Haberler
Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

Balyoz Davası Temyiz Duruşması Yargıtay'da(4/son)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

60 avukatın hazırladığı 400 sayfalık savunmayı okuyan Avukat Akalın, Silivri'deki yargılamalar sırasında müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların bile kayıt altına alındığını ifade ederek, "Sanık avukatları olarak kemerlerimiz ve ayakkabılarımız"...

60 avukatın hazırladığı 400 sayfalık savunmayı okuyan Avukat Akalın, Silivri'deki yargılamalar sırasında müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların bile kayıt altına alındığını ifade ederek, "Sanık avukatları olarak kemerlerimiz ve ayakkabılarımız çıkartılarak arandık ve duruşma salonuna girebildik 361 sanıklı Balyoz Davası'nın temyiz duruşması Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde ilk günkü oturumu tamamlandı. Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul'un savunma nedeniyle Avukat Kazım Yiğit Akalın'ın teşekkür ettiği duruşmada Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan'ın "Başlangıçta avukatlarımızın uzun süre yaptıkları hazırlıklar konusundaki talebini hakim reddedince moralimiz bozuldu. Uzun süre sonunda bir hakimden iyi bir şey duyduk" demesi dikkat çekti.

Balyoz Davası'nda en son eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasının ilk günkü oturumu Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde sona erdi. Duruşmaya CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile CHP milletvekili Emine Ülker Tarhan da izledi. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda sanık emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, 60 avukatın hazırladığı 400 sayfalık savunmanın 110 sayfasını okudu. Duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek. Avukat Akalın, yasalara göre Anayasal düzenin ancak silah kullanılarak gerçekleştirilmesi gerektiğini belirterek kanunlara göre bu suçun işlenmesi için cebir ve şiddetin aranması gerektiğinin altını çizdi. Kanunla tanımlanan fiilin cezalandırılması için fiilin aynen gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Akalın, ceza kanunda yer almayan unsurların suçlamalar ilave edildiğini savundu. İddianamede ve mahkeme kararında sanıkların hükümeti devirme planlarına yönelik iddia ve kabullerle yer aldığını ifade eden Akalın, planda adı geçen komutanların emekli olup olmadıklarının dahi mahkeme tarafından incelenmediğini kaydetti. Mahkemenin kararının hatalı olduğunu ve bozulması gerektiğini belirten Akalın, "İbrahim Fırtına ve Özden Örnek terfi edip Hava ve Deniz Kuvvetlerine komutan olmalarına rağmen Balyoz Planı hakkında bir girişimde bulunmamıştır. Mahkeme bu durumu da dikkate almamıştır. Eksik soruşturma nedeniyle bu kararın bozulması gerekmektedir" dedi.

-"BİR VARSAYIM ÖNYARGI İLE CEZALANDIRILMIŞTIR"-

Savunmasında Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararlarına atıfta bulunan Akalın, "Sahteliği bilimsel olarak kanıtlanmış dijital veriler ile hüküm verilemez. Deliler imzasızdır ve hukuka aykırıdır. Bir belgede icra ifadesinin yer alması cezada icra olarak değerlendirilmesi anlamına gelmez. Bu konuyla ilgili özel bir yönetim görevlendirilmemekte, kadrolarda bir değişiklik yapılmamıştır. İddia makamı ve yerel mahkeme, iddiaların sabit olduğunu kabul edilse bile olayın planlama aşamasında olduğu kabul edilmelidir. Dava konusu olayda cebren yapılmış bir hareket bulunmamaktadır. Bir varsayımla karar verilmesi cebir ve şiddet içeren somut bir olgu olmadığının mahkeme tarafından bilinmesinin açıkça kanıtıdır. Bir varsayım, önyargı ile cezalandırılmıştır" dedi. AK Partili bakanlarının veya milletvekillerinin duruşmaya mağdur sıfatıyla müdafilik talebinde bulunmadıklarını ifade eden Akalın, AK Partililerin cebir veya şiddet içerdiği ifade edilen eylemleri hissetmediklerini kaydetti.

