Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşması
Avukat Öner: "Müvekkilim Şırnak Jandarma Komutanı Küsmez, tutuklandıktan sonra 35 kişinin katledildiği Uludere olayı gerçekleşmiştir. İddia edilen suçu işleyip işlemediklerini en iyi bilen kişi Necdet Özel'dir. Necdet Özel'in tanık olarak dinlenilmemesi de bozma sebeplerinden biridir" Avukat Özçelik: "Doğum izni, ücretsiz izin ve aldığı raporlar nedeniyle çocuklarıyla olan annenin aynı tarihlerde mevzuat çalışmalarına katılarak, bu suçu işlediğinin imkansızlığı ortada iken cezalandırılması başlıca hukuka aykırılık nedenleridir Avukat Pekşen: "Biz adaleti arıyoruz ve o sizin elinizde. Bu dava bir truva atı. Dava gerçekten çok önemli. Bu atı ülkemizden söküp atacak merci burası. Bu adaleti, bu yüce heyetin ortaya koyacağına ve bu kabusun biteceğine inanıyoruz"
Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Sanık Abdullah Cüneyt Küsmez'in avukatı Tamer Öner, müvekkilinin listelerde adı geçtiği için mahkum edildiğini belirterek, müvekkiliyle ilgili tespit edilmiş somut eylem, ıslak imza bulunmadığını savundu.
Müvekkili Cüneyt Küsmez'in Şırnak İl Jandarma Komutanı görevindeyken tutuklandıktan sonra Şırnak ilinin terörden büyük zarar gördüğünü ileri süren Öner, "Hatta 35 kişinin katledildiği Uludere olayı da bu tutuklamadan sonra gerçekleşmiştir. İddia edilen suçu işleyip işlemediklerini en iyi bilen kişi Necdet Özel'dir. Necdet Özel'in tanık olarak dinlenilmemesi de bozma sebeplerinden biridir" diye konuştu.
Cüneyt Küsmez'in 23 yıllık meslek hayatı boyunca inançlı, itikatı tam, hukuka bağlı yaşadığını söyleyen Öner, 70 yaşındaki annesi Nermin Küsmez'in son iki yılını Silivri'de geçirdiğini, Yargıtay'daki duruşmalara da ilk günden bu yana katıldığını anlattı.
Avukat Öner, müvekkilinin beraatına ve tahliyesine karar verilmesini istedi. Öner'in sözleri, Cüneyt Küsmez'in salonda bulunan annesi Nermin ve babası Mehmet Ali Küsmez'in ağlamasına neden oldu.
-"Müvekkilim suç tarihinde doğum izninde"
Deniz Hakim Albay Tülay Delibaş'ın avukatı Levent Özçelik, erkek sanıkların yanı sıra kadın sanık müvekkilinin de hapis cezasıyla birlikte "babalık ve kocalık haklarından" da men edildiğine dikkati çekti.
Özçelik, Delibaş'ın 2002'de riskli gebelik sonucu sezaryen ameliyatıyla doğum yaptığını ve 2003 Haziran ayına kadar aldığı raporlar nedeniyle görevinden uzak kaldığını belirtti.
Delibaş'ın, yeni doğmuş çocuğu ve 6 yaşındaki kızıyla, görev mahallinden uzakta olduğu dönemde mevzuat çalışmalarına katıldığı iddiasıyla suçlandığını söyleyen Özçelik, "Doğum izni, ücretsiz izin ve aldığı raporlar nedeniyle çocuklarıyla olan annenin aynı tarihlerde mevzuat çalışmalarına katılarak bu suçu işlediğinin imkansızlığı ortada iken cezalandırılması başlıca hukuka aykırılık nedenleridir" dedi.
Delibaş'ın ücretsiz izin ve raporlu olduğuna ilişkin belgelerin mahkemeye sunulduğunu ifade eden Özçelik, "13 Haziran 2003'te göreve başladığı, görev mahallinden kesintisiz 9 ay uzakta kaldığı dikkate alındığında, görevde hiç olmadığı 3 -5 Nisan 2003'te mevzuat çalışmasına katılması mümkün değildir" diye konuştu.
