Davutoğlu'dan Bahçeli'ye Sert Yanıt: Yüzünde İnsanlık Emaresi Görmek Mümkün mü?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, MHP lideri Bahçeli'nin kendisi hakkında eleştirilerine çok sert yanıt verdi; "Yüz ifadesine bakın. Yüzünde bir hayat emaresi görmek mümkün mü?"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV katıldığı canlı yayında önemli açıklamalar yaptı. Yeni kabinenin Türkiye'nin resmini yansıtmasını istediklerini söyleyen Davutoğlu, kendisini ağır dille eleştiren MHP lideri Bahçeli'ye de yanıt verdi. Davutoğlu, "Yorgun görünüyor muşum. Sabah erken saatte kalktım. Yorgun görünüyor muyum? Bir de Bahçeli'nin yüz ifadesine bakın. Yüzünde bir hayat emaresi görmek mümkün mü? Sabaha kadar çalışmaya varım. Mesele çalışmaya yüzün olsun, aşkın olsun. Ciddiye almıyorum, alsam söylenecek çok söz var da…" dedi. Gazetecilerin "Seçimlerde AK Parti - Saadet Partisi ittifakı olabilir mi?" sorusuna "Her Parti ile görüşme zemini olduğu kanaatindeyim. AK Parti içinde bu tür akımlar kendilerine yer buluyor." cevabını verdi.
İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:
YENİ KABİNE
Kabinede daha fazla hanımın olmasını istiyordum, üzerinde düşündüğümüz isimler oldu ancak, şartlar ve dağılım itibariyle çok elimizin serbest olduğu bir kabine değil bu. Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Anayasa'ya riayet etmek birinci önemli husustu. Partilerin tamamı evet demiş olsaydı daha büyük bir taplo ortaya çıkacaktı. Belli kuralların işletilmesi gereken, bağımsız olması gereken ya da partili olduğunda şu özellikleri bulunması gereken şu sayılarda olması gereken bir tablo.
Ancak, açıkçası bu görevi aldıktan sonra herhangi bir önyargı olmadan öncelikle belli kriterleri zihnimde tasavvur ettim bunu da paylaştım; ehliyet, liyakat, uyum...
"KOALİSYON KURMUŞ OLSAYDIK, O ZAMAN TAKDİR YA KILIÇDAROĞLU'NUN YA DA BAHÇELİ'NİN OLACAKTI"
Birincisi önemli husus; anayasal zorunluluk. Yani Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Tamamıyla tercih hakkının benim elimde olmadığı ve benim sadece özellikle TBMM'de grubu olan partilerin dağılımı itibariyle Meclis Başkanı'nın bildirdiği belli sayılar içinde hareketin olduğu bir tablo. Dolayısıyla anayasa zorunluluğuna riayet etmek birinci husustu. Buna riayeti esas aldığım için de malum CHP'den, MHP'den ve HDP'den 5+3+3 oranında isimler tespit ettim. Bunun tespiti anayasal bir zorunluluktu. Fakat bu isimleri tespit ederken hep şunu da göz önünde bulundurdum; temsil kabiliyeti olsun ve birlikte diyelim CHP ile ya da MHP ile koalisyon kurmuş olsaydık, tabi o zaman takdir sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin olacaktı kimlerin gireceği ile ilgili ama, onların da tercih edebileceği isimler muhtemelen bunlar olurdu diye düşünerek devlet tecrübesine sahip olan, belli alanlarda uzmanlığına benim de başka bir partide olmakla birlikte hürmet ettiğim isimleri öne çıkarmaya çalıştım.
"TÜRKİYE'NİN RESMİ, BURAYA YANSISIN İSTEDİM"
Bu anayasal zorunluluğu 3 üye evet dedi, bir isim MHP'den ikisi HDP'den. Ve anayasal zorunluluk bu anlamda yerine getirilmiş oldu. O aşama ortaya çıkınca bu sefer madem ki ben tam olarak bu tabloyu gerçekleştiremedim ama Türkiye'nin resmi buraya yansısın dedim. Herkesin olduğu bir resim olsun istedim. Belli tercihleri buna göre yapmayı tercih ettim.
