Haberler
CHP lideri Özel'den çok konuşulacak Öcalan iddiası: Bir günde izin çıkaracak

Özel'den bomba Öcalan iddiası

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte cani anne için istenen ceza

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte anne için istenen ceza

Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

Bakanlar Kurulu Toplantısı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (2) "Başbakanın yumruk atacağını nasıl düşünebilirsiniz?

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Başbakanın yumruk atacağını nasıl düşünebilirsiniz? Hangi ülkenin başbakanı böyle bir şey yapar? Bizim Başbakanımız niye böyle bir şey yapsın? Oraya yumruklamak için gitmedi ki. Milletin acısını hafifletmek için gitti" dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Arınç, bir gazetecinin, maden ocaklarıyla ilgili alınması gereken güvenlik önlemleri arasında bulunan yaşam odasıyla ilgili sorusu üzerine, "Bunlar içerisinden sadece birisi. Yani siz de biliyorsunuz ki yaşam odası eğer bir göçüğe yönelikse ona göre dizayn ediliyor. Ama şu kadar harareti bulmuş, karbondioksit gazlarının şu kadar yükselmiş olduğu bir yerde siz yaşam odasını nereye koyacaksınız ki bu işçilerimizi korumuş olsun. Teknik bir konu. Ayrıntıları üzerinde duruldu. Alınacak tedbirlerin içerisinde yaşam odası da mutlaksa elbette yerine getireceğiz" yanıtını verdi.

"Sayın Başbakanın Soma ziyaretinde tatsız olay yaşandı ve çok tartışıldı. Başbakan Erdoğan'ın girdiği markette bir vatandaşı yumrukladı, yumruklamadı diye çok tartışıldı. Olayın en yakın tanıklarından birisiniz. Neler yaşandı" sorusunu Arınç, şöyle yanıtladı:

"Bazı köşe yazarları da özellikle bunun bana sorulmasını istemişler. Dürüst şekilde cevaplandırayım. Belki beklentilerini karşılayamayabilirim. O gün uçakta beraberdik. Fevkalade yorgundu. Kendisine bunu sorduğum zaman, sabaha kadar olayı takip ettiğini, anbean bilgi aldığını ifade etti. Böyle bir Başbakan. Sabah da uçağa bindi, olay mahalline gitti. Ben ve arkadaşlarım da birlikteydim. Akhisar'da askeri havaalanına indik. Soma'ya doğru gidiyoruz. Beni arabasına aldı ve dönüşe kadar da ben arabasında kaldım. Yani o sağımda, ben onun solundayım. Herhalde bundan sonrası sizi ilgilendirecek, yani madende yaşadıklarımız değil belediyedeki basın toplantısından sonra belediye önünde bir konuşma yaptı, Sayın Başbakanımız.

Belediye Başkanı, 'efendim dışarıda halkımız toplandı, birkaç kelime konuşursanız iyi olur' deyince, Başbakanımız da 'başsağlığı dileyelim, onların acısını hafifletmek üzere geldik. Birer de fatiha okuruz' dedi. Biz aşağıya böyle indik. Tam konuşmasına başlamıştı ki aşağıdan, yani belediye önüne 100 metre veya 150 metre o civarda bir yerde, yuh sesleri, 'hükümet istifa' sesleri, geldi. Başbakanımız, 'ben buraya sizin acınızı paylaşmaya geldim. Siyaset yapmaya gelmedim, Yani hükümete bu şekilde bağırıp çağırıyorsunuz ama bakın ben buradayım. Bakanlarım burada, binlerce çalışan burada. Bizim bir eksiğimiz yok' anlamında sözler söyledi. Biraz kesildi o sözler ve sonra da Sayın Başbakanımız sözünü tamamladı. Akhisar'a gitmek üzere aracımıza bindik. Belediye önünden o cadde boyunca ilerliyoruz. Tam şöyle bir 50-60 kişilik bir grup vardı. Kimse birbirinden ayrılmış değil. Bir arada insanlar. Orada el sallayanlar, alkışlayanlar oldu, 'hoşgeldiniz başımız sağolsun' diyenler  oldu. Başbakanımız dedi ki: 'Biz arabanın içinden geçip gidiyoruz, çıkalım bu insanlara merhaba diyelim, başsağlığı dileyelim, Allah'tan sabır dileyelim' dedi. Ben, 'yürüyelim, yani bunu konuşarak yaptınız zaten olay mahalline de gittiniz' dedim.  'Hayır o insanlar acılıdır, ben şimdi arabanın içinde gidemem. Onlarla gideyim, bir selamlaşayım' dedi. Ben soldayım, o sağdan hemen çıktı ve o tarafa doğru yürüdü. İnsanlar mutlu oldular. Fakat  o grubun yanında 'istifa', yuhlama sesleri başladı hatta araca doğru atılanlar oldu."

