Haberler
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail-Lübnan ateşkesi için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Bakan Çelik, Toplu Sözleşme Görüşmelerini Uzlaşmayla Sonuçlandırdı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Olmuksan firması ve Selülöz İnegöl Temsilciliği arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde devreye girerek, greve gidilmeden uzlaşmayla sonuçlandırdı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Olmuksan firması ve Selülöz İnegöl Temsilciliği arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde devreye girerek, greve gidilmeden uzlaşmayla sonuçlandırdı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İnegöl'deki Olmuksan fabrikasını ziyaret etti. Bakan Çelik'i, İnegöl Kaymakamı Ali Akça, AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Yüzbaşı Uğur Baş, Emniyet Müdürü Şükrü Kaplan, Olmuksan Genel Müdürü Ergun Hepvar, Olmuksan İnegöl Fabrikası Müdürü Hikmet Şakar ve fabrika çalışanları karşıladı.

Bakan Faruk Çelik'in devreye girmesi ile sonuçlanan sözleşme ile birlikte Olmuksan işletmesine bağlı Adana, Çorlu, Çorum, İnegöl, İzmir, Gebze, Edirne işyerlerinde çalışan 630 işçinin maaş durumuna göre yüzde 10 ila 40 arasında değişen oranlar da zam geldi.

"GÜZEL TABLONUN HER YERDE YAŞANMASINI İSTİYORUM"

İşçilerin teşekkür maksadıyla çiçek takdim ettiği Bakan Çelik, "Akşamın bu saatinde belki sizin çalışmanızdan da alıkoyduk. Öncelikle bu toplu sözleşmenin işçi kardeşlerimize, işletmemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Çalışma Bakanlığı olarak tabii ki endüstriyel ilişkiler de huzurun barışın sağlanması konusunda önemli görevlerimiz var. Bir taraftan demokratik dönem de örgütlenme serbesti varken, diğer taraftan tabii ki bu örgütlenmenin neticesinde hak arama ve hak arama neticesinde de barış ortamı içerisinde çalışmanın devam etmesini hedefledik. Nasıl hak arama kutsal ise aynı şekilde bunun diyalog çerçevesinde barışa dönüşmesi de çok önem arz ediyor. Yoksa eski anlayışlar da olduğu gibi sendikacılık 'ne verirseniz verin ben hak aramaya devam ederim, işletmenin kapalı veya açık olması da ülke ekonomisinin iyi veya kötü olması da beni ilgilendirmez, ben dediğim dediktir' şeklinde sendikacılık anlayışı artık tarihin çok gerilerinde kaldı. Ben burada üretimi gerçekleştiren alın terini döken, bu işletmenin yücelmesi için mücadele eden üretim artması için gayret eden işçi kardeşimizi dikkate almıyorum diyen, talepleri dikkate almıyorum diyen işveren anlayışı da günümüz de geçerliliği yitirmiş bir işveren anlayışıdır. Dolayısıyla en güzeli nedir? Masa başında oturmak, masa başında sorunlarımızı konuşmak ve talep edilen meseleleri makul düzeyde ne işverenin dediği ne de işçinin dediği ama gerek ülke ekonomisi gerek işletmenin geleceği açısından ve işçilerimizin kazanımları açısından ortak bir nokta da buluşturmak. Biz geçtiğimiz hafta sonu böyle güzel bir tabloyu işçi kardeşlerimiz ve işveren temsilcileri ile birlikte halletmenin mutluluğunu yaşadık. 'Bu gün burada grev var, burası kapalıdır, üretim gerçekleşmiyor' anlayışından 'burada çalışıyoruz üretiyoruz hakkımızı da alıyoruz' anlayışına birlikte imza atmış olduk. Çorba da tuzumuz olduysa bizde kendimizi mutlu addederiz. Asıl olan işçi kardeşlerimizi hak arayışını çok düzeyli götürdüler. Ben onları tebrik ediyorum. İşveren temsilcilerimiz buradalar. Onlar da ülke şartlarını rekabet şartlarını zorlayarak çıkması gereken noktaya kadar çıktılar. Bir uzlaşı oldu. Hayırlı olsun. Barış, huzur içerisinde ülke ekonomisine hep beraber katkı sunmaya devam edeceğiz. Milletvekili, belediye başkanımızın da bu sürece katkı sağladıklarını biliyorum. İşverenler, sendikalar nasıl anlar bilmem ama şu anda Türkiye'de bu güzel tablonun her yerde yaşanmasını istiyorum" dedi.

