Başbakan Yıldırım: "2018 ve 2019'da Büyük Projeler Hayata Geçecek"
Başbakanı Binali Yıldırım, "Man Adası'nda bu insanların hiçbirinin şirketi yok, bir. İkincisi buraya giden para da yok, gelen para da yok, bu kadar net. Paralar iki Türk bankası arasında havale edilmiş, hepsi bu." dedi.
Başbakanı Binali Yıldırım, "Man Adası'nda bu insanların hiçbirinin şirketi yok, bir. İkincisi buraya giden para da yok, gelen para da yok, bu kadar net. Paralar iki Türk bankası arasında havale edilmiş, hepsi bu." dedi.
Yıldırım, TBMM Genel Kurulunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde Hükümet adına yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "altın işini" gündeme getirdiğini hatırlattı.
O dönemde bakan olan Hayati Yazıcı ile konuyu görüştüğünü belirten Binali Yıldırım, şu bilgileri verdi:
"Bir uçakla altın geliyor Atatürk Havalimanı'na. Daha doğrusu varış yerini önce yanlış bildiriyor sonra Atatürk Havalimanı'na geliyor. Buraya indikten sonra oradaki gümrük memurları bir tutanak tutuyor, beyana göre. Henüz gümrük beyannamesi düzenlenmemiş. Tutanakta diyor ki; 'Uçakta bin 500 kilo altın var'. Bunu, beyan üzerine yapıyorlar. Tutanak yaptıkları sırada kargo kapısını mühürlüyorlar ve 14 gün sonra 'acaba böyle mi' diye açıp bakıyorlar. Açıyorlar, tartısını yapıyorlar, bin 208 kilo altın çıkıyor. Bin 500 beyan etmiş, bin 208 çıkıyor. Sayın Genel Başkan'ın dediği gibi arada 292 kilo altın farkı var. Peki bundan sonrası nasıl? Gümrükçüler, yanlış beyandan dolayı bir ceza kesiyorlar. Savcılığa veriliyor. Firmalara yine 50 milyon civarında, 2 ya da 3 firmaya ceza kesiliyor. Bu arada altın ne oluyor? Altın hiç içeri dışarı girip çıkmadan aynı uçakla yoluna devam ediyor. Altından bir gram bile kaybolmadan Türkiye'nin kasasına 150 milyon para giriyor. Altın da geldiği yere geri gidiyor. Bu kadar basit. Bütün bunların belgelerini detaylarıyla size takdim edebilirim."
"Kozmik Oda Soruşturma" ile açılan davanın görülmeye devam edildiğini, 2'si tutuklu 6 sanık hakkındaki yargılamanın ise henüz bitmediği bilgisini aktaran Yıldırım, "Sanıklar Mustafa Bilgili, Halil İbrahim Kütük tutuklu; diğer sanıklardan Nihal Uslu, Abdullah Bahçeci tutuksuz; hakkında yakalama kararı verilen sanıklar ise Şadan Sakınan, Dündar Örsdemir, yani dava bitmemiş, devam ediyor. Bu davanın da nasıl bir dava olduğunu hepimiz biliyoruz, FETÖ'cülerin davası. Şimdi de yargıda hesabını veriyorlar, olay bu kadar net." değerlendirmesini yaptı.
"Devletin bir kaybı yok"
Man Adası meselesine değinmek istediğini belirten Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Sayın Kılıçdaroğlu bu konuyla ilgili ilk ortaya çıktığında, 'Bunlar sahtedir, bu bilgiler yalandır, yanlıştır' diye anında muhatapları açıklamalarını yaptılar ve belgelerin savcılığa verilmesini talep ettiler. Bir müddet verilmedi, sonra vermeye karar verdiniz, yapıldı. Sonra, belgeler alenileşince uzmanları baktı, ortaya bir şey çıktı; Size verilen bilgilerin doğru olmadığı anlaşıldı. Nasıl doğru değil? Man Adası'nda bu insanların hiçbirinin şirketi yok, bir. İkincisi, buraya giden bir para yok. Buraya giden para da yok, gelen para da yok, bu kadar net. Orada isimleri zikredilen Sayın Cumhurbaşkanımızın yakınlarının hiçbirinin bir şirketi yok, oraya gönderilen bir para da yok, paralar iki Türk bankası arasında havale edilmiş, hepsi bu. Dolayısıyla, burada devletin bir kaybı yok.