-"Başbakanımız kimseye yumruk atmadı"

"Orada hatırlayabildiğim tek şey şudur:  Başbakanımız, 'istifa' diye bağıran topluluğun önüne geldi, kızlar vardı, kızlara dedi ki:  'Hadi ben istifamı sunmaya geldim ama söyleyin bakalım, ben neden istifa edeceğim?' Hatırlayabildiğim bu" diyen Arınç, şöyle devam etti:

"3-4 tane kız, oradan ayrıldılar, bir şey söylemediler. 3-4 kızımız da başlarını öne eğdi, mahcup oldular bana göre. Fakat onların yanındaki grup, dozunu artırarak 'katiller' falan filan bir sürü laf söylemeye başladı. Başbakanımız üzüldü, onun üzerine gitti, 'niye katil diyorsun' dedi. Bir ifadeye göre, 'işte katil diyorsun da gel benim yanımda de.' Ben onu duymadım. 'Neden katil diyorsun, ne işledim ben? Hangi katlin failiyim ben' dedi. Çok üzüldüğünü tahmin ediyorum. Araya korumalar girdi. Ben de korumaların arkasındaki grubun içindeyim. Sonra biz sağdayız. Yani solun sağında. O da aracın sağında. Çıktı önce bir selam verdi. Başsağlığı diledi. Kızlarla konuştu. Sonra 'katiller' diye bağıran, grupla bu konuşmaya girince böyle sola doğru bir yalpalanma oldu. Tabii korumalar tekrar araya girdi. Biraz da saldırgan bazı kişiler gördüm. Toplumun tamamı değil ama yani üzerine yürüyen, aracı teklemeye başlayan, biz o sırada araçtan inmiştik sola doğru bir geçiş oldu. Orada bir market varmış, ben de bakınca gördüm, Başbakanımız markete doğru girdi ama onun öncesinde de bu sağdan sağdan gelen 7-8 kişilik veya daha fazlaydı bilemiyorum, bir grup marketin içerisine doğru süratle girdiler. Tabii ben biraz daha geride kaldım. Yani benim oradan görebildiğim ve duyabildiğim kadarıyla, Başbakanımız kimseye yumruk atmadı."

-"O görüntülere bakarak yorum yaparlarken yanlışlıklar yapıldı"-

Başbakan Erdoğan'ın, kendisine yumruk atıldığını söyleyen kişinin 4. defa ifadesini değiştirdiğine dikkati çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani ne kadar itibar edilir. Önce üzüntüsünü beyan etti, istem dışı vurdu, dedi. Ben bir özür bekliyorum, dedi. Arkadan başka bir şey söyledi. Arkadan 'hayır canım vurmadı, korumalar bana vurdu' dedi. Dün de başka bir gazeteci kendisiyle temas kurmuş bu sefer ilk ifadesine dönen bazı şeyler kullandı. Olabilir olayın şokunu yaşıyordu olabilir ki yani ifadesini soran kişiye göre değiştiren birisidir. Olabilir ki başka birisidir. Onu da açıkçası suçlamak istemiyorum.  Ama ben bulunduğum yerden Başbakanımızın yumruk attığını görmedim, bir. İkincisi,  sosyal medyada çok şükür ki yazılı basınımız, görsel basınımız bu meselede bence iyi bir sınav verdi. Olabildiğince dürüst davrandı. Ancak o görüntülere bakarak yorum yaparlarken yanlışlıklar yapıldı."

-"Yemin ederim ki böyle bir cümlesini de duymadım"-

"Bu yanlışlıklardan en büyüğü de bir ülkenin ismini zikrederek Başbakanımızın filanın filanı şeklinde bir beyanı var, tekrar etmekten hicap duyuyorum. Yemin ederim ki böyle bir cümlesini de duymadım" ifadesini kullanan Arınç, şöyle dedi:

"Yani orada tutmak için elini uzatmış olabilir mi? Bir ihtimal olabilir. Bir Başbakanın yumruk atacağını nasıl düşünebilirsiniz? Hangi ülkenin başbakanı böyle bir şey yapar? Bizim Başbakanımız niye böyle bir şey yapsın? Oraya yumruklamak için gitmedi ki. Milletin acısını hafifletmek için gitti. Orada kadınların ellerini tuttu, başlarını omuzlarına dayadı. Yaşlı insanların ellerini öptü. Gencecik çocukları kucağına aldı. Bunu düşünen bir insan, Soma'ya kavga etmeye gider mi? Ne kadar yanlış yaparsa yapsın bir insana söyleyeceğini söyledi. 'Söyleyin bakalım, ben neden istifa etmeliyim.' Kızlar da mahcup oldular, gittiler. 'Ben niçin katilim, hangi suçum var?' Bunları söylemek, bir başbakan için ağır bir suç değil bence. Ama bundan sonrasında, bir o hakareti, ikincisi bir yumruk attığının ifade edilmesi, size yemin ederim ki ben böyle bir şey görmedim."

-"Bir hata, noksanlık söz konusu olursa onu Sayın Başbakan takdir eder"-

Maden ocağındaki soruşturmaya ilişkin, "İdari soruşturmaların ardından tespit edilmesi halinde sorumlular hakkında gerekeni yapacağınızı belirttiniz. Bu gerekenler içerisinde ilgili bakanları görevden alma veya istifa mekanizmasını işletme geçerli midir" sorusunu da yanıtlayan Arınç, şöyle konuştu:

"Biz siyaset yapıyoruz ve hükümetiz. Sayın Başbakanımız ne takdir ederse o olur. Ancak şüphesiz bir bakanımız buradan, oradaki o olayı tahkik etmesi incelemesi denetlemesi her gün 24 saat mümkün değil. Biz bunları idare hukukunda ajan tabiri geçtiği için veya elaman veyahut da personel ancak bunlarla yapabiliriz. Sayın bakanların bir denetim görevinden bahsedilebilir. Bir de yasal eksiklikler varsa bunlar niye yerine getirilmedi, denebilir. Kaldı ki biliyorsunuz yarın görüşülecek mi tam duyamadım ama gensorular var. Yani  CHP iki tane gensoru vermiş, HDP 3 tane gensoru vermiş, diye duydum biz içerideyken.  Bunlar siyasi sorumluluk gerektiren olaylar. Meclis önünde bunun nasıl kararla sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz. Yani bir ihtimal yarın belki haftaya görüşülebilir. Ancak etik açıdan böyle bir şeye şu anda gerek var mı derseniz, şu anda istifa etmediklerine göre görevlerinde başında olduklarına göre, bu soruyu sorulmamış kabul ederim. Ancak arkadaşımız diyor ki ileride bakanlarımıza atfıkabil bir kusur, eksiklik, bir hata, noksanlık söz konusu olursa ne olabilir, onu Sayın Başbakan takdir eder."

-"Yerde olan bir insana niçin tekme atılır?"

