Haberler

Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşması

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Emekli Orgeneral Fırtına'nın avukatı Akalın, 60 sanık adına hazırlanan savunmayı okumayı sürdürdü.

Emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller H. İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasında, sanık Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, 60 avukat adına hazırlanan 404 sayfalık ortak savunmayı okumayı sürdürdü.

Duruşmaya verilen öğle arasının ardından savunmasına devam eden avukat Kazım Yiğit Akalın, sanıkların hüküm giydiği "Anayasal düzeni değiştirme" suçunun cebir ve şiddet kullanılarak yapılabileceğini belirtti. Akalın, bu suçun işlenebilmesi için mutlaka cebir ve şiddetin varlığının arandığını aktardı.

Suçun işlenmesinin ancak cebir kullanarak mümkün olduğunu savunan Akalın,  yerel mahkemenin varsayılan eylemlerde icra haraketlerine geçildiğini kabul ettiğini ve karara vardığını öne sürdü.

Müvekkili Halil İbrahim Fırtına'nın "Sözde Balyoz Planı"yla ilgili bir faaliyette bulunmadığını savunan Akalın, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu ve bozulmasını istedi.

Eylemin hazırlık aşamasında kaldığını ve müvekkilinin cezalandırılmaması gerektiğini öne süren Akalın, "Planların hazırlanmasına ilişkin eylemleri icra haraketi sayan mahkeme kararı, imajsız ve sahteliği tespit edilmiş dijital verilere dayanmaktadır. Sahtelik iddiaları hiçbir şekilde araştırmadan yapılan değerlendirme hukuka aykırıdır" dedi.

-"Hiçbir eylem gerçekleştirilmedi"-

Belirtilen hiçbir eylemin gerçekleşmediğinin sabit olduğunu iddia eden Akalın, "Herhangi bir yurtsever seferber edilmemiş, kadro bertaraf edilmemiş, belirlendiği söylenen kadro göreve getirilmemiş, kamu görevlileriyle ilgili kilit görevler devralınmamıştır" diye konuştu.

AK Parti hükümeti veya görev alan bakanların davada mağdur, müşteki olarak yer almadıklarını, katılma talebinde bulunmadıklarını belirten Akalın, "Mağdur konumunda bulunanlar cebir veya şiddet hissetmemişlerdir. Suça teşebbüste icra hareketlerinin gerçekleştirildiği yolunda mahkeme kararını kabul etmek mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.

"Planların doğru olduğu varsayılsa bile ortada planlamayı aşan bir icra hareketinin olmadığı açıktır" ifadesini kullanan Akalın, cebir ve şiddet unsarlarının bulunmamaması nedeniyle, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesi uyarınca ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğunu savundu.

Akalın, mahkeme kararında, Çetin Doğan'ın kalp ameliyatı olması nedeniyle planın hayata geçerilmediğinin iddia edildiğini dile getirerek, "Plan olduğu ve bu kadar sanığın katıldığı kabul ediliyorsa bir kişinin ameliyat olması nedeniyle darbenin gerçeklemediği senaryosu tamamen gerçek dışıdır. Doğan, kalp ameliyatı olmuş ve 1 ay sonra görevine dönmüştür" dedi.

Akalın, mahkemenin, sanıkların darbeyi neden gerçekleştiremedikleri konusunda varsayıma dayanarak yorum yaptığını öne sürdü.

Davada yargılanan kişilerin asker olduğunu ve soruşturmanın başladığı tarihteki yasalar gereği sanıkların askeri yargı kurumlarında yargılanmaları gerektiğini ifade eden Akalın, ancak yargılamanın, görevsiz savcılık ve mahkeme tarafından yapıldığını, bunun anayasaya aykırı olduğunu savundu.

-Hukuka aykırı deliller-

Davanın Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'nun getirdiği bavul içindeki belgelerle açıldığını aktaran Akalın, Baransu'yu "Gazeteci muhbir" olarak tanımladı. Her dijital verinin özüt (hash) değerinin birbirinden farklı olduğunu anlatan Akalın, delil olarak kabul edilen CD'lerin içeriğinin değiştirildiğini ileri sürdü.

CD'de bir virgül bile değişse, tekrar imajı alındığında özüt değerinin de değiştiğini belirten Akalın, dijital verilerin alınmasına dair tutanaklar karşılaştırıldığında suç delillerinin olduğu iddia edilen CD'lerin özüt değerlerinin farklı olduğunu savundu.

Soruşturma aşamasındaki bilirkişi incelemesinin de hukuka aykırı olduğunu iddia eden Akalın, "Görevlendirilen bilirkişilerin tarafsızlıkları ve bağımsızlıkları tartışmalıdır. Yasanın öngördüğü şartları taşımamaktadır" dedi.

Akalın, savcılığın isim belirterek TÜBİTAK'tan bilirkişi istediğini ve talep edilen kişinin bilirkişi olarak görevlendirildiğini anlatarak, "Bir yandan savcılık yazı yazarken, diğer yandan bilirkişiye yemin yaptırılmaktadır" diye konuştu. Akalın, TÜBİTAK'ın Başbakanlığa bağlanması nedeniyle bu kurum tarafından bilirkişi heyeti oluşturulmasının da hukuka aykırı olduğunu savundu.

