Bakanlar Kurulu Toplantısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (2) "17 Aralık öncesi ve sonrasında yaşananların sivil hükümetlere, seçilmiş hükümetlere AK Parti Hükümeti'ne karşı bir darbe olduğunu Sayın Başbakan ifade ediyor.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "17 Aralık öncesi ve sonrasında yaşananların sivil hükümetlere, seçilmiş hükümetlere AK Parti hükümetine karşı bir darbe olduğunu Sayın Başbakan ifade ediyor. Burada yapılan işin bir darbe girişimi olup olmadığını elbette yargı bilir. Ancak şu haliyle bile bu izinsiz dinlemelerin, ilgili ilgisiz herkes hakkında özel hayatıyla ilgili konuşmaların bile takibe alınması, bunların mutlaka birilerine karşı kullanılabileceğini ortaya koymaktadır. Suç vasfını mahkemeler tayin eder. Eğer bir tahkikat açılıp da iddianame tanzim edilecekse savcıların bu konuda nasıl bir soruşturma yaptıklarını hep beraber göreceğiz" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen hafta, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüşmesi hatırlatılarak, "Gün içinde kamuoyuna Başbakan Erdoğan'ın Obama ile yaptığı görüşmede HSYK, MİT ve internet düzenlemelerine ilişkin bilgi verdiği haberleri yansıdı. Bakanlar Kurulu'nda o görüşmenin detayları ele alındı mı?" sorusu üzerine, Arınç, Bakanlar Kurulu'nda konunun gündeme geldiğini, Başbakan Erdoğan'ın bu konuda konuştuğunu söyledi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin geçmişten bu yana düzeyli, seviyeli, dürüstlüğe ve iyi ilişkilere dayanan bir gelişme gösterdiğini dile getiren Arınç, "Ancak son zamanlarda Başkan Obama ile Sayın Başbakanımız arasındaki ilişkilerin soğuduğu, birbirlerini aramadıkları veya birbirlerine herhangi bir şekilde ulaşmadıkları ifade edilmişti. Şimdi 20 Şubat'ta böyle bir görüşme oldu. Çok kapsamlı bir görüşmeydi ama aynı çevrelere bakarsanız sanki Obama, başka şeylerden bahsetmiş veya başka gelişmeler sebebiyle Başbakan'a endişelerini dile getirmiş gibi. Hayır öyle değil" dedi.
Erdoğan ile Obama'nın Kıbrıs'ta toplumlar arası görüşmelerin yeniden başlamasını, Suriye ile Mısır'daki gelişmeleri ve Türkiye-ABD ilişkilerini ele aldıklarını bildiren Arınç, şöyle devam etti:
"Görüşmede Türkiye'nin ne kadar önemli bir dost ve müttefik haline geldiğini her iki taraf da teyit etmiştir çünkü çevremizde bu kadar ülkede olağan dışı gelişmeler yaşanıyor. Ukrayna'nın haline bakın, Bosna-Hersek'te yaşananlara bakın, Güneyimizde epey bir süreden beri gelişmeler yaşanıyor. Sayın Obama, bu konuda Türkiye'ye güvendiklerini, iyi ilişkilerin devam edeceğini, her zaman görüş birliği içinde olmayı ve fikirleri bir birine rahatlıkla anlatmayı ifade etmişlerdir. Olumlu bir görüşmedir. Bugün bildiğiniz gibi Dışişleri Bakan Yardımcısı (William) Burns de Ankara'ya geldi. Müsteşar düzeyinde görüşmeler yaptı. Şüphesiz onun muhatabı ne Sayın Bakanımız ne de Başbakanımızdır. Buradan da Bosna Hersek tarafına gideceklerini ifade ettiler. Üst düzey ziyaretler de ilgili bakan ziyaretleri de bundan böyle devam edecektir."
-"Suç vasfını mahkemeler tayin eder"-
Bülent Arınç, "Selam Örgütü davası için 'sahte örgüt' dediniz. Sahte örgüt davasının hükümete karşı bir darbe girişimi olduğunu düşünüyor musunuz? Karşımızdaki tablo bir darbe girişimi olarak yargılanmalı mıdır? Hükümet olarak bu konuya nasıl dahil olacaksınız?" sorusu üzerine, 17 Aralık öncesi ve sonrasında yaşananların sivil hükümetlere, seçilmiş hükümetlere, AK Parti Hükümeti'ne karşı bir darbe olduğunu Başbakan Erdoğan'ın ifade etiğini, kendisinin bunu teyit etmesine ihtiyaç bulunmadığını kaydetti.