Türkiye'den her rengin temsil edildiği, Kürt, Türk, Alevi, Zaza, MHP'li, gençliğinde birbirleriyle karşı karşıya durmuş iyi bir kabine kurduğumuz düşüncesindeyim. Sonucunun da hayırlı olacağı düşüncesindeyim.
AK Parti'den 13 bakanlığı 11'e düşürdük, bu bir zorunluluktu. Kimse 'Bu isim ne arıyor' demesin diye uzmanlığa baktım.
"BU BİR AK PARTİ HÜKÜMETİ DEĞİL, ANAYASAL BİR HÜKÜMET"
Bu bir AK Parti hükümeti değil, Anayasal bir hükümet, Anayasal zorunluluk söz konusu. Bu görev bana verilmeden önce diğer partilerin tüm isimlerine tek tek baktım. Hiçbir önyargı olmadan öz geçmişlerini incceledim. Reddedenler AK Parti hükümetini reddetmiş olmadı, Anayasa'nın sınırlarının dışına çıkmış oldular. Bir tek bu hükümetle olan açıklamamı Başbakanlık'ta yaptım, öncekileri AK Parti Genel Merkezi'nde yapmıştım.
"BU BENİM MESELEM DEĞİL DESEYDİM, ANAYASAL KRİZ ÇIKARDI, TÜRKİYE'DE HÜKÜMET BOŞLUĞU DOĞARDI"
Bahçeli bugün kendisine yakıştıramadığım ifadeler kullanmış. Liste tamamen benim tarafımdan hazırlandı. Bu "ahlaksız teklif" tabiri benim yüreğime dokunan bir kelimedir. Çünkü bana değil Anayasa'ya söylenmiş oldu. Oluşan teamül yine hukuki bir zorunluluktur. Keşke içtihatı başka türlü oluşturmuş olsaydık. Ben Cumhurbaşkanı'na "Diğer partiler gibi, bu benim meselem değil, benimde kongrem var, sonra da seçime gideceğim, kusura bakmayın" deseydim, Anayasa ne yapılacağını yazmamıştı. Çok daha büyük bir anayasal kriz çıkardı. Türkiye'de hükümet boşluğu doğardı. Ve bu konuda benim bunu deme hakkım, sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Bahçeli'ninki kadar vardı ama demedim.
"TÜRKEŞ AK PARTİ'YE GEÇMEK İÇİN 'EVET' DEMEDİ"
Sayın Türkeş'e ben mektup yazıp gönderene kadar hiçbir temasım olmadı. Aile geçmişini de bildiğim için verdiği cevaba hiç şaşırmadım. Türkeş ile daha önce görüşmem olmadı. Sayın Türkeş, Milliyetçi Hareket Partisi'nin milletvekili olarak anayasanın gerektirdiği bir vazifeyi yapmak üzere 'evet' dedi, AK Parti'ye geçmek üzere 'evet' demedi. Onun için sormadım, konuşmadık. 'Siz partiden ihraç edilirseniz ne olur' diye düşünmem ben. Çünkü o zaten böyle bir ihtimali göz önüne alarak, dirayetli, cesur bir karar almış. Alternatifini düşünerek o kararı almamış.
Bu bir devlet görevidir. Devlet görevi üstlenenlerin, devlet görevi yaparken; görev başladığında o anda bütün herkes benim gözümde vatandaş olarak eşittir. Devlet için diğer partilerle bir araya gelmekten kaçınmadım. Türkeş'in şu an bunu yapmazsam ileride bunu yapamam' dediğini düşünüyorum.
"HDP'Lİ LEVET TÜZEL'İN 'HAYIR'I FARKLI"
'Hayır' diyen herkese şaşırdım. Onları tanıdığım kadarıyla tercih kararlarına şaşırdım. Levent Tüzel'in 'hayır' demesi başka şeylere dayanıyordu. Farklı bir 'hayır' o.
