Erdoğan'ın Yabancı Devlet Adamları ile Yaptığı Görüşmeler Kaydedildi
Selam-Tevhid örgütü soruşturmasında yönelik verilen takipsizlik kararında, Erdoğan'ın yabancı devlet adamları ile yaptığı görüşmelerin kayıt altına alındığı belirtildi.
Selam-Tevhid örgütü soruşturmasına yönelik verilen takipsizlik kararında Başbakan Erdoğan'ın Filistin Devlet Başkanı ve Somali Cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alındığı belirtildi.
Takipsizlik kararında AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un Dış Politikaya, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Milli Güvenliğe ilişkin telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alındığı vurgulandı.
320 SAYFALIK "NEDEN TAKİPSİZLİK VERİLDİ" GEREKÇESİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bugün yapılan açıklamada yer alan Selam-Tevhid Örgütüne yönelik soruşturmada takipsizlik kararı verildiği yer almıştı. Kamuoyunda '7 bin kişi dinlendi' haberleri ile ortaya çıkan Selam-Tevhid örgütü soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan, dosya kapsamında şüpheli olan 251 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi. Savcı Fidan takipsizlik kararını 320 sayfalık gerekçede açıkladı.
ŞÜPHELİ LİSETESİNDE SİVİL TOPLUM KURULŞULARI DA YER ALDI
Takipsizlik kararının 320 sayfalık gerekçesinde ilk etapta dosya kapsamında şüpheli olarak yer verilen 251 kişinin ismi yer aldı. Şüpheli listesinde Bağımsız Türkiye Partisi lideri Haydar Baş, Adalet Bakanı Müsteşarı Adnan Boynukara, KUDÜS TV Genel Yayın YönetmeniNureddin Şirin, Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eren Erdem, AK Parti Ankara Milletvekili Faruk Koca, gazeteci Fehmi Taştekin, İHH Başkanı Bülent Yıldırım, gazeteci Hüsnü Mahalli, gazeteci İbrahimKaragül, gazeteci Kemal Öztürk, Başbakanın danışmanı Mustafa Varank, gazeteci Nasuhi Güngör, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun basın danışmanı Osman Sert gibi kamuoyunda tanınmış isimler yer aldı.
Şüpheli listesinde kişilerin yanı sıra AKABE Kültür ve Eğitim Vakfı, Ankara Etlik Muhammediye Cami, El Mustafa Medresesi, Haliç Kongre Merkezi gibi sivili toplum kuruluşları ve binalarında olması dikkat çekti.
Savcılık takipsizlik kararında, Selam-Tevhid örgütü soruşturması kapsamında yürütülen çalışmalara ait 106 klasör dosyanın 17 Aralık operasyonun yapıldığı gün savcılığa teslim edildiği ifade dildi. Dosya kapsamında dinlenen 90 kişinin telefon çözüm işleminin yapılmamış olduğuna dikkat çeken savcılık, dinlenen devlet büyüklerinin görüşmelerine de yer verildi. Takipsizlik kararında, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın, Filistin Devlet Başkanı, Filistin Başbakanı ve Somali Cumhurbaşkanı ile yaptığı, devletin güvenliği ve iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken dış politikaya ilişkin telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alındığı tespit edilmiştir" denildi.
MİLLİ GÜVENLİĞE İLİŞKİN GÖRÜŞMELER DİNLENİLDİ
Kararda, AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un dış politikaya ilişkin görüşmelerinin, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Milli Güvenliğe ilişkin telefon görüşmelerinin, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Hakan Fidan'ın, Milli güvenliğe ilişkin telefon görüşmelerinin dinlenildiği belirtildi. Kararda Hakan Fidan'ın terör örgütü üyesi gibi kod adı verilerek dinlenildiği ifade edildi. Nurettin Şirin'in Selam (Tevhid) örgütünün lideri olduğundan bahisle hakkında soruşturma başlatıldığı, faaliyetlerinin deşifre edilmesi, ancak takip araçlarla izleme yapılabilmesi yönünde talepte bulunulduğunda "El Kaide terör örgütü adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak" suçundan teknik araçlarla izleme kararı alındığı belirtildi. Takipsizlik kararında, "2010/1074 numaralı soruşturmanın, Selam (Tevhid) örgütünün deşifre edilmesine yönelik başlatılmasına rağmen El Kaide terör örgütü adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak şüphesiyle teknik araçlarla izleme kararı alınmasının çelişkili ve tutarsız olduğu" ifade edildi. Kararda, şüpheli hakkında atılı suçtan, kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği anlatıldı.
