Haberler
Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Bangladeş'te Cemaat-i İslami Lideri Nizami Hakkındaki İdam Kararı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Bangladeş hükümetine çağrıda bulunarak, Cemaat-i İslami Partisi lideri Motiur Rahman Nizami hakkındaki idam kararının uygulanmamasını istedi.

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Bangladeş hükümetine çağrıda bulunarak, Cemaat-i İslami Partisi lideri Motiur Rahman Nizami hakkındaki idam kararının uygulanmamasını istedi.

Kaya, yaptığı yazılı açıklamada, Bangladeş hükümetinin hukuki ve insani tüm değerleri ayaklar altına alarak, siyasi cinayetler serisine devam ettiğini belirtti.

Bangladeş'te 13 Aralık 2013 tarihinde Cemaat-i İslami liderlerinden Abdulkadir Molla'nın ardından 11 Nisan 2015'te Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'ın ve 21 Kasım 2015'te Genel Sekreter Yardımcısı Ali İhsan Mücahid'in idam edildiğini hatırlatan Kaya, şöyle devam etti:

"Despotik zihniyetini serdeden Hasina yönetimi, yeni bir insanlık suçuna daha hazırlanıyor. Cemaat-i İslami Emiri Mevlana Motiur Rahman Nizami hakkında verilen idam cezasının her an uygulanabileceği belirtiliyor. Tüm dünya biliyor ki evrensel hukuk kaideleri tümüyle ihlal edilerek oluşturulan sözde mahkemelerde sürdürülen pespaye yargılamalar neticesinde ve tümüyle siyasi intikam hesaplarıyla verilen idam kararları açık bir zorbalık, bu hukuksuz kararların infazı ise hiç tartışmasız açık birer siyasi cinayettir. Hasina yönetiminin 40 yıl önce yaşanmış iç savaş olgusunu, siyasi bir malzeme olarak rakiplerine karşı kullanma ve uyduruk isnatlarla muhalefeti tasfiye çabasının kirli bir dekoru olarak işlev gören Bangladeş yargısı, tüm despotik yönetimlerde karşımıza çıkan zalimlerin emrindeki yargı işleyişinin tipik bir örneği olarak hizmet etmektedir. Şüphesiz bu tür kararlara imza atmakla Bangladeş yargısı sadece kendini tüketmiş olmamakta, hukukun alnına da kara bir leke çalmaktadır."

Kaya, Bangladeş hükümetine çağrıda bulunarak, "Bangladeş hükümetine sesleniyoruz. Siyasi cinayetleri durdurun. Mevlana Motiur Rahman Nizami hakkında verilen hukuksuz, zalim, vahşi idam kararını uygulamayın." ifadelerini kullandı.

Başbakan Şeyh Hasina yönetiminin konjonktürden istifade ederek, Bangladeş İslami Hareketi'ne ağır bir darbe daha indirme peşinde olduğunu vurgulayan Kaya, "Bu doğrultuda Cemaat-i İslami Emiri Motiur Rahman Nizami'yi idam ederek, Bangladeş İslami Hareketi'nin lider kadrosuna karşı yürüttüğü tasfiye siyasetini bir ileri aşamaya taşımak ve iktidarının ömrünü uzatmak derdindedir. Oysa Bangladeşli kardeşlerimize karşı işlediği suçlar yüzünden hem bu dünyada lanetlenmeyi hem de sonsuz ahiret azabını hak eden Hasina yönetimi bilmelidir ki Allahu Teala zalimleri asla payidar kılmaz. Şehadete yürüyen İslami hareket liderlerinin tümünün onurlu ve kararlı tutumu, bu tür zalimliklerle muhalefeti bastırmayı ve İslami hareketi sindirmeyi hedefleyen Bangladeş hükümetinin çabalarının asla başarılı olamayacağının en somut göstergesi olmuştur. Bangladeşli kardeşlerimizle ve Cemaat-i İslami hareketi ile dayanışma içinde olduğumuzu belirtirken, insanlık vicdanını bu açık zulme karşı harekete geçmeye çağırıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Hükümetin kurduğu mahkemede yargılandı

Geçen Perşembe Yüksek Mahkeme, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan sorumlu tutulan Nizami hakkındaki idam kararını bir kez daha onamıştı. Dört yargıçtan oluşan mahkeme heyetine başkanlık eden Surendra Kumar Sinha, mevcut hükümet tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan Nizami'nin kararın yeniden gözden geçirilmesi için yaptığı başvurunun reddedildiğini açıklamıştı.

