Başbakan Erdoğan, Yunan Devlet Televizyonuna Konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ege'de Türkiye ve Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı sorunu için, "Umutla önyargısız bir şekilde konuya yaklaşarak kıta sahanlığı ve Ege ile ilgili konular için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ege'de Türkiye ve
Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı sorunu için, "Umutla önyargısız bir şekilde
konuya yaklaşarak kıta sahanlığı ve Ege ile ilgili konular için çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Bununla ilgili taraflar konulara iyi niyetle yaklaştığı sürece
netice almamak için bir sebep yok" dedi.
Başbakan Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras'ın Türkiye ziyareti
öncesinde Yunan devlet televizyonu ERT'ye açıklamalarda bulundu.
Ege'deki kıta sahanlığı konusundaki çalışmaların uzun zamandır sürdüğünü
ancak sonuç alınabilmesi için çalışmaların ön kabuller ve önyargılardan
arındırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu anda bu çalışmalar kararlı bir şekilde devam ediyor. Buna ara vermek söz
konusu değil. Yani umudumuzu yitirmiş değiliz. Ama ben göreve geldiğimden beri
devam eden bu görüşmeler ön kabuller ve ön yargılarla olursa hiçbir yere
varamayız. Bu çalışmaları ön kabullerden arındrılımış bir şekilde sürdürmemiz
lazım. Şu anda da ilgili arkadaşlarımız, özellikle Dışişleri teşkilatlarımızdaki
kurulmuş olan mekanizmalar zamanlı bir şekilde sürekli olarak çalışmalarını
sürdürüyor. Yani umudumuzu yitirmiyoruz. Umutla önyargısız bir şekilde konuya
yaklaşarak kıta sahanlığı ve Ege ile ilgili konular için çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Bununla ilgili taraflar konulara iyi niyetle yaklaştığı sürece
netice almamak için bir sebep yok."
-Kıbrıs sorunu
Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki lider değişikliğinin
Ada'daki sorunun çözümüyle ilgili yeni beklentiler oluşturup oluşturmadığına
ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'nin bu konuda herhangi bir önyargısı
bulunmadığını belirtti.
Türkiye'nin, Yunanistan ile beraber Kıbrıs'ta sorumluluğu bulunan iki
garantör ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümünde
önyargılardan arındırılmış bir süreç başlatılması ve Birleşmiş Milletler'in de bu
işi ciddi bir şekilde yeniden ele alması durumunda, Türkiye'nin arzusunun Kuzey
Kıbrıs'ın adil ve kalıcı bir çözümün tarafı olması olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan bu konuda, daha önce AB tarafından verilen sözler
bulunduğunu ancak bunların hiçbirinin yerine getirilmediğini belirterek, şunları
kaydetti:
"Bu konuda gerek Papadopulos ve gerekse Hristofyas ile bazı görüşmeler
yaptık. Bunlardan en önemlisi Papadopulos döneminde İsviçre'de Burgenştok'ta
Kıbrıs'ın AB sürecine alınmasıdır. O zaman Dışişleri Bakanı olan Cumhurbaşkanımız
Abdullah Gül ile 3-4 gün çalıştık ve bu çalışmalar neticesinde Annan Planı
yazıldı. Ancak, Annan Planı, Kuzey Kıbrıs'ta yüzde 65 oranıyla kabul edilirken,
Güney Kıbrıs'ta yüzde 76 hayır oyu aldı. ve böylece Annan Planı reddedilmiş oldu.
Yani bize verilen sözlerde, KKTC'de böyle bir sonuç çıkacak olursa biz Kuzey
Kıbrıs'ı AB'ye kabul ederiz şeklinde bir söz verildi. Bu olmadı.
Ayrıca, serbest piyasa ve serbest dolaşım konusunda da sözler verildi. Ne bu
oldu, ne de serbest dolaşım ve serbest piyasayla ilgili adımlar atıldı. AB Kuzey
Kıbrıs lehine hiçbir adım atmadı. Şimdi artık, Sayın Samaras ile görüşüyoruz.
Temenni ederim ki, bu çalışmalarımız bir şekilde sonuçlanır. Önyargı asla yok.
Temenni ederim ki, Kıbrıs konusunda şu anda göreve gelen Sayın Anastasiadis,
Yunanistan ile yapacakları olumlu görüşmelerle Kuzey Kıbrıs'dan olumlu bir
yaklaşım bulacaklardır."
Erdoğan, Doğu Akdeniz'de ve özellikle münhasır ekonomik bölgeler (MEB)
üzerinde Güney ve Kuzey Kıbrıs'ın eşit hakları bulunduğu ancak bazı çevrelerin
bunu bozmaya çalıştığını belirtti.
