'Başka Özgecanlar Olmasın'
Uluslararası Antalya Üniversitesi (UAÜ) öğrencileri yaklaşık iki hafta önce korkunç bir cinayet sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın unutulmaması için saygı duruşunda bulundu, bildiri dağıttı.
Etkinliği UAÜ Türk Dünyası Araştırmalar Topluluğu, UAÜ Sosyal ve Aktif Bayanlar Topluluğu, UAÜ Medya Topluluğu ve UAÜ Öğrenci Konseyi organize etti. Özgecan için saygı duruşunun ardından iki öğrenci konuşma yaptı, Medya Topluluğu'nun hazırladığı ve öğrencilerin görüşlerini yansıtan video izletildi ve sonunda dağıtılan bildiri okundu.
Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Oğuzhan Sarıca, Özgecan'ı anmak için toplandıklarını, ancak henüz bu anma töreninin hazırlıklarını düşünürken ve daha bu olayın şokunu üzerimizden atamamışken ülkemizde iki insanın daha hayatını basit sebeplerle yitirdiğini söyledi. Attığı kartopu yüzünden öldürülen gazeteci Nuh Köklü ve Ege Üniversitesi öğrencilerinden Fırat Çakıroğlu'nu da rahmetle anan Oğuzhan, 'Tüm bunlar ülkemizde tahammülsüzlüğün ve caniliğin zirve yaptığının göstergesi' olduğunu belirtti.
Hukuk öğrencisi Oğuzhan Sarıca şunları söyledi: "Bu anma töreninin ardından hepimiz güle oynaya hayatlarımıza devam edersek ve zihinlerimizde farkındalık oluşturamazsak göreceğimiz acımasız cinayetlerin ve düzenleyeceğimiz hüzünlü anma törenlerinin sayısı günbegün artar. Artık böyle meselelerin çözümünün savrulan küfürlerle mümkün olabileceğini düşündüğümüz son derece sığ yaklaşım tarzlarımızı geride bırakmamız lazım. Bizleri insan hayatına bu kadar duyarsız kılan sebepler üzerine düşünmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bireyselliğin ve bencilliğin pençesine düşmüş olarak gördüğümüz Avrupa ülkelerinden Fransa'da yaşanan üzücü olayların ardından tüm dünyanın çalkalandığını ve bu olayın yankılarının hala sürdüğünü biliyoruz. Peki ya Özgecan'ın hayatı? Fransa'da hayatını kaybedenlerden daha mı kıymetsizdi ki o vefat ettiğinde ülkemizde bile yeterince ses çıkmadı? Yoksa tüm bu olanların sebebi bizim hassasiyetten ve duyarlılıktan uzak , empatiden yoksun tutumlarımız mı? Ben Özgecan'ın sadece hayatını kaybedip bu dünyadan göçüp gitmiş bir insan olmasını değil aynı zamanda bizlerin silkinip kendimize gelmemiz ve vicdanımızın sesine tekrardan kulak verebilmemiz için kutsal bir sembol olmasını da temenni ediyorum."
Endüstri Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi Ayşe Doğan, "Böyle bir konuya nasıl başlanır bilemiyorum" diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: "Merhume Özgecan Aslan'ın başına gelen bu hazin olayın benzeri, eminim şu an beni dinleyen kadınların hatta belki de erkeklerin başından sözlü ya da fiziksel taciz şeklinde geçmiştir. Diğer yandan da 'kadın annedir, kadın ailedir...' cümleleriyle başlayan güya kadını korumaya yönelik doğurganlığın reklamsı sloganlara alet edilmesiyle konunun yetkili mercilerce anlaşılmadığı açıktır. Çünkü kadın bunların hiçbiri olmadan da insandır ve yaşamaya hakkı vardır."
'İnsanlığımızı hatırlamak için'
Etkinliğin sonunda 'Barış ve Akademi Topluluğu'nun rapor haline getirdiği maddeler bildiri şeklinde dağıtıldı ve okundu. Bildiride yer alan maddeler şöyle:
- İnsanlık adına utanç duyuyoruz...
- Yakın bir zamanda acı bir şekilde kaybettiğimiz Özgecan Aslan cinayetinin şokunu henüz atamamışken ,Türkiye üst üste bir çok kadına şiddet, cinayet, cinnet vakaları daha yaşadı ve yine ocaklar söndü, giden canların hayalleri, umutları da yarım kaldı...
- Evet bir şoktu belki yaşanılan; ama bu şok, hastalık haline gelen umursamazlığı ve yavaş yavaş Türkiye'yi kurutan kabuk bağlamış vurdumduymazlığı sarstı, kabukları kaldırdı. Bir umut bizimkisi de. Bu son, bir daha olmayacak, bir şoka daha ihtiyaç olmayacak İnsanlığımızı hatırlamak için..
- Türk Ceza Kanununda kadına şiddet, cinsel istismar, saldırı, tecavüz gibi suçlara karşı uygulanan cezaların yetersizliği,
- Cezaların az olması yetmezmiş gibi, çeşitli ceza indirimleri, af ile bu suçların işlenilmesinin daha cazipleştirildiği gerçeği,
- Toplumun bazı kesimlerince erkeklerin doğduğu andan itibaren sanki yeryüzünün tek egemeni gibi yetiştirilerek göklere çıkarttırılmasıyla ortaya çıkan sonuç; kadına tepeden bakması ve kadına her şeyi yaptırtabileceğini düşünmesi, gerekli gördüğü durumda başka yolları kendisine mubah sayması..
- Toplum erkeğin güçlü, egemen olduğunu söylerken, kadına da güçsüz, zayıf, narin, aciz olduğunu söyleyerek erkeklere muhtaçmış gibi hissettirmekte, kadını değersizleştirmektedir,
- Kadın kendisinde var olan gücü hissetmeli, aciz, değersiz olmadığı gerçeğini bilmeli ve bildirmelidir,
- Kadın platformları, dernekleri, hareketleri arttırılarak toplum bilinçlendirilmeli, kadınlar eğitilmeli ve kadınlar arasındaki dayanışma arttırılmalıdır,
- Kadının ne giydiğini sorgulayarak ahlak dışı, insanlık dışı bu suçları meşrulaştırmaya çalışanlar vicdanlarımızı kanatmaktadır,
- Kadının ne giymesi gerektiğini söylemek yerine bazı erkeklerin otokontrolü daha yerinde olacaktır,
- Televizyon dizilerinde toplum ahlakını bozan, çeşitli suçları normalleştiren hatta bu suçların nasıl işlenebileceğini gençlere öğreten yayınlara dikkat edilmelidir.