Barış Savunucuları' Grubu: Silahlar Sussun, Acilen Çözüm Masasına Dönülsün
Diyarbakır'da 'Barış Savunucuları' adıyla giden 100 kişilik grup, ellerin tetikten çekilip silahların susmasını ve acilen çözüm masasına dönülmesini istedi.
Diyarbakır'da 'Barış Savunucuları' adıyla giden 100 kişilik grup, ellerin tetikten çekilip silahların susmasını ve acilen çözüm masasına dönülmesini istedi.
Diyarbakır'a gelen sanatçı, siyasetçi, akademisyen ve aktivistlerden oluşan ve kendilerine 'Barış Savunucuları' diyen Oya Baydar ile Baskın Oran'ın sözcülüğünü yaptığı yaklaşık 100 kişilik grup, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin Sümerpark Toplantı Salonu'nda, Diyarbakır ve bölgede son dönemde yaşanan olaylarla ilgili açıklama yaptı.
"Aslolan hayattır. Silahlar sussun, zulüm dursun, barışı konuşalım" yazılı pankartın asıldığı salonunda girişinde, çatışmaların yaşandığı Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki çocukların yaptığı çatışma ortamını anlatan karikatürler asıldı. Sur'da yaşayan çocukların çizdiği karikatürlerde polis, silahlı kişiler, çevik kuvvet, TOMA, yanmış evler, okullar, camiler dikkati çekti.
Toplantının açılış konuşmasını, İstanbul'da öldürülen Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ile Diyarbakır'da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi birlikte yaptı. Türkan Elçi, yaşanılanları okuduğu bir şiirle dile getirirken, Rakel Dink de Batı'dan Diyarbakır'dakilerin yalnızlığına ortak olmak için geldiklerini söyledi. Rakel Dink, şöyle dedi:
"Batıdan yalnızlığa ortak olmaya, yalnız olmadığınızı göstermek için geldik. Biz artık kan akmasın diye geldik. Biz yeter diyoruz. Kan dursun, insanlar ölmesin. Toprak doymaz. Kardeşçe insanca parlamentoda konuşun demeye geldik. Artık kimsenin ölmesini istemiyoruz. İnsanlar artık eceliyle ölsün istiyoruz. 2015 yılı bitmek özere. 1915 yılı Ermeni soykırımı o kadar insan öldü toprağa gönderildi. Bir şey çözüldü mü? Bu yüzyılda aynı travmalar yaşanmasın. Bu kadar acı yeter. Hepimiz, birbirimizin acısından bıkmadık mı? ve yeter diyoruz. Bitirin bu kan akıntısını, ölmeyi öldürmeyi. İki dudağınızın arasındadır ölümleri bitirmek."
KIZININ ÜZERİNİ SOYUP YARASINI GÖSTERDİ
Toplantıda daha sonra Sur'daki bazı mahalle muhtarları, vatandaşlar, öğrenciler, esnaflar ve çatışmalarda çocukları ölenler yaşadıklarını dile getirdi. Sur'dan kızıyla birlikte gelip konuşan Berivan Aslan, kızının üzerini soyarak çatışma sırasında yaralanan kolu ve sırtını gösterdi. Berivan Aslan, "Mahallemizde aç susuz kaldık. Kızım oyun oynarken bu hale geldi. Kimseden saray, köşk istemiyoruz. Biz sadece kalıcı barış istiyoruz. Çocuklarımızı evden çıkarırken bile ateş ettiler. Her gün kan, ceset görmekten bıktık. Bu işe bir çözüm bulsunlar" dedi.
Sur'daki bir lisede okuyan ve çatışmalar nedeniyle okulu kapalı olduğu için öğrenimine devam edemeyen Pelin isimli kız da ağlayarak konuştu. Çatışmalar nedeniyle okulunun kapandığını ve eğitiminin yarıda kaldığını belirten Pelin, "Evde bile artık rahat oturamıyoruz. Herkes batıda rahat yaşarken biz ölümlerle yaşamak istemiyoruz. Çok zor süreçten geçiyoruz. Biz çocuklar okumak istiyoruz" dedi.
"OĞLUMUN CENAZESİNİ ALAMIYORUM"
Oğlu İsa Oran'ın İstanbul'da üniversitede okurken sürekli gözaltına alındığını söyleyerek örgüte katıldığını ve barikatların arkasında çatışırken öldürüldüğünü belirten Mehmet Oran, oğlunun cenazesini 8 gündür alamadığını söyledi. Mehmet Oran, şunları söyledi:
"Bir acılı baba olarak, çocuğunu 20 yaşına kadar büyütüp sonra üniversiteye kaydeden bir baba, oğlunu üniversitede mi yoksa barikatlar ve hendekler arkasında mı araması gerekiyor? Oğlum üniversite kampusunda stant açtığı için 6 ay içinde 3-4 kez gözaltına alındı, tehdit edildi. Hendeği sorgulayanlar önce gelsin neden açıldığına baksın. Dolmabahçe mutabakatını devirip, sonra ülkenin çocukları savaşa hazır deyip bu çocukların ölümlerine sebep olanları kınıyorum. Bana diyorlar 'Git o barikatları kaldır cenazeyi al.' Bunları diyenleri şiddetle kınıyorum. Çocuklarımızın cenazelerini alacağız." dedi.
"ÇÖZÜM MASASINA GERİ DÖNÜLSÜN"
Toplantıda daha sonra sinema sanatçısı Lale Mansur, 100 kişilik grup adına hazırlanan açıklamayı okudu. Ellerin tetikten çekilerek, silahların susturulması ve ölümlerin sonlandırılarak acilen çözüm masasına geri dönülmesi gerektiğini belirten Lale Mansur şunları söyledi:
"Diyarbakır'dan bütün Türkiye'ye sesleniyoruz. Koşar adım iç savaşa gidiyoruz, farkında mıyız? Vatanın bölünmesinden kaygı duyanlara sesleniyoruz, vatan bölünüyor, yürekler bölünüyor, farkında mıyız? Savaş kararı alanlara sesleniyoruz, kan, ölüm, yıkım üzerine iktidar kurulmaz. Bir durun, bir görün, bir anlayın. Savaş kararınız kurşun olup, bomba olup, ateş olup insanları öldürüyor. Duayı, tarihi, kültürleri, insanlık mirasını, dostluğu kardeşliği yıkıyor farkında mıyız? Ortak vicdanı temsilen sesimizi duyurmak için buradayız. Eller tetikten çekilsin, silahlar susturulsun, ölmeye, öldürmeye son verilsin. Acilen çözüm masasına dönülsün, Meclis de sürece dahil edilsin, demokratik ortamda oturulup konuşulsun. Aslolan ölüm değil, hayattır. Aslolan insandır. İnsanın özgürlüğü, insanın mutluluğudur. Artık yeter. Çocuklarımızı kurban etmeyin, bizleri kurban etmeyin, geleceğimizi, bin yıllık kardeşliğimizi kurban etmeyin. Yarın çok geç olacak farkında mısınız?"
Toplantıdan sonra 'Barış Savunucuları' grubu hep bir ağızdan Ahmet Kaya'nın söylediği 'Diyarbakır etrafında tanklar var' türküsünü söyledi ve ardından 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı uygulanan Sur İlçesi'ne yürüdü.
Polisin belirlediği güzergah üzerinde Dağkapı semtine giden grup, Lale Mansur'un Sümerpark Toplantı Salonu'nda okuduğu açıklamayı tekrar okumasından sonra dağıldı.