Başakşehir'de Gizli Hazine..
Yaşantımızda, dinimizde önemli bir yere sahip olan su kültürünü günümüze taşıyan bir müze, gizli bir hazine gibi yanı başımızda, Başakşehir'de keşfedilmeyi bekliyor.
Şifa kaynağı, temizleyici, ateşin önünde durabilen tek nimet, su... Din, dil, ırk ayırmadan tüm insanlığı kucaklayan, içi dışı bir… Su gibi duru, su gibi coşkulu ve su gibi aziz olmak…
"SUYLA TANIŞ OLMAK"
Su ve su kültürüne ait 8 bin civarında güzide eser ve belgenin bir arada görülebileceği Başakşehir Su Müzesi, İkitelli Organize sanayi bölgesinde yer alıyor. Adell Armatür ve Vana Fabrikaları Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ali Topçu ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ercan Topçu kardeşlerin ortak çabasıyla bir araya getirilen, insanın suyla olan yolculuğu ve iletişimine ait eserler, Adell merkezinde oluşturulan müzede sergileniyor. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi su kültürüne ait sayısız eserin yer aldığı Su Müzesi'nde gündelik yaşamdaki su ritüelleri, suyun belleği, ruhu ve insana dokunuşu görülebiliyor.
Suyun insanlık tarihindeki yolculuğunu izleten, içeriği ile uluslararası bir müze görünümündeki tematik müze, Ab-ı Hayat Su Kültürü Koleksiyonu ile sergilerde yer almış, birçok dergide yer bulmuş. Pek çok ödülle taçlandırılan Müze'yi yurt dışından araştırmacılar, üniversite öğrencileri ziyaret ediyor. Su kültürümüzün seçkin örneklerini korumayı ve gelecek nesillere aktarmayı hedefleyen bir sosyal sorumluluk projesi olarak başlayan çalışmanın mimarlarından Recep Ali Topçu ile hem müzeyi gezdik, eserler hakkında bilgi aldık. Topçu, engin bilgisi ve naif tarzıyla suyun medeniyet yolculuğunu anlatıyor. Topçu, "Birbirimizi sevebilmemiz için, suyu sevmek, ona dost olmak, tanış olmak, onu korumak ve çok geç kalmadan itibarını yeniden iade etmek durumundayız. Evreni birbirine bağlayan en güçlü bağ olan suyu insanlığın kardeşliğine, "sudan kardeşler" aile birliğine vesile kılabiliriz" diyor.
"SUDAN ALACAĞIMIZ ÇOK DERSLER VAR"
En nadide ve eşsiz eserleri koleksiyonlarına kattıklarını belirten Recep Ali Topçu müzenin ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor: "Ben işin felsefi boyutundayım, koleksiyon kısmı kardeşim Ercan Topçu'dadır. O tıp fakültesinde öğrenciyken eserler biriktiriyordu. Şirketimiz Bursa'dan İstanbul a taşındı. Diğer eserleri elden çıkardık, sadece suya odaklandık. 20-25 yıl devam eden bir çalışmanın ürünü olan koleksiyonda su ile ilgili metal, ahşap ve tekstil eserlerden oluşan 8 bin eser bulunuyor. Sanat tarihçileriyle çalışıyoruz, tarihçiler bir eser olduğunda rapor hazırlıyorlar onların raporlarına göre eserler alıyoruz. Koleksiyonda aynı veya benzer eserlerden çok sayıda olsun istemiyoruz. Olabildiği kadar mantığı olan, bir şeyler anlatan eserler topluyoruz."
"SU GİBİ DURU, SU GİBİ KUCAKLAYICI OLMALIYIZ"
Müzenin kuruluş kaynağını Kur'an-ı Kerim'den aldıklarını açıklayan Ali Topçu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Su vazgeçilmezdir, hayat kaynağıdır. Kâinat su ile dirilmiştir. Ezelden ebede varlık sebebi su olmuştur. Kuran-ı Kerim'de bir ayette 'İnsan ve tüm canlılar sudan yaratılmıştır', diye bildiriliyor. Biz de buradan yola çıkarak diyoruz ki; hepimiz sudan kardeşleriz, hepimiz duru bir damlayız. Su gibi duru ve temiz kalırsak dünyamız da duru ve temiz kalacak. İş adamı olarak da bizler dünyanın geleceğine bir tuğla koyalım istedik. Balıklar gibi yüzüyoruz, kuşlar gibi uçuyoruz ama kardeşler gibi yaşayamıyoruz. İstiyoruz ki suyu kardeşliğe vesile kılalım."
2000 YILLIK ESERLER VAR
Roma, Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi testiler, bardaklar, çeşme başlıkları, hamam eşyaları, musluklar, güğümler, mataralar, su küpleri gibi suya temas eden eserlerin yer aldığı müzede Fuzuli'nin Su Kasidesi, su minyatürleri gibi yazılı metinler ve fotoğraflar da dikkat çekiyor. Klasik koleksiyonerlik ve müzecilikten öte işin felsefesini, ruhunu, ecdadımızın gündelik yaşama yansıyan naif yönlerini, inancını ve değerlerini ortaya koymayı ve dünya insanlığıyla buluşturmayı arzuladıklarını belirten Topçu suyun felsefesini şöyle anlatıyor: "Müzedeki koleksiyon Roma-Bizans döneminden başlıyor. İki bin yıllık eserler bu koleksiyonda yer buldu. Her bir eser gönülle, ince bir işçilikle yapılmış. İnsan olarak %100 suyuz, vücudumuzda ki su tükendiğinde de ölüm gelmiş oluyor. İnsanlar gibi ağaçlar da su tükendiğinde kurur. Allah-ü Teâlâ ayrı bir hikmet bahşetmiş suya, kâinatın her zerresinde su var. Dolayısıyla bu koleksiyon değil, eser biriktirmek değil. İnsanlara sudan bir damla olduğumuzu hatırlatmak, su gibi duru olabilmeyi hedef koyabilmek. Hepimiz, suyun ete kemiğe bürünmüş şekliyiz. Su çok mütevazi bir varlık, toprak gibi herkese kucak açıyor, su birleşmek, bütünleşmek istiyor."