Şimdi, oradan bu Kurumlar Vergisi Kanunu'na atıf yaptı. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesi, 'Eğer bir vergi cenneti olduğu iddia edilen bir ülkeye para çıkışı olursa, o paraya vergi uygulanır' diyor. 2006'da bu konuyla ilgili kanunu çıkaran bizim hükümetimiz. Bu kanun nasıl bir kanun? 'Birtakım ülkelerle anlaşma yapacaksınız' diyor. O ülkeler aralarında anlaştıkları zaman karşılıklı vergilendirme ve bilgi paylaşımı yapacak. Şu anda bu kanunla ilgili G20'de, OECD'de müşterek bir çalışma var ve ülkelerin geldiği nokta, bunu her ülkenin tek başına yapması mümkün değil. Bunun bir uluslararası mevzuata dönüştürülmesi lazım. Burada ülkeler ne yapacaklar? Sadece liste verecekler, 'Şu, şu ülkelerle ben bilgi değişimi yapmak istiyorum'. O ülkeler de aynı şekilde buraya dönüp 'Biz de burayla bilgi değişimi yapabiliriz' demesi lazım. Dolayısıyla, bu çok taraflı bir anlaşma. Sizin 'yapıyorum' demenizle olacak bir iş değil. O yüzden, herhangi bir tavsama, herhangi bir gecikme söz konusu değil ve çok taraflı bu anlaşmanın yapımı hakkında çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ümit ediyoruz bitmiş olacak."
MİT'in yazısı
"MİT, Rıza Sarraf hakkında bilgi vermiş hükümete, Başbakanlığa, bu dikkate alınmamış. Dolayısıyla, bu işler Türkiye'nin başına gelmiş" denildiğini dile getiren Yıldırım, MİT'in 30 Ekim 2014'te, 9'uncu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği yazıyı okudu.
Yazıda, "İlgiye konu talebe ilişkin, kayıtlarımızda yapılan araştırma neticesinde, 18 Nisan 2013 tarihinde Rıza Sarraf'ın suç işlediğine dair teşkilatımız tarafından hazırlanarak Başbakanlık makamına sunulan bir rapor bulunmamaktadır" denildiğini aktaran Binali Yıldırım, "Rapor değil bilgi notu" şeklinde laf atılmasına üzerine, "Mahkemeye bu iş intikal edince mahkeme resmen soruyor. MİT de 'böyle bir rapor yok' diyor. Rapor mu önemli, bilgi notu mu önemli? Bilgi notunu herkes birbirine verebilir. Asıl olan resmiyete girmiş belgedir, rapordur. Bilgi notuna göre işlem yapılır mı" diye sordu.
"Sonunda bir şey yoksa ortaya çıkacak"
"Yolsuzluk, usulsüzlük, arsızlık kim yapıyorsa hep beraber karşısında olacağız, mücadele vereceğiz. Burada hiçbir tereddüt yok" diyen Yıldırım, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin görevden uzaklaştırılmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Yıldırım, "Bu Belediye Başkanı hakkında açılmış 3 ayrı dava, soruşturma aşamasında da 11 dosya var. Yani tamamından takipsizlik olmuş, bitmiş diye bir şey yok. Sonunda bir şey yoksa ortaya çıkacak. Bu onun için de olabilir, başkaları için de olabilir." ifadelerini kullandı.
"AK Parti'li belediyelerin üzerine gidilmiyor, diğer belediyelere gidiliyor" iddialarının doğru olmadığını belirten Yıldırım, 31 Mart 2004 ile 1 Aralık 2017 tarihleri arasında 91 AK Parti'li, 27 CHP'li, 23 MHP'li ve 9 da diğer partili belediye başkanları hakkında soruşturma izni verildiğini söyledi.
