fotoğraflar üzerinden hikâyesi anlatılıyor.
'Mekânın Doğası' adını taşıyan fotoğraf sergisinde fotoğraf sanatının öncü isimlerinden Saygun Dura, 'Benim Gerçeğim' serisinden seçilen fotoğraflarıyla sualtı dünyasına yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Suyun altında var olan evrenin yeryüzü ile olan ilişkisini yalnızca estetik anlamda sorgulamakla kalmayan Dura, aynı zamanda su altına farklı bir bakış açısı getirmekte.
Serginin genç sanatçılarından Kerem Çobanlı 'Saklı' ismini taşıyan serisinde, gecenin karanlığına sığınmış nesneleri ışıkla boyama tekniğini kullanarak fotoğraflarında birer sanat nesnesine dönüştürüyor. Bir diğer genç sanatçı Murat Kublay, 'Modern Sınırlar' başlığı altında topladığı fotoğraflarında, doğal yaşam parklarında doğa ve insanın karşılaşmasını, Hadi Özgürkan ise 'Hayalet Fabrikalar' serisi ile Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra özellikle Doğu Bloku ülkelerinde görülen değişimi, Bulgaristan'ın farklı bölgelerinde terk edilmiş fabrikalar ve işçi evleri üzerinden bir kez daha gözler önüne sermektedir.