KIDEM TAZMİNATI AÇIKLAMASI

Bir sorunun çalışma hayatında yaşandığının altını çizen Bakan Çelik, "Kıdem tazminatı sorunu var. Güçlü firmalar da böyle bir problem yok. Ama küçük firmalar da kıdem tazminatı ile ilgili çalışanların ciddi sorunlarla karşılaştıklarını, 10 yıl, 15 yıl çalışmasına rağmen işletmede meydana gelen olumsuz gelişmeden dolayı işçi kardeşimizin bu kadar emeğinin kıdem tazminata dönüşemediğini maalesef örnekleriyle yaşıyoruz. İnşallah Türkiye bu dönem bunu başaramayacak gibi geliyor ama işçi kardeşlerimize özellikle söylüyorum klasik cümlelerden çıkmamız gerekiyor. İşçi 15 sene bekleyip kıdem tazminatını alacağım diye ne olur ne olmaz endişesini yaşamaması gerekiyor. İşçinin kendi hesabına her ay nasıl sigorta primi yatıyorsa o şekilde kıdem tazminatı primi de yatmalıdır. İşletmenin hesabını işçi niye yapsın. İşler iyi gidecek mi gitmeyecek mi, niye bununla işçi kafasını meşgul etsin. İşçi üretimine baksın. Böylece her ay maaşını alan işçi, her ay primi ödenen işçi her ay kıdem tazminatını da bireysel hesabına yatırmak kaydıyla işçi ve işveren arasındaki ana ihtilaf konusunu da ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bunu niye üzerine basa basa Türkiye'nin her yerinde söylüyorum. Yüzde 89 oranında işçi kardeşimiz kıdem tazminatını ne yazık ki hak etme koşulları oluşmuyor veya alamıyor. Bu çok büyük bir hak. 12 ay çalışması gerekiyor. Ne münasebet. İşçi bir ay çalışıyorsa o emek değil mi? 12 ay dolunca mı emek oluyor. Bir ay çalışınca ne olacak. Bir çalışınca da bir aylık tazminatın yatması gerekiyor. Onun için bu sistemi savunmak ne işveren açısından ne de işçi sendikaları açısından mümkündür. Biz istiyoruz ki bu bir haksa bu hak her ay işçinin hesabına yatırılarak çözülmelidir. Nasıl sağlarız bunu? Toplumsal mutabakatla sağlarız. Cumhurbaşkanımız diyor ya; masa başında işçi işveren oturacak uzlaşacak sizde iyi bitireceksiniz. O dönem de tavsiyeleri hep böyleydi. Şimdide bunları her yerde anlatıyor. İşçi-işveren bu konuda uzlaşmayı sağlamalı. Kıdem tazminatı meselesi ihtilaf olmaktan çıkarılmalı ve işçi hak ettiğini ay sonun da mutlaka hesabında görmeli. Güzel gelecek ülkemizin olsun" şeklinde konuştu.

"13 MİLYON ÇALIŞAN VAR"

Bakan Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Taleplerle teklifler arasında baya bir mesafe vardı. Bu çok olgun şekilde yaklaşıldı. Bizim görevimi tarafları bir yerde buluşturmaktı. O buluşma gerçekleşti. Tüm koşulları dikkate aldığınız zaman fabrikamızın işçileri bu işten kazançlı çıktı. Toplu sözleşmeler bitmez. 1.5 sene sonra tekrar masaya oturacaklar. Bu kazanımlar bu şekilde devam edecek. Mühim olan çalışma alanlarımızın daha da genişlemesi gerekiyor. Çalışması gereken insan sayısının daha da artması gerekiyor. 13 milyon civarında çalışanımız var. Niye 16 olmasın. Niye işsiz sayımız 3 milyon olsun. Onlar da çalışan kardeşlerimiz olsun. Onun için işletmelerimizin güçlü olması son derece önemli. Ama güçlü işletme olsun derken çalışanın hakkının korunmaması anlamını taşımayacak. Çalışan da hakkını alacak.". - BURSA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title