-"BİR KOMUTANIN SAĞLIK SORUNLARI BAHANE EDİLEREK DARBE YAPILMADI DEMEK ASILSIZDIR"-

Darbenin Çetin Doğan'ın sağlık sorunları sonrasında emekli olmasıyla gerçekleştirilemediğinin yerel mahkeme kararında yer aldığını anımsatan Akalın, "Çetin Doğan'ın sağlık problemi hastaneden sorulmamış, yazı yazılmamıştır. Gerekli araştırma yapılmadan Doğan'ın durumu dikkate alınarak bunun darbenin gerçekleşmemesine gerekçe olarak gösterilmiştir. Çetin Doğan'ın sağlık sorunu yaşaması bir hareketin gerçekleştirilmesini neden olarak gösterilemez. Kaldı ki Doğan ameliyat olduktan 1 ay sonra görevinin başına dönmüştür ve kadrosuzluktan emekli olmuştur. Doğan'ın emekli olmasından sonra Fırtına ve Örnek Kuvvet Komutanı, Şükrü Sarıışık ise orgeneralliğe terfi ettirilerek MGK Genel Sekteterliğine getirilmiştir. Yerel mahkemenin kararında kadrosuzluktan emekli olacağı önceden belli olan bir komutanın emekliği bahane edilerek darbenin gerçekleşmediği iddiası tamamen asılsızdır" değerlendirmesinde bulundu.

-"CD'LERİN İÇERİĞİ DEĞİŞTİRİLDİ"-

Mahkemenin kararında darbenin gerçekleştirilememesi nedenlerini zorlama bir değerlendirme olarak nitelendiren Avukat Akalın, suçun unsurlarının oluşumunun kabul edilemeyeceğini savundu. Balyoz Davası delillerinin Gazeteci Mehmet Baransu tarafından mahkemeye teslim edilmesinde ve muhafazasında hukuka aykırılık bulunduğunu savunan Akalın, DVD ve CD'lerin sayısında çelişkiler bulunduğunu ifade etti. Soruşturma sırasında özel yetkili savcıların görevlerini kötüye kullandığını savunan Akalın, dijital verilerin alınmasına dair tutanakları karşılaştırdıklarında suç delili olduğu iddia edilen CD'lerin özüt değerlerinin farklı olduğunu iddia etti. Özüt değerlerin farklı olmasının CD içeriklerinin değiştirildiği anlamına geldiğini ifade eden Akalın, "Gizlilik kararı mevcutken bizlere verilmeyen belgeler muhbir Baransu'nun karargah kitabında ve gazetelerde yayımlanmıştır. Şüpheliler neyle suçlandıklarını bu kitap ve gazetelerden öğrenmişlerdir. Soruşturma aşamasındaki bilirkişi incelemesinin de hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz. Görevlendirilen bilirkişilerin tarafsızlıkları ve bağımsızlıkları tartışmalıdır. Yasanın öngördüğü şartları taşımamaktadır. Savcılığın isim belirterek TÜBİTAK'tan bilirkişi istemesi hukuka aykırıdır. Savcılığın yapması gereken bir bilirkişi istemektir. Savcılığın istediği kişi, bilirkişi olarak görevlendirilmiştir" dedi.

Bilirkişi istenmesine ilişkin yazının 10 Şubat'ta ulaşmış olmasına rağmen bilirkişinin 4 Şubat'ta yemin ettiğini belirten Akalın, "Bir yandan savcılık yazı yazarken, diğer yandan bilirkişiye yemin yaptırılmaktadır. TÜBİTAK Başbakanlığa bağlandığı için bu kurum tarafından bilirkişi heyeti oluşturulması hukuka aykırı" diye konuştu.

-"UZUN SÜRE SONUNDA BİR HAKİMDEN İYİ BİR ŞEY DUYDUK"-

Akalın, Cumhuriyet savcılığınca resmi kurumlara yazılan yazıların bazıların kendilerinden gizlendiğini, soruşturma dosyasına konulduğunu savundu. Bu sırada Heyet Başkanı Ekrem Ertuğrul, avukat Akalın'a "Sayın Akalın, sesinizin tonu, vurgularınız çok etkileyici, çok güzel bir savunma teşekkür ederim. Yazılı metnin dışına çıkıldığında çok daha güzel oluyor, bunu belirtmek istedim" dedi. Akalın ise heyet Başkanı Ertuğrul'a teşekkür ederek, 5 dakikalık ara talebinde bulundu. Arada Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan, "Başlangıçta moralimiz bozuldu. Çünkü avukatlarımızın uzun süre yaptıkları hazırlıklar konusundaki talebi hakim reddedince moralimiz bozuldu. Uzun süre sonunda bir hakimden iyi bir şey duyduk" demesi dikkat çekti. Duruşmaya verilen aranın ardından savunmaya devam eden Akalın, "Hakan Erdoğan, askeri savcılık tarafından bilirkişi olarak görevlendirildi. 1. Ordu askeri savcılığı, Hakan Erdoğan ve Ahmet Erdoğan'ın iki ayrı raporunu İstanbul Cumhuriyet savcılığına göndermiştir. Tamamen sanıklar lehine olan Hakan Erdoğan'ın raporu dosyaya konulmamıştır. O raporu kovuşturma aşamasında tesadüfen öğrendik.

