Banu Özkan Tozluyurt Blog Yazarlığında 12. Yılını Kutluyor
Türkiye'nin ilk blog yazarlarından Banu Özkan Tozluyurt 12. yılını kendi blog sayfası "banunundünyası"nda yayınladığı yazı ile kutladı.
İlk olarak 2005 yılında Almanya seyahatinde blog yazmaya başlayan Yönetim Danışmanı Banu Özkan Tozluyurt blogunda bugüne kadar seyahat başta olmak üzere kişisel gelişim, çocuk/ergen, kitap, sosyal sorumluluk projeleri gibi birçok yazıya yer verdi. Bu yıl 12. yılını kutlayan Tozluyurt, kendi blog sitesinde yayınladığı yazı ile hem teşekkürlerini sundu hem de yeni blog yazarı adaylarına tavsiyeler verdi.
Blog sayfasında birçok konuya değinen, gittiği ülke ve şehirlerden izlenimler yazan, röportajlar yapan Banu Özkan Tozluyurt, blog yazarlığının yanı sıra yazdığı kitaplar ile de beğeni topladı. Tozluyurt, kolektif kitaplarından sonra haziran ayında çıkardığı ilk romanı "Dut Ağaçı" ile büyük ilgi gördü. Şu anda yine bir kadın kolektif kitap projesi üzerine çalışan Tozluyurt okurlarına 2018 Nisan ayında kitabın çıkacağı müjdesini de verdi.
Banu Özkan Tozluyurt'un blog sayfası banunundunyasi.com adresinde yazdığı yazıya aşağıda ulaşabilirsiniz;
Banu'nun Dünyası 12 Yaşında
Daha dün gibi, onuncu yılı kutladığımız gün. Oysa bugün Banu'nun Dünyası 12 yaşında oldu. Ve dün gibi 2005 yılında bugün Almanya'da bahçeye karşı otururken açtığım ve ilk yazımı yazdığım gün. O zaman masanın üzerinde lacivert bir örtü vardı ve adını LACİVERT koymuştum blogumun. Ne wordpress biliyordum ne başka şey. Blogspot uzantısıyla az çekmedim bu arada. Yıllar yıllar yıllar ve bugün on iki yıl olmuş.
Bu on iki yılda, sabrı, istikrarı, yaratıcılığı, haksızlığa uğramayı, başarıyı, rekabeti, sessizliği, teknolojiyi, iletişimi, imlayı, araştırmayı ve aklıma şu an gelmeyen pek çok beceriyi öğrendim, geliştirdim. Kimse okumazsa ben okurum dediğim yolda çok okurum oldu. Yüzyüze tanımadığım ama gönülden bağlı olduklarım oldu. Paylaştığım her yazı bana bilgi, tecrübe olarak geri döndü.
Bu süreçte teşekkürlerim var elbet;
* Önce kendime çok teşekkür ediyorum. Sabrım, istikrarım, inandığım yoldan ve değerlerimden vazgeçmeden on iki yıl aralıksız yazma cesaretini gösterdiğim için,
* Beni takip eden, yorumlarıyla destek veren, farklılıkları gösterip yolumu aydınlatan, sözleriyle motive eden herkese, cesaret verdikleri için,
* Yazıp da ne oluyor, para kazanıyor musun diyen, bloglardan da fenalık geldi deyip genelleyen, yapamazsın okunmaz diye önümü kesen herkese teşekkürler, beni daha da cesaretlendirdikleri için…
Ve son olarak da yeni blog yazarları adaylarına ;
Ben geçekten kağıt kalemle geziyorum. Çünkü blog için 'ne yazsam' derdi olmamalı. Gördüğüm, duyduğum bir şeyi, bir cümleyi not edip daha sonra blog konusu yapabiliyorum. Metroda konuşan iki gencin konuşmasını not alıyorum ve oradan içerik çıkarıyorum. Blog yazmak istiyorsanız dışarıya çok çıkın ve iyi bir gözlemci olmaya çalışın. İstikrar şart. Bugün blog açıp bir ay sonra yazı girmekle olmaz. Pazartesi şu konularda, çarşamba bu konularda yazacağım derseniz, bu bir disipline sokuyor insanı. Disiplin şart. Reklam kokan şeyler yapmayın.Güzel görünmüyor ve bana çok inandırıcı gelmiyor. Bu işte para varmış, bedava şuraya gidiliyormuş hayalleriyle blog yazmaya başlamayın çünkü çok çabuk tükenir o blog.
Yani kendiniz olun, gerçek olun, samimi olun.