Balyoz Davasının Gerekçeli Kararı
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 325 kişinin ceza aldığı Balyoz davasının gerekçeli kararını açıkladı.
"Balyoz Planı" davasının gerekçeli kararında
" Çetin Doğan'ın seminerdeki asıl amacı gizlediği belirtilerek, seminer görüntüsü altında, darbeyi gerçekleştirmek amacıyla yapılan çalışmaların prova edildiği kaydedildi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli karar, 6 ana bölüm halinde hazırlandı. Birinci bölümünde, sanıklar hakkında düzenlenen iddianamelere, iddianamelerde sanıklara yöneltilen suçlamalara ve sonrasında da iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına yer verilen gerekçeli kararın ikinci bölümde ise, sanıkların soruşturma ve yargılama aşamasında yaptıkları savunmalar anlatıldı.
Üçüncü bölümde, sanıkların lehine ve aleyhine olan bütün deliller, dördüncü bölümde delillerin değerlendirilmesi, gerekçe ve kabul kısmı ele alınan kararın beşinci bölümde de, sanıklar ve müdafilerinin deliller ve yargılama aşamasıyla ilgili ileri sürdükleri itirazları tartışıldı.
Gerekçeli kararın altıncı bölümde de sanıkların bireysel hukuki durumları değerlendirilerek, mahkemenin hüküm kararına yer verildi.
İstanbul cumhuriyet savcılarınca aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına ile emekli Oramiral Özden Örnek'in de bulunduğu sanıklar hakkında düzenlenen dava kapsamındaki ilk iddianamenin özetlenerek anlatıldığı gerekçeli kararda, Gölcük Donanma Komutanlığı ile sanıklardan Hakan Büyük'ün Eskişehir'deki evindeki yapılan aramalardan sonra hazırlanan dava kapsamındaki ikinci ve üçüncü iddianameler de özet olarak yer aldı.
Ardından davaya giren cumhuriyet savcılarınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaaya da yer verilirken, sanıkların savunmaları bölümünde ise savcılık, nöbetçi hakimlik ve mahkemede verdikleri "dijital verilerin sahte olduğu" iddialarına ilişkin ifadeleri anlatıldı.
Gerekçeli kararın deliller bölümünde ise, gazeteci Mehmet Baransu'nun 21 Ocak 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na müracaat ederek, içinde taranmış vaziyette belgeler ve ses kayıtlarının bulunduğunu belirttiği 3 adet DVD ve 1 adet CD'yi teslim etmesinin ardından soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.
Bu DVD'ler ve CD'den çıkan belgelere yer verilen gerekçeli kararda, "Balyoz Güvenlik Harekat Planı" kapsamında oluşturulan listeler de başlıklar halinde yazıldı. Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde yapılan aramada elde edilen deliller, seminer ses kayıtlarında dava sanıklarının konuşmaları, dosyadaki bilirkişi raporları, aralarında eski genelkurmay başkanlarından emekli orgeneraller Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un da bulunduğu duruşmada dinlenen tanıkların beyanları da gerekçeli kararda ele alındı.
-Sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi-
Gerekçeli kararın "sanıkların hukuki durumlarının değerlendirmesi" bölümünde ise ilk sırada sanıklardan Çetin Doğan yer aldı.
Doğan'ın seminerde "Egemen Harekat Planı"nın görüşüldüğünü söyleyerek, bu planın konusunun özellikle Trakya sınırından ülkeye gelecek bir tehdit karşısında yapılacak harekata ilişkin değerlendirmeler ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğunu beyan ettiği vurgulandı.
Ancak seminer ses kayıtları incelendiğinde, "seminerde asıl ağırlık verilen hususun irtica ve içe dönük ordu geri bölgesiyle ilgili düşünceler olduğu" vurgulanan gerekçeli kararda, Doğan'ın Yunanistan ile ilgili sorunun seminerdeki tali bir konu olduğunu dile getirdiği kaydedildi.
Yunanistan ile NATO gibi aynı güvenlik ittifakı içinde bulunulmuş olması nedeniyle asıl konuşulması gereken hususun ordu geri bölgesindeki sorunların tartışılması gerektiğinin sanık tarafından vurgulandığı ifade edilen kararda,
"Bu kapsamda da seminerin bir plan seminerinden ziyade sanki Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma (EMASYA) toplantısı, sıkıyönetim hali ya da deprem, sel, doğal afetler karşısında alınacak tedbirler gibi birçok konuyu kapsadığı, sanığın seminerde asıl amacı gizleyebilmek için de yerine göre iç güvenlik, sıkıyönetim ilanı edilmesi, EMASYA toplantısı, doğal afetler gibi gerekçeleri üretmeye çalıştığı, bu nedenle de seminerin rutin bir plan semineri olmadığı, seminer görüntüsü altında amacın darbeyi gerçekleştirmek olması nedeniyle yapılan çalışmaların provası olduğu" ifadelerine yer verildi.
-Seminere katılan sanıklar önceden hazırlık yapmış-
Kararda, seminere katılan ve hakkında kamu davası açılan sanıkların, seminerden önce, darbe gerçekleştiğinde yapılacak işlemler, listelemeler gibi çalışmaları yaptıkları, yapılan çalışmaları da sunmak için seminere katıldıkları vurgulandı. Plan çalışmasına katılanların, Olasılığı En yüksek Tehlikeli Senaryo adı altında, "Balyoz Hareket Planı" ile ilgili görüşmeler yaptıkları, seminere belirli sayıda, "Balyoz Harekat Planı" hakkında bilgisi olan kişinin yanı sıra bu plandan habersiz olan katılımcıların da bulunduğu belirtildi.