SÜMEYYE ERDOĞAN İLE İLGİLİ: KIZIM GİBİ GÖRDÜĞÜM GENÇ BİR HANIMA SÖYLENENLER BENİ ÇOK ÜZDÜ
Sümeyye Erdoğan olayı beni çok üzdü. Hem akademik hayatımda hem de geçmişini bildiğim, tanıdığım, kızım gibi gördüğüm, ahlak abidesi bir genç hanıma söylenenler beni çok üzdü.
İLK BAKANLAR KURULU NE ZAMAN?
Bakanlar Kurulu toplantısı Pazartesi ya da Salı günü olur. Başbakan Yardımcısı arkadaşlarım benim dava arkadaşlarımdır. AK Parti içinde yerleri ayrıdır. Fakat Bakanlar Kurulu'nda hiçbir arkadaşımın birbirinden farkı yoktur.
DEVLET BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARINA CEVAP
Sayın Bahçeli ile görüştüğümüzde de kısaca ifade ettim. Kendisiyle görüştüğünüzde gösterdiği saygılı tavır ile yazılı metin arasında herhangi bir bağ kurmak mümkün değildir. Ben yakıştıramıyorum. Herhalde başkaları yazıyor. Eğer Bahçeli yazıyorsa ikili bir Bahçeli ortaya çıkıyor. Hangi Bahçeli olduğunu bilelim ki biz de ona göre karşılık verelim. Sayın Bahçeli'ye bir parti Genel Başkanı olarak saygı gösteririm. Şunu okuyan birisi 'Bahçeli şunu istemiş' der mi? Hükümet olmak istiyor musun? Erken seçime gitmek istiyor musun? Sen milletin huzuruna çıktığında 'Bana oy verin ama anamuhalefet görevi bende' diye mi siyaset yapacağım. Kafa karışıklığı var. En önemlisi niyet karışıklığı var. 'Ne istiyorsun kardeşim' sorusuna cevap çıkıyor mu bu tweet'lerden?
Hakaretlere gelince bu yakışmıyor. Ülkücü, MHP'li gençler şu üsluptan ne öğrenecekler? Benim ağzımdan hakaret çıktığını kimse gördü mü? Yorgun görünüyor muşum. Sabah erken saatte kalktım. Yorgun görünüyor muyum? Bir de Bahçeli'nin yüz ifadesine bakın. Yüzünde bir hayat emaresi görmek mümkün mü? Sabaha kadar çalışmaya varım. Mesele çalışmaya yüzün olsun, aşkın olsun. Ciddiye almıyorum, alsam söylenecek çok söz var da…
"HDP TÜRKİYE'Yİ KARDEŞ KAVGASININ EŞİĞİNE GETİRDİ"
Ben HDP'yle koalisyonu doğru bulmadım, tavırlarından dolayı. Barışçıl bir siyasete geçmedikçe bizim HDP'yle işimiz yoktur. HDP Türkiye'yi kardeş kavgasının eşiğine getirdi. Biz HDP seçmenine saygıda kusur etmeyiz. Anayasal bir zorunluluk olarak o partiden 3 isme teklif götürdük. Şimdi beraber aynı kabinede olacağız. Benim bakanım olacaklar, bundan gocunmuyorum. Avrupalıların Türkiye'deki demokrasiyi de görmesini istedim. Avrupa Birliğine bizi nasıl tanıtacaklar onu da göreceğiz. Tabi çizgiyi de geçemezler, ben Başbakanım. Bakalım gerçek demokrasiyi istiyorlar mı, göreceğiz. Birisinin devlet diğerinin sivil toplum tecrübesi var.
"AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI HEPİMİZ İÇİN YÜZLEŞME BAKANLIĞI OLACAK"
Avrupa Birliği Bakanlığı yapan arkadaşımız, bu zeminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temsilcisi olarak Avrupa'da bulunacak. Ve bunu açıkça ifade ediyorum, bu temsili unutmamaası gerekir. Seçerken anayasal zorunluluk var ama yürütürken bu hükümetin iç disiplini ve uyumuna özen gösterecek. Dolayısıyla ben Ali Haydar Bey'in herhangir bir şekilde yurt dışıdna temsil anlamında bir zaaf oluşturmayacağını umud ediyorum. Brüksel'e gittiğinde bölücü terör örgütünün eylemlerini savunamaz. Ve o savunmadığı için de HDP'liler onu eleştiremez. Ya da Türkiye'deki anayasal düzen yerine şu düzen gelmelidir gibi bir fikri ortaya koyamaz. Bunlar tabi tecrübe ile beraber göreceğiz. Avrupa Birliği Bakanlığı bu açıdan hepimiz için bir yüzleşme bakanlığıdır. Avrupa Birliği tarafından da böyle. Türkiye'de özgürlüklerin olmadığını iddia eden bazı bakanlar karşılarında HDP'li bir bakanla temas kuracaklar.Avrupa Birliği açısından da bir sınamadır bu. Acaba Avrupa Birliği kendi ülkelerinin hangisinde bug görüşleri olan bir siyasal hareket bir temsil makamına getirilmiştir?
Türkiye'deki demokrasinin düzey ve seviyesini de Avrupalılar görmüş olacak. Ben onu görmek istiyorum.
HDP'Lİ KALKINMA BAKANI HAKKINDA
Kalkınma Bakanı, sivil toplum hareketi içinde gelen değerli bir vekil. Bakalım barajlara yapılan saldırıları, kalkınma için yapılan o büyük projeler konusunda HDP nasıl bir tutum takınacak? Kendilerinden çıkan bir bakanın kalkınma projelerine verilen desteğin yanında mı duracak, yoksa bütün bu barajları, askeri baraj diyen Demirtaş ve benzerlerinin zihniyeti ile mi hareket edecekler? Biz 12-13 yıl içinde Türkiye'nin her yerine kalkınma hamleleri yaptık. Onlar ise TIR'ları yaktılar, şantiyeleri bastılar, barajları yıkmaya kalktılar. Oraya yatırımla gelen işadamlarını korkutup kaçırdılar. Orada yatırım yapan işadamlarına haraç alıp onları oradan sürmeye kalktılar. Şimdi kalkınma projeleri, ve kalkınma ile ilgili hedefler onların bir arkadaşında.
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Oy çıkmazsa öldürürüm" diyen bir terör örgütü var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan bütün vatandaşlarımıza söylüyorum çekinmesinler. Bu konuda bir kaygı duyulmaması lazım.
"BİZ AKIL HAREKETİYİZ"
Türkiye şu anda yerküredeki en ilginç ve en cazibel siyaset labaratuvarı. Hiçbir ülkede görülmeyecek çeşitlilik, başka hiçbir ülkede görülmeyecek dinamizm Türkiye'de var. Onun için seçime katılım çok yüksek oldu. Çünkü herkes hareket halinde. AK Parti hareketi 12 yıl içinde başlangıç itibariyle 14 yıl içinde başka bir siyasi hareketin belki 140 yıl içinde yaşadığı tecrübeyi yaşadı. Hiçbir siyasi kadro aynı anda her şeyle birlikte test edilmedi. Darbe teşebbüsleri, vesayet çabaları, ekonomik krizlerdış politika anlayışı ve bunun getirdiği birtakım husumetler. Hepsi ile yüzleştik. Bu anlamda büyük bir tecrübe birikimi var.
14 yıl içinde öylesine zenginleşti ki AK Parti kadrosu devlet adamlığı vasfıyla, ben şu anda içinde 3,4,5 kabine çıkarabilirim. Hiç tereddütsüz herhangi birini. Derim ki halka, 4 kabine çıkarıp hangisini seçerseniz seçin ben aynı yetkinlikte o kabinenin Başbakanlığını yaparım diyecek güvene sahibim.Biz akıl hareketiyiz. AK Parti'nin yenilenmesi de lazım.
AK PARTİ-SP İTTİFAKI OLUR MU?
Her Parti ile görüşme zemini olduğu kanaatindeyim. AK Parti içinde bu tür akımlar kendilerine yer buluyor.