Bakanlar Kurulu Toplantısı
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Irak Cumhurbaşkanı Tarık Haşimi'nin Irak'a dönmeyeceğini tahmin ettiğini belirterek, "Siyasi ve askeri anlamlardaki suçluların ve hükümlülerin iadesinde, o kendisinde bulunan hükümetin seçimlik"...
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Irak Cumhurbaşkanı Tarık Haşimi'nin Irak'a dönmeyeceğini tahmin ettiğini belirterek, "Siyasi ve askeri anlamlardaki suçluların ve hükümlülerin iadesinde, o kendisinde bulunan hükümetin seçimlik hakları vardır. Bu hakları Türkiye, zamanı ve yeri geldiğinde kullanacaktır" dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Arınç, Irak'ta hakkında idam kararı verilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi'nin Irak'a iade edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soruya, "Şu anda Türkiye'de kalmaya devam edecektir gibi bir kanaatin içindeyiz" yanıtını verdi.
Haşimi'nin hakkındaki iddialar karşısında hayat endişesiyle 4 ay önce Türkiye'ye geldiğini, Türkiye'nin de Haşimi hakkındaki iddia ve ithamları politik bulunduğu için ülkede kalmasına izin verdiğini anımsatan Arınç, şöyle konuştu:
"Haşimi, bir müddet Kuzey Irak'ta kalmıştı, daha sonra Türkiye'ye gelmişti, şu anda Türkiye'dedir. Bundan sonra da kendisinden bir talep olmamakla birlikte sanıyorum Türkiye'de kalmaya devam edecektir. Türkiye'den daha çok Irak'ın kendi içindeki açıklamalara dikkat etmemiz gerekir. Tarık Haşimi, Cumhurbaşkanı Talabani'nin yardımcısıdır. Talabani'nin birkaç saat önce düşen bir haberinde, bunu bir adaletli karar olarak görmediğini, Haşimi'yi savunduğunu sözlerinden anlıyoruz. Talabani, daha önceki açıklamalarında da Haşimi'ye karşı bir komplo üretildiğini, bu komplonun neticesinde onun siyasetten silinmek istendiğini söylemişti. Herhalde Haşimi'yi bizden daha çok Talabani tanır, Irak'ta yaşananlar bilir. Belki Barzani'nin de bugünlerde bir açıklaması olacaktır ama bildiğiniz gibi Irakiye kanadı ve onların temsilcisi Allavi'de bugün yaptığı açıklamada, bunu sözde mahkeme, komplolar üreten, adaletli olmayan bir karar olarak nitelendirdi. Çünkü kendisiyle birlikte suçlananların bir kısmı gözaltındayken hayatlarını kaybettiler. Başhakim görevinden ayrıldı, baskılar yüzünden. Son kararı veren mahkeme, bir uydurma mahkeme gibi bu basma kalıp kararı verdi."
-"Haşimi hakkında verilen karar iç politikaya yönelik"-
Haşimi konusunda Türkiye'nin değerlendirme yapmasından önce Irak'taki koalisyon ortaklarının, Irak Cumhurbaşkanı'nın ve Irak'taki diğer siyasi mihrakların ne dediğine bakılması gerektiğine işaret eden Arınç, "Bu sözleri toplayıp, bir araya getirdiğinizde, Haşimi hakkında verilen kararın hukuki ve adaletli olmadığı, iç politikaya yönelik bir hasım duruma geldiğini bize gösteriyor" diye konuştu.
Arınç, Türkiye ve Irak arasında 1989 yılında adli yardım sürecine ilişkin imzalanmış bir sözleşme bulunduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu sözleşme kapsamında suçluların veya hükümlülerin iadesi konusunda hükümler var ama unutmayınız ki Haşimi hakkında verilen kararın kesinleşmesi için bile en azından 30 günlük süre geçmesi gerekiyor. Eğer temyize başvurması gerekirse Irak'a dönmesi ve bu temyizi oradan yapması lazım. Böyle bir mahkeme, böyle bir karar veriyorsa temyizin sonucu herhalde çok önceden bellidir. Tahmin ediyoruz ki Haşimi Irak'a dönmeyecek ve temyiz süreci geçtiği için de hakkındaki karar kesinleşmiş olacaktır.
Siyasi ve askeri anlamlardaki suçluların ve hükümlülerin iadesinde, o kendisinde bulunan hükümetin seçimlik hakları vardır. Bu hakları Türkiye, zamanı ve yeri geldiğinde kullanacaktır. Dolayısıyla bu soru, yani 'iade edilecek mi, Türkiye'de kalmaya devam edecek mi' bugünün sorusu olmaktan çok ötededir. Gelişen şartlar karşısında önümüzdeki evrelerde Haşimi ile ilgili kararları hükümetimizin açıklaması, yeri geliyorsa ve icap ediyorsa herhalde mümkün olacaktır. Şu anda kesinleşmemiş karar var. Bu karara yönelik itirazlar var, bu itirazlar sonucunda Irak'ta ne olur, bunların sonucunu hep beraber bekleyeceğiz ama şu anda Türkiye'de kalmaya devam edecektir gibi bir kanaatin içindeyiz."