Burada yapılan işin bir darbe girişimi olup olmadığını elbette yargının bileceğini aktaran Arınç, "Ancak şu haliyle bile bu izinsiz dinlemelerin, ilgili ilgisiz herkes hakkında özel hayatıyla ilgili konuşmaların bile takibe alınması, bunların mutlaka birilerine karşı kullanılabileceğini ortaya koymaktadır. Suç vasfını mahkemeler tayin eder. Eğer bir tahkikat açılıp da iddianame tanzim edilecekse savcıların bu konuda nasıl bir soruşturma yaptıklarını hep beraber göreceğiz" diye konuştu.
-"Türkiye'de çok şükür eski terör eylemlerinin hiçbiri kalmadı"-
"Halk Bankası Genel Müdürü'nün evinde bulunan 4,5 milyon doların iade edildiği ifade ediliyor. Böyle bir şey var mı? Bu para iade edildi mi? İade edildiyse kime iade edildi?" sorusun üzerine Arınç, bu konu hakkında bilgisi olmadığını söyledi.
Arınç, "BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın çözüm süreciyle alakalı bir gazeteye verdiği röportajda, 'özerklik inşasıyla ilgili kitaplar basacağız, anadilde kitaplar basacağız, anadilde sınıflar kuracağız' yönünde açıklaması oldu. Bunun hükümetin özel okullarda anadilde eğitim çalışmasından farklı olduğu anlaşılıyor. BDP'nin anadilde eğitim hedefi mevcut yasalarla mümkün müdür?" sorusuna, eylül sonunda Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı ve kendilerinin de çalışma sürecine dahil oldukları demokratikleşme paketinin Anayasa Komisyonu'ndan geçtiğini, yarından itibaren son haftanın çalışma programında bunun da yasalaştırılacağını belirtti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii Meclis'in görevine müdahale etmemiz mümkün değil ama bizim planlamamız böyle. Orada düşündüğümüz konu özel öğretim kurumlarında anadilde eğitimin serbest olacağı şeklinde. Yoksa devletin kendisine bağlı eğitim kurumlarında esasen belli sınıflarda seçmeli dersler var ama bütünüyle anadilde bir eğitim öngörülmedi.
Sayın Demirtaş'ın şurada veya burada konuştuklarını elbette takip ediyoruz. Çözüm süreci bir yılı aşkın bir zamandan beri devam ediyor. Türkiye'de çok şükür eski terör eylemlerinin hiçbiri kalmadı. Yaşanan bazı olumsuzluklar var ama bunlar da tolere edilebilecek düzeyde. Bizim çözüm süreci için öngördüğümüz şartlar bellidir. Onların söyledikleri de kendi kitlelerine veya bir başka yerlere mesaj verme noktasında belki onların bir çabası olarak görülebilir. Ancak Demirtaş veya bir başkası, bu sözleriyle bu hareketleriyle bu fiilleriyle şu anda mevcut yasalarda herhangi bir suçu önümüze getiriyorsa Türkiye'nin yargıçları bu konuda harekete geçebilirler.
Ama biliyorsunuz Terörle Mücadele Kanunu'nun propaganda maddesinde bir iyileştirme yaptık. Şiddete yönelecek herhangi bir çağrı yoksa propaganda konusunda bir özgürlük esastır. Yani Türkiye süreç içinde hem demokratikleşiyor hem de özgürleşiyor. Bu kapsamda bazı konuşmaları fikir ve düşüncelerini ifade etme, anlatım özgürlüğü kapsamında düşünülüyorsa şüphesiz bu özgürlüğe hepimizin saygı duyması gerekir. Anayasa normları tek başına yürürlükte olmaz ama kanunlar mutlaka yürürlüktedir. Bugüne kadar ondan ifade edildiği söylenen bazı sözlerin yanlış anlaşıldığı veya bir başka maksatla konuşulduğu, aslında böyle bir konuşmanın yapılmadığını da Sayın Demirtaş veya bir başkası zaman zaman tevil etmek veya açıklamak ihtiyacını duyuyor. Bu sürece zarar verecek bir eylem değildir. Dolayısıyla onlar ne konuşursa konuşurlar. Özgürlük ve serbesti içinde biz de onlara karşı kendi bildiklerimizi, mevcut mevzuatı ve hukuk düzenimizi her zaman ortaya koyabiliriz."
- Ankara