Böyle bir durum karşısında, Türkiye'nin ister istemez farklı bir yaklaşım
sergilediğini belirten Erdoğan, "Tabii temenni ederdik ki, gelişmeler bu şekilde
olmasın. Aksine, Türkiye'nin ve Yunanistan'ın içinde bulunduğu bir çalışmayla
doğalgaz ve petrol arama çalışmaları devam etsin. Ama böyle olmadı. Birileri bu
işin içerisine lilmon sıkmaya gayret etti. ve tabii durum böyle olunca, o zaman
ister istemez Türkiye olaya farklı yaklaşmak durumunda kaldı" dedi.
Erdoğan, bu konuda ortak akıl çerçevesinde adımlar atılması durumunda,
Türkiye'nin Yunanistan ile aynı masada buluşabileceğini ifade ederek, "O zaman
bizler bu konuda Yunanistan ile aynı şekilde masada buluşur ve ne gibi adımlar
atılması planlanırsa bu adımları orada gerçekleştiririz. Çünkü, münhasır ekonomik
bölgelerde çıkacak olan bütün petroller ve doğalgazın Kıbrıs halkına eşit bir
şekilde dağıtılması söz konusudur. Adil olan da budur" diye konuştu.
-Türkiye'nin AB perspektifi
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB perspektifi ile ilgili bir soruyu
yanıtlayarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB dönem başkanlığında bu konuda çok
ciddi olumsuz bir süreç yaşandığını söyledi.
İrlanda'nın AB dönem başkanlığını üstlenmesiyle farklı bir döneme
girildiğini belirten Erdoğan, bu yeni dönemde Yunanistan'ın Türkiye'nin yanında
olmasını temenni ettiğini söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin, AB'ye güç almaya değil, güç katmaya geldiğini
belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'nin AB sürecinde 50 yıllık bir ihmal var. Şimdi bu yeni dönemde,
temenni ederim ki, Yunanistan yine yanımızda olur. Türkiye AB'ye güç katmaya
geliyor. Oradan güç almaya değil. ve bu güç katması öyle zannediyorum ki, AB'yi
sosyal, siyasi ve ekonomik bir birlik olarak çok daha güçlü bir hale
getirecektir. Burada doğrusu, komşumuz Yunanistan ile beraber iyi niyetle daha
farklı bir şekilde hareket etmemiz olumlu sonuçlar getirecektir. 6 ayda tüm
fasılları açarız. Buna bizim altyapımız müsait ve bunları başarabiliriz. Bu
konuda rahat olduğumuzu da özellike söylemek isterim."
-"Komşumuzun sıkıntısı bizim de sıkıntımızdır"
Başbakan Erdoğan, Yunanistan'daki ekonomik krizle ilgili bir soru üzerine
de, Türkiye'nin bu konuda Yunanistan'a yardımcı olma niyetinde bulunduğunu
belirterek, "komşumuzun sıkıntısı bizim de sıkıntımızdır" dedi.
Türkiye ve Yunanistan arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi
toplantılarında bu konunun da ele alınacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunları söylememin nedeni, Yunanistan'ın istikrararına bu ekonomik
ilişkileri geliştirmek suretiyle nasıl katkıda bulunabiliriz. Bakın nereden
nereye getirdik. Şu anda Yunanistan ile aramızdaki ticaret hacmi 5 milyar dolara
çıktı. 5 milyarın içerisinde Yunanistan bize 3,5 milyar dolar ihracat yapıyor,
biz ise 1,5 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Aradaki 2 milyar dolar kimin lehine?
Yunanistan'ın lehine. ve biz bu süreç içerisinde bunu teşvik ettik. Daha fazla
olsun diye. Şimdi Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nde bu konuda daha fazla neler
yapabileceğimizi konuşacağız. 2013'te belki daha fazla olacak. Bu irademiz de
mevcut. Bunu biz Yunanistan'la bereber başarmayı düşünüyoruz."
Erdoğan, bu konuda Yunanistan'da yapılması planlanan özelleştirmelerin
ülkenin kalkınması açısından büyük önem taşıdığını belirterek, Yunan halkının
özelleştirmelerden rahatsız olmaması gerektiğini söyledi.
Özelleştirme uygulamalarını daha önce Türkiye'nin de yaptığını ve yapmaya da
devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
"Biz bunu yaparken, Yunanistan'ın girişimcilerine özelleştirmelerimize
katılın diye davet çıkardık. Özelletirmeler nerede olursa olsun, bir ülkenin
kalkınması için, kendi ayakları üzerinde dikilmesi için çok önemli bir kaynaktır.
Yani, bu tür yerlerin devletin elinde kalması bir ülkeyi ayağa kaldırmaz. Çünkü
özel sektör bu tür kurumları çok daha başarılı çalıştırıyor."
(BİTTİ)
Muhabir: Mehmet Hatipoğlu / Berire Paker
Yayıncı: Ogün Duru - ATINA