-BDP'lilerin teröristlerle kucaklaşması-
Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son konuşmalarında "BDP milletvekilleriyle ilgili yargı gereğini yapacak, biz de parlamento olarak üzerimize düşeni yapacağız" dediğini anımsatarak, "Bu sözleri ele alırsak yapılması gereken nedir" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Yol haritasını Sayın Başbakanımız açıklamış. Önce bizim dahil olmadığımız yargı süreci var. Yargı süreci dediğimiz şey nedir- Eğer son olay, BDP ile PKK'lıların kucaklaşmasını kastediyorsanız, bu kendi içlerinde bile abartılı bir olay gösterilmekte. Bunun dışında 75 milyon insanımız bu görüntülerden fevkalade rahatsız olmuş durumdadır. Rahatsız olmak yetmiyor, bu çeteyle dün veya bugün birisini öldürdüğü, bombalamaya yaptığı, mayın döşediği, yarın hangi eylemin içinde bulunacağını bilmediğimiz kişilerle çok samimi dostlar ve arkadaşlar gibi yanak yanağa öpüşerek, birbirlerini tebrik ederek verdikleri fotoğraf nefretle karşılanmıştır. Bu nefretin ötesinde eğer bu yapılan iş bir suç ise Türk Ceza Kanunu'na göre Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren bir suç ise bunun tanımını yapmak yargının işidir, yani yargı dediğimiz savcılar, bu olayla ilgili olarak bir suç tespit eder ve bu kişiler hakkında bir fezleke tanzim ederse bu fezlekeyi doğrudan doğruya Adalet Bakanlığı kanalıyla TBMM'ye göndereceklerdir. Anayasa Karma Komisyonu'na geldikten sonra Meclis'in görevi başlar. Meclis'te, Anayasa Komisyonu bunu gündemine alır mı, alırsa nasıl bir karar verir, bu kararlara karşı nasıl itiraz edilir, sonunda Genel Kurul nasıl bir karar verir, onu şu anda düşünmek noktasında değiliz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuya ilişkin konuşmalarını bildiklerini, ama öncelikle yapılacak işin yargının bu konuda hangi kararı alacağını önemli olduğunu vurgulayan Arınç, "550 tane dokunulmazlık dosyası içerisinde 450'si BDP'li milletvekillerine aitse bazıları hakkında 40 dosya, bazılara hakkında 50 dosya, bazıları hakkında 15-20 dosya varsa bu iddiaların, fezlekelerin her biri en azından son yaptıkları eylemden belki daha da ağır konulardır" diye konuştu.
Arınç, "Dokunulmazlık meselesini iş parlamentoya geldiği zaman enine boyuna düşünerek hareket edeceğiz, bunu hepimizin bilmesi gerekir. Çünkü verilecek karar sonuçları itibariyle bir siyasi karardır. Bu siyasi kararı verirken milletvekillerimiz, eğer parlamentoda bir oylamaya dönüşecekse herhalde önünü, arkasını, enini, boyunu getireceği, getirmeyeceği sonuçları da dikkate alarak bir karar verecektir ama Sayın Başbakanımızın ifadesinin daha birinci bölümü bile tamamlanmış değil. Önce yargı ne yapacak ve yargı bunu nasıl değerlendirecek bunu görmemiz lazım, ikinci boyutunu daha sonra sorarsanız söylerim" dedi.
-Suriye'de kaçırılan Türk gazeteci-
Bülent Arınç, Suriye'de kaçırılan Türk gazeteci Cüneyt Ünal hakkında son bilgilerin ne olduğu sorusu üzerine de gazeteci Cüneyt Ünal'ın hayatta olduğunu bildiklerini söyledi.
Gazeteci Ünal için girişimlerin devam ettiğini, Ünal'ın eşi, basın camiası ve çalıştığı kurumunun çabalarının sürdüğünü ifade eden Arınç, "Daha önce iki arkadaşımızda olduğu gibi aradan zaman geçmesine rağmen hayatta, sağlıklı olarak aramıza katılacaktır. Hayatta olduğunu biliyoruz. Onu elinde tutanların ne amaçla tutuklarını çözmeye çalışıyoruz, girişimler vardır, bunlar insani girişimlerdir. Gazetecilik mesleğini ifa ederken bir terörist muamelesi gören bir arkadaşımızın suçlanmasından hepimiz fevkalade üzgünüz, umarız ki en kısa zamanda aramıza dönecektir" ifadesini kullandı.
(Bitti)
Muhabir: Kadir Karakuş - Adem Kadam
Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA