Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşmasına Devam Edildi
Avukat Dizdar "Keşke yerel mahkeme delilleri tam incelese ve isteklerimizi yerine getirseydi burada karşınıza gelmeyebilirdik.
Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Sanıklar Yusuf Afat, Zafer Erdin İnal, Ahmet Sinan Ertuğrul, Nuri Selçuk Güneri, Fahri Can Yıldırım, Önder Çelebi, Mehmet Cem Okyay, Berker Emre Tok, Bülent Olcay, Mete Demirgil, Aşkın Üredi, Nuri Üstüner ve Engin Kılıç'ın avukatı Günizi Dizdar, müvekkili Ahmet Sinan Ertuğrul'un, 5 geminin komutanı ve büyükelçi seviyesinde bir amiral olduğunu söyledi.
Dizdar, Ertuğrul'un, tüm bilgi, belge ve bilirkişi raporlarıyla suçsuzluğunun ispat edildiğini ancak bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğunu savundu.
1. Ordu Komutanlığında düzenlenen seminere katılmanın suç olmadığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu seminerlerin 2 yılda bir yapıldığını söyleyen Dizdar, müvekkilinin de seminerin koordinatörü olduğu gerekçesiyle 18 yıl hapis cezasına mahkum olduğunu ifade etti.
Sanıkların mahkumiyetini neden olan belgelerin çelişkili, birbirini doğrulamayan veriler içerdiğini ileri süren Dizdar, şu görüşleri dile getirdi:
"Keşke yerel mahkeme delilleri tam incelese ve isteklerimizi yerine getirseydi burada karşınıza gelmeyebilirdik. Bir kimse bile suçluysa, biz kimsenin anne babası değiliz, darbeden biz de zarar göreceğiz. Ama 2-yıl 10 ay tutuklular, çok ciddi mağduriyet var. Herkesin evleri yanıyor. Meslek, kariyer, gitmiştir. Bunlar kolay şeyler değil."
Müvekkili sanık Aşkın Üredi'nin, imzasız, hangi bilgisayarda nasıl üretildiği bilinmeyen dijital veriler nedeniyle suçlandığını söyleyen Dizdar, "Hazırlanan yazışmalarda, amirale emir veren yüzbaşılar mı ararsınız, neler neler... Yazışmalarda, on binlerce şüphe var. Şüpheden sanıkların hiç biri yararlanmamıştır. Sadece adı geçme suçunu işlemiştir. Suça ilişkin eylem tespit edilememiştir. Eylem yok, izleme, ses kaydı, veri ürettiğine dair bir şey de yok. 16 yıl. Merhameten değil, hukuketen, hukuku tecelli ettireceksiniz. Memleketin evlatlarına çok yazık oldu" diye konuştu.
-"Henüz hükümet kurulmamıştı"-
Müvekkili Berker Emre Tok'un 2 yıldır tutuklu olduğunu belirten Dizdar, isnat edilen fişleme, izleme ve takip suçu tarihinde henüz darbe yapılacağı iddia edilen hükümetin kurulmadığını söyledi. Dizdar, "Müvekkilimin, ortada 1. Ordu semineri yokken, oluşmamış bir hükümete karşı harekete geçtiği iddiası mantıken ve hukuken ne kadar mümkün? Yüksek anlayışınıza sığınıyorum. Kuyumcu 1 gram yanlış tartsa ödemiyoruz. Bunlar insan, bunlar aile, bu muamele bizi çok incitiyor, bu olamazlıklarla 16 yıl mahkumiyet veriliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Müvekkili Engin Kılıç'ın ise her celse vareste tutulmasına rağmen geldiğini ancak iyi halden indirim uygulanmadığını ifade eden Dizdar, "Kanuna, nizama o kadar saygılı, o kadar ürkek insan ki bunlar ama sadece hukuktan ürküyorlar. Sizlere sonsuz güveniyorlar. Bize gösterdiğiniz muhabbet çok çok etkiliyor onları. Fiziki şartları soruyorlar, 'beni iyi anlattın mı' diyorlar. Hepsini iyi anlatacağım" diye konuştu.
