Haberler

Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşması

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Avukat Şahinkaya: "Kimilerince 'rejimin güvencesi' olarak ilan edilen ve her gün sokaklarda yeni bir destan yazan polis, bu davada da kelimenin tam da sözlük anlamıyla ‘destan’ yazmaktan geri durmamıştır" "Unutulmamalıdır ki; bu topraklarda, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında bile vatan hainliği suçlamasıyla idam kararları verilmiş ve haklarında tutuklama kararı çıkartılmıştı. Bu sebeplerle, siz de bu temyiz incelemesinde bir karar vermekle aynı zamanda tarihteki yerlerinizi nasıl alacağınıza da karar vermiş olacaksınız"

Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.

Sanıklar Bilgin Balanlı, İbrahim Koray Özyurt, Tayfun Duman, Dora Sungunay, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli ve Ali Türkşen'in avukatı İbrahim Şahinkaya verilen öğle arasının ardından savunmasını yaptı.

Müvekkili Muharrem Nuri Alacalı'nın, Ankara bölgesi subay-astsubay listesini düzenlediği gerekçesiyle mahkum edildiğini söyleyen Şahinkaya, müvekkilinin belgeyi düzenlediği iddia edilen tarihi de içine alan 1 yıl boyunca ABD'de resmi görevli olduğunu anlattı.

ABD'de bulunduğuna dair belgeler, pasaport ve Genelkurmay Başkanlığının görevledirme yazısını mahkemeye sunduklarını kaydeden Şahinkaya, ancak mahkemece savunmalarına itibar edilmediğini belirtti.

Şahinkaya, müvekkili Şafak Yürekli'nin de 3 Ocak 2003'te Aksaz'da alternatif eğitim toplantısı yaparak, Suga Hareket Planı kapsamında suça iştirak ettiğinin öne sürüldüğünü dile getirdi. Yürekli'nin bu tarihte ABD, İsrail ve Türkiye'nin 30 Aralık 2002-3 Ocak 2003 tarihleri arasında, İsral'in Hayfa limanında ortak tatbikatta, "TCG Giresun" gemisinin komutanı olarak görev aldığını anlatan Şahinkaya, gemi jurnalini mahkemeye sunduklarını anlattı. İsrail açıklarındaki gemi içinden ve tatbikata ilişkin fotoğrafları slayt eşliğinde heyete gösteren Şahinkaya, fotoğraflarda müvekkilinin yanında dönemin Tel Aviv Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun da yer aldığının görüleceğini söyledi. Şahinkaya, Yürekli ile ilgili savunmalara da itibar edilmediğini dile getirdi.

-"F-16 kanadına mı yapıştırmışlar?"

Avukat Şahinkaya, mahkemenin gerekçeli kararında, "sanıklardan bazıları, isnat edilen suç tarihinde yurt dışında veya açık denizde olduklarını belirtmiş iseler de suç tarihinde teknolojinin ulaştığı aşama ve iletişimdeki kolaylık dikkkate alındığında, sanıklar arasında bilgi iletişiminin olabileceği göz önüne alındığında" denilerek, mahkumiyet kararlarının verildiğini belirtti.

Gerekçeli kararda, "olabileceği" denilerek olasılıktan bahsedildiğini ifade eden Şahinkaya, "Varsayıma dayalı hüküm kurulabilir mi? Somut bir şey söylenmesi gerekmez mi? İddiayı destekleyecek bir e-mail, cd gönderilmiş mi? Yurt dışında, açık denizde olan bu kişiler, F-16'nın kanadına mı yapıştırmışlar. Açık denizde gemiden dumanla mı haberleşmişler? Bu kadar varsayıma dayalı bir hükümle sonuca ulaşamazsınız" diye konuştu.

-"Yerin üstünde bile değil..."

Müvekkili Ali Türkşen'in dijital veri hazırlamakla suçlandığını belirten Şahinkaya, "Adam suç tarihinde ve saatinde yerin üstünde bile değil, suyun altına, SAT Subayı, dalış yapıyor" dedi. Türkşen'in bu bu dalışının TRT'nin bir programınca görüntülendiğini ifade eden Şahinkaya, görüntüleri ekrandan heyete izletti. Mahkemenin bu savunmaya da itibar etmediğini dile getiren Şahinkaya, "Teknoloji gelişti, suyun altına, kaya kovuğuna bilgisayar sakladı da veri hazırladıysa bilemem. Bu insan tutuklandı" dedi.

-"Kardak kayalıklarına Türk sancağını diken komutan"

Gerekçeli kararda, Ali Türkşen'in savunmasına neden itibar edilmediğine ilişkin tek bir satır bulunmadığını söyleyen Şahinkaya, "Ali Türkşen cezaevinde benimle konuşmak bile istemiyor. 'Ne yaparsan yap' diyor. Bu kadar haksızlık yapılan, avukatıyla bile görüşmeme noktasına gelen adam 1996 yılında Kardak kayalıkları krizinde Türk sancağını kayalıklara diken komutandır" diye konuştu.

Müvekkili Tayfun Duman'ın, belge hazırlamakla suçlandığı tarihte bulunduğu gemide denetleme olduğunun da belgelerle kanıtlandığını ifade eden Şahinkaya, "Bir gemi komutanı düşünün, annesi aynı tarihte beyin kanaması geçiriyor, ölümle pençeleşiyor. Gemide aynı anda denetleme var. Denetleme heyeti gelmeden hemen önce, arada gidecek, darbe belgesi hazırlayacak. Akıl, mantık buna isyan ediyor" değerlendirmesinde bulundu.