"KULLANMADIĞIM İFADELER EKLENMİŞ, İMZAM TAKLİT EDİLMİŞ"
Soruşturmanın başlamasına neden olan ifadeleri verdiği iddia edilen Hüseyin Avni Yazıcıoğlu'nun eşi Kamile Yazıcıoğlu'nun 26 Şubat 2014'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifade de kararda yer aldı. Kamile Yazıcıoğlu, "4 Mart 2011'de verdiği ifadesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eşinin irtibatlı olduğu ve en son olarak 4 ay önce MİT Müsteşarı olduğunda makamını ziyarete gittiler" şeklinde bir ifadesi olmadığını söyledi. Yazıcıoğlu, "Ben kesinlikle böyle bir ifade vermedim vermiş olsaydım hatırlardım. Bu ifade bana ait değildir" dedi.
Yazıcıoğlu, "04.03.2011 tarihinde TEM Şube Müdürlüğümüzde vermiş olduğunuz 5sayfalık ve her sayfasında imza bulunan ifade ve imza size mi aittir?" sorusuna, "Doğrudur, o gün burada vermiş olduğum ifade kısmen doğrudur fakat atılan imzalarda şüphem var benim imzama benzemeyen imzalar gördüm" dedi. Yazıcıoğlu, 4 Mart 2011'deki "samimiyetini ilerletmek amacıyla oğlum Seccad Yazıcıoğlu Bilkent Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi okumaktadır oğlum ile Hakan Fidan'ın oğlu aynı Üniversitede okuyorlar. Eşim oğlumu sık sık görüşmesi yönünde kuruyordu pek çok kez görüştüklerini biliyorum'" şeklindeki ifadesini de, "Ben böyle bir ifade vermedim fakat oğlum Seccad Yazıcıoğlu bana gelerek, babam Hakan Fidan'ın oğlu ile daha sıkı irtibat kurmam gerektiğini söylüyor dedi. Ben de bunu bu şekilde oğlumdan duydum" diyerek yalanladı.
Kamile Yazıcıoğlu, 4 Mart 2011'de söylediği iddia edilen birçok konuyu "Kesinlikle böyle bir ifade vermedim böyle bir konu geçmedi. Böyle bir konu geçmiş olsaydı hatırlardım. Bu ifadenin neden ve ne şekilde yazıldığını bilmiyorum bu ifade şahsıma ait değildir" diyerek yalanladı.
"İFADE BAŞTAN SONA KURMACA"
Kamile Yazıcıoğlu, "2009 yılı içerisinde Akbank içerisinde SIRDAŞ diye bilinen gizli hesaptan büyük meblağlarda para transferi olduğunu gördüm hatta bir defasında bu hesapta 20 bin- 25 bin civarında para hareketleri olduğunu hesap ekstresinde görmüştüm. Bu hesap hareketlerinin sebebini başka ülke ya da kişilere bilgi aktarıyor olmasından kaynaklandığını düşünüyorum" ifadesini de, "Bu ifade baştan sona kadar kurmacadır. Kesinlikle bana ait değildir. Böyle bir hesaptan da paradan da bilgim olmadığı gibi bu para hareketliğinin sebebinin başka ülke ya da kişilere bilgi aktarıyor olmasından kaynaklandığını düşünüyorum şeklinde bir ifadem asla olmamıştır" diyerek kabul etmedi.
Yazıcıoğlu, 27 Şubat 2014'te Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiği ifade de ise, "Ankara'da oturduğumuz dönemlerde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eşimin irtibatlı olduğunu en son olarak 4 ay önce MİT Müsteşarı olduğunda makamını ziyarete gittiler şeklinde bir beyanım olmamıştır. Bu beyan kesinlikle benim iradem dışında tutanağa eklenmiştir" dedi.
"TERÖRLE İLŞKİLENDİRİLECEK DURUMLARI YOK"
Savcılık takipsizlik kararında terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği ile ilişkilendirilerek, haklarında telefon dinleme, teknik-fiziki takip kararları alınan şüphelilerden bir kısmının kamuoyunda da tanınan siyaset adamı, gazeteci-yazar, akademisyen, iş adamı, devlet yönetiminde görevli üst-düzey bürokrat, bir kısmının da dernek-vakıflar kanunları hükümleri uyarınca denetime tabi sivil toplum kuruluşları olduğunu belirterek, "Terörle ilişkilendirilebilecek herhangi bir faaliyetlerinin sözkonusu olmadığı anlaşılmıştır" denildi.
Savcılık, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü bünyesinde yapılan dosyanın kayıtlarının da emniyette bulunamadığını, silindiğini açıkladı.