Kararda, bu nedenle bizzat seminere katılmanın ve seminer içerisinde konuşulanların tamamının gerçek anlamını sadece bilmesi gereken kişilerin bildiği vurgulandı.
Doğan'a plan semineriyle ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gönderilen emirde, "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo'nun oynanmaması bildirilmiş olmasına rağmen, sanığın ısrarcı kişiliği nedeniyle üst komutanlıktan izin alınmadan, Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo'nun l. Ordu Plan Semineri'nde oynanmasını emrettiği", diğer sanıklardan Süha Tanyeri'nin de bu konuda çekilen sıkıntıyı bizzat savunmalarında anlattığı dile getirilen kararda, Çetin Doğan ile ilgili bölümde şu ifadelere yer verildi:
"Doğan'ın 7. kaset içerisinde geçen yapmış olduğu esprinin yanlış anlaşıldığını, gözlemcilerin kendilerine bağlı olmayıp başka askeri birimlerden gelmiş olmaları nedeniyle onları kastederek 'gitmeyin diyemem, işte ama burada kalın diyorum, hani adam göndermedi, ihtilal yapıyor' diye kendisinin bir espri yaptığını beyan etmiştir. Bu sözler şakadan ziyade sanığın gerçek fikridir. Ordunun en üst rütbesinde bulunan bir kimsenin aldığı eğitim, mesleki ciddiyet ve disiplin, seminerdeki Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo'ya verilen anlam da nazara alındığında bu sözlerin şaka olarak söylendiği kabul edilemez.
Sanık huzurdaki savunmaları sırasında 'seminerde darbe planı görüşüldü' şekliyle beyanda bulunmuş olmasına rağmen, bunun zabıtlara yanlış geçtiğini, zabıtların yanlış yazıldığını belirterek itiraz etmesi üzerine, sanığa ilgili celsedeki görüntü ve sözleri gösterildiğinde, sanığın ağzından bu sözlerin aynen çıktığı ve çözümlemenin de doğru olarak yapıldığının anlaşılması üzerine, bu sefer sanığın dil sürçmesi olduğunu, amacının bu olmadığını, yanlış söylediği bu sözün avukatları tarafından sonraki açıklamalarda düzeltildiğini beyan etmiştir.
-Doğan "darbe planı"nı ağzından kaçırdı-
Ancak, sanığın bu sözlerinin gerçek amaç ve kastını gösterdiği, sanığın ve seminere katılan ve mahkum olan diğer sanıkların yargılama boyunca seminerde darbe planının görüşüldüğünü saklamaya çalıştıkları, bu yönde yoğun gayret gösterdikleri, ancak sanık Çetin Doğan'ın savunma sırasındaki bir anlık dalgınlıkla seminerde asıl görüştükleri konunun darbe planı olduğunu ağızdan kaçırdığı, diğer deliller de gözetildiğinde bunun bir dil sürçmesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir."
Gerekçeli kararda, Doğan'ın yine huzurdaki savunmalarında meslek hayatı boyunca hiçbir zaman siyasete bulaşmadığını, siyasetle işinin olmayacağını, ancak asker olarak Cumhuriyet'e karşı olacak davranışlara da sessiz kalamayacağını söylediği ifade edilerek, bunları dile getirmesinin, "sanığın kişiliği itibariyle seçim yoluyla gelmiş bulunan hükümetlere karşı sanki hükümeti, siyaseti kontrol edermişcesine bir tavır takındığının göstergesi" olduğu kaydedildi.
Doğan'ın bu sözlerinin, ordunun, hükümetin üstünde bir konumu olduğu veya ordunun hükümeti denetleme, faaliyetlerini kontrol etme gibi bir görevinin bulunduğu anlamına geldiğine dikkat çekildi.
Gerekçeli kararda, Doğan'ın duruşmalardaki hal ve tavırlarına da yer verilerek, sanığın mahkemeye karşı saygısız hareketler sergilediği, bazı konuşmalarında mahkemeyi zan altında bırakmaya çalıştığı ifade edildi.
Kararda, "Sanığın yargılamanın seyri esnasında genel olarak mahkemeyi takmaz ya da umursamaz bir tutum ve tavır içerisinde olduğu, bu şekilde sanığın
"Balyoz Harekat Planı" kapsamındaki atılı suça iştirak ettiği, delillerin değerlendirilmesi bölümünde anlatılan gerekçeler ve mevcut yukarıdaki belgeler karşısında savunmalarına itibar edilemeyeceği, sanığın sübuta eren eyleminde, 1. Ordu Komutanlığı merkezli cunta oluşumunun lideri konumunda olduğu, eylemin gerçekleşmesi halinde sonucun bütün ülkeyi ve milleti etkileyecek olduğu, tehlikenin ağırlığı, sanığın konumu, suç işleme hususundaki kastı nazara alınarak cezalandırılmasında üst hadden hüküm kurulması gerektiği, huzurdaki tutum ve davranışları göz önüne alındığında da sanık hakkında takdiri indirim sebeplerinin uygulanmaması gerektiği vicdani kanısı ile sanığın cezalandırılmasına karar verildiği" anlatıldı.
Muhabir: Hanife Sevinç
Yayıncı: Sabri Çelebioğlu - İSTANBUL