Binali Yıldırım, bugün itibarıyla kayyum atananlar dahil 106 belediye başkanının görevden uzaklaştırıldığını bildirerek, bunların da 93'ünün HDP'li, 9'unun AK Parti'li, 3'ünün MHP'li ve 1 tanesinin de CHP'li belediye başkanı olduğunu kaydetti.
Yıldırım'ın HDP'li belediye başkanlarının durumlarının özel olduğunu ifade etmesi üzerine bazı AK Parti milletvekilleri ısrarla bu özel nedeni söylemesini istedi. Bunun üzerine Yıldırım, "Terör kaynaklı olarak görevden alındılar." diye konuştu.
Görüşmeleri yapılan bütçenin sosyal odaklı, insanı merkeze alan bir bütçe olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, sosyal destek harcamalarının son 15 yılda 1,6 milyar liradan 50,8 milyar liraya çıkartıldığını, 32 kat artış sağlandığını belirtti.
"Bu bütçe tarımı büyüten, tarım gelirlerini artıran bir bütçedir" ifadelerini kullanan Yıldırım, tarım için ayrılan kaynağın 1,8 milyar liradan 14,8 milyar liraya artırıldığını, bu rakama ilaveten 10,7 milyar lira da tarımsal yatırıma, ekipman ve makineleşme için kaynak ayrıldığını, toplamda 25 milyar liralık bir kaynağın tarıma aktarıldığını söyledi.
"2018 ve 2019'da büyük projeler hayata geçecek"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, konuşmasında "İnegöl'deki mobilyacılar kan ağlıyor" ifadesini kullandığını anımsatan Binali Yıldırım, "İktidara geldiğimizde İnegöl'de bir OSB vardı. Burada 50-100-150 metrekarelik dükkanlar vardı, 15 milyon dolarlık ihracat yapıyorlardı. Bugün İnegöl'e 2 tane OSB daha yapıldı, 100-150 metrekarelik dükkanlar 10 bin, 15 bin metrekarelik dükkanlara döndü. İşletmeler bugün sadece İnegöl'de, 115 ülkeye, 400 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Üretim ne olmuş? Bu senenin birinci çeyreğinde yüzde 4,8, ikinci çeyreğinde 14,2, üçüncü çeyrekte 41,7 oranında artmış. 'Kan ağlıyor' denilen mobilyacıların görüntüsü, bilançosu bu." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, 2018 ve 2019 yıllarının büyük projelerin hayata geçeceği, kalkınmanın, büyümenin, istikrarın devam edeceği yıllar olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"2018'in sonunda dünyanın en büyük havalimanı hizmete alınacaktır. 'Bu havalimanının hesabı şeffaf değil' diyorlar, hesabını size söyleyeyim; 10,5 milyar avro buranın maliyeti, bizim cebimizden 5 kuruş para çıkmıyor. Firma yapacak, garanti var. Garantileri 25 yıl işletecek, 25 yıl içerisinde de bize 26,5 milyar artı KDV olarak para verecek. Her yıl 1 milyar 50 milyon avro Türkiye'ye para verecek. Bir eski kömür havzasını, çukurlarla, çamurlarla dolu alanı verdik, üstüne dünyanın en büyük havalimanı yapılıyor ve o da yetmedi 25 sene bu havalimanı işletilecek, 25 yıl içerisinde de 26,5 milyar artı KDV avro olarak para verilecek. Kaba taslak 110 katrilyon. 25 yıl sonunda da havaalanını geri alıyoruz.
2018 yılı bütçesi ülkemize, milletimize hayırlı olsun. Bu ülke, bu millet için bu milletin huzuru, barışı için gece gündüz görev yapan, 15 Temmuz'da demokrasiyi korumak adına seve seve canını veren bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum. Eleştiri ve önerileri için bütün partilere teşekkür ediyorum. Hükümet olarak emanete riayeti esas alan, hukuk ekseninden ayrılmayan bir titizlikle bize verilen bütçenin her kuruşunu harcayacağız, ülkemize bu bütçeyi geri çevirmiş olacağız."
(Bitti)