Avukat Şahinkaya, diğer müvekkili İbrahim Koray Özyurt'un başına gelenlerin, hukuk tarihinde az kişinin başına geldiğini ileri sürerek, müvekkili duruşma salonunda otururken, hakkında yakalama kararı çıkarıldığını, karar üzerine kendilerine savunma yaptırılmadığını öne sürdü.

-Destan yazan polis...

Avukat Şahinkaya, iki terörle mücadele şube polisinin, donanmada ele geçirilen verilerle ilgili hazırladığı tespit tutunaklarında, "Netice itibariyle Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan aramada elde edilen belgeler arasındaki Oraj Hava Harekat Planı ile ilgili olan belgelerin tamamının, söz konusu plan ile bütünlük arz ettiği, Oraj Planı ile ilgili Balyoz Darbe Planı Soruşturması kapsamında elde edilen bilgi ve belgeleri teyit edip doğruluklarını destekler nitelikte olduğu değerlendirilmiştir" ifadelerinin yer aldığını aktardı.

Şahinkaya, şu görüşleri savundu:

"Bu değerlendirmeleri anayasasında; 'bu devlet bir hukuk devletidir' yazan hiçbir ülkede kolluk yapamaz. Yaparsa, o hukuk devleti yalnızca kağıt üzerinde kalır. Soruyorum size, hukuki bir değerlendirme yaparak soruşturma savcısının yerine geçilen, hatta somut tutanaktaki gibi delil değerlendirmesi yaparak adeta hüküm verir gibi mahkeme ve hakimlerin yerine geçilen bir ülkede sanık haklarından, usul kurallarından, hukuk devletinden ve hukuka uygunlukla beslenip yeşeren demokratik bir yapıdan bahsetmek mümkün olabilir mi?

İşte, kimilerince 'rejimin güvencesi' olarak ilan edilen ve hergün sokaklarda yeni bir destan yazan polis, bu davada da kelimenin tam da sözlük anlamıyla 'destan' yazmaktan geri durmamıştır. İşin en acı tarafı, bu yanlı tutanakların, olduğu gibi iddianamelere yansıması ve nihayetinde savunmanın yoğun ve ısrarlı; 'bilirkişi raporu alınması' talebine rağmen olduğu gibi mahkeme kararlarına yansımasıdır. Görülmektedir ki yerel mahkeme, kolluğun yönlendirici, ideolojik anlayışında boğulmuştur."

- "Ömer Hayyam bile tutuklanacaktı"

Yerel mahkemenin yalnızca savunma hakkı kapsamında sarfedilen kimi sözler nedeniyle sanıkların ve avukatların bir çoğu hakkında suç duyuruları yapıldığını anlatan Şahinkaya, "Ve nihayetinde sözün bittiği yer anlamında, Ömer Hayyam'ın bir rubaisinden dörtlük okuyan meslektaşımız hakkında suç duyurusu yapıldığını gördük. Yani mahkemenin karşısına birini getirseniz, bu Ömer Hayyam deseniz o bile tutuklanacaktı" dedi.

-"Bu ve benzeri davalar, 'demokratikleşme adımı' olarak mı tarihe geçecek"

Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bugün içinde bulunduğu duruma düşürülemeyen Türk Silahlı Kuvvetlerinin dosya kapsamında yargılanan personeli hakkında ağır mahkumiyet kararları verildiğini söyleyen Şahinkaya,  savunmasına şöyle tamamladı:

"(Türkiye bağırsaklarını temizliyor), (darbecilerden hesap sorulmalı) çığlıkları altında başlayan henüz daha soruşturmanın başlarında yaşanan hukuk ve hak ihlalleri, bu sürecin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için başlatılan ve adil bir şekilde yürütülen bir soruşturma olmadığını açıklıkla göstermekte, bundan sonra yaşanacakların da farklı olmayacağının sinyallerini vermekteydi. Bu ve benzeri davalar bu güzel ülkede 'demokratikleşme adımı' olarak mı tarihe geçecek yoksa yürütmenin bir kolu haline getirilmeye çalışılan yargıyı kirleten ve hiç hak etmediği bir konuma sokan davalardan biri olarak mı anılacak hep birlikte göreceğiz.

Yaşanılan tüm bu haksızlıklar, tarihin tanıklığında yaşanmış ve tüm aktörler de tarihteki yerlerini şimdiden almışlardır. On yıllar sonra, bu yaşanılanların, tüm bu davaların ve özellikle sanıkların nasıl hatırlanacağını hep birlikte göreceğiz. Bugünün bağımlı medyasında 'darbeciler' olarak anılan müvekkillerimizin ve tüm sanıkların yarın 'güç' el değiştirdiğinde nasıl anılacaklarını da yine hep birlikte göreceğiz. Unutulmamalıdır ki; bu topraklarda, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında bile vatan hainliği suçlamasıyla idam kararları verilmiş ve haklarında tutuklama kararı çıkartılmıştı. Bu sebeplerle, siz de bu temyiz incelemesinde bir karar vermekle aynı zamanda tarihteki yerlerinizi nasıl alacağınıza da karar vermiş olacaksınız."

Avukat Şahinkaya, yerel mahkeme kararının bozulmasını, müvekkillerinin özgürlüklerinin kendilerine iade edilmesini istedi. - Ankara

Kaynak: AA / Güncel
DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Tunceli ve Ovacık Belediyesi'ne kayyum atanmasının ardından belediye önünde protestolar başladı

Kayyum kararının ardından belediye önünde protestolar başladı

Kayyum kararına tepkiler art arda geldi! Görevden uzaklaştırılan CHP'li başkan için dikkat çeken ifadeler

Görevden uzaklaştırılan CHP'li başkan için dikkat çeken ifadeler

title