"Soma'da istenmeyen, üzüntü verici bir diğer hadise de Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel'in bir vatandaşı tekmelemesiydi. Siz öncelikle bu tekmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz. Yusuf Yerkel'in görevden alınması ya da istifası söz konusu olur mu? Yusuf Yerkel bir hafta iş göremezlik raporu aldı, buna rağmen Sayın Başbakanının programlarına katılmasını nasıl yorumluyorsunuz" sorusunu Arınç, şöyle yanıtladı:

"Ben de o görüntüleri izledim, herhalde bizim çok arkamızdaydı onlar. Yani biz öndeydik. Doğrusu ben onu görmedim. Belki ikinci kademede, belki üçüncü kademeydi ama Başbakanımıza yakın olması bakımından herhalde ikinci kademeydi yani biz öndeydik. Ancak çıplak gözle baktığım zaman bu fotoğrafta veya bu video tespitinde, yerde birisi var, iki tane özel harekatçı veya emniyet mensubu onu yere yatırmış etkisiz hale getirmişler ve isminden bahsettiğiniz kişi onu tekmeliyor. Benim gördüğümü siz de görmüşseniz herhalde bu olay. Bu çok feci olay. Yani bu doğrudur, yerindedir diyecek halde değilim. Zaten bu adam bir eylem yapmış, polis onu etkisiz hale getirmiş. Ben yerde görüyorum. Yerde olan bir insana niçin tekme atılır? Hiçbir şekilde atılmaması lazım. Kim olursa olsun. İkincisi taşıdığı bir sıfat itibarıyla böyle bir şey düşünmemek lazım.  Kendisi galiba işte bir şeyler oldu, aslında çok büyük üzüntü duydum ama keşke bu da olsaydı diye bir beyanda bulunmuş yazılı mıdır, sözlü müdür, bilmiyorum."

-"Savunacak durumda değilim"-

"Olayın iki yönü var. Bu olayı tasvip etmediğimi, benim gördüklerimi herkes gördüyse herkesin buna infial duymuş olabileceğini kabul ediyorum. Savunacak durumda değilim" diyen Arınç, şöyle devam etti:

"Kim olursa olsun. Bir, yerde yatan kişiye tekme atmış. Eğer o kişi şikayet ederse bu bahsettiğiniz kişi hakkında bir adli soruşturma yapılabilir. Biz buna eskiden müessir fiil diyorduk veya darp diyorduk. İkincisi idari bakımdan ne yapılabilir? Madem ki bu personeldir. Onu yapmaması gerekir. Niçin yapmıştır? Bu da bir idari soruşturmaya konu olabilir. İdari soruşturma sonucunda da elbette bunu atayan hakkında kendisi bir işlem yapabilir.  Yani şunu söylemek istiyorum: Başbakanlık Müsteşarlığı, bu olayla ve bu kişiyle ilgili olarak idari bir soruşturma yaparsa bunun sonucuna göre, Sayın Başbakanımız da Müsteşarlık da da mutlaka gerekeni yapacaktır."

-"Rapor konusu trajikomik bir olay"-

Yerkel'in aldığı rapora ilişkin de değerlendirmede bulunan Arınç, "Rapor konusu trajikomik bir olay. Yani ben de ilk duyduğum zaman herhalde tekmelerken ayak bileğini burkmuş  olabilir, diye düşündüm. Elbette hükümet tabibine giderseniz veya bir hastaneye giderseniz 'ayağımda bir şişlik var buna bir bakın derseniz işte ödem der, ekimoz der, ona göre bir rapor verir. Ben burada şahsen doktoru suçlayamam. İçinizden herhangi biriniz de bir şikayet neticesinde gitse oradaki belirtilere göre size ya iş görmezlik verir veya iş görmezlik vermez de şunları tespit ettim, iki günde iyileşir der. Bizim avukatlarımız günlerinden hatırladığım budur. Burada olaydan sonrasına ait bir rapor verildiği anlaşılıyor" diye konuştu.

"Yani tekmeyi atmış, daha sonra da ayağında herhangi bir şekilde arıza oluşmuş" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu olsaydı düşünebilirdik: Yani o kişiyle ilgili bir çekişme olmuş, kavga olmuş, o sırada kendisi de darp edilmiş ve yaralanmış. O zaman adli bir konu olurdu. Kim, kime vurdu neden vurdu bunu inceleme ihtiyacı hissederdik. Ama galiba içeriği ve kendi beyanıyla bundan sonra olayın veya kendisindeki arızanın meydana geldiğini söylüyor. Onun için de  bundan bahsetmemize bile gerek yok."

- Ankara

Kaynak: AA / Güncel
title