Haberler

Başbakan, Kadına Yönelik Şiddet Konusuna Değindi

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadına yönelik şiddet konusunun siyasi bir istismar aracı olarak kullanıldığını söyledi.

TBMM - - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip

Erdoğan, kadına yönelik şiddet konusunun siyasi bir istismar aracı olarak

kullanıldığını, şiddette bir artış varmış gibi lanse edildiğini söyledi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 8 Mart Dünya

Kadınlar Günü dolayısıyla yarın Türk-Metal Sendikası'nca düzenlenecek 18. Kadın

İşçiler Büyük Kurultayı'na, 7 Mart Perşembe günü de Hak-İş'in Küresel Kadın Emeği

Buluşması Programı'na katılacağını, 8 Mart günü de Siirt'e gideceğini belirtti.

Kadına yönelik şiddeti, kadına kalkan eli her fırsatta şiddetle

lanetlediklerini ifade eden Erdoğan, bunu insanlık dışı bulduklarını, bu şiddeti

durdurmak için de her türlü tedbiri aldıklarını ve gerektikçe alacaklarını

vurguladı.

Şiddetin her türlüsünün kötü olduğunu, ancak kadına, çocuğa yönelik şiddetin

tahammülü mümkün olmayacak kadar kötü olduğunu kaydeden Erdoğan, "Kalp taşıyan,

vicdan taşıyan, insanlıktan zerre kadar nasibi olan birinin, kadına el

kaldırabilmesi mümkün değildir. Kadına el kaldırmak, şiddet uygulamak, kadını

hunharca katletmek, bazılarının töre adı altında ifade ettiği gibi, erkeklik

değil kahramanlık değil o korkaklıktır, acziyettir, insafsızlıktır,

vicdansızlıktır" dedi.

Hükümet olarak bu konunun üzerine kararlılıkla gittiklerini ve gideceklerini

belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kadına yönelik şiddet konusu, başta muhalefet olmak üzere kimi çevrelerce,

siyasi bir istismar aracı olarak kullanılıyor. Şiddet, daha görünür bir hal

aldığı için, daha fazla duyarlılık gösterildiği için, özellikle de bu konuda

artık bilimsel araştırmalar, incelemeler yapılıp veriler derlendiği için, sanki

şiddette bir artış varmış gibi lanse ediliyor. Geçmişte bu konuda hiçbir veri

toplanmamış, hiçbir bilimsel istatistik tutulmamış. Şu anda biz bunun üzerine

bilimsel olarak da gittiğimiz için, rakamlarla oynamak, bunları çarpıtmak

suretiyle 'şiddette artış var' diye yalan söyleyenler de çıkıyor.

Tam tersine özellikle geçen yıl 8 Mart'ta çıkardığımız yasayla, şiddete

karşı çok kapsamlı tedbirler aldık. Bunları da kararlılıkla uyguluyoruz. Etkili

olduğunu da gördük. İnşallah yasalarla birlikte, toplumsal bilincin de

artmasıyla, yüreğimizin kaldırmadığı tüm o şiddet sahnelerinden kurtulacak,

kadının kadınca yani insanın insanca yaşadığı bir atmosferi hep birlikte inşa

edeceğiz."

Erdoğan, Türkiye ve dünya'daki tüm kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar

Günü'nü de kutladı.

Yeşilay Haftası'nın de değişik etkinliklerle kutlandığını belirten Erdoğan,

duyarlılığın, farkındalığın artması bakımından, bu haftayı son derece önemli

bulduğunu dile getirdi. Erdoğan, tüm kötü alışkanlıklardan, gençliğin

kurtarılmasının insani görevleri olduğunu, devletin de anayasal görevi olduğunu

kaydetti.

-"Sivil itirazın unutulmaz önderi"-

Erdoğan, hayatını kaybeden sanatçı Müslüm Gürses'e Allah'tan rahmet,

yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı dileğinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, geride önemli eserler bırakan Müslüm Gürses'in, sadece bir

ses sanatçısı değil, gençliği derinden etkileyen, verdiği mesajlarla sevgiyi,

dayanışmayı çoğaltan bir sanatçı olduğunu söyledi.