Kararla, eski İçişleri Bakanı Nizami hakkındaki iç hukuk yolları tükendi. Nizami, devlet başkanından af talep etme hakkına sahip ancak bu yolu kullanıp kullanmayacağı bilinmiyor. Daha önce Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen Cemaat-i İslam liderlerinden Abdülkadir Molla, Muhammed Kamaruzzaman ve Ali İhsan Mücahid, af talebinde bulunmamış ve asılarak idam edilmişlerdi.

Cemaat-i İslami'nin gençlik kolunun lideri olduğu ve bağımsızlık savaşı sırasında da Pakistan ordusuna destek verdiği ileri sürülen El-Bedr güçlerinin komutanlığını yapan Nizami, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından Pakistan ordusuyla iş birliği yapmak ve sivillere yönelik eylemlerin aralarında bulunduğu 16 suçlamayla yargılanmıştı. Mahkeme, 2014'te Nizami'yi ölüme mahkum etmişti. Nizami kararı temyiz etmiş, ancak Yüksek Mahkeme, 6 Ocak'ta kararı onamıştı.

Yüksek Mahkemenin kararını açıklamasının ardından Cemaat-i İslami'nin Başkan Vekili Makbul Ahmed ve Genel Sekreter Vekili Şafikur Rahman, halkı cumartesi günü barışçıl gösteri yapmaya, pazar günü de 24 saatlik genel greve çağırmıştı.

- Lider kadroyu hedef alan yargılamalar ve idamlar

Başbakan Şeyh Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009'da kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, şimdiye kadar 19 kişi hakkında karar aldı. Bunların büyük bir kısmı, ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami liderlerinden oluşuyor.

Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.

Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te ömür boyu hapse mahkum edilmiş, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrilmişti. Molla, 12 Aralık 2013'te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri olmuştu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede ölmüştü.

Hasina hükümetinin kurduğu mahkeme, 29 Ekim 2014'te Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Nizami'yi, 2 Kasım 2014'te de partinin Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan idama mahkum etmişti. Cezası, Yüksek Mahkeme tarafından 3 Kasım 2014'te onanan partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te idam edilmişti.

Mahkeme, 18 Şubat 2015'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdus Sobhan'ı dokuz suçlamanın altısından suçlu bularak idama mahkum etmiş, 16 Temmuz'da da bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ordusu tarafından kurulan Rızakar milis kuvvetlerine üye olduğu kaydedilen Furkan Malik'e ölüm cezası vermişti. Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Ali İhsan Mücahid'e 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle verilen idam cezası, 16 Haziran'da Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı.

Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama standartlarına uymadığını ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor.

Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek, halkı Hasina hükümetinin "devlet terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini belirtiyor.

Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.

Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık 1971'de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan'ı işgal etmişti. Pakistan askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971'de Doğu Pakistan yeni adıyla Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan da kararı kınamıştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da cuma günü Eyüp Belediyesi hizmet binası ve toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Bangladeş'te 75 yaşında bir mücahide, hiçbir dünyevi günahı olduğuna inanmadığımız insana idam kararı veren zihniyeti lanetliyorum. Her türlü girişimde bulunmuş olmamıza rağmen, burada kinin, nefretin bu denli yaygınlaşmasını ve şu ana kadar bu tür idamları yapan bir anlayışı, ben ne demokratik bir anlayış ne de adil bir yönetim olarak görüyorum." ifadelerini kullanmıştı.

Kaynak: AA / Güncel
title