Haberler
Bomba iddia: Erdoğan, DEM-İmralı görüşmesi için Adalet Bakanı'na talimat verdi

Bahçeli'nin İmralı çağrısı sonrası Erdoğan'dan dikkat çeken talimat

TEM Otoyolu'nda trafiği felç eden kaza

TEM'de trafiği kilitleyen kaza! Kilometrelerce araç kuyruğu oluştu

Döviz büroları ve kuyumculardan sahte dolar fırsatçılığı

Dolaşıma sokulan sahte dolarlar üzerinden akılalmaz yöntem

Kız meselesi yüzünden çıkan kavgada 3 genç hayatını kaybetti

Kız meselesinden çıkan kavga 3 genci hayattan kopardı

Basın Özgürlüğünde Kara Tablo

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ama Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün (RSF) hafta içinde yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne baktığımda, hiç de öyle kutlanacak bir şeyin olmadığını görüyorum.

Ama Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün (RSF) hafta içinde yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne baktığımda, hiç de öyle kutlanacak bir şeyin olmadığını görüyorum. Demokratik bir hukuk devleti olan Almanya'ya bakıyorum.

Basın özgürlüğünün özellikle son dönemlerde yoğun olarak tartışıldığı Almanya'ya. Alman Anayasası'nın 5'inci maddesinde "Herkesin düşüncesini söz, yazı ve resimle serbestçe açıklayıp yayma ve herkese açık kaynaklardan hiçbir engele uğramadan bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü güvence altındadır. Sansür uygulanamaz" denilmektedir.

Evet, Anayasa böyle demektedir. Ama Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne baktığımda Almanya'nın dünyanın 180 ülkesi arasında 16'ncı sırada olduğunu görüyorum. Bir yıl öncesine göre 4 sıra aşağı düşmüş. Yani kötüleşmiş.

Hiç şüphesiz Almanya'nın küme düşmese bile, sıralamada düşmesinde Pegida kısa adıyla tanınan Batı'nın İslamlaşmasına karşı Yurtsever Avrupalılar öncülüğünde düzenlenen İslam, sığınmacı ve yabancı düşmanı protesto gösterilerine katılanların medya mensuplarına dönük davranışları etkin rol oynadı.

Tıpkı Nazi döneminde olduğu gibi televizyon ve radyo muhabirlerine, kameramanlara, yazılı medya çalışanlarına "Yalancı basın", "Diktatör Merkel'in devlet medyası" diye hakaret etmeleri, hatta fiziksel saldırıda bulunmaları Almanya'nın notunu düşürdü.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün verilerine göre, geçen yıl Almanya'da 39 medya mensubu fiziksel şiddete uğradı. Tabii sosyal medyada da tehdit üstüne tehditler savruldu. Öldürme tehditleri bile...

Aynı araştırmaya bakıyorum.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden Fransa 45'inci, İtalya 77'nci, Yunanistan 89'uncu, Bulgaristan 113'üncü sırada. Dünyanın en gelişmiş sanayi ülkelerinin başında gelen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) basın özürlüğünde 41'inci sırada.

Buna karşın Güney Afrika ülkesi Namibya 17'nci, Güney Amerika ülkesi Uruguay ise 20'nci sırada. Yani basın özgürlüğü sıralamasında ABD'den daha iyiler. Hatta çok daha iyiler.

Son dört sıraya Suriye, Türkmenistan, Kuzey Kore ve Eritre yerleşmiş. Çin, Hindistan, Mısır, Endonezya basın özgürlüğünden sınıfta kalanların başını çekenler arasında. Daha önceki yıllarda da olduğu gibi özgürlükte Finlandiya ilk sırada. Hollanda geliyor ardından. Sonra da Norveç ve İsveç.

İlk 100'de Türkiye'yi arıyorum. Göremiyorum. Türkiye tam 151'inci sırada. 2014 yılında 149'uncu sıradaymış.

Son dönemdeki olumsuz gelişmeler yüzünden iki sıra aşağı düşmüş. Medya mensuplarının hapse atılmaları, birçok gazeteci hakkında dava açılması bunda etkin rol oynamış.

Ben şahsen bu tabloyu Türkiye'ye yakıştıramadım. Kendi kendime "Bu benim Türkiyem olamaz" dedim.

Her ne kadar Türkiye ile kıyaslanmasa da yıllardır yaşadığım Almanya'ya da yakıştıramadım bu tabloyu. Kendi kendime "Bu benim Almanyam olamaz" dedim.

Tabii demokrasi projesi, medeniyetler projesi olarak bilinen Avrupa Birliği ülkelerinin çoğuna da yakıştıramadım bu tabloyu. Sınırsız özgürlükler ülkesi olmasıyla övünen ABD'ye de.

Kaynak: Hürriyet / Güncel
title