Gürses'in, sanatçılığının yanında bir itirazın, toplumsal muhalefetin, sivil

itirazın da unutulmaz önderi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Duyguların

insanıydı, duyguların temsilcisiydi ve o duyguların temsilcisi olması da o

duyguları yaşayan insanların binlerce, on binlerce, yüz binlerce gencin

arkasından yürümesinin zeminini hazırladı" dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunların altını özellikle çiziyorum. Bizler de bunları hafıza kayıtlarına

alalım. Merhum Aşık Veysel, yakınlarına, bir dönem sazıyla Sivas'a inemediğini,

şehir merkezine giremediğini söylüyor. Polis ya da jandarmanın, elinden sazını

hemen aldığını, kırdığını ya da ateşe atarak yaktığını ifade ediyor. Neden, çünkü

dönemin tek parti dahiliye vekaleti tarafından saz, gerici bir müzik aleti olarak

görülüyor. Valilikler eliyle, kolluk kuvvetleri eliyle görüldüğü yerde

toplanması, yakılması, imha edilmesi isteniyor. Bu ülkede kimin ne olduğunu

anlıyor musunuz? Bu CHP zihniyeti, böyle bir zihniyettir. Halk müziğinin

radyolardan dahi yayınlanması yasaklanıyor. Dinlenmesi, icrası yasaklanıyor.

Halk sanatçısı Aşık Veysel'in başına bunlar gelirken, Türkiye'nin en büyük

değerlerinden, tarihteki en büyük sanatçılardan biri olan Itri de hafızalardan

silinmek isteniyor. Daha 1970'li yıllarda, yani yaklaşık 40 yıl önce, Ankara'da,

Devlet Konser Salonu'nda bir Itri konseri verilmesi planlanıyor ama daha plan

aşamasındayken malum çevreler, bunların içinde bazı, sözüm ona sanatçılar da var,

devreye giriyorlar, 'senfoni orkestrasına mahsus salonda tek sesli alaturka müzik

yapılamaz' diye ayağı kalkıyorlar. Bunu engelliyorlar. Hata dönemin Kültür Bakanı

bu niyetinden dolayı görevinden alınıyor. Bu anlamsız yasağı geçen yıl Haziran

ayında biz kaldırdık. Devlet Konser Salonu'nda, büyük sanatçımız Itri, icra

edildi.

Tek parti dönemi, her alanda tek tip insan yetiştirme gayesiyle topluma

zulmederken, tek tip müzik üretme, tek tip müzik icrası ve dinlenmesi için de

ağır bir baskı uyguladı. İnsanların siyasi tercihlerine, dini tercihlerine,

maneviyatlarına, kılık kıyafetlerine müdahale edildiği kadar, duygularına,

sözlerine, kelimelerine, o duygularını nasıl ifade edeceklerine bile müdahale

edildi. İşte Müslüm Gürses, onunla birlikte sevgili Orhan Gencebay, sevgili Ferdi

Tayfur, daha nicesi bu baskıya, bu tek tipçiliğe, bu zihniyete karşı itiraz

olarak ortaya çıktılar. Halkın diliyle müzik yaptılar.

Yıllarca bu ülkede arabesk müzik tartışıldı hala da tartışılıyor. Onun müzik

olmadığını, bize yakışmadığını... Bırakın. Onun da bu ülkede bir hedef kitlesi

var. Neden karşısına dikiliyorsunuz? Farklılıklar bizim zenginliklerimiz. Neden

rahatsız oluyorsunuz."

-" Ahmet Kaya'ya yapılanları unutmayın"-

Bu sanatçıların halkın içinden geldiklerini ve halkın hissiyatını

aktardıklarını vurgulayan Erdoğan, "Boyunları büküktü, kalpleri kırıktı.

Sazlarından başka bir şeyleri yoktu ama sazları ve sözleriyle baskıya, zulme,

toplum mühendisliğine çok güçlü şekilde isyan ettiler" dedi.