Şüpheliler lehine delillerin bir bölümünün gizlendiğini, bir bölümünün gerçeğe aykırı sayıldığını öne süren Akalın, "Cumhuriyet savcılığınca resmi kurumlara yazılan yazıların bazıları gizlenmiş, soruşturma dosyasına konulmamıştır. Resmi kurumlardan gelen 6 klasör adli emanete kaldırılmıştır" dedi. Akalın, söz konusu klasörlerin suçlamalarla ilgili zaman çelişkilerini ortaya koyduğunu söyledi.

-Başkan Ertuğrul'dan sanık avukatına teşekkür-

Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, "Sayın Akalın, sesinizin tonu, vurgularınız çok etkileyici, çok güzel bir savunma teşekkür ederim. Yazılı metnin dışına çıkıldığında çok daha güzel oluyor. Bunu belirtmek istedim" diyerek araya girdi. Teşekkür eden Akalın'ın talebi üzerine duruşmaya 5 dakika ara verildi.

Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan, arada, Başkan Ertuğrul'un sözleriyle ilgili, "Uzun süre sonra bir hakimden iyi bir şey duyduk" dedi. Duruşmanın başında, avukatların savunma sırası konusundaki talebinin Başkan tarafından reddedilmesi nedeniyle moral bozukluğu yaşadıklarını belirten Doğan, Ertuğrul'un sözlerine şaşırdığını söyledi.

-"Lehe rapor saklandı"-

Aranın ardından savunmasına devam eden Akalın, 1. Ordu Askeri Savcılığının, Hakan Erdoğan ve Ahmet Erdoğan'ın hazırladığı iki ayrı bilirkişi raporunu İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gönderdiğini ancak tamamen sanıklar lehine olan Hakan Erdoğan'ın raporunun dosyaya konulmadığını belirtti. Söz konusu raporu kovuşturma aşamasında tesadüfen öğrendiklerini aktaran Akalın, "Lehe olan raporun saklanması ve iddianamede kullanılmaması, görevi kötüye kullanarak adil yargılamayı etkileme çabasının açık göstergesidir" ifadesini kullandı.

"Kimse tarafından duyulmamış, görülmemiş, bilinmeyen bir darbe planıyla karşınızdayız" diyen Akalın, yargılamanın yapılacağı mahkemenin hakiminin duruşmadan 2 gün önce görevden alınmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü.

Duruşmaların, İstanbul'a 104 kilometre uzaklıktaki Silivri'de yapıldığına değinen Akalın, "Duruşmaların, ulaşılması güç bir yerde yapılması bu mahkemenin olağanüstü olduğunun göstergesidir. Orada telefonlarımızı savunma olarak salona sokamadık. Burada daha yüksek mahkemede telefonlarımızı yanımıza alabiliyoruz" dedi.

Akalın, yerel mahkemede karar veren hakimlerin bir an bile tarafsız olmadıklarını, ön yargıyla hükme vardıklarını iddia ederek, savunmaya söz verilmediğini, dava devam ederken CD'leri hiç göremediklerini, gizli denilen içeriklerin gazetelerde peyderpey yayımlanmasnın da adil yargılama yapılamayacağı şüphesini doğurduğunu iddia etti.

-"Yargılamadaki en onur kırıcı davranış"-

Yargılama aşamasındaki en onur kırıcı davanışı, mahkemede ses kayıtlarının alındığı gün yaşadıklarını dile getiren Akalın, mahkemede bir gün salona girdiklerinde, tavandan iplerle sarkıtılan mikrofonlar gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Diğer avukatlarla salonda otururken konuştuğumuz her şeyin kaydedildiğini düşünün. Mahkeme tavandan aşağıya ses kayıt cihazları sarkıtarak konuşmaları tamamen kayıt altına aldı. Mahkeme, bu uygulamasıya savunma hakkını ihlal etmiştir. Duruşma salonuna girerken ayakkabılarımızı, kemerlerimizi bile çıkararak kontrollerden geçtik, cep telefonlarımız alındı. Mahkeme bizi huzursuz ederek baskı altına almaya çalışmıştır."

Sanık müdafileri olarak savunma haklarının kısıtlanması nedeniyle duruşmalara girmediklerini belirten Akalın, ancak mahkemenin müdafiler olmadan duruşmalara devam ettiğini, sanıkların avukatlarını değiştirmeye zorladığını ileri sürdü.

Mahkeme başkanının hukuk dışı davrandığını, açıklamalarıyla ihsası reyde bulunduğunu iddia eden Akalın, mahkeme başkanı ve üyeler hakkında tarafsızlıklarını yitirdikleri gerekçesiyle HSYK'ya şikayette bulunduklarını, tazminat davası açtıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını aktardı.

Akalın, yargılama sürecinde delillerin ortaya konulması ve tartışılması safhasının da atlandığını ileri sürdü. Başkan Ertuğrul'un yarın devam edilmek üzere ara vereceğini söylemesi üzerine Akalın, savunmanın 110 sayfasını okumayı tamamladığını belirtti.

Duraşmaya yarın sabah Akalın'ın savunmasıyla devam edilecek.

Öte yandan, Balyoz Davası sanıklarına destek vermek için Yargıtay önünde bekleyenlerden küçük bir grup, Genelkurmay Başkanlığı karargahına yürüdü.

Taleplerini içeren dövizleri, karargah önünde açan gruba, nizamiyedeki görevli askerlerce uyarıda bulunuldu. Polis ekiplerinin de olay yerine geldiği eylemde, emekli subay olduklarını belirten gruptakiler, bir süre karargah önünde bekledikten sonra yeniden Yargıtay binası önüne döndü. - Ankara

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title