Balyoz'da Tahliye Gerekçesi
Balyoz Planı İddiaları Soruşturmasında 14 Kişinin Tahliyesine İlişkin Kararın Gerekçesi Açıklandı
''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında tutuklu olan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Korgeneral Engin Alan'ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliyesine ilişkin kararın gerekçesinde, mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri ''Balyoz seminer planında'', ''yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmadığına'' yer verildi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Yılmaz Alp tarafından tahliye edilen emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli, emekli Albay Bülent Tunçay, emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa, Tümgeneral Abdullah Dalay, Korgeneral Yurdaer Olcan, Tümamiral Semih Çetin, Tuğgeneral İhsan Balabanlı, Tuğgeneral Bekir Memiş, Albay Yüksel Gürcan, Albay Ali Rıza Sözen, Albay Hanefi Yıldırım, Albay Mustafa Önsel'in hangi gerekçelerle serbest bırakıldığı belli oldu.
TUTUKLAMANIN HUKUKİ GEREKÇESİ
Hakim Yılmaz Alp tarafından verilen kararda tutuklamanın bir tedbir olduğu hatırlatılarak "CMK'nın 100. maddesinde 'Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebileceği, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemeyeceği' hükme bağlanmıştır" denildi.
"SOMUT OLGU YOK"
CMK'nın 100/2. maddesinde ise tutuklama nedenlerinin hangi hallerde var sayılacağının düzenlendiği belirtilen kararda, "Şüpheliler yönünden, dosyada mevcut deliller kapsamında CMK 100/2. maddesinde belirtilen tutuklama nedenleri mevcut değildir. Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmadığı, delillerin toplanmış olması itibariyle delillerin yok edilmesi, gizlenmesi ve değiştirilmesi ile tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması hususunda kuvvetli şüphe bulunmamaktadır. Eylem aşaması dikkate alındığında, şüpheliler lehine suç vasfının değişme olasılığı da mevcuttur. Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır. Bu durumda şüpheliler hakkında TCK'nın 316. maddesinin uygulanması söz konusu olabilecektir ve suç için anlaşma olarak düzenlenen suç CMK 100/3. maddesinde sayılan tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlardan da değildir" ifadeleri yer aldı.
"HUKUK HERKESE EŞİT UYGULANMALI" VURGUSU
Anayasa'nın 2. maddesinde devletin niteliklerinin belirlendiği ifade edilerek bu maddenin hukuk devletinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkese eşit olarak uygulanması anlamını taşıdığı kaydedildi. Anayasa'nın 10. maddesinin ise kanun önünde eşitlik ilkesinin içeriğinin anlatıldığına dikkat çekilen kararda, "Aynı dosya kapsamındaki soruşturma aşamaları göz önüne alındığında aynı suç isnadıyla soruşturulan bir kısım şüpheliler gözaltı süresi sonunda tutuklanmış, bir kısım şüpheliler ise gözaltına alınmadan sorgu talebiyle nöbetçi hakimliğe dahi sevk edilmeden serbest bırakılmışlardır" denildi.
"SEMİNERE KATILMADILAR, GÖREVLENDİRİLDİLER"
Kararda tahliye gerekçeleri şöyle açıklandı:
"Dosyadaki tüm şüpheliler 5-7 Mar 2003 tarihlerinde yapılan Balyoz Harekat Plan Semineri'ne katılan veya olasılığı en yüksek tehlike senaryosu olarak isimlendirilmiş çalışma sırasında seminere katılmamış olmakla birlikte, görevlendirilmiş kişilerdir. Verilen tutuklama kararlarından sonra devam eden soruşturma kapsamında aynı eylem nedeniyle şüpheli olan bir çok kişi bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, bir kısım şüpheliler ise talimat yoluyla ifadeleri alındıktan sonra Cumhuriyet Savcılığı'nca serbest bırakılmıştır."
YURTDIŞI ÇIKIŞ YASAĞI KONULDU
Kararda şu ifadeler yer aldı:
Şüphelilerin tutuksuz yargılanmalarının, yargılamanın amacına ulaşmasına engel olmayacağı, tutuklamanın bir tedbir olma niteliği, şüphelilerin tutuklulukta geçirdiği süreler de dikkate alındığında, şüphelilerin avukatlarının tahliye taleplerinin kabulüne, yurtdışı çıkış konularak adli kontrol altına alınmalarına karar verilmiştir."
Bu nedenle 14 şüphelinin yurt dışı çıkış yasağı konularak tahliye edilmesine karar verilerek savcıların İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti'ne itiraz hakkının olduğuna vurgu yapıldı.
TÜBİTAK'IN RAPORU SAVCILIKTA
TÜBİTAK, Balyoz soruşturması ile ilgili 'çelişkileri giderme' başlığı altında yeni bir rapor hazırladı. TÜBİTAK, raporunda ''CD'lerde değişiklik yapmak mümkündür ama bu yönde tespit yok'' dedi.
3 kişilik TÜBİTAK'ın yeni raporunda, askeri bilirkişi ile ilk TÜBİTAK raporu arasındaki çelişkilerin bilirkişilerin farklı uzmanlık alanlarına sahip olmasından kaynaklandığını bildirildi.
TÜBİTAK İLK RAPORUNDA 'BELGELER ORJİNAL' DEMİŞTİ
"Balyoz Darbe Planı" iddialarının 20 Ocak 2010'da Taraf gazetesinde yer almasının ardından İstanbul Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı. "Balyoz", "Suga", "Oraj", "Çarşaf" ve "Sakal" planlarına ilişkin belgeler ve CD'ler orijinal olup olmadığının araştırılması için TÜBİTAK'a gönderilmişt,. TÜBİTAK Mayıs ayı başında CD'lerin orijinal olabileceği yönünde görüş bildirmişti. 22 Şubat'ta "Balyoz Darbe Planı"nın hazırlayıcısı olduğu iddia edilen 1. Ordu eski Komutanı emekli Org. Çetin Doğan ve bazı eski kuvvet komutanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve Doğan tutuklanmıştı.
ASKERİ BİLİRKİŞİ İSE 'CD'LER SAHTE OLABİLİR' DEMİŞTİ
TÜBİTAK'ın raporunun ardından Birinci Ordu Askeri Savcılığı tarafından karşı bir rapor hazırlamıştı. Raporda darbe planlarının yer aldığı CD'lerin sahte olduğuna yönelik kuvvetli delillerin bulunduğu belirtilmişti.