Lehe olan raporun saklanması ve iddianamede kullanılmaması, savcının görevini kötüye kullanarak adil yargılamayı etkilemeye çalıştığının kanıtıdır" değerlendirmesinde bulundu.

-"DELİLLERİ GAZETELERDEN OKUDUK"-

Söz konusu raporda verilerin değiştirilebileceği ve delil niteliği taşımadığının belirtildiğini TÜBİTAK'ın da bu durumu kabul ettiğini ancak bu durumun mahkeme tarafından kabul edilmediğini ifade eden Avukat Akalın, yargılamanın yapılacağı hakimin duruşmadan 2 gün önce görevden alındığını anımsattı. Duruşmanın İstanbul'a 104 kilometre uzaklıktaki Silivri'de yapıldığını mahkeme salona girilmesinin engellendiğini, ulaşılması güç bir yerde yapılması bu mahkemenin olağanüstü olduğunun göstergesi olduğunu ifade etti. Soruşturma dosyasında delil olarak yer alan CD'leri ilk kez Zaman Gazetesi'nde yayınlandıktan sonra görebildiklerini ifade eden Akalın, savunma makamından esirgenen CD'lerin, fotoğrafların gazetelerde yayınlandığını ifade etti. Akalın sözlerine şöyle devam etti:

"11. ve 17. CD'lerin sahte olduğunu kanıtladık. Bir insan tek çizgiyi aynı şekilde atamıyormuş. Ancak sanık Süha Aldan'ın ajandasındaki yazıları kontrol edilerek CD'nin sahte olduğu anlaşılmıştır. Çünkü o ajandaki bazı harflerin seçilerek bilgisayar ortamında CD'lerin üzerine yazıldığı kanıtlanmıştır. 367 kişi yargılanırken sadece bir rapor alınmasına neden gidilmediği en büyük şüpheyi doğurdu. Yeminsiz bir şekilde bilirkişinin raporları yeterli kabul edilmiş. Mahkeme iddia makamının delillerin kabul etmiş savunmanın delillerini kabul etmemiştir. Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök'ün dinlenmemesi bozmayı gerektirir. Savunma tarafından çağrılmaları istenmiş bu talep reddedilmiştir. Sorgu sırasında delillerin tartışılmayacağı söylendi ama tartışılmadı. Dijital delillerle ilgili bilirkişi incelemesi yapılmasını istedik ancak kabul edilmedi.

-"AYAKKABILARIMIZ ÇIKARTILARAK KONTROLDEN GEÇTİK VE DURUŞMA SALONUNA GİRDİK"-

Silivri'deki yargılamalar sırasında müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların bile kayıt altına alındığını ifade eden Akalın, duruşma salonunun tavanından sarkıtılan ses kayıt cihazları ile avukatların sanıkların ve sanık yakınlarının yargılama süresince huzursuz edildiğini belirterek, savunmasına şöyle devam etti:

"Sanık avukatları olarak kemerlerimiz ve ayakkabılarımız çıkartılarak arandık ve duruşma salonuna girebildik. Müdafilerin ve sanıkların onurları kırmıştır. Delillerin sahte olduğunu söyleyen Avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bu davanın TSK'ya ve Türk ulusuna pahalıya mal olduğunu söyleyen, hakkını helal etmeyeceğini ifade edenlere bile suç duyurusunda bulunuldu.

Avukatı duruşmaya katılmayan sanıklara duruşmada söz verilmedi, vekilleriniz yok diye. Mahkeme Başkanı "müdafileriniz yanlış yapıyor, barodan başka bir avukat istiyor musunuz' dedi. Sanık Ahmet Zeki Üçok, "Neden bu soruyu soruyorsunuz' diye sorunca başkan "anlamanıza gerek yok her şeyi' yanıtını verdi. Başkan "avukatlarınız yargılamayı tıkamak istiyor' diyerek savunma makamı müdafilerin gözünde küçük düşürülmeye çalışılmıştır."

Ekrem Ertuğrul'un yargılamaya ara verileceğini belirtmesinin ardından Akalın savunmasının 110 sayfasını tamamladığını ifade etti. Duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek.

- Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel
title