Belge hazırladığı iddia edilen tarihte Kılıç'ın suyun 243 metre su altında, dalışta olduğunu ifade eden Dizdar, "Gerçekten içimiz yanıyor, hakikaten bu bir hukuk değil. Bu insan hikayelerine kulak verdiğiniz için size ayrıca teşekkür ederim" görüşünü paylaştı.
Müvekkili Fahri Can Yıldırım'ın da 1. Ordu Komutanlığındaki seminere katılmadığını, bu tarihte ameliyat sebebiyle hastanede yattığını belirten Dizdar, kendisine hiçbir görev verilmediğinin görüldüğünü ifade etti. Dizdar, "Müvekkilim amiral, Başbakan ve Cumhurbaşkanı oluru olmadan amiral olamıyor. Böyle bir adamı tutmuşlar bir de amiral yapmışlar" ifadesini kullandı.
Savunmaları hassasiyetle dinleyen heyete teşekkür eden Dizdar, "Çok önemli bunlar bizim için. Dinletemedik çünkü. Bu kadar ağır hasarı, bu kadar dikkatsizliği ben hukuk sistemimize yakıştıramam. Eğer zerre kadar hakikate ışık tutabileceksem avukat olarak, artık sizin çabalarınızın ne mertebede olduğunu herkes takdir edecek" şeklinde konuştu.
"Yargı yanıltılmak suretiyle savaş zamanı içeriye alamayacağı bu kadar komutanı tutsak olarak içeride tutuyor bu global güç" diyen Dizdar, müvekkili Mete Demirgil'in, dijital veri hazırlamakla suçlandığını, anılan dönemde askeri veya sivil ortamda bilgisayar ağı sistemi ve bilgisayarı olmadığını, bunun ispat edildiğini savundu.
-"Devletin yargı organlarını hedef alan söz ve davranışlardan önemle kaçınılmasını istiyorum"
Araya giren Başkan Ertuğrul, "Savunmanın dokunulmazlığı bağlamında amacımız savunmayı kesmemek ancak devletin yargı organlarını hedef alan ve onu küçük düşürmeye yönelik söz ve davranışlardan önemle kaçınılmasını istiyorum. Duruşmanın, hiçbir avukat, basın mensubu hakkında hukuki, cezai takibata mahal bırakılmadan bitirilmesini istiyorum ancak bizi zorlamayın. Bu konuda kastınızı aştığınızı düşünüyorum, 'tutsak' kelimesi, bunun devletin yargı organlarıyla yapıldığını söylemek düşündürücüdür. Bu duruşmaya nasıl başladıysak öyle bitirelim" uyarısında bulundu.
Avukat Dizdar, bunun üzerine "Çok özür dilerim, afedersiniz sayın başkanım" diye karşılık verdi. Başkan Ertuğrul, "Sayın Dizdar, benim kastettiğim düşman esir alınır, sanık tutuklanır" dedi. Dizdar, asla böyle bir kastı olamayacağını belirterek, savunmasını sürdürdü.
Müvekkili Nuri Üstüner'in kızını okula göndermek için emekli olmak zorunda kaldığını ve öyle Silivri'ye gittiğini anlatan Dizdar, "Merhameten değil de deliller yerini bulmadığı için beraatini istiyoruz" ifadesini kullandı.
Müvekkili Yusuf Afat'ın 40'ın üzerinde takdir madalyası olan deniz piyade subayı olduğunu anlatan Dizdar, "Denizlerde ne yapılabilir, hükümet aleyhine nasıl bir şey yapılabilir? Takdirlerinize sunuyorum. Delil olmadığı için verilen hükmün insafsızlık olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Dizdar, müvekkili Zafer Erdim İnal'ın ise suç isnadı yapılan dönemde ateşelik mesafesinde görevde olduğunu söyledi. - Ankara