Erdoğan, 1970'lerde, 1980'lerde bu sanatçıların ağır baskılar da yaşadığını

anımsatarak, merhum Cem Karaca'nın yıllarca gurbete mahkum olduğunu, Ahmet

Kaya'nın gurbette hayata gözlerini yumduğunu ifade etti.

Erdoğan, geçmişte devletin bu anlayışı sonucunda gurbete çıkmak zorunda

kalan Şivan Perver'in de benzeri bir otoriter anlayışı, tek tipçi zihniyet ve

terör örgütünün baskıları sonucunda, doğduğu topraklara hasret içinde yaşadığını

söyledi.

Başbakan Erdoğan, söz konusu sanatçıların, şarkıları elden ele, gönülden

gönüle dolaşırken, kitlelere ulaşırken radyolarda, televizyonlarda kendilerine

yer bulamadıklarını kaydetti.

" Ahmet Kaya'ya yapılanları unutmayın" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Neler yaptılar? O köşelerinden yazı yazanlar, duayen geçinenler, çok satan

gazetelerin köşe yazarları neler yaptılar? Salondan zor kaçırıldı Ahmet Kaya. Ama

aynı Ahmet Kaya, beni Pınarhisar'a uğurlayanlardan biriydi. Çünkü o da duyguların

insanıydı. Farklı dünya görüşlerinin insanı olabiliriz ama bunu da gerçekleştiren

bir insan oldu. Belediye Başkanlığım döneminde de kendisi ile bu noktadaki

münasebetlerimiz çok çok farklıydı. Seçkinler tarafından, kaymak tabaka

tarafından, sözde aydınlar tarafından bu müzik ve bu sanatçılar horlandılar,

aşağılandılar.

Bugün bile 21. yüzyılda o demode anlayışı sürdüren, halkın müziğini,

tercihlerini, sevdiği müzisyenleri aşağılamaya, horlamaya devam edenler var.

Bugün bile toplumu bir mühendis gibi şekillendirme, toplumun tercihlerini

aşağılama, topluma dayatmalar yapma özlemi, arzusu, sevdası içinde olanlar var.

Dinlersiniz, dinlemezsiniz. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ama halkın tercihine,

halkın duygularını ifade etme biçimine saygı duymak, tahammül etmek zorundasınız.

Merhum Müslüm Gürses'in hayatı da eserleri de işte bu toplum mühendislerine,

işte bu halkı aşağılayanlara verilmiş en güzel cevaptı. Belediye Başkanlığım

döneminde, kendisiyle zaman zaman görüşmelerim olmuştu. Kendisinin nasıl o

duyguların insanı olduğunu o zaman çok iyi anlamıştım.

İfadelerinde zaten bütün o yaptığı müzikte bunu görüyorsunuz. Sesinde de

müziğinde de bunu hissediyorsunuz. Müslüm Gürses'i, eserleriyle olduğu kadar işte

bu itirazlarıyla da hatırlayacak, arkadaşlarıyla, muasırları ile gerçekleştirdiği

sessiz devrimi, her zaman hafızamızda diri tutacağız."

(sürecek)

Muhabir: Kubilay Çelik

Yayıncı: Kudret Topçu - ANKARA

Kaynak: AA / Güncel
İstanbul'da bugün saat 15.00'ten sonra bazı metro istasyonları kapatılacak

İstanbullular dikkat! Saat 15.00'ten sonra bu metro durakları kapatılacak

Karın vurduğu Malatya'da 787 vatandaş misafirhanelere yerleştirildi, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Bir şehir kabusu yaşıyor! 787 kişi kurtarıldı, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Yenidoğan çetesinin kullandığı hastane için yeni iddia: Taburcu olacakken 'Öldü' dediler

Türkiye'yi ayağa kaldıran çetenin hedefinde yalnızca bebekler yokmuş

35 ilde eğitime kar engeli

35 şehirde eğitime kar engeli! İşte tatil olan il ve ilçeler

title