Müvekilinin 926 sayılı Askeri Personel Kanunu'nun, mevzuat değişikliği çalışmalarına katıldığı gerekçesiyle suçlandığını belirten Özçelik, mevzuat değişikliğine ilişkin taslağın Milli Savunma Bakanlığınca hazırlanarak, 24 Nisan 2008'de yasalaştığını kaydetti.
Avukat Özçelik'in savunması sırasında, zaman zaman Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul'a "Komutanım" diye hitap etmesi üzerine, Ertuğrul, "Doğal, samimi bir savunma yaptınız. Hatta o kadar kaptırdınız ki tarafıma bir kaç kez 'komutanım ' dediniz" dedi.
Bu sözler üzerine Özçelik, 28 yıllık askeri yargıçlık görevi sırasında "komutanım" tabirini kullandığı için heyete de böyle hitap etmiş olabileceğini söyledi. Özçelik, "Ayrıca siz de bu konuma, yüksek yargıçlar olarak fazlasıyla layıksınız" dedi.
-Avukat Haluk Pekşen-
Duruşmada, sanıklar Süleyman Namık Kurşuncu, Necdet Tunç Sözen, Kubilay Baloğlu, Mustafa İlhan, Yalçın Ergül, Rasim Arslan, Namık Sevinç, Şenol Büyükçakır, Ayhan Gümüş, Yusuf Volkan Yücel, Atilla Özler, Çetin Can, Osman Başıbüyük, Hüseyin Dilaver, Beyazıt Karatay, Nurettin Işık, Gürkan Yıldız ve Tevfik Özkılıç'ın avukatı Haluk Pekşen de savunmasına başladı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınını tebliğnamesini eleştiren Pekşen, tebliğnamede 67 sanık hakkında beraat istendiğini hatırlattı. Pekşen'in, "Bunlar, Necdet Özel'in komutan olduğu dömemde öğrencisi olan subaylardı. Bu bir 'hamili kart yakınımdır' ricası olabilir mi" sözleri üzerine Başkan Ertuğrul, Pekşen'i uyardı.
Ertuğrul, bu konunun daha önceki avukatlar aracılığıyla da dile getirildiğini, tebliğnamenin bağlayıcı niteliği bulunmadığını vurguladı. Yerel mahkemenin sanıklar yönünde kurduğu hükme yönelik savunma yapılmasını isteyen Ertuğrul, "Bunu artık bu şekilde abartıp daha detaya girdiğiniz için belirtiyorum. Siz nasıl görüşlerinizi izah ediyorsanız, tebliğname de bir görüştür. Burada önümüze getirdiğiniz yerel mahkemenin kurduğu hükümdür. Başsavcılığı töhmet altına sokucu bir konuyu detaylandırmanın pek yakışık olmayacağını düşünüyorum" dedi.
Avukat Pekşen, bu yorumun kamuoyu algısı olduğunu, bu nedenle aktardığını söyledi.
Ülkede toplumunu adalet hizmetlerinden hoşnut olmadığını, yapılan araştırmaların da bunu gösterdiğini savunan Pekşen, "Bu algının ortadan kalkması için yorulmadan hukuk konuşulmalı. Biz adaleti arıyoruz ve o sizin elinizde. Bu dava bir turuva atı. Dava gerçekten çok önemli. Bu atı ülkemizden söküp atacak merci burası. Bu adaleti, bu yüce heyetin ortaya koyacağını ve bu kabusun biteceğine inanıyoruz" diye konuştu.
-"İki kişinin bildiği sır değildir"
Planda yaklaşık 3 bin kişinin isminin geçtiğini anlatan Pekşen, "Sözde gizli belgeleri Türkiye'de neredeyse duymayan kalmamış. Hepimizin bildiği bir şey var, iki kişinin bildiği sır değildir ama 3 bin kişinin bildiği şeyden sır diye bahsediliyor" diye konuştu.
Pekşen, planın darbe planı olamayacak kadar dar kapsamlı olduğunu savunarak, şöyle konuştu:
"Bu nasıl darbe planı ki içinde İDO, AVM'ler, Tüpraş, Atatürk Havalimanının bir kısmı var, başka bir şey yok. Planda hükümet yok. Darbelerin en önemli lokomotif ayağı TRT yok. TBMM yok, Cumhurbaşkanlığı yok, Bakanlar Kurulunun akıbeti yok, Hazine yok, bankalar yok, Basın-Yayın Enformasyon yok. İDO'ya el koyacak... Buna darbe ciddiyeti verip de yargılamamız bile bende hukukçu şaşkınlığı oluşturdu. İkinci Ordu nerede, Ege Ordusu nerede? Dünyanın ilk varoşta yapılan darbe planı, İstanbul'da yaptık Ankara'ya geliyoruz. Hukukçu kimliğimizle, hukukçu saygınlığımızla tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor."
Planda yazdığının aksine Ege Denizi'nde hazırlık hareketleri ve icra hareketi niteliği taşıyacak bir uygulama olmadığını savunan Pekşen, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün girişimleriyle Ege'de güven artırıcı çalışmalar yapıldığını ve uçuşların fiili olarak azaltıldığını söyledi.
Mahkeme kararının gerekçesinde "Bütün bu gerçekler değerlendirildiğinde" ifadesiyle genel bir değerlendirme kullanıldığını ifade eden Pekşen, "Bu senaryoları tek tek değerlendirdiğinizde çöktüğü için genel bir gerekçeye yaslanılıyor. Çok üzücü olarak bunu aynen tebliğnamede de gördük. Somut gerçeklere indiğimizde çelişiyor, çatışıyor. İzahta güçlük çekiliyor ve bunların hiçbirisine ilişkin deliller toplanmıyor. Biz savunma olarak başka bir şey yapamayız, yardım ederiz ancak. Görevimiz dışında delil toplayıp getiriyoruz. Mahkeme toplamadı çünkü. Toplasaydı belki de son derece rahat bir yargılama geçirecektik" diye konuştu.
-"Nasıl olur da başka birimin subaylarına emir verir"
Belgeleri hazırlayan kişinin havacılıkla alakası olmadığının görüldüğünü ifade eden Pekşen, AVM'lerle ilgili bölümün de çok özensiz olduğunu söyledi.
Yalçın Ergün'ün bütün meslektaşlarından 5 sene önce general olmuş, 95 tane üstün hizmet madalyası almış, emsallerinde olmayacak şekilde uluslararası toplantılara davet edilen bir asker olduğunu anlatan Pekşen, "Bu kişi yazıyor, 'gidin Bursa, Çanakkale, Yalova'daki büyük alışveriş merzelerinin mevkisi, kapasitesi, ürün miktarını bildirin' diyor. 2008 tarihinden önce bu bahsedilen illerde alışveriş merkezi yok. Bu titirdeki bir general nasıl böyle bir emir verir" dedi.
Emir listesinde ismi geçenlerden sadece üçünün sanık olduğunu belirten Pekşen, emir verilen kişilerin başka bir komutanlığın subayların başka bir birimde yer almasının listedeki en büyük çelişkilerden olduğunu söyledi.
Pekşen, "Hava Harp ifadesini görünce şaşırmışlar, Hava Harp Okulu Yeşilköy'de, emri veren Yalçın Ergün orada, Hava Harp Akademisi Levent'te, emir yazılan kişiler Leven'te. Nasıl olur da başka bir birimin subaylarına emir verebilir" diye konuştu.
Avukat Haluk Pekşen, verilen öğle arasının ardından savunmasına devam edecek. - Ankara